Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir. Sûrede başlıca Mûsâ, İbrahim, Nûh, Hûd, Salih ve Şu’ayb peygamberlerin kıssaları dile getirilmekte; müşriklerin, Kur’an’ın vahiy dışı bir kaynağa dayalı olduğu iddialarına karşılık, onun bir vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, söz konusu kaynakların Kur’an üzerinde hiçbir etkisinin bulunamayacağı ifade edilmektedir.
10.
(10-11) Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin Mûsa’ya nidâ buyurdu ki: «Zalimler olan kavme gidiver. Fir’avun’un kavmine ki, daha sakınmayacaklar mı?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
(10-11) Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin Mûsa’ya nidâ buyurdu ki: «Zalimler olan kavme gidiver. Fir’avun’un kavmine ki, daha sakınmayacaklar mı?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
(12-13) Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun’a da risâlet ver.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
(12-13) Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun’a da risâlet ver.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
(14-15) «Ve hem onlar için benim üzerimde bir suç da var. Binaenaleyh beni öldüreceklerinden korkarım.» (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Asla! İmdi ikiniz de Bizim âyetlerimizle gidiniz. Şüphe yok Biz işiticiler olduğumuz halde sizinle beraberiz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
(14-15) «Ve hem onlar için benim üzerimde bir suç da var. Binaenaleyh beni öldüreceklerinden korkarım.» (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Asla! İmdi ikiniz de Bizim âyetlerimizle gidiniz. Şüphe yok Biz işiticiler olduğumuz halde sizinle beraberiz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
(17-18) «İsrailoğullarını bizimle beraber salıveresin diye.» Fir’avun da dedi ki: «Seni çocuk iken içimizde büyütmedik mi? Ve aramızda ömründen senelerce kalmış olmadın mı?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
(17-18) «İsrailoğullarını bizimle beraber salıveresin diye.» Fir’avun da dedi ki: «Seni çocuk iken içimizde büyütmedik mi? Ve aramızda ömründen senelerce kalmış olmadın mı?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
(Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Göklerin ve yerin ve bunların arasında bulunanların Rabbidir, eğer siz yakinen bilir kimseler oldunuz iseniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
(Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Sizin Rabbinizdir ve sizin evvelki atalarınızın Rabbidir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
(Fir’avun da) Dedi ki: «Size gönderilmiş olan resûlünüz, şüphe yok ki elbette bir mecnûndur.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
(Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Maşrıkın ve mağrıbın ve bunların aralarında olanların Rabbidir. Eğer siz âkilâne düşünürler oldunuz iseniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
(Fir’avun) Dedi ki: «Andolsun, eğer benden başka ilâh ittihaz etmiş oldun isen elbette seni zindana atılmışlardan kılarım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben sana apaçık bir şey getirmiş olunca da mı beni zindana atacaksın!»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
(34-35) (Fir’avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
(34-35) (Fir’avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
«Umulur ki, biz de sâhirlere tâbi oluruz. Eğer galip olanlar onların kendileri olmuş olursa.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Vaktâ ki sahirler geldi. Fir’avun’a dediler ki: «Eğer galip olanlar bizler olursak bizim için mutlaka bir mükâfaat var mı?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Hemen iplerini ve sopalarını atıverdiler ve dediler ki: «Fir’avun’un izzet-i hakkı için şüphe yok ki, elbette biz galip olanlarız.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Bunu müteakip Mûsa da asasını bırakıverdl, hemen o zaman o (asası) onların uydurdukları şeyleri süratle yutar oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
(Fir’avun) Dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel siz ona imân ettiniz, şüphesiz ki, o size sihri öğretmiş olan büyüğünüzdür. Artık yakında bileceksiniz, elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlamasına kestireceğim ve muhakkak ki sizi toplu bir halde astıracağım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
«Biz mü’minlerin evveli olduğumuzdan dolayı bizim için hatalarımızı Rabbimizin mağfiret buyuracağını ümid ederiz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
(52-53) Ve Mûsa’ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir’avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
(52-53) Ve Mûsa’ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir’avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Şöyle diyordu: «Şüphe yok, onlar (israiloğulları) az kimselerden ibaret bir tâifedir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
(58-59) «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
(58-59) «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Derken (Fir’avun ile kuvvetleri) güneş parlamaya başlamış iken onların (İsrailoğullarının) arkalarına düştüler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
Vaktâ ki, iki tâife birbirini gördü. Mûsa’nın ashâbı dedi ki: «Şüphe yok, bizler elbette yetişilmiş (yakalanmış)leriz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
(Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Asla. Muhakkak ki Rabbim benim ile beraberdir, beni yakında selâmete erdirecektir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
Artık Mûsa’ya vahyettik ki, asan ile denize vur, (vurunca) derhal yarıldı, hemen her parça pek büyük dağ gibi oluverdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
(87-89) «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir ve ne de oğullar. Ancak Allah’a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
(87-89) «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir ve ne de oğullar. Ancak Allah’a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
(87-89) «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir ve ne de oğullar. Ancak Allah’a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
«Allah’tan gayrı, (onlar) size yardım ediyorlar mı? Veya kendilerine mi yardıma çalışıyorlar.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
(94-95) Artık onlar (putlar) ve o azgınlar orada (ateşlere) fırlatılmışlardır. Ve şeytanın bütün orduları da (o ateşe) atılmışlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
(94-95) Artık onlar (putlar) ve o azgınlar orada (ateşlere) fırlatılmışlardır. Ve şeytanın bütün orduları da (o ateşe) atılmışlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
(96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah’a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
(96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah’a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
(103-104) Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
(103-104) Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
(105-108) Nûh’un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
(105-108) Nûh’un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
(105-108) Nûh’un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
(105-108) Nûh’un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
(109-110) «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
(109-110) «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
Dediler: «Sana imân eder miyiz? Halbuki, sana en bayağı kimseler tebaiyyet edivermişlerdir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
(130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
131.
(130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
(137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
138.
(137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
Artık O’nu tekzîp ettiler, Biz de onları helâk ettik. Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır ve onların ekserisi imân etmiş olmadılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
(141-142) Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
(141-142) Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
(143-144) «Şüphe yok, ben size bir emîn resûlüm. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
(143-144) «Şüphe yok, ben size bir emîn resûlüm. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
«Ve onun üzerine sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ancak âlemlerin Rabbine aittir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
«Sen başka değil, bizim gibi bir insansın. Eğer sâdıklardan isen haydi bir alâmet getiriver.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
(155-156) Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
(155-156) Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
189.
Velhasıl O’nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
190.
Muhakkak ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi mü’min kimseler olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
198.
(198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
199.
(198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
227.
Ancak imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokca zikredenler ve zulme uğradıklarından sonra öçlerini alanlar müstesna. Ve o kimseler ki, zulmettiler, nasıl bir inkılab mahalline yuvarlanıp gideceklerini yakın da bileceklerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster