وَكَذَٰلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِنْ أَمْرِنَا ۚ مَا كُنْتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا نَهْدِي بِهِ مَنْ نَشَاءُ مِنْ عِبَادِنَا ۚ وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Ve kezalike evhayna ileyke ruham min emrina ma künte tedrı mel kitabü ve lel ımanü ve lakin cealnahü nuran nehdı bihı men neşaü min ıbadina ve inneke le tehdı ila sıratım müstekıym
Diğer ayetlerdeki anlamını görmek için kelime köküne tıklayın.
Kelime
Okunuşu
Anlamı
Kökü
وَكَذَٰلِكَ
ve keƶālike
işte böyle
أَوْحَيْنَا
evHaynā
vahyettik
أَمْرِنَا
emrinā
emrimiz-
كُنْتَ
kunte
sen değildin
الْكِتَابُ
l-kitābu
Kitap
جَعَلْنَاهُ
ceǎlnāhu
biz onu yaptık
نَهْدِي
nehdī
doğru yola ilettiğimiz
نَشَاءُ
neşā`u
dilediğimiz
عِبَادِنَا
ǐbādinā
kullarımız-
وَإِنَّكَ
ve inneke
şüphesiz sen
لَتَهْدِي
letehdī
götürüyorsun
مُسْتَقِيمٍ
musteḳīmin
doğru
-
Abdulbaki Gölpınarlı
Abdulbaki Gölpınarlı:
Ve işte biz, emrimizle sana böylece Rûh’u gönderdik de vahyettik; ne kitap nedir, bilirdin, ne de iman ve fakat onu, kullarımızdan dilediğimizi doğru yola sevk eden bir nûr olarak yarattık ve şüphe yok ki sen de elbette doğru yola sevk edersin.
-
Abdullah Parlıyan
Abdullah Parlıyan:
İşte ey Muhammed! Sana da kendi buyruğumuz altında, hayat veren bir mesaj vahyettik. Bu mesaj sana gelmezden önce, kitap nedir, iman nedir bilmezdin, ama şimdi bu mesajı bir nur, bir ışık yaptık ki, onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ulaştıralım. Şüphesiz sen de, insanları O’nunla doğru yola ulaştıracaksın.
-
Adem Uğur
Adem Uğur:
İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.
-
Ahmed Hulusi
Ahmed Hulusi:
Böylece sana hükmümüzden ruh (Esmâ mânâlarını şuurunda hissetmeyi) vahyettik... Sen, Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsi nedir, iman neyedir bilmezdin! Ne var ki, biz Onu (ruhu), kendisiyle hakikate erdirdiğimiz nûr (ilim) olarak meydana getirdik, kullarımızdan dilediğimize! Muhakkak ki sen de kesinlikle hakikate (sırat-ı müstakime) yönlendirirsin!
-
Ahmet Varol
Ahmet Varol:
Böylece sana da kendi emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Fakat onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediğimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen doğru yola iletiyorsun.
-
Ali Bulaç
Ali Bulaç:
Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.
-
Ali Fikri Yavuz
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm), işte sana böyle emrimizden bir ruh (Kur’an) vahyettik. (Halbuki daha önce) sen kitab nedir, iman nedir bilmiyordun. Fakat biz o kitabı bir nur yaptık. Onunla kullarımızdan dilediğimize hidayet vereceğiz; ve muhakkak ki sen, doğru bir yola (İslâm’a) çağırıyorsun.
-
Bayraktar Bayraklı
Bayraktar Bayraklı:
İşte sana da böyle, emrimizden bir ruh/can vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz Kur`ân`ı, kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen doğru yola götürüyorsun.
-
Bekir Sadak
Bekir Sadak:
(52-53) Iste sana da buyrugumuzla Cebrail’i gonderdik; sen Kitap nedir, iman nedir onceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarimizdan diledigimizi onunla dogru yola eristirdigimiz bir nur kildik. suphesiz sen de insanlara goklerde olanlar, yerde olanlar kendisinin olan Allah’in yolunu, dogru yolu gostermektesin. iyi bilin ki isler sonunda Allah’a dner.
