Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir. Sûrede başlıca Mûsâ, İbrahim, Nûh, Hûd, Salih ve Şu’ayb peygamberlerin kıssaları dile getirilmekte; müşriklerin, Kur’an’ın vahiy dışı bir kaynağa dayalı olduğu iddialarına karşılık, onun bir vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, söz konusu kaynakların Kur’an üzerinde hiçbir etkisinin bulunamayacağı ifade edilmektedir.
4.
Eğer dileseydik gökten onlara âyet indirirdik. Böylece onların boyunlarını gölgelerdi de (hükmü altına alırdı da) ona itaat ederlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
O zaman sizden korktuğumdan dolayı kaçtım. Fakat Rabbim, bana hikmet bağışladı. Ve beni, mürselinlerden (gönderilen elçilerden) kıldı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Ve bu bana lütufta bulunduğun ni’met, Benî İsrail’i (İsrailoğulları’nı) senin köle yapmandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
(Firavun): "Muhakkak ki size gönderilmiş olan resûlünüz mutlaka mecnundur (delidir)." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
(Musa A.S): "Eğer akletmiş olsanız, şarkın ve garbın (doğunun ve batının) ve ikisi arasındakilerin de Rabbidir." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
(Firavun): "Eğer gerçekten benden başka bir ilâh edinirsen, seni mutlaka zindana atılanlardan kılarım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Sihirbazlar, firavuna geldikleri zaman: "Eğer biz gâlip gelirsek, gerçekten bize mutlaka bir ecir (mükâfat) var mı?" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Böylece iplerini ve asalarını attılar. Ve "Firavunun izzeti için muhakkak ki gâlip gelenler elbette bizleriz." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Sonra Musa (A.S) asasını attı. İşte o zaman, o (Musa (A.S)’ın asası) onların uydurdukları şeyleri yutuyordu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
(Firavun): "Benim size izin vermemden evvel, siz O’na îmân ettiniz. Muhakkak ki O, size sihri öğreten büyüğünüz (ustanız). Artık yakında elbette bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı mutlaka çaprazlama kestireceğim. Ve sizin hepinizi mutlaka astıracağım." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
İki topluluk birbirini gördüğü zaman, Musa (A.S)’ın ashabı, "Gerçekten bize yetiştiler." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
(Musa A.S): "Hayır, muhakkak ki Rabbim benimle beraber, O, beni hidayete (kurtuluşa) ulaştıracaktır." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
O zaman Musa (A.S)’a: "Asanı denize vur." diye vahyettik. Hemen deniz infilâk etti (patlayarak yarıldı ve ikiye ayrıldı). Böylece her parça büyük ve yüksek dağ gibi oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
Bu durumda benimle onların arasını öyle bir açışla aç ki (ve böylece) beni ve mü’minlerden benimle beraber olanları kurtar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Onların kardeşi Hud (A.S) onlara: "Siz takva sahibi olmayacak mısınız (Allah’a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?" demişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
131.
Öyleyse Allah’a karşı takva sahibi olun (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve bana itaat edin (bana tâbî olun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
132.
Ve bildiğiniz (sizlere öğrettiği) şeylerle size yardım eden (Allah’a) karşı takva sahibi olun (Allah’a ulaşmayı dileyin).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
Böylece onu tekzip ettiler (yalanladılar). Biz de bu sebeple onları helâk ettik. Muhakkak ki bunda mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu, mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
140.
Ve muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, Azîz’dir (yüce), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Onların kardeşi Salih (A.S) da onlara: "Siz takva sahibi olmayacak mısınız (Allah’a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?" demişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
Sen, bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Öyleyse eğer sen, sadıklardan isen bize bir âyet (mucize) getir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
(Salih A.S): "İşte bu dişi deve. Su içme hakkı onun. Bilinen (belirlenen) gün(ler)de de su içme hakkı sizin." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
Ve ona kötülükle dokunmayın. (Dokunursanız) o zaman büyük günün azabı sizi alır (yakalar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
Böylece onları azap aldı (yakaladı). Muhakkak ki bunda mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
159.
Ve muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, Azîz’dir (yüce), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
Onların kardeşi Lut (A.S) da onlara: "Siz takva sahibi olmayacak mısınız (Allah’a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?" demişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
Ve Rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi (eşleriniz olan kadınlarınızı) bırakıyorsunuz. Hayır, siz azgın (haddi aşan) bir kavimsiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
"Ey Lut! Eğer gerçekten sen, (bizi uyarmaktan) vazgeçmezsen, sen mutlaka (yurdundan) ihraç edilenlerden (çıkarılanlardan, kovulanlardan) olacaksın." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
"Muhakkak ki ben, sizin amellerinize şiddetle buğzedenlerdenim (kızanlardan, tiksinenlerdenim)." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
169.
Rabbim, beni ve ehlimi (ailemi ve bana tâbî olanları), onların yaptıklarından kurtar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Bunun üzerine Biz de onu ve ehlini (ailesini ve ona tâbî olanları), hepsini kurtardık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
179.
Öyleyse Allah’a karşı takva sahibi olun (Allah’a ulaşmayı dileyin). Ve bana itaat edin (bana tâbî olun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
Ve ona (tebliğime) karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece âlemlerin Rabbine aittir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
Ölçüyü ifa edin (mizanınızı eksiye düşürmeyin). Ve muhsirinden (nefslerini hüsrana düşürenlerden, kaybettiği dereceler kazandığı derecelerden fazla olanlardan) olmayın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
İstikamet üzere olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) kıstası (ölçüsü) ile (kaybettiğiniz derecelerden daha fazla derece kazanın) tartın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
183.
İnsanların şeylerinden kısmayın (Allah’a ulaşmayı dilemelerine mani olarak, kazandıkları derecelerin, kaybettiği derecelerden az olmasına sebebiyet vermeyin). Ve (buna sebep olarak) yeryüzünde fesat çıkararak bozgunculuk yapmayın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
184.
Ve sizi ve evvelki toplumları yaratana karşı takva sahibi olun (Allah’a ulaşmayı dileyin).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
189.
Böylece onu tekzip ettiler (yalanladılar). Bunun üzerine, "gölge günün azabı" onları aldı (yakaladı). Muhakkak ki o, azîm günün (büyük bir günün) azabıydı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
190.
Muhakkak ki bunda, mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu, mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
191.
Ve muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, Azîz’dir (yüce), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
227.
Âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Allah’ı çok zikredenler ve kendine zulüm yapıldıktan sonra (Allah tarafından) yardım edilenler hariç zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine (cehenneme) döneceklerini (ulaştırılacaklarını) bilecekler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster