Celal YıldırımCelal Yıldırım:
(Yoksulu) engellemeye güçleri yeter halde sabah erkenden gittiler.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
(25-26) (Yoksulları) engellemeğe güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler. Fakat bahçeyi o halde görünce: “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız (yanlış geldik)!” dediler.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
(Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
(Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
Edip YükselEdip Yüksel:
Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
(Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.
Gültekin OnanGültekin Onan:
(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Güçleri yetebilirmiş gibi erkenden çıktılar.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
(Fakirleri) men’e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Sabah erkence kararlarına uygun planlar yapmış olarak çıktılar.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
(Azabı değil, sadece yoksulları) Engellemeye güç yetirenler olarak erkenden gittiler.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Sabah erkenden, güçleri her şeye yetermiş havasıyla yola koyuldular.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
(24-25) «Sakın bugün aranızda bir yoksul o bostana girivermesin,» diyorlardı. Ve yoksulları men’e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
(Yoksullara yardım etmeye) güçleri yettiği halde, böyle konuşarak erkenden gittiler.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Mahsulü toplayacaklarına emin olarak, erkenden gittiler.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
(Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
And they opened the morning, strong in an (unjust) resolve.