فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا ۚ وَمَنْ يَظْلِمْ مِنْكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا
Fe kad kezzebuküm bima tekulune fe ma testetıy’une sarfev ve la nasra ve mey yazlim minküm nüzıkhü azaben kebıra
Kelime
Anlamı
Kökü
فَقَدْ
işte
كَذَّبُوكُمْ
sizi yalanladılar
بِمَا
şeyler
تَقُولُونَ
dedikleriniz
فَمَا
artık
تَسْتَطِيعُونَ
gücünüz yetmez
صَرْفًا
(azabı) geri çevirmeğe
وَلَا
ne de
نَصْرًا
yardım bulabilirsiniz
وَمَنْ
ve kim
يَظْلِمْ
zulmederse
مِنْكُمْ
sizden
نُذِقْهُ
ona taddırırız
عَذَابًا
bir azab
كَبِيرًا
büyük

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Gerçekten de söylediklerinizi reddedip yalanlar sizi ve sizden ne azâbı gidermeye güçleri yeter, ne size yardıma kudretleri var. Ve sizden kim zulmederse ona büyük bir azap tattırırız.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Gerçekten taptıklarınız, söylediğiniz şeyler hakkında sizi yalanladılar. Artık bu durumda ne başınıza gelen azabı savmaya gücünüz yeter, ne de bir yardım bulabilirsiniz. Sizden kim haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    (Allâh dûnundakilere tapanlara): "İşte söylediklerinizi gerçekten yalanladılar... Artık ne (azabı) kendinizden savmaya ve ne de yardım bulmaya gücünüz yetmez! Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız."

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Böylece sizi, söyledikleriniz konusunda kesinlikle yalanlamışlardır. Artık ne (azabı) geri çevirmeye ne de yardıma güç yetirebilirsiniz. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azap tattırırız.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    "İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap taddırırız."

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    İşte (ey kâfirler, taptıklarınız) sizi, sözünüzde yalancı çıkarmışlardır. Artık (azabı) ne savmağa, ne de bir yardım görmiye çare bulamıyacaksınız. Sizden kim zulüm yaparsa, ona büyük bir azab tattıracağız.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    İşte, tanrı dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı geri çevirmeye gücünüz yeter, ne de bir yardım bulabilirsiniz! İçinizden, haksızlık eden kimseye büyük bir azap tattırırız.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    «oylediklerinizde sizi yalanci cikardilar, artik kendinizden azabi ceviremez, yardim da goremezsiniz. Zulmedenlerinize buyuk bir azap tattiracagiz» denir.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Gerçekten, taptıklarınız, söyledikleriniz şeyler hakkında sizi yalanladılar. Artık bu durumda ne (azabı) savmaya, ne de bir yardım (görmeye) gücünüz yeter. Sizden kim haksızlık ederse, ona da büyük bir azâb tattırırız.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Bunun üzerine Allah müşriklere der ki:) “İşte düzmece ilahlarınız, sizin sözlerinizi yalanladılar. Artık ne azabımı başınızdan savabilirsiniz ve ne de size yardım edecek birini bulabilirsiniz. Sizden kim zulmederse (Allah`tan başka varlıklara tanrısal nitelikler yüklerse) ona büyük bir azap tattıracağız.”

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    (İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Onlar sizin bu söylediklerinizi yalanlamış bulunuyorlar. Siz ne veto edebilir, ne de yardım edebilirsiniz. Hatta sizden zulmeden olursa ona da büyük bir azap tattırırız.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denilir.) İşte (taptıklarınız) sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardıma çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattıracağız.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Bunun üzerine Allah, müşriklere der ki; «İşte düzmece ilahlarınız, sizin sözlerinizi yalanladılar. Artık ne azabımı başınızdan savabilirsiniz ve ne size yardım edecek birini bulabilirsiniz. Aranızdaki zalimlere büyük bir azap taddıracağız.»

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    "İşte (tanrılarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattırırız."

