قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللَّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُمْ مِنْ ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى ۚ قَالُوا إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا تُرِيدُونَ أَنْ تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Kalet rusülühüm e fillahi şekkün fatıris semavati vel ard yed’uküm li yağfira leküm min zünubiküm ve yüehhıraküm ila ecelim müsemma kalu in entüm illa beşerum mislüna türıdune en tesudduna amma kane ya’büdü abaüna fe’tuna bi sültanim mübın
Kelime
Anlamı
Kökü
قَالَتْ
dediler ki
رُسُلُهُمْ
elçileri
أَفِي
hakkında (edilir) mi?
اللَّهِ
Allah
شَكٌّ
şüphe
فَاطِرِ
yaratan
السَّمَاوَاتِ
gökleri
وَالْأَرْضِ
ve yeri
يَدْعُوكُمْ
(O) sizi davet ediyor
لِيَغْفِرَ
bağışlamak için
لَكُمْ
sizin
مِنْ
bir kısmını
ذُنُوبِكُمْ
günahlarınızdan
وَيُؤَخِّرَكُمْ
ve sizi ertelemek için
إِلَىٰ
kadar
أَجَلٍ
bir süreye
مُسَمًّى
belirtilmiş
قَالُوا
onlar dediler
إِنْ
أَنْتُمْ
siz de
إِلَّا
başka değilsiniz
بَشَرٌ
bir insandan
مِثْلُنَا
bizim gibi
تُرِيدُونَ
istiyorsunuz
أَنْ
تَصُدُّونَا
bizi çevirmek
عَمَّا
-ndan
كَانَ
olduğu-
يَعْبُدُ
tapıyor
ابَاؤُنَا
atalarımızın
فَأْتُونَا
o halde bize getirin
بِسُلْطَانٍ
bir delil
مُبِينٍ
açık

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Peygamberleri, Allah’tan şüphe edilir mi dediler, gökleri ve yeryüzünü yaratandır o; suçlarınızı örtmek ve muayyen vakte dek size mühlet vermek için çağırmada sizi. Siz de dediler, bizim gibi insansanız ancak; bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmek istiyorsunuz, öyleyse apaçık bir delil gösterin bize.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Sizler, bizim gibi ölümlü insanlardan başka kimseler değilsiniz" diye cevap verdiler. "Bizi atalarımızın tapınageldiği şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz. Madem öyle, o zaman Allah’ın elçileri olduğunuza dair, açık bir delil getirin bize!"

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Rasûlleri demişti ki: "Semâlar ve arzın Fâtır’ı Allâh hakkında kuşku mu? (O), sizin beşeriyetinizin getirisi olan kusurlarınızı bağışlıyor ve ömrünüzün sonuna kadar size müsaade ediyor." Dediler ki (Rasûllere): "Siz bizim gibi bir beşersiniz (bir mucizevî farkınız yok)... Atalarımızın tapındıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz... (O hâlde) bize apaçık bir sultan (mucizevî güç, kanıt) getirin."

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Siz de bizim gibi birer insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi atalarımızın tapmakta olduklarından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil getirin.’

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Resulleri dedi ki: "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor." Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Peygamberleri de (onlara) şöyle demişti: "- Hiç gökleri ve yeri yaratan Allah’ın birliğinde şüphe edilir mi? O, günahlarınızı bağışlamak için sizi hak dine çağırıyor ve belirli bir vakte kadar size müsaade ediyor." Onlar da (Peygamberlerine) dediler ki: "- Siz de bizim gibi bir insansınız, bizi babalarımızın taptıkları şeylerden (putlardan) çevirmek istiyorsunuz. O halde, doğruluğunu isbat eder açık bir delil bize getirin."

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    “Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz, bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, bu iddianız konusunda apaçık bir delil getiriniz!”

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Onlarin peygamberleri: «Gokleri ve yeri yaratan, gunahlarinizi bagislamaya cagiran ve bir sureye kadar sizi erteleyen Allah’tan mi suphe ediyorsunuz?» dediler. Onlar da: «Siz de sadece bizim gibi birer insansiniz; bizi babalarimizin taptiklarindan alikoymak istiyorsunuz. yleyse bize apacik bir delil getirmelisiniz» dediler.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Peygamberleri onlara dediler ki: «Geçmişte hiçbir örneği ve benzeri olmaksızın gökleri ve yeri yaratan ; günahlarınızdan temizleyip bağışlamak için sizi davet eden ve sizi belli bir süreye kadar (yok etmeyip) geciktiren Allah hakkında mı şüphe ediyorsunuz ?! Onlar, «siz de bizim gibi insansınız, babalarımızın taptıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz. O halde bize açık belge ve delil getirin» dediler.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi ediyorsunuz? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar yaşatmak için (imana) çağırıyor.” Onlar da: “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor. Onlar, "Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin" dediler.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Elçileri: "Gökleri ve yeri yarıp yaratan ALLAH’tan mı kuşkulanıyorsunuz? Günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve size belli bir süre tanıyor" dediler. Onlar da, "Siz, ancak bizim gibi insanlarsınız, atalarımızın hizmet etmekte olduğu şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz. Bize açık bir yetki belgesi getiriniz" dediler.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Peygamberleri dedi ki: «Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkında da şüphe mi var? O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar size müsade ediyor.» Onlar da: «Siz sadece bizim gibi bir insansınız, bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir delil getirin!» dediler.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Peygamberleri, onlara «Göklerin ve yerin yoktan varedicisi olan Allah hakkında şüphe olur mu hiç? O bazı günahlarınızı bağışlamak için sizi doğru yola çağırıyor, bu konuda size belirli bir sürenin sonuna kadar mühlet tanıyor» dediler.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Resulleri dedi ki: "Tanrı hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır (fatır); O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar erteliyor." Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Peygamberleri de şöyle demişdi: «Gökleri ve yeri yaratan, sizi günâhlarınızdan yarlığamak, size muayyen bir vaktâ kadar meydan vermek için (hak dîne) da’vet etmekde olan Allah hakkında mı bir şek»? Onlar da: «Siz de bizim gibi beşerden başka (bir şey) değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir hüccet getirin» demişlerdi.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Peygamberleri dediler ki: `Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şübhe olur mu? (O,) günahlarınızın bir kısmını sizin için bağışlamak ve sizi(n ecelinizi) belirli bir vakte kadar ertelemek için sizi (îmâna) da`vet ediyor (tâ o vakte kadar size mühlet veriyor).` (Onlar) dediler ki: `Siz de ancak bizim gibi bir insansınız. Bizi atalarımızın tapmakta olduklarından men` etmek istiyorsunuz; öyle ise bize apaçık bir mu`cize getirin!`

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Peygamberleri onlara: Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamak için çağıran ve sizi belirli bir süreye kadar tehir eden Allah’tan mı şüphe ediyorsunuz? demişlerdi. Onlar da: Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Siz; bizi, atalarımızın tapındığı şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse, bize açık bir delil getirin, demişlerdi.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Elçilerde onlara "Göklerin ve yerin yaratıcısı Allah hakkında şüpheye mi düşüyorsunuz? Halbuki Allah sizin hatalarınızı bağışlamak ve belli bir zamana kadar da size vereceği cezaları ertelemek istiyor" demişler. Onlarda "Sizde bizim gibi bir insansınız. Siz bizi atalarımızın ibadet ettiklerinden vaz geçirmek istiyorsunuz. O zaman bize apaçık güçlü deliller getirin" demişlerdi.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Onların resûlleri şöyle dedi: "Semaları ve arzı yaratan Allah hakkında mı şüphedesiniz? Sizi, günahlarınızı mağfiret etmek için davet ediyor ve sizi belli bir zamana kadar tehir ediyor (mühlet veriyor)". Onlar da şöyle dediler: "Siz ancak bizim gibi bir beşersiniz. Babalarımızın ibadet etmiş olduğu şeylerden bizi alıkoymak (engellemek) istiyorsunuz. Öyleyse bize açıkça bir mucize getirin!"

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Peygamberleri dedi ki: "Allah hakkında mı şüphe (etmektesiniz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir." Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın tapmakta olduklarından çevirip engellemek istemektesiniz, öyleyse bize apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirin."

