Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
Şüphesiz bütün bunlarda, insanlar için bir ders vardır, onların çoğu buna inanmasalar da…
Adem UğurAdem Uğur:
Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
Muhakkak ki bu olayda bir ders vardır... Onların çoğunluğu (hakikatlerine) iman etmiş değillerdir.
Ahmet VarolAhmet Varol:
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.
Ali BulaçAli Bulaç:
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Şüphesiz bu haberlerde kesin bir ibret var; öyle iken kavminin çoğu kendisine iman etmediler.
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
(103-104) Bunda şüphesiz bir ders vardır, ama çoğu inanmamaktadır. Doğrusu Rabbin, güçlüdür, acıyandır.
Bekir SadakBekir Sadak:
Bunda suphesiz bir ders vardir ama cogu inanmamistir.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Şüphesiz ki bu (anlatılanlarda bir öğüt ve ibret vardır; (ne yazık ki) onların çoğu imân etmemiştir.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Kuşku yok ki, bunda alınacak büyük bir ders vardır. (Buna rağmen) yine de onların çoğu iman etmediler.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Edip YükselEdip Yüksel:
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk onaylamaz.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Gerçekten bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Şüphe yok ki bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu mü’min değillerdi.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Şübhesiz ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü’minler olmadı.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Elbetteki bu anlatılanlarda bir ibret var. Ancak onların çoğu (ayetlere) inanacak değillerdir.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Muhakkak ki bunda elbette bir âyet (ibret) vardır. Fakat onların çoğu (buna rağmen) mü’min olmadılar.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Şüphesiz bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Şüphesiz bütün bunlarda (insanlar için) bir ders vardır, onların çoğu (buna) inanmasa da.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Elbet bu (kıssada) da alınacak bir ders mutlaka vardır, fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
(103-104) Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Şüphesiz ki bunda âyet (kudretimize bir nişane) vardır. Yine de onların çoğu iman etmezler.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Ancak onların birçoğu inanmıyor.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Elbette bunda alınacak ibret vardır; fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar."
Şaban PirişŞaban Piriş:
İşte bunda da bir ibret vardır. Fakat onların çoğu yine de iman etmezler.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Kuşkusuz, bütün bunlarda mutlaka bir ibret vardır. Ama onların çoğu müminler değil.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
Verily in this is a Sign but most of them do not believe.