1. Elif, Lâm, Râ. Bunlar, doğruyu/gerçeği apaçık gösteren, kendisi de açık olan kitabın mesajlarıdır: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. Biz onu Arapça bir metin olarak indirdik ki, aklınızı kullanarak belki onu kavrayıp özümlersiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. Biz bu Kuran’ı sana vahyettikçe, (ey Peygamber,) bundan önce senin de (vahyin ne olduğundan) habersiz kimselerden olduğunu bilerek onu sana mümkün olan en iyi, en güzel üslupla açıklıyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Bir vakit Yusuf babasına şöyle demişti: "Babacığım! Ben (rüyamda) onbir yıldız, güneş ve ayı gördüm: benim önümde saygıyla yere kapanmışlardı!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. (Yakub:) "Ey oğulcuğum!" dedi, (bu) rüyanı kardeşlerine anlatayım deme, yoksa (hasetlerinden) sana karşı bir tuzak hazırlarlar; doğrusu Şeytan insan için apaçık bir düşmandır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Çünkü, (rüyanda sana gösterilene bakılacak olursa) demek ki Rabbin seni de seçecek; sana olayların iç yüzünü görüp yorumlamayı öğretecek; ve tıpkı ataların İbrahim ve İshak’a olan nimetini her bakımdan tam ve yeterli kıldığı gibi sana ve Yakub’un soyuna verdiği nimeti de her bakımdan tam ve yeterli kılacak. Doğrusu, senin Rabbin doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Gerçek şu ki, Yusuf ve kardeşlerin(in kıssasında)da (hakikati) arayanlar için (çıkarılacak nice) dersler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Bir vakit (Yusuf’un kardeşleri kendi aralarında şöyle) konuşuyorlardı: "Sayımız bu kadar çok olduğu halde bile, Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamızın gözünde daha değerli/daha sevgili; gerçek şu ki, babamız açık bir yanılgı içerisinde!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. (İçlerinden biri:) "Yusuf’u öldürün" dedi, "yahut o’nu (uzak) bir yere götürüp bırakın ki böylece babanız sevgi ve alakasıyla yalnızca size kalsın ve siz de bundan sonra (artık tevbe edip) iyi insanlar ol(arak yaşamak için serbest ol)asınız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Bir diğeri: "Hayır, Yusuf’u öldürmeyin!" diye söze karıştı, "Eğer mutlaka bir şey yapmanız gerekiyorsa, o’nu bir kuyunun dibine atın; (nasıl olsa) o’nu (orada) bir kervan bulup yanına alır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. (Bu görüşte birleştiler ve bunun üzerine babalarına:) "Ey babamız!" dediler, "Biz Yusuf’un iyiliğini isteyen kimseler olduğumuz halde, neden o’nun hakkında bize güvenmiyorsun? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. Bırak o’nu yarın bizimle gelsin, gezip oynasın; o’na göz kulak olacağımızdan en küçük bir şüphen olmasın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. "Doğrusu, o’nu götürmeniz beni kaygılandırıyor" diye karşılık verdi (Yakub), "gözden uzak tuttuğunuz bir anda o’nu kurdun kapmasından korkuyorum!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. "Bu kadar insanın arasında, yine de o’nu kurt kapacaksa, o zaman, biz ölmüşüz demektir!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Ve böylece, onu kuyunun dibine atmaya karar verip yanlarında götürürlerken, kendisine "Gün gelecek (senin kim olduğunu) kavrayamayacakları bir anda bu yaptıklarını kendilerine hatırlatacaksın!" diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. Ve akşam olunca babalarının karşısına ağlayarak çıkıp geldiler, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. "Ey babamız!" dediler, "Yarış yapmak için bulunduğumuz yerden (biraz) uzaklaşmış ve Yusuf’u azıklarımızın yanında bırakmıştık... Meğer kurt kapmış o’nu! Ama (biliyoruz ki,) biz böylece doğruyu söylüyor olsak da sen bize inanmayacaksın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. (Böyle diyerek) üzerinde yalancı bir kan lekesi bulunan (Yusuf’un) gömleğini çıkarıp gösterdiler. (Yakub:) "Yoo" dedi, "sizi kendi hayal gücünüz