فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ أَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍ حَتَّىٰ إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَإِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ
Felemma nesu ma zükkiru bihı fetahna aleyhim ebvabe külli şey’ hatta iza ferihu bima utu ehaznahüm bağteten fe iza hüm müblisun
Diğer ayetlerdeki anlamını görmek için kelime köküne tıklayın.
Kelime
Okunuşu
Anlamı
Kökü
فَلَمَّا
felemmā
ne zaman ki
ذُكِّرُوا
ƶukkirū
yapılan uyarıları
فَتَحْنَا
feteHnā
açıverdik
عَلَيْهِمْ
ǎleyhim
üzerlerine
أَبْوَابَ
ebvābe
kapılarını
فَرِحُوا
feriHū
sevince daldıkları
أُوتُوا
ūtū
kendilerine verilen
أَخَذْنَاهُمْ
eḣaƶnāhum
onları yakaladık
بَغْتَةً
beğteten
ansızın
مُبْلِسُونَ
mublisūne
bütün umutlarnı yitirdiler
-
Abdulbaki Gölpınarlı
Abdulbaki Gölpınarlı:
Derken söylenenleri, verilen öğütleri unuttukları zaman her şeyin kapılarını açtık onlara ve onlar, kendilerine verilen şeylerle genişliğe ulaştıkları gibi hemen ve ansızın onları tutup alıverdik de bütün umduklarından mahrum oldular.
-
Abdullah Parlıyan
Abdullah Parlıyan:
Ne vakit ki, kendilerine yapılan hatırlatmayı gözardı edip unuttular. Biz de, bütün güzel şeylerin kapılarını onlara, ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan şeylerden, şımararak zevk alıp haddi aşarak yararlanmaya devam ederlerken, onları apansız yakaladık. İşte o anda bütün ümitlerini kaybettiler.
-
Adem Uğur
Adem Uğur:
Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.
-
Ahmed Hulusi
Ahmed Hulusi:
Ne zaman ki kendilerine hatırlatılan şeyi (Allâh için yaratılmış olduklarını) unuttular, onlara her şeyin (dünya güzelliklerinin) kapılarını açtık... Nihayet (kendilerine) verilenler ile keyiflenip şımardıkları bir sırada, onları ansızın yakaladık! Bir anda tüm umutları sönerek çaresiz kaldılar!
-
Ahmet Varol
Ahmet Varol:
Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında onlara her şeyin kapılarını açtık. Kendilerine verilenden dolayı sevince daldıklarında onları ansızın yakaladık ve o an bütün her şeyden ümitleri kesildi.
-
Ali Bulaç
Ali Bulaç:
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine herşeyin kapılarını açtık. Öyle ki kendilerine verilen şeylerle ’sevince kapılıp şımarınca’, onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
-
Ali Fikri Yavuz
Ali Fikri Yavuz:
Böylece, ne zaman ki yapılan ihtarları unuttular, üzerlerine nimet ve zevklerden her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahlandıkları sırada, onları ansızın yakaladık. Artık o anda, bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.
-
Bayraktar Bayraklı
Bayraktar Bayraklı:
Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları sırada onları ansızın yakaladık, birden bire bütün umutlarını yitirdiler.
-
Bekir Sadak
Bekir Sadak:
Kendilerine hatirlatilani unuttuklarinda, onlara her seyin kapisini actik; kendilerine verilene sevinince ansizin onlari yakaladik da umutsuz kaliverdiler.
-
Celal Yıldırım
Celal Yıldırım:
Ne vakit ki kendilerine yapılan hatırlatmayı unuttular; her şeyin kapılarını onlara açtık; sonunda verilen şeylerle sevinip ferahladıklarında ansızın kendilerini yakalayıverdik de ümitlerini yitirdiler.
-
Cemal Külünkoğlu
Cemal Külünkoğlu:
Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca (önce) bütün nimetlerin kapılarını yüzlerine açtık, nihayet sahip oldukları (bol) nimetler yüzünden şımarıklığa/günaha kapıldıklarında kendilerini ansızın, kıskıvrak yakalayıverdik de bütün ümitleri suya düştü!
-
Diyanet İşleri
Diyanet İşleri:
Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
-
Diyanet Vakfı
Diyanet Vakfı:
Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.
-
Edip Yüksel
Edip Yüksel:
Kendilerine iletilen mesajı unuttuklarında kendilerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar.
-
Elmalılı Hamdi Yazır
Elmalılı Hamdi Yazır:
Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler.
-
Fizil-al il Kuran
Fizil-al il Kuran:
Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca bütün nimetlerin kapılarını yüzlerine açtık, nihayet sahip oldukları nimetler yüzünden şımarıklığa kapıldıklarında kendilerini ansızın, kıskıvrak yakalayıverdik de bütün ümitleri suya düştü!
-
Gültekin Onan
Gültekin Onan:
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyle ki, kendilerine verilen şeylerle ’sevince kapılıp şımarınca’, onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
-
Harun Yıldırım
Harun Yıldırım:
Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında biz de üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler ile şımardıklarında onları ansızın yakalayıverdik. Böylece onlar ümitlerini kestiler.
