وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَاهُ ۖ فَلَمَّا قَضَىٰ زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا
Ve iz tekulü lillezı en’amellahü aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllahe ve tuhfı fı nefsike mellahü mübdıhi ve tahşen nas vallahü ehakku en tahşah felemma kada zeydüm minha vetaran zevvecnakeha li key la yekune alel mü’minıne haracün fi ezvaci ed’ıyaihim iza kadav minhünne vetara ve kane emrullahi mef’ula
Kelime
Anlamı
Kökü
وَإِذْ
ve hani
تَقُولُ
diyordun
لِلَّذِي
kimseye
أَنْعَمَ
ni’met verdiği
اللَّهُ
Allah’ın
عَلَيْهِ
ona
وَأَنْعَمْتَ
ve senin ni’met verdiğin
عَلَيْهِ
kendisine
أَمْسِكْ
tut
عَلَيْكَ
yanında
زَوْجَكَ
eşini
وَاتَّقِ
ve kork
اللَّهَ
Allah’tan
وَتُخْفِي
fakat gizliyordun
فِي
نَفْسِكَ
içinde
مَا
şeyi
اللَّهُ
Allah’ın
مُبْدِيهِ
açığa vuracağı
وَتَخْشَى
ve çekiniyordun
النَّاسَ
insanlardan
وَاللَّهُ
Allah’tır
أَحَقُّ
layık olan
أَنْ
تَخْشَاهُ
çekinmene
فَلَمَّا
ne zaman ki
قَضَىٰ
kesince
زَيْدٌ
Zeyd
مِنْهَا
o kadından
وَطَرًا
ilişiğini
زَوَّجْنَاكَهَا
biz onu sana nikahladık
لِكَيْ
için
لَا
يَكُونَ
olmaması
عَلَى
üzerine
الْمُؤْمِنِينَ
mü’minler
حَرَجٌ
bir güçlük
فِي
hususunda
أَزْوَاجِ
evlenmek
أَدْعِيَائِهِمْ
evlatlıkları
إِذَا
zaman
قَضَوْا
kestikleri
مِنْهُنَّ
kadınlarıyle
وَطَرًا
ilişkilerini
وَكَانَ
ve
أَمْرُ
buyruğu
اللَّهِ
Allah’ın
مَفْعُولًا
yerine getirilmiştir

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    An o zamanı ki Allah’ın, kendisine nîmet verdiği ve senin de nîmetler verdiğin kişiye eşini bırakma ve çekin Allah’tan diyordun ve Allah’ın açığa vuracağı şeyi, içinde gizliyordun ve insanlardan korkuyordun ve Allah’tan korkman daha doğruydu ve o, daha lâyıktı buna. Derken Zeyd, eşinden ilişiğini kesince biz o kadını sana eş ettik, bu da, oğul edinilen kişiler, eşlerinden ayrıldıkları zaman onların bıraktıkları kadınları inananların almalarında bir beis olmadığını bildirmek içindi ve Allah’ın emri yerine gelmiş oldu.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Eşini terketme, Allah’a, kendine ve diğer insanlara karşı vazifene dikkat et" diyordun. Ve böylece Allah’ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi, içinde gizliyor ve insanların dedikodularından korkup, çekiniyordun. Oysa korkup çekinmen gereken, sadece Allah olmalıydı. Fakat sonra Zeyd, o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde, onu seninle evlendirdik ki, gelecekte evlatlıkları hanımlarıyla ilişkilerini kestikleri zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda, mü’minlere bir zorluk olmasın, yani boşanmış evlatlıklarının hanımlarıyla, evlendikleri için, mü’minler suçlanmasın. Allah’ın buyruğu böylece yerine getirilmiş oldu.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    (Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Hani sen, Allâh’ın üzerine in’amda bulunduğu ve senin de kendisine in’amda bulunduğun kimseye (Hz. Rasûlullâh’ın evlatlığı Zeyd b. Harise): "Eşini nikâhında tut ve Allâh’tan korun" diyordun, (fakat) Allâh’ın açığa çıkaracağı şeyi düşüncende gizliyordun ve insanlardan endişeliydin (bu fikrini yanlış anlayıp Allâh yolundan dönerler diye)! (Oysaki) Allâh, kendisinden endişe etmene daha lâyıktır! Zeyd ondan boşanınca, onu (Zeynep’i) seninle biz evlendirdik ki; evlatlıklarının eşlerinde, onlarla ilişkiyi bitirdiklerinde, iman edenler için (onlarla evlenmek hususunda) bir zorluk - engel olmasın... Allâh’ın hükmü yerine gelmiştir!

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın’ diyordun. Allah’ın ortaya çıkaracağı şeyi de içinde gizliyor ve insanlardan korkuyordun. Oysa Allah kendinden korkmana daha layıktır. Sonunda Zeyd onunla ilişkisini kesince onu seninle evlendirdik ki, oğullukları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde üzerlerine bir zorluk olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi’nden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    (Ey Rasûlüm), hem o zamanı hatırla ki, Allah’ın kendisine (İslâm dinini) nimet verdiği, senin de kendisine (kölelikten azadı) ihsanda bulunduğun kimseye (Zeyd’e şöyle) diyordun: "- Zevceni (Zeyneb’i) nikâhında tut (onu boşama). Allah’dan kork." Nefsinde ise, Allah’ın açığa vuracağı şeyi (şayet boşarsa onu nikâhlarım niyyetini) gizliyordun, insanlardan da (bu hususta) sakınıyordun. Halbuki Allah, kendisinden sakınıp korkmana daha lâyıktı. Ne zaman ki Zeyd, o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana zevce yaptık ki, oğullukların ilişkilerini kestikleri zevcelerini nikâhlamakta müminlere bir günah olmasın. (Artık oğullukların boşadıkları kadınlar, iddetleri çıktıktan sonra, babalıklar tarafından nikâhlanabilir. İslâmdan önce yasak olarak yerleşen böyle bir âdet, Allah’ın hikmeti icabı İslâmda kaldırılmak üzere tatbikini bizzat Peygamberde bulmuştur.) Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Allah`ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine yardım etiğin kişiye, “Eşinden ayrılma, Allah`a saygı duy” dediğin anı hatırla! Oysa sen, içinde Allah`ın açığa çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah, çekinmeye daha lâyıktır. Müminlere, evlatlıkları eşlerinden ayrıldıklarında onların boşanmış eşleriyle evlenmelerinde bir sıkıntı olmaması için Zeyd, eşinden ilgisini tamamen kesip ayrılınca onu sana nikâhladık. Allah`ın emri kesinleşmiştir.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Allah’in nimet verdigi ve senin de nimetlendirdigin kimseye: «Esini birakma, Allah’tan sakin» diyor, Allah’in aciga vuracagi seyi icinde sakliyordun. Insanlardan cekiniyordun; oysa Allah’tan cekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd esiyle ilgisini kestiginde onu seninle evlendirdik, ki evlatliklari esleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda muminlere bir sorumluluk olmadigi bilinsin. Allah’in buyrugu yerine gelecektir.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Hani sen, Allah’ın nîmetlendirdiği ve senin de nîmet verip beslediğin kimseye, «eşini nikâhında tut; Allah’tan korkup (yanlış bir karar vermekten) sakın !» diyordun da Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun ; insanlardan (onların dedikodusundan) endişe ediyordun. Halbuki Allah, kendisinden korkup sakınmana daha lâyıktır. Zeyd o eşiyle ilişkisini kestiğinde, biz onu seninle evlendirdik; tâ ki oğullukları eşleriyle ilişkilerini kesince onlarla evlenme hususunda mü’minler üzerine bir vebal ve sakınca olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine gelir.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Hani sen Allah`ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye: “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah`tan sakın!” diyordun. İçinde, Allah`ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa Allah`tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kesince onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlara evlenmek konusunda mü`minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah`ın emri yerine getirilmiştir.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın" diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    (Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    ALLAH tarafından kendisine iyilik yapılan ve senin de iyilikte bulunduğun kişiye, "Karını tut ve ALLAH’ı gözet" diyordun. Böylece ALLAH’ın açığa vuracağı bir şeyi gizliyordun. ALLAH’tan çekinmen gerekirken halktan çekiniyordun. Zeyd eşiyle ilişiğini kestiğinde biz seni onunla evlendirmiştik ki gerçeği onaylayanlar, evlatlıkları eşleriyle ilişiklerini kestiklerinde onlarla evlenmekte güçlükle karşılaşmasın. ALLAH’ın buyruğu yerine getirilmelidir.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah’ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: «Hanımını kendine sıkı tut ve Allah’tan kork» diyordun da nefsinde Allah’ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah’ın emri de yerine getirilmiştir.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Ey Muhammed! Allah’ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye, eşini bırakma, Allah’tan sakın diyor, Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çekiniyordun; oysa Allah’tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kesince onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlara evlenmek konusunda mü’minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah’ın buyruğu yerine gelecektir.