bu kötü oyuna sürükledi! Artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. Ve bu anlattığınız bahtsızlığa karşı bana dayanma gücü bahşetmesi için kendisine yönelebileceğim (yegane) hami Allah’tır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Ve bir kervan çıkageldi; (kervancılar) sucularını (su kuyusuna) gönderdiler; onlardan biri kovasını kuyuya salıyordu ki (orada Yusuf’u gördü) ve: "Ne kısmet!" diye bağırdı, "Bir oğlan çocuğu bu!" Ve böylece kervancılar o’nu, satmak niyetiyle yanlarına aldılar. Oysa, Allah yaptıklarını (adım adım izliyor ve) biliyordu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Ve sonunda önemsiz bir paha -sadece birkaç gümüş dirhem- karşılığında o’nu sattılar; o kadar az değer biçmişlerdi o’na. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Ve o’nu satın alan Mısırlı adam, karısına: "Ona iyi bak;" dedi, "belki bize yararı olur; kaldı ki, evlatlık da edinebiliriz o’nu". Böylece, Yusuf’a o ülkede iyi bir yer sağladık; (bunu yaptık)ki, o’na olayların iç yüzüne, gerçek anlamına dair bir kavrayış öğretelim. İşte, Allah edip eylediği işlerde böyle galiptir; ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Derken, ergenlik çağını aştığı zaman (eğriyi doğruyu ayırmaya yetecek) keskin bir muhakeme gücü ve (derin) bir kavrayış yeteneği bahşettik o’na: iyilik yapanları Biz işte böyle ödüllendiririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Ve (olacak bu ya,) barındığı evin kadını (kendini o’na karşı duyduğu arzuya kaptırıp) o’nun gönlünü çelmek istiyordu; ve (bu niyetle bir gün) kapıları sımsıkı kapatıp o’na: "Haydi, gelsene!" dedi. (Ama Yusuf:) "(Böyle bir şey yapmaktan) Allah’a sığınırım!" diye karşılık verdi, "Hem, efendim (bu evde) bana iyi baktı! Doğrusu, zalimler asla güvenliğe, esenliğe erişemezler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Gerçek şu ki, kadın o’na karşı arzu doluydu; o da kadını arzuluyordu; öyle ki, (bu ayartma karşısında) eğer Rabbinin burhanı o’nun içine doğmamış olsaydı (bu arzuya yeniliverecekti); İşte bu, her türlü kötülüğü, çirkin ve taşkın halleri o’ndan uzak tutmak istediğimiz için böyle oldu, çünkü o gerçekten bizim (seçilmiş) kullarımızdan biriydi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. (Derken,) bunların her ikisi kapıya koştular; kadın arkadan (asılıp) o’nun gömleğini yırttı; ve (o an) kapıda kadının efendisini karşılarında buldular! Kadın: "Karın için kötülük düşünen birinin cezası, hapisten ya da en ağır ceza (neyse, on)dan başka ne olabilir?" diye üste çıktı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. (Yusuf:) "Benim gönlümü çelmek isteyen asıl o!" diye (kendini savundu). O an kadının yakınlarından duruma tanık olan biri: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa," diyerek görüşünü bildirdi, "kadın doğru, beriki yalan söylüyor demektir; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. yok, eğer gömleği sırtından yırtılmışsa, o zaman kadın yalan, beriki doğru söylüyor demektir". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. Böylece (kadının kocası Yusuf’un) gömleğinin sırtından yırtılmış olduğunu görünce: "Belli ki, bu (yine) sizin oyunlarınızdan biri, ey kadınlar taifesi! Doğrusu, sizin oyunlarınız/tuzaklarınız korkunçtur! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Yusuf! Sen bu olayın üstünde durma! Ve (kadın!) sen de işlediğin günahtan ötürü bağışlanma dile, çünkü sen gerçekten hatası (büyük) olan birisin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Ve şehirde kadınlar (birbirleriyle): "Falan kişizadenin karısı genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış!" diye dedikodu etmeye başladılar, "Tutkudan yüreği paralanmış kadının; doğrusu, açıkça yoldan çıkmış biri olarak görüyoruz onu!