-
Hasan Basri Çantay
Hasan Basri Çantay:
Onun için bunlar kendilerine ne hatırlatıldı, öğüd verildiyse onları unutunca üzerlerine her şey’in (her zevkin, her nimetin) kapılarını açdık, nihayet kendilerine verilen o şeyler (o genişlik ve o serbestlik) yüzünden (tam şımarıb) ferahlandıkları vakit da onları ansızın tutub yakalayıverdik ve artık o anda onlar bütün ümîdlerinden mahrum kaldılar.
-
Hayrat Neşriyat
Hayrat Neşriyat:
Buna rağmen kendisiyle nasîhat edildikleri şeyleri unutunca, üzerlerine herşeyin(bütün ni`metlerin) kapılarını açtık (ve kendilerini bollukla imtihân ettik). Nihâyet kendilerine verilenler yüzünden (tam) ferahlandıkları zaman, onları ansızın yakaladık; bir anda hepsi ümidsizliğe düşen kimseler oldular.
-
İbn-i Kesir
İbn-i Kesir:
Onlar, kendilerine hatırlatılan şeyleri unutunca; Biz de kendilerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen o şeyler yüzünden sevinince; onları, ansızın yakaladık ve bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.
-
İlyas Yorulmaz
İlyas Yorulmaz:
Onlar, kendilerine hatırlatılan mesajları unuttukları zaman, onlara her şeyin kapısını açtık, kendilerine verilenlerle sevindiklerinde, bizde onları ansızın yakaladık. O zaman bütün ümitlerini birden bire kaybettiler.
-
İskender Ali Mihr
İskender Ali Mihr:
Hatırlatıldıkları (onunla uyarıldıkları) şeyleri unuttukları zaman, verilen şeylerle ferahlayıncaya (sevininceye) kadar herşeyin kapısını onlara açtık. Ansızın onları yakaladığımız (aldığımız) zaman, artık onlar ümitlerini kestiler.
-
Kadri Çelik
Kadri Çelik:
Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Kendilerine verilene sevinince, ansızın onları yakaladık da böylece umutları suya düşenler oldular.
-
Muhammed Esed
Muhammed Esed:
Sonra, kendilerine yapılan uyarıları gözardı ettiklerinde bütün (güzel) şeylerin kapılarını onlara ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan şeylerden zevk alarak yararlanmaya devam ederlerken onları apansız yakaladık: işte o anda bütün ümitlerini kaybettiler;
-
Mustafa İslamoğlu
Mustafa İslamoğlu:
Öyle ki, onlar kendilerine yapılan bütün uyarıları kulak ardı ettiler. Biz de nimet kapılarını ardına kadar açtık. Onlar kendilerine verilen nimetlerin hazzıyla sermest bir haldeyken, kendilerini apansız yakalayıverdik: İşte o vakit, tüm umutlarını yitirdiler.
-
Ömer Nasuhi Bilmen
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki, onlar kendilerine ne ile öğüt verildiğini unuttular, onların üzerine herşeyin kapılarını açıverdik, nihâyet kendilerine verilen şeyler ile ferahlandıkları vakit onları ansızın tuttuk. Artık onlar o anda bütün umduklarından mahrum kaldılar.
-
Ömer Öngüt
Ömer Öngüt:
Kendilerine yapılan uyarıları unutunca, üzerlerine (nimet ve zevklerden) her şeyin kapılarını açıverdik. Nihayet kendilerine verilenlerle şımarıp ferahlandıkları sırada da ansızın onları yakaladık. Birden bire bütün umutlarını yitirdiler.
-
Sadık Türkmen
Sadık Türkmen:
Kendileriyle uyarıldıkları şeyleri unutunca, Biz de herşeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilen şeyle sevince daldıkları zaman, onları ansızın yakaladık. O zaman bütün umutları suya düşenler oldular!
-
Seyyid Kutub
Seyyid Kutub:
Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca bütün nimetlerin kapılarını yüzlerine açtık, nihayet sahip oldukları nimetler yüzünden şımarıklığa kapıldıklarında kendilerini ansızın, kıskıvrak yakalayıverdik de bütün ümitleri suya düştü!
-
Suat Yıldırım
Suat Yıldırım:
Kendilerine verilen öğütleri terk edip unutunca üzerlerine her şeyin, her zevk ve nimetin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahlandıkları sırada, ansızın onları kıskıvrak yakaladık da bir anda bütün ümitlerini kaybediverdiler!
-
Süleyman Ateş
Süleyman Ateş:
Kendileri yapılan uyarıları unutunca, üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik; kendilerine verilenle sevince daldıkları sırada da ansızın onları yakaladık, birden bire bütün umutlarını yitirdiler.
-
Şaban Piriş
Şaban Piriş:
Verilen öğütleri unuttukları bir sırada, her şeyin kapılarını onlara açtık. Kendilerine verilenler ile şımarıp, azdıkları zaman, onları ansızın bütün ümitlerini yitirmiş bir halde yakaladık.
-
Tefhim-ul Kur'an
Tefhim-ul Kur'an:
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyleki kendilerine verilen şeylerle ’sevince kapılıp şımarınca’, onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
-
Yaşar Nuri Öztürk
Yaşar Nuri Öztürk:
Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.
-
Yusuf Ali (İngilizce)
Yusuf Ali (İngilizce):
But when they forgot the warning they had received, We opened to them the gates of all (good) things, until, in the midst of their enjoyment of Our gifts, on a sudden, We called them to account, when lo! they were plunged in despair!
klavye oklarıyla önceki/sonraki ayete geçebilirsiniz.