-
Celal Yıldırım
Celal Yıldırım:
Ve böylece kendi emrimizden sana (kalblere canlılık veren) bir ruh (kitap) vahyettik. Oysa sen, kitap nedir, imân nedir, bilmezdin. Ama biz onu kullarımızdan dilediğimizi doğru yola iletmek için bir nûr kıldık ve sen gerçekten dosdoğru yolu gösterirsin !
-
Cemal Külünkoğlu
Cemal Külünkoğlu:
(52-53) (Ey Resulüm!) İşte böylece sana da, kendi buyruğumuzdan bir ruh (hayat veren Kur`an`ı) vahyettik. Sen (bundan önce) kitap nedir, iman(ın esasları) nedir bilmezdin. Fakat biz onu (Kur`an`ı sizi aydınlatacak) bir nur yaptık. Kullarımızdan dilediğimizi (dileyeni) onunla hidayete iletiriz. Ve şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yola rehberlik ediyorsun. (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah`ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah`a döner.
-
Diyanet İşleri
Diyanet İşleri:
(52-53) İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.
-
Diyanet Vakfı
Diyanet Vakfı:
İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.
-
Edip Yüksel
Edip Yüksel:
Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir gerçeği onaylama nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.
-
Elmalılı Hamdi Yazır
Elmalılı Hamdi Yazır:
İşte biz böylece sana da emrimizden Kur’ân’ı vahyettik. Yoksa sen kitap nedir? İman nedir? bilmiyordun. Fakat biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola iletiyoruz. Şüphesiz ki sen de insanları doğru bir yola götürüyorsun.
-
Fizil-al il Kuran
Fizil-al il Kuran:
İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu (Kitab’ı), bir nur yaptık. Kullarımızdan dilediğimizi, onunla hidayete iletiyoruz. Ve şüphesiz ki sen, doğru yola götürüyorsun.
-
Gültekin Onan
Gültekin Onan:
Böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, inanç nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.
-
Harun Yıldırım
Harun Yıldırım:
Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu, kendisiyle kullarımızdan dilediğimizi hidayete ilettiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen dosdoğru bir yola hidayet edersin.
-
Hasan Basri Çantay
Hasan Basri Çantay:
İşte biz, sana da (Habîbim) böylece emrimizden bir ruuh vahyetdik. Halbuki (vahiyden evvel) kitâb nedir, îman nedir, sen bilmezdin. Fakat biz onu bir nuur yapdık. Bununla kullarımızdan kimi dilersek ona hidâyet ederiz. Şübhesiz ki sen herhalde doğru bir yolun rehberliğini yapıyorsun.
-
Hayrat Neşriyat
Hayrat Neşriyat:
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh (olan Kur`ân`ı) vahyettik. (Sen bundan önce) kitab nedir, îmân nedir bilmezdin; fakat (biz) onu (o Kur`ân`ı) kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle hidâyete erdirdiğimiz bir nûr kıldık. Ve şübhesiz ki sen, elbette dosdoğru bir yola rehberlik ediyorsun.
-
İbn-i Kesir
İbn-i Kesir:
İşte böylece Biz; sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitab nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz; onu, kullarımızdan dilediğimizi hidayete eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yolu göstermektesin.
-
İlyas Yorulmaz
İlyas Yorulmaz:
Böylece biz sana kendi emrimizle bir kitap (ruh) vahyettik. Sen bundan önce ne bir kitap bilirdin nede iman bilirdin. Böylece sana indirdiğimiz kitabı yol gösterici bir ışık yaptık. Biz o kitapla kullarımızdan dileyenleri doğru yola iletiriz. Sende insanlara o dosdoğru yolu gösterirsin.