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. Kadınların bu kötü konuşmaları kulağına değince, kişizadenin karısı, onları davet edip kendileri için mükellef bir ziyafet hazırladı, ve her birinin eline bir bıçak tutuşturdu. Sonra (Yusuf’a): "Çık (şimdi) onların karşısına!" dedi. Kadınlar o’nu görünce güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar ve şaşkınlıklarından ellerini kestiler: "Aman Allahım!" dediler, "Bu ölümlü biri olamaz; olsa olsa gözde bir melek bu!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. (Kişizadenin karısı:) "İşte hakkında beni kınayıp yerdiğiniz kimse bu!" dedi, "Evet, gerçekten de o’nun gönlünü çelmek istedim, ama o kendini (bundan) sakındı. Ne var ki eğer bundan sonra da istediğim şeyi yapmazsa mutlaka hapsedilecek ve kendini aşağılanmış kimselerin arasında bulacak!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. (Yusuf:) "Ey Rabbim!" dedi, "Benim için hapis, bu kadınların isteklerine boyun eğmekten daha iyidir. Çünkü, Sen onların oyunlarını / tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben o zaman onların ayartmalarına kapılır ve (doğru nedir, eğri nedir) seçemeyen şaşkın kimselerden olurum". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. Ve Rabbi o’nun bu duasını olumlayıp o’nu o kadınların tuzaklarına karşı korudu: çünkü O gerçekten her şeyi işiten, her şeyi olduğu gibi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. Sonra, o kişizade ve ev halkı bütün delilleri(n Yusuf’un lehinde olduğunu) gördükten sonra bile o’nu bir süre için hapsetmeyi uygun gördüler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Onunla beraber iki genç daha girmişti hapse. İşte bu iki gençten biri (bir gün): "Rüyamda kendimi şaraplık üzüm sıkarken gördüm" dedi. Öteki: "Ben de kendimi başımın üzerinde ekmek taşıyor gördüm, öyle ki kuşlar ondan (koparıp koparıp) yiyorlardı". (Bu iki genç:) (Yusuf’tan) "Bu (rüyaların) gerçek anlamını haber ver bize!" diye rica ettiler, "Çünkü, görüyoruz ki, sen, (rüyaların nasıl yorumlanacağını) iyi (bilen) kimselerdensin". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. (Yusuf:) "Daha yiyeceğiniz günlük azığınız önünüze konmadan rüyalarınızın gerçek anlamını size haber vereceğim, (ki başınıza gelecek olanı) vuku bulmadan önce (bilesiniz); çünkü bu bana Rabbimin öğrettiği şeylerdendir. (Önce) bilin ki, ben, Allah’a inanmayan, ve ahiret gerçeğini tanımaktan ısrarla kaçınan bir toplumun izlediği yolu terk ettim; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. ve atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un yolunu tuttum. (Çünkü) tanrısal nitelikleri Allah’tan başka herhangi bir varlığa yakıştırmak bizlere yakışmaz: Allah’ın bize ve bütün insanlığa bahşettiği lütfun bir (sonucudur) bu, ama insanların çoğu bu (lütfun) değerini bilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Ey mahpus arkadaşlarım! Hangisi daha iyidir: birbirinden ayrı pek çok rab(bın varlığına inanmak) mı, yoksa bütün varlıklara egemen bir tek Allah(a inanmak) mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Allah’ı bırakıp tapındığınız her şey gerçekte sizin ve atalarınızın kendi muhayyilenizden çıkardığınız (anlamsız) isimlerden öteye geçmemektedir; çünkü bunlar hakkında hiçbir kanıt indirmemiştir Allah. (Neyin doğru, neyin eğri olduğu konusunda) hüküm yalnızca Allah’a aittir. Ve O da kendisinden başkasına kulluk etmemenizi buyuruyor. İşte dosdoğru olan (tek) din budur; ama insanların çoğu bunu bilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. (İmdi,) ey mahpus arkadaşlarım, (rüyalarınızın yorumuna gelince,) biriniz efendisine (Kral’a) içki sofrasında sakilik yapacak; ve biriniz, biriniz de asılacak; ve et yiyici kuşlar onun başını didikleyecek. (Ama geleceğiniz ne olursa olsun,) benden yorumlamamı istediğiniz şey (Allah tarafından) karara bağlanmış bulunuyor". