فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Fe kezzebuhü fe ehazehüm azabü yevmiz zulleh innehu kane azabe yevmin azıym
Kelime
Anlamı
Kökü
فَكَذَّبُوهُ
fakat onu yalanladılar
فَأَخَذَهُمْ
nihayet onları yakaladı
عَذَابُ
azabı
يَوْمِ
gününün
الظُّلَّةِ
gölge
إِنَّهُ
gerçekten o
كَانَ
idi
عَذَابَ
azabı
يَوْمٍ
bir günün
عَظِيمٍ
büyük

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Derken onu yalanladılar da karanlık günün azâbı helâk etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azâbıydı.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Böylece O’nu yalanlamış oldular ve bu yüzden, kopkoyu gölgelerle kaplı bir günün azabı, onları kıskıvrak yakaladı.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Böylece Onu yalanladılar da bu yüzden o kararan günün şiddetli azabı onları yakaladı... Muhakkak ki o azîm bir sürecin azabı idi.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Onu yalanladılar ve bunun üzerine kendilerini gölge gününün azabı yakaladı. Gerçekten o büyük bir günün azabıydı.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Böylece Şuayb’ı tekzib ettiler de, (güneşin bunaltıcı sıcaklığından gölgelenmek için bulutun altında sığındıkları zaman, yakılıb mahvedildikleri) o gölge gününün azabı kendilerini yakalayıverdi. Gerçekten o büyük bir günün azabı idi.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Bunun üzerine onu yalanladılar. Derken o gölge gününün çetin azabı onları yakıp yok etti. Şüphesiz o, korkunç bir günün azabı idi.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Ama onu yalanladilar. Bunun uzerine onlari bulutlu bir gunun azabi yakaladi. Gercekten o gun, azabi buyuk bir gundu.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Buna rağmen onu yalanladılar. O sebeple gölge (yapan bulutun ortaya çıktığı) günün azabı onları yakalayıverdi. Şüphesiz ki bu büyük bir günün azabı idi.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Eykeliler) Şuayb`ı yalanladılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabıydı.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Onu yalanladılar ve sonuç olarak Sayvan Gününün cezası kendilerini yakaladı; müthiş bir günün cezasıydı.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Eykeliler, Şuayb’i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Böylece onu yalanladılar da kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Gerçekten o, (dehşeti pek) büyük bir günün azâbı idi.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Onlar Şuayb’ı yalanladılar. Sonra karanlık bir günün azabı onları yakaladı. O azap büyük bir günün azabı idi.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Böylece onu tekzip ettiler (yalanladılar). Bunun üzerine, "gölge günün azabı" onları aldı (yakaladı). Muhakkak ki o, azîm günün (büyük bir günün) azabıydı.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Sonunda onu yalanladılar da böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Böylece onu yalanlamış oldular; ve bu yüzden, (kopkoyu) gölgelerle kaplı bir günün azabı onları kıskıvrak yakaladı.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Neticede, onu işte böyle yalanladılar; bunun üzerine onları Gölge Günü`nün azabı yakalayıverdi; gerçekten de o pek korkunç bir günün azabıydı.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Velhasıl O’nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Amma onu yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekte o gün, azabı büyük bir gün idi.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Onu yalanladılar. Sonunda gölge gününün azabı onları yakaladı; gerçekten o büyük bir günün azabı idi!

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Eykeliler, Şuayb’i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Hasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Onu yalanladılar, nihâyet o gölge gününün azâbı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azâbı idi.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Onu yalanlamışlardı da, onları bulutlu bir günün azabı yakalamıştı. O, büyük günün azabı idi.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    But they rejected him. Then the punishment of a day of overshadowing gloom seized them, and that was the Penalty of a Great Day.