وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ ۖ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ
Ve adev ve semude ve kad tebeyyene leküm mim mesakinihim ve zeyyene lehümüş şeytanü a’malehüm fe saddehüm anis sebıli ve kanu müstebsırın
Diğer ayetlerdeki anlamını görmek için kelime köküne tıklayın.
Kelime
Okunuşu
Anlamı
Kökü
وَعَادًا
ve ǎāden
ve Ad’ı
وَثَمُودَ
ve ṧemūde
ve Semud’u
وَقَدْ
ve ḳad
ve gerçekten
تَبَيَّنَ
tebeyyene
bu belli olmaktadır
مَسَاكِنِهِمْ
mesākinihim
oturdukları yerler-
وَزَيَّنَ
ve zeyyene
ve süsledi
الشَّيْطَانُ
ş-şeyTānu
şeytan
أَعْمَالَهُمْ
eǎ’mālehum
yaptıkları işlerini
فَصَدَّهُمْ
fe Saddehum
ve onları çıkardı
وَكَانُوا
vekānū
ve oldular
مُسْتَبْصِرِينَ
mustebSirīne
görenlerden
-
Abdulbaki Gölpınarlı
Abdulbaki Gölpınarlı:
Ve Âd’le Semûd’u da helâk etmiştik ve gerçekten de yerlerinden apaçık anlamaktasınız ve Şeytan, onların yaptıklarını, bezemişti kendilerine ve gerçeği gördükleri halde yoldan çelmişti onları.
-
Abdullah Parlıyan
Abdullah Parlıyan:
Âd ve Semûd toplumlarını helak ettiğimiz bölgelerde kalıntı ve harabeleriyle size apaçık gözükmektedir. Şeytan onlara yapıp ettiklerini güzel gösterip, böylece onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri de az çok gözü açık uyanık kimselerdi.
-
Adem Uğur
Adem Uğur:
Âd ve Semûd’u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
-
Ahmed Hulusi
Ahmed Hulusi:
Ad ve Semud’a (da böyle yaptık)... Onların meskenlerinden durumlarını anlamışsınızdır... Şeytan kendilerine yaptıklarını süsledi de onları (Hak) yoldan engelledi... Gerçeği anlayacak hâlde olmalarına rağmen!
-
Ahmet Varol
Ahmet Varol:
Ad ve Semud’u da (helak ettik). (Başlarına nelerin geldiği) size oturdukları yerlerden belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görüp anlayabilecek durumdaydılar.
-
Ali Bulaç
Ali Bulaç:
Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
-
Ali Fikri Yavuz
Ali Fikri Yavuz:
Ad ile Semûd’u da helak ettik. (Ey Mekke halkı), onlara ne yapıldı, meskenlerinin harabından size belli olmaktadır. Görgü sahibleri oldukları halde, şeytan, onların amellerini kendilerine süslemiş (güzel göstermiş) de, onları hak yoldan çevirmişti.
-
Bayraktar Bayraklı
Bayraktar Bayraklı:
Âd ve Semûd toplumlarını da helâk ettik. Helâkleri, evlerinin kalıntılarından size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.
-
Bekir Sadak
Bekir Sadak:
Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturduklari yerler gostermektedir. seytan kendilerine, islediklerini guzel gosterdi; onlari dogru yoldan alikoydu. Oysa kendileri bunu anliyacak durumda idiler.
-
Celal Yıldırım
Celal Yıldırım:
Âd ve Semûd’u da yok ettik. Gerçekten onların oturduğu yerlerin kalıntıları size açık ve ortadadır. Şeytan, onlara amellerini süslemişti de böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri (az-çok) gözü açık kimseler idi.
-
Cemal Külünkoğlu
Cemal Külünkoğlu:
Ad ve Semûd (kavimleri)ni de (yaptıkları yüzünden) helâk ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. Hâlbuki onlar (gerçeği görebilecek kadar) aklı fikri yerinde, gözü açık kimselerdi.
-
Diyanet İşleri
Diyanet İşleri:
Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi.
-
Diyanet Vakfı
Diyanet Vakfı:
Âd ve Semûd’u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
-
Edip Yüksel
Edip Yüksel:
Aynı şekilde, Ad ve Semud’u da… Akıbetleri, oturmuş oldukları yerlerden size belli olmaktadır. Sapkın işlerini onlara süslü göstererek onları yoldan saptırdı. Halbuki görüp anlayacak yeteneğe sahiptiler.
-
Elmalılı Hamdi Yazır
Elmalılı Hamdi Yazır:
Ad ve Semud’u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
-
Fizil-al il Kuran
Fizil-al il Kuran:
Adoğulları ile Semudoğulları’nı da yok ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.
-
Gültekin Onan
Gültekin Onan:
Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
-
Harun Yıldırım
Harun Yıldırım:
Âd ve Semûd’u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
-
Hasan Basri Çantay
Hasan Basri Çantay:
Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el’an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır.
