Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Artık korkut, öğüt ver, sen, ancak bir korkutucusun, bir öğütçü.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
İşte böyle ey peygamber! Onlara öğüt ver, senin görevin yalnızca öğüt vermektir.
Adem UğurAdem Uğur:
O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
HATIRLAT; çünkü sen ancak bir hatırlatıcısın (hakikatlerini hatırlatmak için irsâl oldun)!
Ahmet VarolAhmet Varol:
Sen öğüt ver. Sen ancak bir öğüt vericisin.
Ali BulaçAli Bulaç:
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Artık sen (Ey Rasûlüm, deliller göstererek) nasihat et. Sen ancak bir öğüd vericisin.
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Öğüt ver, çünkü sen ancak öğüt verensin.
Bekir SadakBekir Sadak:
Sen ogut ver! Esasen sen sadece bir ogutcusun.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Öğüt ver; çünkü sen ancak bir öğütçüsün.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
(Ey Muhammed!) Sen (Allah`ın nimetlerini) hatırlat ve öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
(21-26) O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.
Edip YükselEdip Yüksel:
Hatırlat, çünkü sen hatırlatıcısın.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
(Habîbim) sen hemen (onlara Allahın ni’metlerini, tevhîd delîllerini) hatırlat. Sen ancak bir hatırlatıcısın.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
(Habîbim, yâ Muhammed!) O hâlde nasîhat et; çünki sen, ancak bir nasîhat edicisin!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Öğüt ver, çünkü sen; ancak bir öğütçüsün.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Bundan sonra sen, yalnızca hatırlat. Çünkü sen, ancak ve ancak hatırlatıcısın.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Artık zikret (hatırlat), sen sadece müzekkirsin (hatırlatıcısın).
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Artık sen uyarıp hatırlat. Sen, yalnızca bir uyarıp hatırlatıcısın.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
İşte böyle, (ey Peygamber,) onlara öğüt ver; senin görevin yalnız öğüt vermektir:
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
İmdi sen (ey peygamber) hatırlat! Çünkü sen sadece bir hatırlatıcısın;
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
(21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
HAYDİ HATIRLAT/öğüt ver! Sen sadece bir öğüt verensin.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Öğüt ver, çünkü sen ancak öğüt verensin.
Şaban PirişŞaban Piriş:
-Hatırlat/uyar! Sen ancak uyarıcısın.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
Therefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.