İskender Ali Mihr meali

 ←

İsra Suresi

→

17. sure

1. Âyetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten Allah, Sübhan’dır (bütün noksanlıklardan münezzehtir). Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. Ve Musa (A.S)’a kitap verdik. Ve O’nu, "Benden (Allah’tan) başkasını vekil edinmeyin (tevekkül etmeyin)." diye İsrailoğullarına hidayetçi kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. (Ey) Nuh (A.S) ile beraber taşıdıklarımızın zürriyyeti (onların soyundan olanlar)! Muhakkak ki O (Nuh A.S), çok şükreden bir kul idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. İsrailoğullarına kitapta (Tevrat’ta), "Yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaksınız." diye bildirdik. Ve gerçekten, büyük bir üstünlükle gâlip geleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Artık ikisinden birincisinin vadesi (zamanı) geldiği zaman, (çok çetin) kuvvet sahibi kullarımızı sizin üzerinize gönderdik. Böylece evlerin aralarına girip (sizi) aradılar ve vaadedilen, yapılmış oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Sonra sizi, onlara karşı tekrar (yeniden zafere) döndürdük. Mallarla ve oğullarla, size imdat (yardım) ettik. Ve sizi, nefer (cemaat) olarak daha çok kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Eğer ahsen davranırsanız, kendi nefsiniz için en iyisi olur. Eğer kötü davranırsanız, artık (o da) ona (nefsinize) aittir. Böylece sonrakinin (ikinci fesadınızın) vadesi geldiği zaman yüzünüzü karartsınlar ve mescide ilk defa girdikleri gibi girsinler. Ve üstünlük sağladığınız şeyleri mahvedip, helâk etsinler (yok etsinler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Rabbinizin size rahmet (merhamet) etmesi umulur. Ve şâyet siz (fesada) dönerseniz, Biz de (cezalandırmaya) döneriz. Ve cehennemi, kâfirler için kuşatıcı kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Muhakkak ki Bu Kur’ân, en kuvvetli olanı hidayete erdirir (Allah’a ulaştırır). Ve amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller) yapan mü’minlere, onlar için büyük ecir olduğunu müjdeler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Ve onlar, muhakkak ki ahirete (Allah’a mülâki olmaya ve kıyâmet gününe) inanmayan (kalplerinde îmân yazmayan) kimselerdir. Onlar için elîm azap hazırladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. İnsan, (sanki) onun duası hayırmış (gibi) şerre dua eder. İnsan, çok aceleci olmuştur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için geceyi ve gündüzü iki âyet (vasıta, alâmet) kıldık. Gecenin âyetini (belirtisini) (gecenin içindekileri) görünmez kıldık. Rabbinizden fazl istemeniz için gündüzün âyetini (belirtisini) (gündüzün içindekileri) görünür kıldık. Ve herşeyi detaylı olarak tafsil ettik (açıkladık). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Bütün insanların kuşunu (kazandıkları ve kaybettikleri dereceleri) boynunda bağladık (boynuna astık). Ve kıyâmet günü ona, neşredilmiş kitabı (üç boyutlu olarak boşlukta oynayan hayat filmini) çıkarırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Kitabını oku (hayat filmini izle)! Bugün hasib (hesap görücü) olarak (hayat filmindeki) nefsin(in cennete veya cehenneme gideceğini gösteren negatif ve pozitif derecelerinin neticeleri) sana kâfi oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. Bir ülkeyi helâk etmek istediğimiz zaman onun (o ülkenin) mutrafilerine (refah içinde olan ileri gelenlerine, zenginlerine) emrettik. Buna rağmen orada fesat çıkardılar. Böylece (Allah’ın) söz(ü) üzerlerine hak oldu. Ve onu (o ülkeyi ve halkını) helâk ederek, yok ettik (dumura uğrattık). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Nuh (A.S)’tan sonra asırlarca nice nesiller helâk ettik. Ve senin Rabbin, kullarının günahlarını gören ve (onlardan) haberdar olarak kâfidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Kim acele (bu dünyada acil) olarak isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi ona orada acele verdik. Sonra onu cehennem ehli kıldık. Zemmedilmiş (ayıplanmış) ve (rahmetten) kovulmuş olarak, ona (cehenneme) atılır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Kim mü’min olarak ahireti istedi ise ve onun (ahiret) için, onun gerektirdiği şekilde çalıştı ise işte onların çalışması, böylece meşkur (şükrün, karşılığını hakeden) oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Bunları herkese (dünyayı isteyene de ahireti isteyene de) veririz. Ve bunlar, Rabbinin atâ (ihsan)larındandır. Rabbinin atâları (ihsanları) mahzur (sınırlı, kısıtlı, men edilmiş) değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Bak, nasıl onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Muhakkak ki ahiret, dereceler bakımından daha büyüktür ve üstünlük bakımından da daha büyüktür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Allah ile beraber başka bir ilâh kılma! O zaman zemmedilmiş (kınanmış) ve hor görülmüş olarak kalırsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Rabbin, ondan başkasına kul olmamanızı ve anne ve babaya ihsanla davranmanızı kaza etti (taktir etti, hükmetti). Eğer ikisinden birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa onlara (ikisine) "öf" deme. Ve onları (ikisini) azarlama ve onlara kerim (güzel, yumuşak) söz söyle! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Ve onlara (ikisine), merhamet ederek ve tevazu ile kanat ger! Ve "Rabbim, onların beni yetiştirdiği gibi ikisine de merhamet et!" de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Rabbiniz, nefslerinizde olanı (niyetinizi) daha iyi bilir. Eğer salihler olursanız, o taktirde muhakkak ki O, evvab olanlar (O’na yönelip, tövbe ederek ulaşanlar) için mağfiret edici olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. Muhakkak ki israf edenler (gereksiz yere savuranlar, haksızlık ve fesat çıkarmak için kullananlar), şeytanların kardeşleri oldular. Ve şeytan, Rabbine (karşı) çok nankör oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. Rabbinden ümit ettiğin rahmeti isterken, onlardan (mecbur kalarak) yüz çevirirsen (bir şey veremezsen), o zaman onlara yumuşak söz söyle! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Ve boynuna elini bağlama (cimrilik yapma) ve hepsini açıp saçma (israf etme)! Aksi halde kınanmış ve malı tükenmiş olarak kalırsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Muhakkak ki Rabbin, dilediğine rızkı genişletir ve (ölçüsünü) taktir eder (daraltır). O, mutlaka kullarını gören ve (onlardan) haberdar olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. Yoksulluk korkusu ile evlâtlarınızı öldürmeyin! Onları ve sizleri sadece Biz rızıklandırırız. Muhakkak ki onların öldürülmesi, (kasıtla işlenen) büyük suç oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. Ve zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, fuhuş (hayasızlık) ve kötü bir yoldur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. Allah’ın haram kıldığı bir nefsi (kişiyi), haksız yere öldürmeyin! Kim mazlum olarak (haksız yere) öldürülürse, o taktirde onun velîsini sultan (hak sahibi) kıldık. Artık öldürmede haddi aşmasın. Çünkü o, yardım görmüş olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. En kuvvetli çağına (bulûğa) erişinceye kadar, yetimin malına en güzel şekilde olmadıkça yaklaşmayın! Ve ahdi ifa ediniz (yerine getiriniz)! Muhakkak ki ahd, mes’ul (sorumlu) kılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. Ve ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam ifa edin (yerine getirin)! Doğru olarak ve adaletle (doğru ölçü ile) tartın! İşte bu, daha hayırlı ve tevîl (yorum) bakımından daha güzeldir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Ve (hakkında) ilmin olmayan bir şeyin ardına düşme (karışma) (açıklamaya çalışma)! Muhakkak ki işitme, görme ve idrak, onların hepsi, ondan (takfu’dan) mesul (sorumlu) oldu (mesuldürler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Ve yeryüzünde azametle (gururla) yürüme! Muhakkak ki sen, yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin). Ve asla dağların boyuna erişemezsin (dağ kadar yüksek olamazsın). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. İşte bütün bu seyyiatler (derecat kaybettirici şeyler), Rabbinin indinde (katında) mekruh (kerih) oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. İşte bunlar, Rabbinin sana hikmetten vahyettiği şeylerdendir. Allah ile beraber başka ilâh kılma (edinme)! Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Rabbiniz, oğulları size mi seçti ve meleklerden kadınlar (kızlar) mı edindi? Muhakkak ki siz, gerçekten büyük söz söylüyorsunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Ve andolsun ki Biz, tezekkür (idrak) etsinler diye, bu Kur’ân’da tekrar tekrar (hakikatleri) açıkladık. Oysa bu (açıklamalar), nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. De ki: "Eğer onların söyledikleri gibi onunla beraber (başka) ilâhlar olsaydı, o zaman onlar da (başka ilâhlar da) mutlaka arşın sahibine (ulaşmak için) bir yol ibtiga ederlerdi (ararlardı)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. O (Allah), onların söylediklerinden Sübhan’dır (münezzehtir) ve Üstün’dür, Yüce’dir, Büyük’tür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. 7 kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O’nu (Allah’ı) tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O; Hakîm’dir, Gafûr’dur (mağfiret edendir). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Onların dinledikleri şeyi ve seni dinliyorlarken, zalimlerin "Büyülenmiş bir adama tâbî oluyorsunuz." diyerek fısıldaştıklarını Biz çok iyi biliyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Bak, senin için nasıl misaller getirdiler (sana büyülenmiş, mecnun, deli, şair dediler) ve böylece dalâlette kaldılar. Artık yola (Sıratı Mustakîm’e) ulaşmaya güçleri yetmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. Ve "Biz, kemik ve kırıntı (ufalanmış toprak) olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka yeni bir yaratılışla mı beas edileceğiz (diriltileceğiz)?" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. De ki: "Taş veya demir olun (olsanız bile)!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. "Veya gönlünüzde büyüyen (daha büyük ve çok kuvvetli, güçlü olarak hayal ettiğiniz) başka bir yaratılış olsun. O zaman da bizi, kim (hayata) geri çevirecek?" diyecekler. "Sizi ilk defa yaratan." de! Bunun üzerine sana başlarını (alaylı bir tarzda) sallayarak: "O, ne zaman?" diyecekler. De ki: "(Onun) yakın olması muhtemeldir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. (Allah’ın) sizi çağıracağı gün, hemen O’nun hamdi ile (O’na hamd ile) icabet edeceksiniz. Ve ancak (kabirde) pek az kaldığınızı zannedeceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. Ve kullarıma de ki: "En güzeli (sözü) söylesinler!" Muhakkak ki şeytan, onların aralarını bozar (fesat çıkarır). Muhakkak ki o, insana apaçık düşmandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Rabbiniz, sizi iyi bilir. Dilerse size rahmet eder (Rahîm esması ile tecelli eder) veya dilerse size azap eder. Ve seni, onlara vekil olarak göndermedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Ve Rabbin, semalarda (7 kat göklerde) ve yeryüzünde olan kimseleri iyi bilir. Andolsun ki bir kısım nebîleri, diğerlerine üstün kıldık. Ve Davut (A.S)’a Zebur’u verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. (Onlara) de ki: "O’ndan (Allah’tan) başka (ilâh edinerek) zanda bulunduklarınızı çağırın." Oysa onlar, sizden bir darlığı giderme ve onu değiştirme gücüne malik (sahip) değillerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. İşte o çağırdıkları (da), kendi Rab’lerine "onların hangisi daha yakındır" diye (O’na en yakın) vesileyi ararlar ve O’nun rahmetini ümit ederler, O’nun azabından korkarlar. Muhakkak ki Rabbinin azabı, hazer edilendir (korkulandır). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. Eğer bir şehir (helâk olacaksa), kıyâmet gününden önce onun helâk edicisi ancak Biziz. Veya onun (şehir halkının) şiddetli azap edicisi Biziz. İşte bu, Kitap’ta yazılıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. Bizim âyet (mucize) göndermemize mani olan şey, ancak evvelkilerin onu (mucizeleri) yalanlamış olmalarıdır. Semud kavmine (gözle) görünen (bir mucize olarak) dişi deve verdik. Sonra ona zulmettiler. Ve Biz, âyetleri (mucizeleri), korkutmaktan başka bir şey için göndermeyiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Rabbinin, insanları muhakkak (rahmeti ve ilmiyle) ihata ettiğini (kapladığını) sana söylemiştik. Sana (kalp gözü ile) gösterdiğimiz o rüyeti ve Kur’ân-ı Kerim’deki lânetlenmiş ağacı (zakkum ağacı), insanlara sadece fitne (imtihan) kıldık. Ve Biz, onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onların büyük azgınlıklarından (büyük günahlarından) başka bir şeyi arttırmıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Ve meleklere: "Âdem (A.S)’a secde edin!" dediğimiz zaman iblis hariç hemen secde ettiler. (İblis): "Ben, senin topraktan yarattığın kimseye mi secde edeyim?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. (İblis) dedi ki: "Senin görüşüne göre, benim üzerime (benden daha) mükerrem (ikram edilmiş, şerefli) kıldığın kimse bu mu? Eğer beni kıyâmet gününe (kadar) tehir edersen (ertelersen), onun zürriyetinden (neslinden) pek azı hariç, mutlaka bana (kendime) tâbî kılacağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): "Git! Artık onlardan kim sana tâbî olursa, o zaman muhakkak ki sizin cezanız, eksiksiz bir ceza olarak cehennemdir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. "Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet." Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Muhakkak ki Benim kullarımın üzerinde, senin bir sultanlığın (yaptırım gücün) yoktur. Ve senin Rabbin, vekil olarak kâfidir (yeter). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. Sizin Rabbiniz ki; O, onun fazlından (nasip) arayasınız diye denizde gemileri sizin için sevkeder (yüzdürür). Çünkü O, size rahmet edicidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Ve size, denizde bir darlık (tehlike) dokunduğu zaman, sadece o hariç, dua ettikleriniz sapıp gider. Fakat sizi, karaya çıkarınca (kurtarınca) yüz çevirirsiniz. Ve insan çok nankördür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Öyleyse sizi, kara tarafında yere geçirmesinden (geçirmeyeceğinden) veya sizin üzerinize, taş yağdıran bir fırtına göndermesinden (göndermeyeceğinden) emin mi oldunuz? Sonra sizin için bir vekil (koruyucu) bulamazsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. Başka bir sefer sizi oraya (geri) döndürmesinden böylece sizin üzerinize kâsif (şiddetli, deviren) bir fırtına gönderip, inkârlarınızdan dolayı sizi (denizde) boğmasından emin mi oldunuz? Sonra Bize karşı (boğulmamanız) için (sizi koruyacak) bir yardımcı bulamazsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Ve andolsun ki; Âdemoğlunu kerem sahibi (şerefli) kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları helâl şeylerden rızıklandırdık. Ve onları yarattıklarımızın çoğundan fazilet (açısından) üstün kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. O gün bütün insanları, (Allah’ın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Ve burada (bu dünyada), kim kör ise artık o ahirette de kördür. Ve yoldan daha çok sapmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye düşürüyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Ve seni sebat ettirmeseydik, andolsun ki sen, onlara biraz meylederdin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. O taktirde, elbette hayatın ve ölümün di’fasını (sıkıntılarını, üzüntülerini, acılarını) kat kat sana tattırırdık. Sonra senin için Bize karşı bir