أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
Ev miskiynen za metrebetin.
Kelime
Anlamı
Kökü
أَوْ
yahut
مِسْكِينًا
yoksulu
ذَا
مَتْرَبَةٍ
hiçbir şeyi olmayan

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Yahut yerlere döşenmiş bir yoksulu.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    veya yerde sürünen bir yoksulu.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Yahut toprağa uzanıp kalmış yoksula yedirip doyurmaktır.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Yahut toprakta sürünen bir yoksulu.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Veya sürünen bir yoksulu.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Yahud toprak üstüne yığılan miskine...

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    (11-16) Fakat insan, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Köle âzat etmektir veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut toprakta sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    (14-16) Yahut, aclik gununde, yakini olan bir oksuzu, yahut topraga serilmis bir yoksulu doyurmaktir.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Yahut düşkün bir yoksulu…

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Veya sürünen bir yoksulu.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Yahut topraklara düşmüş bir yoksulu.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    yahud toprakda sürünen bir yoksula.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (14-16) Veya bir açlık gününde akrabâlığı olan bir yetîmi veya toz toprak içinde kalmış bir yoksulu doyurmaktır.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Yahut yerde sürünen bir yoksula.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Yahut açlıktan yerlere serilmiş bir fakiri doyurmaktır.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır).

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Veya yerde sürünen bir yoksulu.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    yahut toprağa uzanıp kalmış olan (yabancı) bir yoksulu,

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    ya da evsiz barksız, yurtsuz yuvasız bir düşkünü...

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    (15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Yahut da yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Veya toprağa uzanıp (çaresiz) kalmış olan (yabancı) bir yoksula!

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Veya sürünen bir düşkünü.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Veya sürünen bir yoksulu.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Yahut ezilmiş, boynu bükük bir yoksulu.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Or to the indigent (down) in the dust.