قُلْ آمِنُوا بِهِ أَوْ لَا تُؤْمِنُوا ۚ إِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ مِنْ قَبْلِهِ إِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدًا
Kul aminu bihı ev la tü’minu innellezıne utül ılem min kablihı iza yütla aleyhim yehırrune lil ezkani sücceda
Kelime
Anlamı
Kökü
قُلْ
de ki
امِنُوا
siz inanın
بِهِ
ona
أَوْ
veya
لَا
تُؤْمِنُوا
inanmayın
إِنَّ
şüphesiz
الَّذِينَ
kimselere
أُوتُوا
verilen(ler)
الْعِلْمَ
bilgi
مِنْ
قَبْلِهِ
daha önce
إِذَا
zaman
يُتْلَىٰ
okunduğu
عَلَيْهِمْ
kendilerine
يَخِرُّونَ
onlar derhal kapanırlar
لِلْأَذْقَانِ
çeneleri üstüne
سُجَّدًا
secdeye

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    De ki: İster inanın, ister inanmayın; bundan önce kendilerine bilgi verilenlere okundu mu onlar, yüzüstü kapanıp secde ediyorlar

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    İster inanın, ister inanmayın, bundan önce kendilerine bilgi verilenlere okundumu, onlar yüzüstü kapanıp secde ederler.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur’an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    De ki: "İster iman edin Ona, ister iman etmeyin! Ondan önce kendilerine ilim verilmiş olanlara gelince, (Kur’ân) onlara okunulduğu zaman, saygıyla yere kapanırlar." (107. âyet secde âyetidir.)

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Ona ister iman edin ister iman etmeyin. O, daha önce kendilerine ilim verilmiş olanlara okunduğunda çenelerinin üstüne kapanarak secde ederler.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    De ki: "İster ona inanın, ister inanmayın: O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman, çenelerinin üstüne kapanarak secde ederler."

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    (Ey Rasûlüm), de ki: "- İster ona inanın ister inanmayın (bu tutumunuz, Kur’ân’ın kemalini değiştirmez.) çünkü Kur’ân’dan önce kendilerine Tevrat’la, ahir zaman Peygamberinin vasfına dair ilim verilenlere karşı, Kur’ân okunduğu zaman, yüzleri üstü secdeye kapanıyorlar. (Allah’a şükrediyorlar). ()

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    “Kur`ân`a ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilenlere okunduğunda, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar.”

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    (107-10) 8 De ki: «Kuran’a ister inanin, isten inanmayin, O’ndan onceki bilginlere o okundugu zaman, yuzleri uzerine secdeye varirlar» ve «Rabbimiz munezzehtir. Rabbimiz’in sozu suphesiz yerine gelecektir» derler.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    De ki: O’na ister inanın, İster inanmayın, ondan önce kendilerine ilim verilenlere karşı Kur’ân okununca çeneleri üzerine secdeye kapanırlar :

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (107-108) De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın (bu tutumunuz, Kur`an`ın hak kitap olduğunu değiştirmez). Şu bir gerçektir ki daha önce kendilerine ilim verilen (Ehli Kitap mü`minleri)ne Kur`an okununca derhal yüzüstü secdeye kapanırlar. Ve derler ki, “Rabbimizin şanı yücedir, O`nun verdiği söz kesinlikle yerine gelecektir.”

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    De ki: "Ona ister inanın, ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur’an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar."

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur’an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    De ki: "Onu ister onaylayın, ister onaylamayın!" Daha önce kendilerine bilgi verilmiş olanlara okunduğu zaman secde ederek yüzüstü kapanırlar.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Ey Muhammed! De ki: İster ona (Kur’ân’a) inanın, ister inanmayın; o daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğunda onlar, yüzleri üstü secdeye kapanırlar.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    De ki; «Siz bu Kur’an’a ister inanın, ister inanmayın, o bundan önce kendilerine bilgi verilenlere okunduğunda, onlar çeneleri üzerine secdeye kapanırlar.»

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    De ki: "İster ona inanın, ister inanmayın. O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman, çenelerinin üstüne kapanarak secde ederler."

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    De ki: «Ona ister îman edin, ister îman etmeyin. Çünkü bundan evvel ilim verilmiş olanlar bile kendilerine karşı o tilâvet olununca çenelerinin üstüne (yüzü koyun) kapanarak secde ediyorlar».

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    De ki: `(Artık) ona ister îmân edin, ister îmân etmeyin!` Çünki ondan önce kendilerine ilim verilmiş olanlar (ehl-i kitâbın mü`minleri, Kur`ân) kendilerine okunduğu zaman, secde edici kimseler olarak, yüzleri üstü yere kapanırlar.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    De ki: Ona ister inanın, ister inanmayın, muhakkak ki ondan önce kendilerine bilgi verilenlere, o okunduğu zaman, yüzleri üstü secdeye kapanırlar.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    İnsanlara deki "Kur’an’ın bu şekilde indirildiğine, ister inanın, isterseniz inanmayın. "Bu Kur’an dan önce kendilerine ilim verilenlere Allah’ın ayetleri okunduğunda, hemen secdeye kapanırlardı.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    De ki: "O’na inanılsın veya inanılmasın, O’ndan önce kendilerine ilim verilen kimseler, onlara (Kur’ân’ın secde âyetleri) okunduğu zaman, secde ederek çeneleri (alınları) üstüne kapanırlar."

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    De ki: "İster ona inanın, ister inanmayın; O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman çeneleri üstüne kapanarak secde ederler."

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    De ki: "Ona ister inanın, ister inanmayın". Kendilerine önceden doğru bilgi ve kavrayış yeteneği verilmiş olanlara bu (ilahi metin) okunduğu zaman, hemen yüzleri üzerine yere kapanır,

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    (Artık) de ki: "Ona ister inanın, ister inanmayın!" Gerçek şu ki, daha önceden bilgi ve bilginin amacını kavrama yeteneğiyle donatılmış olanlar, kendilerine (ayetlerimiz) okunduğu zaman, derhal yüzleri üzerine yere kapanırlar

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    De ki: «İmân edin veya imân etmeyin. Şüphe yok ki, bundan evvel kendilerine bilgi verilmiş olanlar, kendilerine karşı tilâvet edilince secde eder oldukları halde çeneleri üstüne kapanırlar.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    De ki: Kur’an’a ister inanın, ister inanmayın, ondan önceki bilginlere o okunduğu zaman, yüzleri üzerine secdeye varırlar.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    De ki: "Ona inanın veya inanmayın! Gerçek şu ki; daha önceleri de gerçek ilim adamları tarafından, ayetler okunduğu zaman, çenelerinin üstüne kapanarak secde ederlerdi!.."

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    De ki; «Siz bu Kur’an’a ister inanın, ister inanmayın, o bundan önce kendilerine bilgi verilenlere okunduğunda, onlar çeneleri üzerine secdeye kapanırlar.»

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    De ki: "İster inanın ona, ister inanmayın. Şu bir gerçektir ki daha önce kendilerine ilim verilenlere Kur’ân okununca derhal yüzüstü secdeye kapanırlar."

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    De ki: "Siz ister ona inanın, ister inanmayın, O, daha önce kendilerine bilgi verilenlere okunduğu zaman onlar, derhal çeneleri üstüne secdeye kapanırlar."

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    De ki: -İster iman edin; ister iman etmeyin. Daha önce kendilerine ilim verilenlere o okunduğu zaman ağız üstü secdeye kapanırlar.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    De ki: «İster ona inanın, ister inanmayın; O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman, çenelerinin üstüne kapanarak secde ederler.»

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    De ki: "İster inanın ona, ister inanmayın. O, kendilerine daha önce ilim verilmiş olanlara okunduğunda, onlar, çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar."

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Say: "Whether ye believe in it or not, it is true that those who were given knowledge beforehand, when it is recited to them, fall down on their faces in humble prostration,