yardımcı bulunmazdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Neredeyse gerçekten, seni dünyada bulunduğun yerden çıkarmak için tedirgin ediyorlardı (edeceklerdi). Ve eğer öyle olsaydı, onlar da senden sonra sadece az bir süre kalabilirlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Senden önce de gönderdiğimiz resûllerimizin sünneti (sünnetullah: Allah’ın kanunu) budur. Ve sünnetimizde (kanunumuzda) bir değişiklik bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Güneşin dönmesinden, gecenin kararmasına kadar namaz kıl. Fecrin Kur’ân’ını (fecr vakti okunan Kur’ân’ı) ikame et (yerine getir)! Çünkü fecrin Kur’ân’ı şahitlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Gecenin bir kısmında uyan ve sana özel nafile (ilâve) olarak O’nunla (Kur’ân’la) teheccüd namazı kıl! Rabbinin seni Makam-ı Mahmut’a beas etmesi (ulaştırması) yakındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Ve de ki: "Rabbim beni sıdk ile dahil et ve beni sıdk ile çıkar. Ve bana senin katından (gizli ilminden) bir yardımcı sultan kıl." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. De ki: "Hak geldi, bâtıl zail oldu (yok oldu). Muhakkak ki bâtıl yok olacaktır (yok olmaya mahkûmdur)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. Kur’ân’dan indirdiğimiz şeyler, mü’minler için şifadır ve rahmettir. Ve zalimlerin sadece hüsranını (kaybettiği dereceleri) arttırır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Ve insanı ni’metlendirdiğimiz zaman yüz çevirir ve yan çizerek uzaklaşır. Ve ona bir şerr dokunduğu zaman yeise düşer. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. De ki: "Herkes kendi şekline (hüviyetine, karakterine) göre amel eder." Öyleyse kimin daha çok hidayet yolunda olduğunu en iyi Rabbiniz bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir." Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Ve eğer Biz dileseydik, sana vahyettiklerimizi mutlaka giderirdik (silip yok ederdik). Sonra onu (yok etmememiz için) Bize karşı sana (seni müdafaa edecek) bir vekil bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. (Bu) sadece Rabbinden bir rahmettir. Muhakkak ki O’nun (Rabbinin), senin üzerindeki fazlı büyüktür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. De ki: "Eğer ins ve cin (insanlar ve cinler) bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek için içtima etseler (biraraya gelseler); onların bir kısmı, bir kısmına yardımcı olsa bile onun bir benzerini getiremezler." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Ve andolsun ki Biz, bu Kur’ân’da bütün meselelerden (misallerden) açıklama yaptık. Buna rağmen insanların çoğu sadece inkâr ederek direndi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. Ve dediler ki: "Sen, bize yerden bir memba (pınar) çıkarmadıkça (fışkırtmadıkça) sana asla inanmayız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Veya senin, hurma ve üzüm bağlarından bir bahçen olsun. Öyle ki onun aralarından, fışkırarak akan nehirler akıt (çıkar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. Veya iddia ettiğin gibi semayı parça parça üzerimize düşürürsün. Veya Allah’ı ve melekleri açıkça (karşımıza) getirirsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. Veya senin altından bir evin olsun veya semaya yüksel. Bize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe senin yükselişine (miracına) asla inanmayız. De ki: "Benim Rabbim, Sübhan’dır (O, noksan sıfatlardan münezzehtir). Ben, insan resûlden başka bir şey miyim?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. Onlara hidayet geldiği zaman insanların inanmalarına, "Allah, insan resûl mü gönderdi?" demelerinden başka bir şey mani olmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. De ki: "Eğer yeryüzünde mutmain olarak yürüyenler melekler olsaydı, elbette onlara semadan melek resûl indirirdik." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. De ki: "Benimle sizin aranızda, Allah şahit olarak yeter." Muhakkak ki O, kullarından haberdar olandır, (onları) görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. Ve Allah, kimi (Kendisine) ulaştırırsa, artık o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse), o taktirde onlar için O’ndan (Allah’tan) başka dostlar bulamazsın. Ve kıyâmet günü onları kör, dilsiz ve sağır olarak yüzüstü (sürünerek) haşrederiz (edeceğiz, toplayacağız). Onların me’vası (kalacakları yer) cehennemdir. Ve Biz, onlara (ateşin) her sönmeye yüz tutuşunda (alevli ateşi) arttırdık (arttıracağız). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. İşte bu, onların âyetlerimizi inkâr etmelerinden ve "Biz kemik ve toz haline gelmiş (toprak) olduğumuz zaman mı? Biz mi gerçekten yeni (bir) yaratılışla mutlaka beas edileceğiz (diriltileceğiz)?" demeleri sebebiyle onların cezasıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Ve onlar; Allah’ın, semaları ve yeryüzünü yarattığını ve onların bir mislini daha yaratmaya kaadir (muktedir) olduğunu görmüyorlar mı? Onlar için, onda (hakkında) şüphe olmayan bir ecel kıldı (belli bir süre taktir etti). Buna rağmen zulmedenler, sadece inkâr ederek direndiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. De ki: "Eğer siz, Rabbimin rahmet hazineleri(ne) malik (sahip) olsaydınız, o zaman infâk (harcanıp tükenecek) korkusu ile (onu) mutlaka (elinizde) tutardınız." İnsan çok cimridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. Andolsun Biz, Musa (A.S)’a apaçık 9 âyet (mucize) verdik. Bunları benî İsraile (İsrailoğullarına) sor. Onlara (Musa A.S) gelmişti. O zaman firavun şöyle demişti: "Ey Musa! Ben, sana mutlaka sihir yapıldığına kesin şekilde inanıyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. ""Andolsun bunları (9 mucizeyi), görünür bir şekilde, semaların ve arzın Rabbinden başkasının indirmediğini sen biliyordun. Ve ey firavun! Muhakkak ki ben, senin helâk olacağına kesin şekilde inanıyorum." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Bundan sonra onları arzdan (bulundukları yerden) çıkarmak istedi. Bunun üzerine Biz, onu ve beraberindekilerin hepsini boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. Ondan sonra benî İsraile, "Arzda (orada) iskân olun (yerleşin)!" dedik. Ahiretin vadesi (vaadi) gelince sizi biraraya getireceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Ve Hakk’ı (Kur’ân’ı), O’nu, Biz indirdik. Ve Hakk ile indi. Seni, müjdeleyici ve uyarıcı olmandan başka bir şey için göndermedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Ve Kur’ân-ı Kerim; onu kısımlara (sure sure ve âyet âyet) ayırdık. İnsanlara, onu muksin olarak (uzun sürede) okuman için tenzîlen (kısımlara ayırıp, uzun sürede okunabilecek şekilde), bir indirişle indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. De ki: "O’na inanılsın veya inanılmasın, O’ndan önce kendilerine ilim verilen kimseler, onlara (Kur’ân’ın secde âyetleri) okunduğu zaman, secde ederek çeneleri (alınları) üstüne kapanırlar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. Ve derler ki: "Rabbimiz, Sübhan’dır (herşeyden münezzehtir). Eğer Rabbimiz vaadettiyse, (o) mutlaka ifa edilmiştir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. Ve çeneleri (alınları) üstüne kapanırlar. Ve huşûları artarak ağlarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. De ki: "Allah diye çağırın veya Rahmân diye çağırın. Nasıl çağırırsanız hepsi O’nun Esmaül Hüsnası’dır (Allah’ın en güzel isimleridir)." Namazında (sesini) yükseltme ve onu (sesini) alçaltma. Bu ikisi arasında bir yol tut. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
111. Ve de ki: "Hamd, çocuk edinmeyen Allah’a mahsustur ve O’nun mülkte ortağı olmamıştır (yoktur). Ve (O, zillete düşmez) O’nun, Kendisini zilletten (kurtaracak) bir dosta (ihtiyacı) yoktur." O’nu tekbir ile (üstün kılarak) yücelt (büyüklüğünü ifade et). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster