ذَٰلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ ۖ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُوا أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ
Zalike min embail ğaybi nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun
Kelime
Anlamı
Kökü
ذَٰلِكَ
bu
مِنْ
أَنْبَاءِ
haberlerindendir
الْغَيْبِ
gayb
نُوحِيهِ
vahyettiğimiz
إِلَيْكَ
sana
وَمَا
değildin
كُنْتَ
sen
لَدَيْهِمْ
onların yanında
إِذْ
zaman
أَجْمَعُوا
toplandıkları
أَمْرَهُمْ
yapacakları işleri için
وَهُمْ
ve onlar
يَمْكُرُونَ
tuzak kurarlarken

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    İşte bu, gaibe âit haberlerdendir ki sana vahyetmedeyiz. Düzene girişerek yapacakları işi kararlaştırdıkları zaman yanlarında değildin ya.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Ey peygamber! Bu anlatılanlar, senin önceden bilmediğin haberlerden olup, onları sana vahiyle bildiriyoruz. Çünkü Yûsuf’un kardeşleri, yapacakları işe karar verdikleri ve tuzaklarını kurdukları vakit, sen onların yanında değildin.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin).

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    İşte bu algılanamayan âlemlerin haberlerindendir ki onu sana vahyediyoruz... Onlar (Yusuf’a tuzak kuran kardeşleri) mekr yaparak bu işleri oluşturduklarında onların yanında değildin.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar (Yusuf’un kardeşleri) düzen kurarlarken işlerini topluca kararlaştırdıklarında sen yanlarında değildin.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Ey Rasûlüm, bu kıssa, sana vahy ile bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Yoksa o Yûsuf’un kardeşleri, işlerine karar verip hile yaparlarken sen yanlarında değildin.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    İşte bu, Yûsuf kıssası, insanlığa ders olsun diye anlatılan, bilmediğiniz tarihin, gayb âleminin ibret verici haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar sinsice hile planları yaparak, birlikte planlarına karar verdikleri zaman, sen onların yanında değildin.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    (102-10) 3 Sana boylece vahyettiklerimiz, gaybe ait haberlerdir. Onlar elbirligi edip duzen kurduklari zaman yanlarinda degildin; sen ne kadar yurekten istersen iste, insanlarin cogu inanmazlar.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    (Ey Muhammed!) işte bu gayb haberlerindendir ki, onu sana vahiy yoluyla bildiriyoruz. Onlar hile ve düzen kurarak işlerini kararlaştırmak için toplandıklarında sen onların yanında bulunmuyordun.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Ey Muhammed!) Sana böylece vahyettiklerimiz senin önceden bilmediğin haberlerdendir. Yapacak oldukları işe karar verdikleri ve tuzaklarını kurdukları zaman sen Yusuf`un kardeşlerinin yanında değildin.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin).

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Bunlar, sana vahyettiğimiz geçmişin haberleridir. Onlar topluca karar alıp düzen kurarlarken sen onların yanında değildin.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    İşte bu, sana vahiyle bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar yapacaklarına karar verip mekir (oyun) yaparlarken sen yanlarında değildin.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Ey Muhammed! Bu anlatılanlar, gayba ilişkin haberlerdir, onları sana vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa Hz. Yakub’un oğulları, biraraya gelerek kardeşlerinin tuzak kurmayı kararlaştırdıkları sırada sen yanlarında değildin.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli düzeni kurarlarken, buyrultularında birleştiklerinde (ecmaü) sen yanlarında değildin.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, o hilelidüzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    (Habîbim), bu (kıssa), sana vahy edegeldiğimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) onlar hıyle yaparak işleyecekleri işi kararlaşdırdıkları zaman sen yanlarında değildin.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (Habîbim, yâ Muhammed!) İşte bu (anlatılanlar) gayb haberlerindendir ki, onusana vahyediyoruz. Yoksa, onlar (Yûsuf`un kardeşleri) hîle yaparak işlerine (karar vermek üzere) toplandıkları zaman, onların yanında değildin.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Bunlar gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, elbirliği edip düzen kurdukları zaman; sen, orada değildin.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerinden olup, Yusuf’un kardeşleri kötü bir iş ve tuzak hazırlamak için bir araya geldiklerinde, sen onların yanında değildin.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    İşte bu sana vahyettiğimiz gaybın haberlerindendir. Ve onlar, tuzak hazırlıyorken, işleri için karar verdikleri zaman, sen onların yanında değildin.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    İşte bu, sana vahyettiğimiz gaybe ait haberlerdendir. Onlar elbirliği edip düzen kurdukları zaman da sen yanlarında değildin.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    (Ey peygamber!) sana böylece vahyettiklerimiz senin önceden bilmediğin haberlerdendir; çünkü yapacak oldukları işe karar verdikleri ve tuzaklarını kurdukları zaman sen Yusuf’un kardeşlerinin yanında değildin.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Bu olay, Bizim sana vahyettiğimiz gaybi haberlerden biridir; üstelik sen, onlar tuzak kurmak amacıyla plan yapmak için bir araya geldiklerinde onların yanında da değildin.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    İşte bu, gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Halbuki sen onların yanlarında değildin, o zaman ki, onlar işlerini yapmaya toplanmışlar ve onlar hile yapar bulunmuşlardı.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Resulüm! Sana işte bu vahyettiklerimiz gayb haberlerindendir. Onlar hile ve düzen kurarak işlerini kararlaştırmak için toplandıklarında sen yanlarında bulunmuyordun.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    (ey nebi!) İşte bu sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Sen, onlar işlerini kararlaştırıp da tuzak kurarlarken yanlarında değildin!

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Ey Muhammed! Bu anlatılanlar, gayba ilişkin haberlerdir, onları sana vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa Hz. Yakub’un oğulları, biraraya gelerek kardeşlerinin tuzak kurmayı kararlaştırdıkları sırada sen yanlarında değildin.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    İşte bunlar, ey Resulüm, sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz gaybî hadiselerdendir. Yoksa onlar, tuzak kurmak ve planlarını kararlaştırmak için toplandıklarında elbette sen onların yanında bulunmuyordun.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    (Ey Muhammed) bu (anlatılanlar), sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar kararlarını verip tuzak kurarlarken sen yanlarında değildin.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    İşte sana vahyettiklerimiz, gaybe ait haberlerdir. Onlar bir araya gelip, düzen kurarlarken yanlarında değildin.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar birlikte karar verip tuzak kurarlarken sen yanlarında değildin.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Such is one of the stories of what happened unseen, which We reveal by inspiration unto thee; nor wast thou (present) with them then when they concerted their plans together in the process of weaving their plots.