Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Hani ya onlar ateşin çevresinde oturmuşlardı. .
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
(6-7) Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuş, (ateşe attıkları) mü`minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Hani onlar hendeklerin başında oturuyorlardı.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Hani etrafında oturmuşlardı.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
O zaman onlar (o ateşin) etrafında oturucu idiler.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
(6-7) O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrâfında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar, mü`minlere yapmakta olduklarını seyredicilerdi!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Yakılmış ateşin yanına oturduklarında.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ki onlar, onun (ateşin) etrafında oturmuşlardı.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Hani, onlar (keyifle) o (ateşi) seyretmişlerdi,
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
O zaman onlar ateşin üstüne oturmuşlardır;
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
(5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Hani onlar o ateşin başına oturmuşlardı.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Hani onlar hendeklerin başında oturuyorlardı.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
(6-7) Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını acımasızca seyrederlerdi.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Onlar, o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.