-
Hayrat Neşriyat
Hayrat Neşriyat:
Âd ve Semûd`u da (helâk ettik); (onların başına ne geldiği, harâb olmuş)meskenlerinden size elbette belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süslü gösterdi de onları yoldan çıkardı; hâlbuki (onlar, esâsen) bakıp görebilecek (akıl sâhibi) kimselerdi.
-
İbn-i Kesir
İbn-i Kesir:
Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler.
-
İlyas Yorulmaz
İlyas Yorulmaz:
Ad kavmine, Semud kavmine ve yaşadıkları yerlerden size açıkça görülen yerlerde (harabelerde) yaşamış olanlara şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş, sonra onlar doğruları görebilecek yeteneğe sahip oldukları halde, şeytan onları doğru yoldan çevirmiştir.
-
İskender Ali Mihr
İskender Ali Mihr:
Ve Ad ve Semud kavmi, size beyan edildi (gösterildi). Onların meskenlerinden (bahsedilerek) ve şeytan onlara amellerini süsledi. Böylece onları (Allah’ın) yolundan alıkoydu. Ve onlar görebilenlerdi (görerek inkâr edenlerdi).
-
Kadri Çelik
Kadri Çelik:
Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Şüphesiz (başlarına neler geldiği) kendi oturdukları (kalıntı) yerlerden size belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsleyip çekici kılmış, böylece onları yoldan alıkoymuştu. Oysa onlar basiret sahibi kimselerdi.
-
Muhammed Esed
Muhammed Esed:
Mesken ve barınakların(ın kalıntıların)dan açıkça görüleceği gibi, Ad ve Semud (kavimlerini de yok ettik). (Onlar yıkılıp gittiler.) Çünkü Şeytan onlara işledikleri (günahları) güzel gösterdi ve böylece onları, hakikati kavrama yeteneğine sahip oldukları halde, (Allah’ın) yol(un)dan alıkoydu.
-
Mustafa İslamoğlu
Mustafa İslamoğlu:
Onlara ait mesken kalıntılarının da ayan açık önünüze koyduğu gibi, Ad ve Semut da (benzer bir akıbete uğradı); zira Şeytan onlara işledikleri (kötülükleri) süslü göstermişti: sonunda onlar, üstelik açıkgöz ve uyanık (geçinen) kimseler oldukları halde yoldan saptılar.
-
Ömer Nasuhi Bilmen
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Âd ve Semûd (kavmini de helâk ettik). Muhakkak ki, sizin için onların oturmuş oldukları yerlerden (başlarına gelen felaketler) açıklanmıştır ve şeytan onların yaptıkları işleri süslü göstermiş de onları yoldan saptırmıştır. Halbuki, gözleri görür kimseler olmuşlardı.
-
Ömer Öngüt
Ömer Öngüt:
Âd ve Semud’u da helâk ettik. Bu, oturdukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkardı. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler, (bakıp ibret alabilirlerdi).
-
Sadık Türkmen
Sadık Türkmen:
Ve âd ve Semud’u da! Bu size onlardan kalan harabelerden belli olmaktadır! Şeytan onlara yaptıkları işleri süslü gösterdi. Onlar doğru yoldan saptılar. Oysa gerçeği düşünebilecek aklı olan kimseler idiler!
-
Seyyid Kutub
Seyyid Kutub:
Adoğulları ile Semudoğulları’nı da yok ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.
-
Suat Yıldırım
Suat Yıldırım:
Âd ve Semûd halklarını da imha ettik. Siz ey (Mekkeliler) bunu, kalan ev harabelerinden anlıyorsunuzdur.Şeytan onlara yaptıkları kötü işleri süsledi ve onları yoldan çıkardı. Halbuki onlar aklı fikri yerinde, açıkgöz kimselerdi.
-
Süleyman Ateş
Süleyman Ateş:
Âd ve Semûd’u da (helâk ettik). Bu, oturdukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytân onlara yaptıkları işleri süsleyip onları yoldan çıkardı. Oysa bakıp ibret alabilirlerdi (ama almadılar).
-
Şaban Piriş
Şaban Piriş:
Ad ve Semud kavimlerini yok ettik. Onların meskenlerinden bu apaçık size belli olmuştur. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.
-
Tefhim-ul Kur'an
Tefhim-ul Kur'an:
Âd’ı ve Semûd’u da (yıkıma uğrattık) . Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
-
Yaşar Nuri Öztürk
Yaşar Nuri Öztürk:
Âd’ı, Semûd’u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı.
-
Yusuf Ali (İngilizce)
Yusuf Ali (İngilizce):
(Remember also) the ´Ad and the Thamud (people): clearly will appear to you from (the traces) of their buildings (their fate): the Evil One made their deeds alluring to them, and kept them back from the Path, though they were gifted with intelligence and skill.
klavye oklarıyla önceki/sonraki ayete geçebilirsiniz.