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Bu toplumlara gönderilen elçiler: "Hiç, göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah(ın varlığından, birliğinden) şüphe edilebilir mi?" dediler, "Sizi (geçmişteki) günahlarınızdan ötürü bağışlamak ve size (belirlediği) bir süre (bitince)ye kadar mühlet vermek üzere (doğru yola) çağıran O’dur! (Ama) onlar: "Sizler bizim gibi ölümlü insanlardan başka kimseler değilsiniz!" diye cevap verdiler, "Bizi, atalarımızın tapınageldiği şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz; madem öyle, o zaman (Allah’ın elçileri olduğunuza dair) açık bir delil getirin bize!"

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Elçileri onlara "Gökleri ve yeri var eden Allah hakkında kuşku ha?" dediler; "O sizi günahlarınızdan arındırıp bağışlamaya ve sizin (hak ettiğiniz cezayı) belirli bir süre erteleyerek, sizleri (tevbe etmeye) çağırıyor. Onlar şöyle cevapladılar: "Siz de bizim gibi ölümlü bir insandan başkası değilsiniz. Siz bizi babalarımızın öteden beri tapa geldiği şeylerden vazgeçirmek istiyorsunuz. Madem öyle, bize apaçık bir belge getirsenize!"

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Peygamberleri demişti ki: «Gökleri ve yeri yaratan Allah Teâlâ’dan şekk edilebilir mi? Sizi dâvet ediyor ki, sizi günahlarınızdan yarlığasın ve sizi muayyen bir vakte kadar geriye bıraksın.» Dediler ki: «Siz de bizim gibi beşerden başka değilsiniz. Bizi atalarımızın tapar oldukları şeylerden döndürmek istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir bürhan getiriniz.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Peygamberleri onlara dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve sizi belirli bir vakte kadar bırakıyor. " Onlar da: "Siz de bizim gibi birer beşersiniz. Siz bizi atalarımızın tapındığı şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin. " dediler.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Elçileri dedi ki: "Gökleri ve yeryüzünü var eden Allah hakkında şüphe olur mu? Sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet ediyor ve bir süreye kadar sizi ertelemek istiyor." Dediler ki: "Siz de yalnızca bizim gibi birer insansınız. Bizi, atalarımızın taptığı şeylerden çevirmek istiyorsunuz. Öyleyse, bize apaçık bir delil getirin!"

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Peygamberleri, onlara «Göklerin ve yerin yoktan varedicisi olan Allah hakkında şüphe olur mu hiç? O bazı günahlarınızı bağışlamak için sizi doğru yola çağırıyor, bu konuda size belirli bir sürenin sonuna kadar mühlet tanıyor» dediler.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Peygamberleri onlara: "Hiç gökleri ve yeri yaratan yüce Yaratıcı hakkında şüphe edilebilir mi?O günahlarınızı affetmeye çağırıyor ve muayyen bir süreye kadar size müsaade ediyor, mühlet veriyor." dediler. Onlarsa: "Siz," dediler, "bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın ibadet ettiği tanrılardan vazgeçirmek istiyorsunuz. O halde bize açık delil getirin."

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Elçileri: "Gökleri ve yeri yaratan Allâh hakkında şüphe (edilir) mi? (O), sizin günâhlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi belirtilmiş bir süreye kadar ertelemek için sizi davet ediyor" dediler. Onlar: "Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi, atalarımızın taptığından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil getirin!" dediler.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Peygamberleri: -Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamaya çağıran ve bir süreye kadar sizi erteleyen Allah’tan mı şüphe ediyorsunuz? dediler. Onlar da: -Siz de sadece bizim gibi birer insansınız; bizi babalarımızın kulluk ettiklerinden alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirmelisiniz, dediler.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Peygamberleri dedi ki: «Allah hakkında mı şüphe (etmektesiniz) ? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir.» Dediler ki: «Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın tapmakta olduklarından çevirip engellemek istemektesiniz, öyleyse bize apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirin.»

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Resulleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı afftetsin, belirli bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin bize!"

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Their messengers said: "Is there a doubt about Allah, The Creator of the heavens and the earth? It is He Who invites you, in order that He may forgive you your sins and give you respite for a term appointed!" They said: "Ah! ye are no more than human, like ourselves! Ye wish to turn us away from the (gods) our fathers used to worship: then bring us some clear authority."