-
İskender Ali Mihr
İskender Ali Mihr:
Ve işte böylece sana emrimizden bir ruh (Kur’ân-ı Kerim) vahyettik. Ve sen, kitap nedir ve îmân nedir bilmiyordun. Ve lâkin O’nu "nur" kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O’nunla hidayete erdiririz. Ve muhakkak ki sen, mutlaka Sıratı Mustakîm’e hidayet ediyorsun (ulaştırıyorsun).
-
Kadri Çelik
Kadri Çelik:
Böylece sana da biz kendi emrimizden bir ruh (Kur’an) vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.
-
Muhammed Esed
Muhammed Esed:
İşte sana da (ey Muhammed,) kendi buyruğumuz altında hayat veren bir mesaj vahyettik. (Bu mesaj sana gelmeden önce,) sen vahiy nedir, iman (nedir) bilmezdin ama (şimdi) bu (mesajı) bir ışık yaptık ki onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ulaştıralım; şüphesiz sen de (insanları onunla) doğru yola ulaştıracaksın.
-
Mustafa İslamoğlu
Mustafa İslamoğlu:
Ve (ey Nebi,) işte sana da kendi emrimizden hayat bahşeden bir mesaj vahyettik; sen daha önce kitap nedir iman nedir bilmezdin: Fakat şimdi onu bir nur kıldık ki, kullarımızdan dilediklerimizi onunla doğru yola yöneltelim. Ve şüphe yok ki sen de insanları dosdoğru bir yola yöneltmektesin;
-
Ömer Nasuhi Bilmen
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve işte sana da evimizden bir rûh vahyettik. Sen bilir değildin ki, kitap nedir, imân nedir? Velâkin Biz onu bir nûr kıldık, onunla kullarımızdan dilediğimizi hidâyete erdiririz ve şüphe yok ki, sen bir doğru yola rehberlik edersin.
-
Ömer Öngüt
Ömer Öngüt:
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh (Kur’an) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin. Fakat biz onu (Kur’an’ı) bir nur yaptık. Kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola iletiriz. Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin.
-
Sadık Türkmen
Sadık Türkmen:
Işte bu şekilde; sana da emrimizden bir ruhu (Kur’an’ı) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun! Ancak Biz onu, bir ışık/bir yol gösterici yaptık; onunla, kullarımızdan dileyen/doğru yol için birşeyler yapan kimseyi doğru yola iletiyoruz. Şüphesiz sen de dosdoğru bir yola götürüyorsun;
-
Seyyid Kutub
Seyyid Kutub:
İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu (Kitab’ı), bir nur yaptık. Kullarımızdan dilediğimizi, onunla hidayete iletiyoruz. Ve şüphesiz ki sen, doğru yola götürüyorsun.
-
Suat Yıldırım
Suat Yıldırım:
İşte böylece sana da emrimizden bir rûh vahyettik. Halbuki sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Lâkin Biz onu, kullarımızdan dilediklerimize doğru yolu gösteren bir nûr kıldık. Sen gerçekten insanlara doğru yolu gösterirsin.
-
Süleyman Ateş
Süleyman Ateş:
İşte sana da böyle emrimizden bir ruh (gönüllere can veren bir söz) vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun:
-
Şaban Piriş
Şaban Piriş:
İşte bu şekilde sana da emrimizden bir ruhu/özü vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat, onu kullarımızdan dilediğimize onunla yol gösterelim diye bir nur/aydınlatıcı kıldık. Şüphesiz sen, dosdoğru bir yola yöneliyorsun
-
Tefhim-ul Kur'an
Tefhim-ul Kur'an:
Böylece sana da biz kendi emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.
-
Yaşar Nuri Öztürk
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.
-
Yusuf Ali (İngilizce)
Yusuf Ali (İngilizce):
And thus have We, by Our Command, sent inspiration to thee: thou knewest not (before) what was Revelation, and what was Faith; but We have made the (Qur´an) a Light, wherewith We guide such of Our servants as We will; and verily thou dost guide (men) to the Straight Way,-
klavye oklarıyla önceki/sonraki ayete geçebilirsiniz.