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. Ve (bunun üzerine Yusuf,) iki mahpustan kurtulacağını düşündüğü kimseye: "(Buradan çıkacağın zaman) efendine benden söz et!" dedi. Ne var ki Şeytan berikine efendisinin yanında (Yusuf’tan) söz etmeyi unutturdu. Ve Yusuf bu yüzden hapiste birkaç yıl (daha) kaldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. VE (bir gün) Kral: "Rüyamda" dedi, "yedi çelimsiz ineğin yediği yedi semiz inek, yedi yeşil başak ve bir o kadar da kurumuş başak gördüm. Ey soylular! Eğer rüya yorumlamasını biliyorsanız bu rüyamı bana yorumlayın bakalım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. "Anlaşılması zor, karmaşık rüyalardan biri bu" dediler, "hem, rüyaların işaret ettiği gerçek anlama dair derin ve sağlam bir bilgiden de biz yoksunuz". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. İşte ancak o zaman, aradan geçen bunca vakitten sonra, hapisten kurtulan o iki kişiden biri (Yusuf’u) hatırladı ve: "Bu (rüyanın) işaret ettiği gerçek anlamı ben öğrenip ulaştırabilirim size" dedi, "ama bunun için gitmeme izin verin". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. (Ve böylece Yusuf’u hapishanede görmeye gitti ve o’na:) "Ey Yusuf, ey özü sözü doğru adam!" dedi, "(Rüyada görülen) yedi çelimsiz ineğin yediği yedi semiz inek ve yedi yeşil başakla (yedi) kurumuş başak ne anlama gelir, bunu bana yorumla ki (senin açıklamanla saraydaki) insanların yanına döneyim ve onlar da (böylece senin nasıl biri olduğunu) öğrensinler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. (Yusuf şöyle) cevapladı: "Yedi yıl boyunca her zamanki gibi ekip biçin ama hasad ettiğiniz ekini, yemek için ayıracağınız az bir miktar dışında, öylece başağında bırakın; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. çünkü, (yedi yıl sürecek olan) bu (bolluk zamanı)ndan sonra yedi yıllık bir kıtlık dönemi gelecek ve sizin bu dönem için hazırladığınız her şeyi, sakladığınız az bir miktarın dışında, silip süpürecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. Ve bundan sonra, halkın bütün bu kıtlıktan, darlıktan kurtulacağı bir yıl olacak, ve o yıl insanlar (eskiden olduğu gibi bol bol zeytin ve üzüm) sıkacaklar". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. Ve (Yusuf’un yorumu kendisine ulaşır ulaşmaz) Kral: "Onu bana getirin!" dedi. Ama elçiler kendisine geldiğinde (Yusuf:) "Efendinize gidin ve ondan (önce) ellerini kesen kadınlar hakkındaki gerçeği (ortaya çıkarmasını) isteyin; çünkü, Rabbim onların oyunlarını/tuzaklarını bütün gerçeğiyle bilmektedir!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. (Bunun üzerine Kral o kadınları çağırtıp kendilerine:) "Yusuf’un gönlünü çelmek isterken ne sağlayacağınızı umuyordunuz?" diye sordu. Kadınlar: "Allah korusun, biz o’ndan en küçük bir kötülük görmedik!" dediler. (Ve) Yusuf’un ilk efendisinin hanımı: "Artık gerçek ortaya çıktı!" diye atıldı, "Onun gönlünü çelmek isteyen bendim; o ise hep özü sözü doğru olan kimselerdendi!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. (Yusuf olup biteni öğrendiğinde: "Amacım (eski efendimin,) arkasından kendisine ihanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hazırladığı tuzakları asla başarıya ulaştırmadığını bilmesini sağlamaktı" dedi, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. "yine de ben kendimi bütünüyle temize çıkarmaya çalışmıyorum; çünkü Rabbimin acıyıp esirgediği kimseler hariç, insanın kendi benliği (de onu) kötülüğe sürükle(yebili)r; gerçekten de benim Rabbim çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Ve Kral: "Onu bana getirin," dedi, "ki, kendime dost edineyim". Ve o’nunla konuşunca, (Kral:) "Bundan böyle yanımızda kendisine güven duyulan biri olarak" dedi, "yüksek bir yerin olacaktır!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. (Yusuf:) "Beni ülkenin hazineleri üzerinde görevlendir(in)" dedi, "güvenilir, bilgili bir gözcü, bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsin(iz)". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. İşte böyle emin bir yer sağladık Yusuf’a (o) ülkede; öyle ki, dilediği yerde konaklayabilir/dilediği şeyi yapabilirdi. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz, ama iyilik yapanların hak ettiği karşılığı vermekten de geri durmayız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Ama imana erişenlerin ve Bize karşı sorumluluk bilinci taşıyanların gözünde ahiret mükafatı (bu dünyada elde edilebilecek karşılıklardan) daha değerli/daha yararlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. (Yıllar sonra) Yusuf’un kardeşleri (Mısır’a) geldiler ve o’nun huzuruna çıktılar; o hemen tanıdı onları; ama berikiler o’nu tanımadılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. Ve onların yüklerini yüklettikten sonra, kendilerine: "(Bir dahaki gelişinizde) o bababir kardeşinizi de getirin bana. Görmüyor musunuz, tartıyı tam tuttum ve (size karşı) son derece iyi bir konukseverlik gösterdim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Ama eğer kardeşinizi bana getirmezseniz o zaman benden ne bir ölçek olsun (zahire) bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. "Onu getirmek için babasını razı etmeye çalışacağız," diye karşılık verdiler, "ve herhalde, bunu ne yapıp yapıp başaracağız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. (Bu arada Yusuf) hizmetçilerine: "Onların bedel olarak getirdiklerini de denklerine yerleştirin ki, evlerine vardıklarında bunu fark eder de belki daha istekli olarak dönerler" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Ve böylece babalarının yanına döndüklerinde, (Yusuf’un kardeşleri,) "Ey babamız!" dediler, "(Bünyamin’i yanımızda götürmedikçe) artık bize bir ölçek bile zahire verilmeyecek; bunun için kardeşimizi bizimle gönder ki (bize yetecek) tartıda (zahire) alabilelim; bu arada onu elbette koruyup gözeteceğiz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. (Yakub:) "Daha önce kardeşinizi nasıl size emanet ettiysem onu da aynı şekilde size emanet edeyim, öyle mi? Oysa, Allah koruyup gözetici olarak (sizden) elbette daha iyi/daha üstündür; çünkü O acıyıp esirgeyenlerin en üstünü, en yücesidir!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Ve neden sonra, denkleri çözdüklerinde, (takas için götürdükleri) malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler; "Ey babamız!" dediler, "Başka ne isteyebiliriz? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize bırakılmış! (Eğer Bünyamin’in bizimle gelmesine izin verirsen) bu mallarla ailemize (yeniden) erzak getirebilir, kardeşimizi de (iyi) koruyup gözetir ve (böylece) birer deve yükü zahire fazladan elde etmiş oluruz. Zaten bu (ilk seferde getirdiğimiz) tartıca pek az sayılır". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. (Yakub,) "Hepiniz (ölümle) kuşatılıp kıstırılmadıkça" dedi, "onu bana geri getireceğinize dair bana Allah huzurunda yeminle söz verinceye kadar onu sizinle göndermeyeceğim!" Ve yeminle söz verdiklerinde de, "(Bu) konuştuklarımıza Allah şahittir!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Ve "Oğullarım!" diye ekledi, "(Şehre) hepiniz tek bir kapıdan girmeyin; her biriniz ayrı ayrı kapılardan girin. Bununla beraber (eğer başınıza yine de bir hal gelirse, bilin ki) Allah’a karşı sizin için elimden bir şey gelmez: çünkü hüküm yalnızca Allah’a aittir. Ben O’na güven duyuyorum. Ve (O’nun varlığına) inananlar da yalnız O’na güvensinler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Ama onlar (Yusuf’un bulunduğu şehre) her ne kadar babalarının talimatına uygun olarak girdilerse de, bunun Allah’ın takdirine karşı onlara bir yararı olmadı; yalnızca, Yakub’un, (oğullarını korumak yönünde) duyduğu arzunun bir ifadesiydi bu. Çünkü, o kendisine öğrettiklerimiz sayesinde, (her zaman Allah’ın hükmünün geçerli olduğuna dair) yeterli bir bilgiye sahipti; ama insanların çoğu (bunu böyle) bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. Ve Yusuf’un yanına vardıklarında, (Yusuf) kardeşi (Bünyamin)i bağrına bastı ve ona (gizlice): "Ben senin kardeşinim, artık onların geçmişte yaptıklarına üzülme!