قَالَتْ إِنَّ الْمُلُوكَ إِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً أَفْسَدُوهَا وَجَعَلُوا أَعِزَّةَ أَهْلِهَا أَذِلَّةً ۖ وَكَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ
Kalet innel müluke iza dehalu karyeten efseduha ve cealu eızzete ehliha ezilleh ve kezalike yefalun
Kelime
Anlamı
Kökü
قَالَتْ
dedi
إِنَّ
şüphesiz
الْمُلُوكَ
hükümdarlar
إِذَا
zaman
دَخَلُوا
girdikleri
قَرْيَةً
bir ülkeye
أَفْسَدُوهَا
orayı bozarlar
وَجَعَلُوا
ve kılarlar
أَعِزَّةَ
şereflilerini
أَهْلِهَا
halkının
أَذِلَّةً
zillet içinde
وَكَذَٰلِكَ
ve böyle
يَفْعَلُونَ
yaparlar

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Dedi ki: Padişahlar, bir şehre girdiler mi, o şehri harâp ederler ve halkının yücelerini aşağılık bir hâle getirirler ve bunlar da böyle yapacaklar.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Gerçek şu ki, hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı alt üst edip, harap ederler. Aziz ve şerefli kişilerini aşağılık kılıp, rezil ederler. Herhalde onlar da böyle yapacaklardır.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    (Saba Melîkesi) dedi ki: "Melîkler bir ülkeye girdikleri vakit, orayı bozguna uğratırlar ve halkın güçlülerini güçsüz kılarlar... İşte böyle yaparlar!"

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Doğrusu hükümdarlar bir beldeye girdiklerinde orayı bozguna uğratırlar ve halkının ulularını aşağılık duruma düşürürler. Onlar işte böyle yaparlar.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar, böyle yaparlar."

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    (Padişah Belkıs onlara şöyle) dedi: "- Doğrusu padişahlar bir memlekete girdikleri zaman, orasını perişan ederler ve halkının şerefli kimselerini (öldürerek, esir ederek, mal ve mülklerini yağma ederek) zelil kılarlar. İşte bunlar da böyle yaparlar.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    (34-35) Melike, “Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. Herhalde onlar da böyle yapacaklardır. Ben onlara, bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne ile dönecekler?” dedi.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    (34-35) Melike: «Dogrusu hukumdarlar bir sehre girdikleri zaman orasini bozarlar, onurlu kimselerini asagilik yaparlar. Iste boyle davranirlar. Ben onlara bir hediye gondereyim de, elcilerin ne ile doneceklerine bakayim» dedi.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    (Melike); «Doğrusu hükümdarlar bir kasabaya (savaş niyetiyle) girecekleri zaman oranın düzenini bozarlar da aziz ve şerefli kişilerini aşağılık kılıp rezîl ederler. İşte (bir ülkeye giren düşmanlar) böyle yaparlar.»

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (34-35) (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar! Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne ile döneceklerine bakacağım!”

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: "Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar."

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    (Kadın lider) dedi ki, "Krallar girdikleri ülkeleri bozarlar ve onların onurlu halkını aşağılarlar. Böyle davranırlar."

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Melike, «Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının ulularını hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardır» dedi.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Kraliçe dedi ki; «Hükümdarlar bir ülkeye ayak bastıklarında oranın düzenini alt üst ederler ve halkının seçkinlerini hor ve itibarsız duruma düşürürler. Onlar hep böyle yaparlar.»

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman orasını bozguna uğratırlar ve ehlinden (halkından) onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar böyle yaparlar."

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    (Kadın): «Şübhesiz ki hükümdarlar, dedi, bir memlekete girdikleri zaman orasını perişan ederler. Halkından şerefli olanları hor ve hakıyr kılarlar. Bunlar da böyle yapacaklardır».

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (Melîke:) `Şübhesiz hükümdârlar bir şehre girdikleri zaman orayı harâb ederler vehalkının şerefli kimselerini zelîl kılarlar. Evet böyle yaparlar!` dedi.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Dedi ki: Doğrusu hükümdarlar, bir şehre girdikleri zaman, orasını perişan ederler. Halkından şerefli olanlarını aşağılık yaparlar ve işte böyle davranırlar.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Melike "Hükümdarlar bir şehri ele geçirip oraya girdiklerinde, o şehrin altını üstüne getirirler ve şerefli izzetli olan halkını aşağılık bir duruma koyarlar ve bunu da yaparlar. "

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    (Sebe Melikesi): "Muhakkak ki melikler (hükümdarlar), bir ülkeye girdikleri zaman, onu ifsad ederler (bozguna uğratırlar) ve onun halkının izzet sahibi olanlarını zillete düşürürler. Ve işte onlar böyle yaparlar." dedi.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Dedi ki: "Gerçekten (işgalci) hükümdarlar, bir ülkeye girdikleri zaman orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanlarını, hor ve aşağılık kılarlar. Evet, (işgalciler) hep böyle yaparlar!"

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    (Melike:) "Gerçek şu ki, krallar bir ülkeye girdiklerinde orayı tarümar ederler; oranın soylu ve onurlu insanlarını aşağılarlar. İstilacıların davranış tarzı (her zaman) böyledir.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    (Sebe kraliçesi): "Bakın!" dedi, "Krallar bir ülkeye ne zaman (zorla) girmişlerse, orayı perişan etmişler, üstelik oranın soylu insanlarını zelil kılmışlardır: vakıa, bunlar da öyle yapacaklar.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Dedi ki: «Şüphe yok, hükümdarlar bir şehre girdikleri vakit onu perişan ederler ve ahalisinin şereflilerini zelil kılarlar ve işte öyle yaparlar.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    (Belkıs) dedi ki: "Doğrusu hükümdarlar bir memlekete girdikleri zaman orayı perişan ederler, halkının şerefli kimselerini zelil kılarlar. İşte bunlar da böyle yaparlar. "

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Dedi ki: "Krallar bir kente girdikleri zaman orayı bozarlar, halkının ileri gelenlerini alçaltıp perişan ederler. İşte böyle davranırlar.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Kraliçe dedi ki; «Hükümdarlar bir ülkeye ayak bastıklarında oranın düzenini alt üst ederler ve halkının seçkinlerini hor ve itibarsız duruma düşürürler. Onlar hep böyle yaparlar.»

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    "Doğrusu" dedi Kraliçe, hükümdarlar bir ülkeye girince oranın düzenini altüst eder, halkının eşrafını da sefil ve zelil ederler. Evet istilacılar hep böyle yaparlar.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Dedi: "Hükümdarlar bir ülkeye girdiler mi, orayı bozarlar, halkının şereflilerini alçaltırlar, (evet) böyle yaparlar."

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    -Krallar bir ülkeye girdikleri zaman, orayı kırıp geçirirler, halkının mevki ve makam sahiplerini alçaltırlar. Bunlar da böyle yapabilirler.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Dedi ki: «Gerçekten hükümdarlar, bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar, böyle yaparlar.»

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Melike dedi: "Şu bir gerçek ki krallar bir kente/bir memlekete girdiler mi, orada bozgun çıkarırlar; oranın onurlu insanlarını zelil, sefil ederler. İşte böyle yaparlar."

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    She said: "Kings, when they enter a country, despoil it, and make the noblest of its people its meanest thus do they behave.