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Hani sen, Tanrı’nın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve Tanrı’dan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Tanrı’nın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Tanrı, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadından boşandıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda inançlılar üzerine bir güçlük olmasın. Tanrı’nın buyruğu yerine getirilmiştir.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    (Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    (Habîbim) hatırla o zamanı ki Allahın kendisine ni’met verdiği ve senin de yine kendisine lûtufta bulunduğun zâte sen: «Zevceni uhdende tut. Allahdan kork» diyordun da Allahın açığa çıkarıcısı olduğu şey’i içinde gizliyor, insanlar (ın dedi kodusun) dan korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha çok lâyıkdı. Şimdi mademki Zeyd o kadından ilişiğini kesdi, biz onu sana zevce yapdık. Tâki oğullarının kendilerinden ilişkilerini kesdikleri zevceler (ini almakda) mü’minler üzerine günâh olmasın. Allahın emri yerine getirilmişdir.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Hani (sen), kendisine hem Allah`ın ni`met verdiği, hem de senin ni`met verdiğin kimseye (Zeyd`e): `Zevceni üzerinde (nikâhında) tut ve Allah`dan sakın!` diyordun; Allah`ın, kendisini ortaya çıkarıcı olduğu şeyi ise, içinde gizliyordun ve insanlardan çekiniyordun.Hâlbuki Allah, kendisinden çekinmene daha lâyıktır. Buna rağmen Zeyd (kendisini fazîlet cihetiyle ona koca olarak denk görmediğinden) ondan ihtiyâcı (olan boşamasını) yerine getirince, onu sana (biz) nikâhladık; tâ ki, kendi(zevce)lerinden alâka(larını) kestikleri zaman evlâdlıklarının zevceleri (ile evlenmeleri husûsu)nda mü`minlere bir zorluk olmasın! Ve Allah`ın emri, (böylece) yerine getirilmiş oldu.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Hani sen; Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye diyordun ki: Eşini bırakma ve Allah’tan kork. Allah’ın açığa vuracağı şeyi de içine saklıyor, insanlardan korkuyordun. Halbuki en çok Allah’tan korkman gerekirdi. Nihayet Zeyd onunla bağını kopardığında, onu seninle evlendirdik ki böylece evladlıkları eşleriyle bağlarını kopardıklarında onlarla evlenmek konusunda mü’minlere bir vebal olmadığı bilinsin. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Allah’ın kendisine nimet verdiği ve seninde ona nimet verdiğin kimseye "Allah’dan sakın, eşini boşama" derken, insanlardan korkarak Allah’ın nefsinde olanı açıklamasından korkuyordun. Hâlbuki Allah kendisinden korkulmaya daha çok layık olandır. Zeyd eşinden boşanma arzusunu gerçekleştirince, İnananların, eşlerini kendi istekleriyle boşadıklarında, evlatlıklarının eşleriyle evlenebilecekleri hukukunda onlar için bir zorluk olmasın diye, onun boşadığı eşinin seninle evlenmesine hüküm verdik. Allah’ın (evlatlıkların eşleriyle ilgili) emri böyle olmuştur.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Ve Allah’ın, onu ni’metlendirdiği ve senin de kendisini ni’metlendirdiğin kişiye: "Zevceni (kendine) tut (boşama) ve Allah’a karşı takva sahibi ol." demiştin. Allah’ın açıklayacağı şeyi nefsinde saklıyordun. Ve insanlardan korkuyordun (çekiniyordun). Allah, (Kendisinden) korkman (çekinmen) için daha çok hak sahibidir. Sonra Zeyd, ondan alâkasını kesince onu, seninle evlendirdik ki, evlâtlıklarının kendileriyle ilişkilerini kestikleri (boşadıkları) kadınların evlenmelerinde, mü’minlerin üzerinde bir zorluk olmasın diye. (Böylece) Allah’ın emri yerine getirilmiş oldu.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine (azat etmek suretiyle) nimet verdiğin kişiye, "Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın" diyordun da insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi (boşayacağı eşiyle evlenmesini emreden ilahi hükmü) kendi nefsinde saklı tutuyordun. Oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd ondan ilişiğini bitirince, evlatlıkları kendileriyle ilişiğini bitirdiği (boşadığı) zaman onlarla evlenme konusunda müminler üzerine bir güçlük olmasın diye biz onu seninle evlendirdik. Böylelikle Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Ve bir zaman, (ey Muhammed,) Allah’ın lütufta bulunduğu ve senin de iyilik ettiğin kişiye, "Eşini terk etme ve Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!" demiştin. Ve (böylece) Allah’ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi içinde gizlemiştin; çünkü insanlar(ın ne düşüneceklerin)den çekiniyordun, oysa çekinmen gereken yalnız Allah olmalıydı! (Fakat) sonra Zeyd o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde onu seninle evlendirdik ki (gelecekte) evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlar(la evlendikleri) için müminler suçlanmasın. Ve Allah’ın buyruğu (böylece) yerine getirilmiş oldu.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Hani bir zamanlar Allah`ın kendisine ikram ettiği, senin de iyilikte bulunduğun kişiye diyordun ki: "Eşini bırakma ve Allah`a karşı saygılı ol!" Ama Allah`ın açıklayacağı şeyi sen içinde saklıyordun; zira insanlardan çekiniyordun: oysa ki kendisinden çekinmen gereken sadece Allah`tı. En sonunda Zeyd o kadınla ilişkisini tamamen kesip boşayınca Biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kesip boşadıklarında kişilerin onlarla evlenmelerinin önünde hiç bir engel bulunmasın: sonuçta Allah`ın emri yerine gelmiş oldu.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Ve hatırla o zaman ki, O kendisine Allah’ın in’am ettiği ve senin de kendisine in’am ettiğin kimseye, «Zevceni kendin için tut ve Allah’tan kork,» diyordun ve kendi içerinde Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi gizliyordun ve nâstan korkuyordun. Halbuki, korkmaya en ziyâde layık olan Allah’tır. Sonra Zeyd, o kadından alakasını nihâyete erdirince onu seninle evlendirdik. Tâ ki oğulluklarının alakalarını zevcelerinden kestikleri zaman o zevcelerde mü’minler üzerine bir darlık (bir günah) olmasın. Ve Allah’ın emri yerine getirilmiş oldu.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye; "Eşini yanında tut, Allah’tan kork!" diyordun da, Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyor, insanlardan çekiniyordun. Oysa asıl korkulmaya lâyık olan Allah idi. Nihayet Zeyd’in o kadınla bir bağı kalmayınca biz onu sana nikâhladık. Böylece evlatlıkların eşleriyle bir bağı kalmayınca, onlarla evlenmek hususunda müminlere bir vebal olmadığı bilinsin. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye; "Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın" diyordun. İçinde Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd eşi ile ayrıldığında onu seninle evlendirdik ki; eşler boşandıklarında, evlatlıkların eşleriyle evlenmeleri konusunda, müminlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri gerçekleşmiştir.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Ey Muhammed! Allah’ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye, eşini bırakma, Allah’tan sakın diyor, Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çekiniyordun; oysa Allah’tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kesince onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlara evlenmek konusunda mü’minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah’ın buyruğu yerine gelecektir.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: "Eşini yanında tut, Allah’tan kork!" demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Allâh’ın ni’met verdiği; senin de kendisine ni’met ver(ip hürriyete kavuştur)duğun kimseye: "Eşini yanında tut, Allah’tan kork" diyordun, fakat Allâh’ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun, insanlardan çekiniyordun; oysa asıl çekinmene lâyık olan, Allâh idi. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki (bundan böyle) evlatlıkları, kadınlarıyle ilişkilerini kestikleri zaman o kadınlarla evlenmek hususunda mü’minlere bir güçlük olmasın. Allâh’ın buyruğu (her zaman) yerine getirilmiştir.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de nimet verdiğin kimseye: -Eşini tut ve Allah’tan sakın! diyordun. Allah’ın açıklayacağı şeyi içinde gizliyor ve insanlardan korkuyordun. Allah kendisinden korkulmaya daha layıktır. Zeyd, eşiyle ilişkisini kestiğinde, biz onu sana eş kıldık. Evlatlıkları eşleriyle ilişkisini kesince, onlarla evlenmek için müminler üzerine bir günah olmadığını göstermek için Allah’ın emri yapılagelmiştir.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: «Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın» diyordun; insanlardan da çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirmiş olduk; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Hani sen Allah’ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah’tan kork!" diyordun ama, Allah’ın açıklayacağı birşeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Behold! Thou didst say to one who had received the grace of Allah and thy favour: "Retain thou (in wedlock) thy wife, and fear Allah." But thou didst hide in thy heart that which Allah was about to make manifest: thou didst fear the people, but it is more fitting that thou shouldst fear Allah. Then when Zaid had dissolved (his marriage) with her, with the necessary (formality), We joined her in marriage to thee: in order that (in future) there may be no difficulty to the Believers in (the matter of) marriage with the wives of their adopted sons, when the latter have dissolved with the necessary (formality) (their marriage) with them. And Allah´s command must be fulfilled.