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Ve (sonra) onların yüklerini yükletirken (Kral’ın) su kabını (küçük) kardeşinin denkleri arasına koydurttu. Ve (böylece onlar, bundan habersiz, şehirden ayrılırken) bir çığırtkan: "Ey kervancılar!" diye bağırdı, "Meğer ne hırsızlarmışsınız siz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. Çığırtkana ve onunla beraber olanlara dönerek: "Nedir kaybettiğiniz?" diye sordular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. "Kral’ın su kupasını kaybettik" diye karşılık verdiler, "Onu kim bulursa, (ödül olarak) kendisine bir deve yükü (zahire) verilecek!" "Buna ben kefilim!" diye ekledi (çığırtkan). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. (Kardeşleri) "Allah şahittir, siz de çok iyi biliyorsunuz ki" dediler, "bu ülkeye kötü işler yapıp bozgunculuk çıkarmak için gelmedik biz; hırsızlık yapmış da değiliz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. (Mısırlılar:) "Peki, eğer yalan söylüyorsanız, bu (yaptığınızın) cezası nedir?" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. "Bunun cezası": diye cevap verdi (Yakub’un oğulları), "(kupa) kimin denkleri arasından çıkarsa (yaptığının) ceza(sı) olarak tutsak edilir! (Bu suçu işleyen) zalimleri biz işte böyle cezalandırırız". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Bunun üzerine (kovuşturma için Yusuf’un yanına getirildiler,) Yusuf, arama işine küçük kardeşi (Bünyamin)in yükünden önce üvey kardeşlerinin yüklerinden başladı; ve sonunda kupayı (küçük) kardeşinin yükünde bulup çıkardı. Yusuf(un dileğine erişmesi) için Biz olayları işte böyle düzenledik; Allah (böyle) dilemeseydi, Kral’ın yasalarına göre, (Yusuf) kardeşini (başka türlü) alıkoyamazdı. Biz dilediğimiz kimseyi (bilgice) yüksek düzeylere çıkarırız, fakat her bilgi sahibinin üstünde her şeyi bilen (Allah) vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. (Kral’ın kupası Bünyamin’in denginden çıkar çıkmaz öteki kardeşler:) "Eğer o çaldıysa ne ala, çünkü bir zamanlar onun kardeşi de hırsızlık yapardı!" Bu durum karşısında Yusuf, düşüncelerini onlara belli etmeksizin, kendi kendine: "Sizin durumunuz çok kötü; Allah ne söylediğinizi olduğu gibi biliyor" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. "Ey soylu kişi!" dediler, "onun çok yaşlı bir babası var; bu yüzden onun yerine bizden birini yanında alıkoy. Doğrusu sen, görüyoruz ki, iyilik sever birisin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. "Yitiğimizi yanında bulduğumuz kişiden başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırız; çünkü o zaman, şüphesiz, zalimlerden olurduk!" diye cevap verdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Böylece, ondan ümitlerini kesince, (aralarında konuyu) görüşmek üzere bir kenara çekildiler. En büyükleri: "Babanızın sizden, Allah’ı şahit tutarak söz aldığını ve ayrıca bundan önce Yusuf konusunda nasıl güven kırıcı davrandığınızı hatırlamıyor musunuz?" dedi, "Bunun için ben artık, babam bana izin verinceye kadar bu ülkeden ayrılmayacağım; yahut Allah lehimde bir hüküm verinceye kadar. Çünkü O hükmedenlerin en iyisidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. (Size gelince) siz babanıza dönüp gidin ve ona "Ey babamız!" deyin, "Oğlun hırsızlık yaptı; fakat biz bildiğimizden, gördüğümüzden başkasına şahit değiliz; ve (sana söz vermiş olsak da onu) bizim göremeyeceğimiz (gizli) (tehlikelere) karşı da koruyamazdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. (Olay sırasında) bulunduğumuz şehir halkına, birlikte yolculuk yaptığımız kervancılara sor istersen: (göreceksin ki) biz gerçekten doğru söylüyoruz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. (Ve babalarının yanına dönüp, olup biteni o’na anlattıkları zaman Yakub;) "Yoo; yine kendi muhayyilenizdir olmayacak bir işi size olağan gösteren; (bana gelince) artık sabır en iyisidir; belki de Allah onların hepsini birden bana (geri) getirecektir; gerçek şu ki, Allah doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen, mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Ve başını onlardan öteye çevirip: "Vah bana, Yusuf için vah bana!" dedi; ve içini dolduran hüzünden gözleri bulutlandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. "Allah şahittir ki" dediler, "(bu) Yusuf’un anısı seni iyice çökertmeden ya da öldürmeden peşini bırakmayacak!