وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُوا بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَنَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Ve nükallibü ef’idetehüm ve ebsarahüm kema lem yü’minu bihı evvele merrativ ve nezeruhüm fı tuğyanihim ya’mehun
Diğer ayetlerdeki anlamını görmek için kelime köküne tıklayın.
Kelime
Okunuşu
Anlamı
Kökü
وَنُقَلِّبُ
ve nuḳallibu
ve ters çeviririz
أَفْئِدَتَهُمْ
ef’idetehum
gönüllerini
وَأَبْصَارَهُمْ
ve ebSārahum
ve gözlerini
يُؤْمِنُوا
yu`minū
inanmadıkları
مَرَّةٍ
merratin
defasında
وَنَذَرُهُمْ
ve neƶeruhum
ve bırakırız onları
طُغْيَانِهِمْ
Tuğyānihim
azgınlıkları
يَعْمَهُونَ
yeǎ’mehūne
bocalayıp dururlar
-
Abdulbaki Gölpınarlı
Abdulbaki Gölpınarlı:
Biz, onların gönüllerini, gözlerini tersine çevirmişiz, evvelce inanmadıkları gibi gene inanmazlar ve biz, onları taşkınlıklarında şaşkın bir halde terketmişiz.
-
Abdullah Parlıyan
Abdullah Parlıyan:
Onların kalplerini ve gözlerini, gerçekleri görmekten tersyüz edip çeviririz de ilk olarak o Kur’ân’a inanmadıkları gibi, mucize geldikten sonra da inanmazlar. Böylece biz, kör vaziyette, ileri geri yalpalayıp dursunlar diye onları azgınlıkları içerisinde bırakırız.
-
Adem Uğur
Adem Uğur:
Yine O’na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız.
-
Ahmed Hulusi
Ahmed Hulusi:
Onların fuadlarını (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar - kalp nöronları) ve gözlerini (görüp değerlendirme) kalbederiz (kilitleriz), başta (mucize gelmeden önce) ona iman etmedikleri gibi! Onları kendi taşkınlıklarında kör ve şaşkın, bocalar durumda, kendi hâllerine terk ederiz!
-
Ahmet Varol
Ahmet Varol:
Ona ilk keresinde iman etmedikleri gibi biz onların kalplerini ve gözlerini çeviririz ve kendilerini taşkınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.
-
Ali Bulaç
Ali Bulaç:
Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.
-
Ali Fikri Yavuz
Ali Fikri Yavuz:
Biz onların kalblerini ve gözlerini, gerçeği anlayıp görmekten çeviririz; ilk önce buna iman etmedikleri hal üzere kendilerini bırakıveririz de azgınlıkları içinde dalıp giderler.
-
Bayraktar Bayraklı
Bayraktar Bayraklı:
Gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilkin ona inanmadıkları gibi, mucizeyi gördükten sonra da inanmazlar. Onları şaşkın olarak azgınlıkları içinde bırakırız.
-
Bekir Sadak
Bekir Sadak:
Onlarin kalblerini, gozlerini, ona ilk defa inanmadiklari gibi ceviririz; onlari taskinliklari icinde saskin saskin birakiriz.
-
Celal Yıldırım
Celal Yıldırım:
Onların gönüllerini ve gözlerini İlk önce inanmadıkları gibi ters çeviririz ve kendilerini azgınlıkları içinde bırakırız da bocalayıp dururlar.
-
Cemal Külünkoğlu
Cemal Külünkoğlu:
(Kötü niyetlerinden dolayı) biz onların kalplerini ve gözlerini (hakikatten) ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) biz de onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.
-
Diyanet İşleri
Diyanet İşleri:
Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.
-
Diyanet Vakfı
Diyanet Vakfı:
Yine O’na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız.
-
Edip Yüksel
Edip Yüksel:
İlk başta gerçeği onaylamamaya karar verdikleri için anlama yeteneklerini ve gözlerini çevirip azgınlıkları içinde bocalar durumda bırakırız.
-
Elmalılı Hamdi Yazır
Elmalılı Hamdi Yazır:
Biz onların kalblerini ve gözlerini çeviririz de, onlar, ilkin iman etmedikleri gibi, gene de iman etmezler. Biz de onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız.
-
Fizil-al il Kuran
Fizil-al il Kuran:
Onların gönüllerini ve gözlerini ters çevirerek kendilerini iman etmekten kaçındıkları ilk durumlarına döndürür ve azgınlıkları içinde debelenmeye bırakırız.
-
Gültekin Onan
Gültekin Onan:
Biz onların yüreklerini (efidet) ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz (nükallibu) ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terkederiz.
-
Harun Yıldırım
Harun Yıldırım:
Biz onların kalplerini ve gözlerini ilkinde iman etmedikleri gibi tersine çeviririz de onları azgınlıkları içinde kör ve şaşkın bırakırız.
-
Hasan Basri Çantay
Hasan Basri Çantay:
Onlar, evvelce indirilen (âyet) lere îman etmedikleri gibi (bundan sonra da îman etmeyeceklerdir). Biz, onların gönüllerini ve gözlerini (ters) çevirmiş, kendilerini azgınlıkları, taşkınlıkları içinde serseri ve şaşırmış oldukları halde terketmiş bulunuyoruz.
-
Hayrat Neşriyat
Hayrat Neşriyat:
Ona ilk keresinde iman etmedikleri gibi biz onların kalplerini ve gözlerini çeviririz ve kendilerini taşkınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.
-
İbn-i Kesir
İbn-i Kesir:
Biz, onların kalblerini ve gözlerini çeviririz de ona ilk defa iman etmedikleri gibi azgınlıkları içinde kör ve şaşkın bırakırız.
-
İlyas Yorulmaz
İlyas Yorulmaz:
Nasıl ki elçi, onlara ilk defa geldiğinde ona inanmamışlardı, şimdi de inanmadıkları için, onların kalplerini ve gözlerini (doğrulardan) çevirir ve onları kendi seçenekleri ile boğuşur bir halde bırakırız.
-
İskender Ali Mihr
İskender Ali Mihr:
Ve onların fuad hassalarını (nefsin kalbinin idrak hassalarını) ve basiretlerini (nefsin kalp gözünün görme hassalarını) evvelce O’na inanmadıkları (mü’min olmadıkları) ilk zamanki hallerine çeviririz. Onları, azgınlıkları içinde şaşkın bırakırız.
-
Kadri Çelik
Kadri Çelik:
Onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz (bu yüzden iman etmezler); nitekim ilkin (istedikleri mucize inmeden önce) de ona (Allah’ın indirdiğine) iman etmemişlerdi. Onları taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.
-
Muhammed Esed
Muhammed Esed:
kalplerini ve gözlerini (hakikatten) ayırdığımız sürece, tıpkı ona ilk başta inanmadıkları gibi: ve (böylece) Biz körce ileri geri yalpalayıp dursunlar diye onları küstahça kibirleri ile baş başa bırakırız.
-
Mustafa İslamoğlu
Mustafa İslamoğlu:
Biz de onların gönülleri ve gözlerini çeviriverirdik, tıpkı ilk başta ona inanmadıkları konumda olduğu gibi; ve Biz onları küstahça taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın debelenmeye terkederiz.
-
Ömer Nasuhi Bilmen
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Biz onların kalplerini ve gözlerini O’na evvelce de imân etmedikleri gibi tersine döndürürüz. Ve onları o tuğyanları içinde körükörüne yuvarlanır gider bir halde bırakırız.
-
Ömer Öngüt
Ömer Öngüt:
Yine O’na inanmadıkları ilk durumdaki gibi, onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve bırakırız onları, şaşkın olarak azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar.
-
Sadık Türkmen
Sadık Türkmen:
Onlar gönüllerini (işletmiyorlar) ve gözlerini açmıyorlar (düşünerek bakmıyorlar); önyargılı, dogmatik oluyarlar. Tıpkı ilk defa ona (Kur’an’a) inanmadıkları gibi; onları bırakırız azgınlıkları içinde bocalayıp duruyorlar.
-
Seyyid Kutub
Seyyid Kutub:
Onların gönüllerini ve gözlerini ters çevirerek kendilerini iman etmekten kaçındıkları ilk durumlarına döndürür ve azgınlıkları içinde debelenmeye bırakırız.
-
Suat Yıldırım
Suat Yıldırım:
Onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz. İlkin ona inanmadıkları gibi o mûcizeyi gördükten sonra da inanmazlar ve onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız.
-
Süleyman Ateş
Süleyman Ateş:
Gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilkin ona inanmadıkları gibi (mu’cizeyi gördükten sonra da inanmazlar) ve bırakırız onları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar.
-
Şaban Piriş
Şaban Piriş:
Onların kalplerini ve basiretlerini tersine çeviririz de, ilk defa inanmadıkları gibi yine inanmazlar. Biz de onları azgınlıkları içinde bocalar bir halde bırakırız.
-
Tefhim-ul Kur'an
Tefhim-ul Kur'an:
Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terkederiz.
-
Yaşar Nuri Öztürk
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi bırakırız kendilerini de azgınlıkları içinde körü körüne bocalar dururlar.
-
Yusuf Ali (İngilizce)
Yusuf Ali (İngilizce):
We (too) shall turn to (confusion) their hearts and their eyes, even as they refused to believe in this in the first instance: We shall leave them in their trespasses, to wander in distraction.
klavye oklarıyla önceki/sonraki ayete geçebilirsiniz.