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    İşte (tapdıklarınız) sizi, dedikleriniz hakkında, kat’î suretde yalancı çıkarmışlardır. O halde ne (azabınızı) döndürmiye, ne de (bu hususda) herhangi bir yardıma asla muktedir olamayacaksınız. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâb tatdırırız.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (Bunun üzerine diğerlerine şöyle denir:) `İşte (taptıklarınız) söylemekte olduklarınızda sizi gerçekten yalancı çıkardılar; şimdi ne (azâbı) geri çevirmeye, ne de(kendinize) bir yardıma güç yetirebilirsiniz.` Artık içinizden kim zulmederse (bilsin ki), ona(pek) büyük bir azab tattıracağız!

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    İşte sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık üzerinizden azabı çeviremez ve yardım göremezsiniz. Sizden zulmedenlere büyük bir azab tattıracağız, denir.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Bunlar sizin söylediklerinizi yalanladılar. Artık kulluk ettikleriniz sizi ne ateşten kurtarabilecek, nede size yardım edeceklerdir. Artık sizden kim haddi aşıp haksızlık yapmışsa, ona büyük bir azap tattıracağız.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    İşte böylece (Allah’tan başka taptıklarınız), söylediklerinizden dolayı sizi yalanladılar. Artık (azabı) uzaklaştırmaya ve yardım almaya muktedir olamazsınız. Ve sizden kim zulmederse ona büyük azap tattırırız.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    "İşte (ilahlarınız) sizin söylemekte olduklarınızı yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız."

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    (Bunun üzerine, Allah da, müşriklere): "İşte (sizin tanrı yerine koyduğunuz kimseler, geçmişte) ileri sürdüğünüz iddiaların yalan olduğunu ortaya koydular" diyecek, "artık ne (hak ettiğiniz azabı) savuşturabilirsiniz, ne de kendinize bir destek bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim (böyle bir) kötülük işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!"

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Bunun üzerine (Allah şirk koşanlara şöyle demişti): "Doğrusu o (tanrılık yakıştırdıklarınız), söylediklerinizin tümünde sizin yalancı olduğunuzu ortaya çıkarıyorlar. Artık ne (cezayı) atlatmaya mecaliniz yeter, ne de yardım almaya: zira sizden her kim (hakikati) tersyüz ederse, ona büyük bir azap tattıracağız.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    (Ey müşrikler!) «İşte sizi söyler olduğunuz şeylerde tekzîp ettiler. Artık ne (azabı) bertaraf etmeğe ve ne de yardıma muktedir olamayacaksınız ve sizden her kim ki zulmeder ise ona büyük bir azap tattıracağız.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    İşte söyledikleriniz de sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı defetmeye de yardım etmeye de gücünüz yetmez. Sizden zalimlik edenlere büyük azabı tattırırız.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Işte onlar söylediğiniz hususlarda sizi yalanladılar. Bundan böyle ne azabı geri çevirmeye, ne de kendinize yardım etmeye gücünüz yetmez. Sizden kim zulmederse kendisine büyük bir azap tattırırız.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Bunun üzerine Allah, müşriklere der ki; «İşte düzmece ilahlarınız, sizin sözlerinizi yalanladılar. Artık ne azabımı başınızdan savabilirsiniz ve ne size yardım edecek birini bulabilirsiniz. Aranızdaki zalimlere büyük bir azap taddıracağız.»

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    "İşte gördünüz a!" denir o müşriklere, "Taptığınız nesneler söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı savmaya, ne yardım temin etmeye çare bulamazsınız."(İşte ey bütün insanlar! Bilin ki:) İçinizden kim bu şirk koşma zulmünü işlerse, ona büyük bir azap tattıracağız.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    (Bu kez hitap, bunlara tanrı diye tapanlara yönelir.) İşte (tanrı) dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne (azâbı geri) çevirmeğe gücünüz yeter, ne de (kendinize) bir yardım bulabilirsiniz! Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâb taddırırız.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    İşte söyledikleriniz de sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı defetmeye de yardım etmeye de gücünüz yetmez. Sizden zalimlik edenlere büyük azabı tattırırız.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    «İşte (ilahlarınız) sizin söylemekte olduklarınızı yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız.»

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    İşte haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı olabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    (Allah will say): "Now have they proved you liars in what ye say: so ye cannot avert (your penalty) nor (get) help." And whoever among you does wrong, him shall We cause to taste of a grievous Penalty.