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. "Ben" dedi, "tasamı ve üzüntümü yalnızca Allah’a havale ediyorum; çünkü Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum ben. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Ey oğullarım, (şimdi) gidin ve Yusuf ile kardeşi hakkında bir haber almaya çalışın; ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; bilin ki, hakkı inkar eden insanlardan başkası Allah’ın hayat bahşedici rahmetinden ümit kesmez". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. (Yakub’un oğulları Mısır’a geri dönüp Yusuf’un) huzuruna çıktıklarında, "Ey soylu kişi!" dediler, "Biz ve ailemiz (yine) darlık ve sıkıntıya düştük ve pek değersiz bir şeyle çıkıp geldik; sen yine de bizim için tartıyı tam tut ve bize karşı cömert ol; çünkü Allah cömertçe verenleri ödüllendirir!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. (Yusuf:) "Hatırlıyor musunuz" diye karşılık verdi, "(doğrudan, eğriden) henüz habersiz olduğunuz zaman Yusuf’a ve o’nun kardeşine neler yapmıştınız?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. "Ne? Yoksa sen Yusuf musun?" diye haykırdılar. "Ben Yusuf’um" dedi, "ve bu da benim kardeşim. Allah bize lütfetti. Gerçek şu ki, kişi Allah’a karşı duyarlı ve bilinçli olmaya çalışıyor ve güçlüklere göğüs geriyorsa, bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. "Allah şahittir ki" dediler, "gerçekten Allah seni kesin bir biçimde bizim üstümüze çıkardı ve biz gerçekten günahkar kimselerdik!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. (Yusuf:) "Bugün ayıbınız yüzünüze vurulmayacak. Allah günahlarınızı bağışlayabilir: çünkü O acıyıp bağışlayanların en yücesidir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. (Şimdi artık) gidin ve bu benim gömleğimi de yanınıza alın; onu babamın yüzüne sürün; (o zaman) yeniden ışığa kavuşacaktır. Ve sonra hepiniz ailenizle birlikte bana gelin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. (Yakub’un oğullarına ait olan) kervan yola koyulduğu sıralarda babaları (yanında bulunan kimselere): "Bunak olduğuma yormazsanız (derim ki) Yusuf’un kokusunu alıyorum!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. "Allah şahittir ki, sen yine eski şaşkınlığında devam ediyorsun!" diye karşılık verdi yanındakiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. Fakat ne zaman ki müjdeci çıkagelip (Yusuf’un gömleğini) o’nun yüzüne sürdü ve o’nun gözleri ışığına kavuştu, "Ben size, ’ben Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum’ dememiş miydim?" diye haykırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. (Oğulları:) "Ey babamız!" dediler, "Bizim için Allah’tan günahlarımızı bağışlamasını dile; çünkü biz gerçekten günahkar kimseler olmuştuk". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. "Rabbimden sizi bağışlamasını dileyeceğim; çünkü çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcı O’dur!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Ve sonra (hep birlikte Mısır’a varıp) Yusuf’un yanına çıktıklarında (Yusuf): "Allah’ın izniyle Mısır’a güvenlik ve huzur içinde girip yerleşin!" diyerek ana babasını bağrına bastı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Ve ana babasını en yüksek onur katına çıkardı; ve onlar(ın hepsi) O’nun önünde hürmet ve tazimle yere kapandılar. Bunun üzerine (Yusuf:) "Ey babacığım!" dedi, "Vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçek anlamı buydu demek; ve Rabbim onu gerçekleştirdi. O beni hapisten çıkarmakla ve Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizi(n hepinizi) çölden çıkar(arak bana ulaştır)makla bana lütfetti. Gerçek şu ki, benim Rabbim, olmasını istediği şeyi akıl, sır yetmez yollarla gerçekleştirir. Çünkü O doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. "Ey Rabbim! Bana nüfuz ve iktidar bahşettin; olayların altında yatan gerçekleri kavrayıp açıklama bilgisi verdin. (Ey) göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada ve ahirette benim yanımda yakınımda olan/beni koruyup destekleyen Sensin: canımı, bütün varlığıyla kendini Sana adamış biri olarak al ve beni dürüst ve erdemli insanların arasına kat!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. (Ey peygamber!) sana böylece vahyettiklerimiz senin önceden bilmediğin haberlerdendir; çünkü yapacak oldukları işe karar verdikleri ve tuzaklarını kurdukları zaman sen Yusuf’un kardeşlerinin yanında değildin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Yine de -bunu ne kadar yürekten istersen iste- insanların çoğu (bu vahye) inanmayacaklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. Oysa sen onlardan herhangi bir karşılık da beklemiyorsun; bu, (Allah’ın) bütün insanlığa bir hatırlatmasıdır sadece. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Kaldı ki, göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki, onlar (üzerinde düşünmeden) sırtlarını çevirerek yanlarından geçip gidiyorlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Ve onların çoğu başka varlıklara da tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın Allah’a inanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Peki, bunlar Allah’ın cezalandırıcı azabı olarak kuşatıcı bir örtünün kendilerini sarmasından ve Son Saat’in onlar (yaklaştığının) farkında değilken ansızın gelip çatmasından büsbütün güvencede mi görüyorlar kendilerini? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. De ki: "Budur benim yolum: akla uygun, bilinç ve duyarlıkla donanmış bir kavrayışa dayanarak (hepinizi) Allah’a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar (aynı çağrıyı yapıyoruz)". Ve (yine de ki:) "Allah kudret ve azametiyle her türlü eksikliğin üstündedir, ötesindedir. Ve ben O’ndan başka varlıklara tanrılık yakıştıran kimselerden değilim!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. Ve Biz senden önce de (elçilerimiz olarak) her topluma (kendi içlerinden, onlara mesajlarımızı ulaştırmak üzere) kendilerine vahyettiğimiz (ölümlü) adamlardan başkasını göndermedik. Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden önce gelip geçen (inkarcı)ların sonlarının nasıl olduğunu görmüyorlar mı? Ve (bilmiyorlar mı ki,) Allah’a karşı sorumululuk bilinci taşıyan kimseler için ahiret yurdu (bu dünyadan) daha tercihe şayandır? Öyleyse artık akıllarını kullanmayacaklar mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. (Önceki elçilerimizin hepsi uzun süre zulüm ve baskıya uğramışlardır;) nihayet bu elçiler neredeyse bütün ümitlerini kaybettikleri ve büsbütün yalancılıkla damgalandıklarını gördükleri bir sırada Bizim yardımımız kendilerine ulaşmıştır; ve böylece dilediğimizi kurtarmışızdır (hakkı inkar edenleri ise yok etmişizdir): çünkü azabımız günaha gömülüp gitmiş insanlardan asla geri çevrilemez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
111. Gerçek şu ki, bu insanların kıssalarında kendilerine kavrayış yeteneği verilmiş kimseler için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. (Vahye gelince,) o hiçbir şekilde (insan tarafından) uydurulmuş bir söz olamaz: tersine, o, kendisinden önceki vahiylerden doğru ve gerçek adına ne kalmışsa doğrulayan ve inanmak isteyen insanlara her şeyi açık seçik bir biçimde dile getiren, hidayet ve rahmet (bahşeden ilahi bir metin)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster