Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır. Sûrede başlıca hakka davet, batılda ısrar edenlerin uyarılması, vahyin insanlar üzerindeki ahlâkî ve manevî etkileri konu edilmektedir.
5.
Ve derler ki: Bizi dâvet ettiğin şeye karşı gönüllerimizde perdeler var ve kulaklarımızda ağırlık var ve seninle bizim aramızda da bir perde var, artık sen, dinince çalış, biz de çalışmadayız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
De ki: Ben, ancak sizin gibi bir insanım, bana vahyedilmede ki mâbûdunuz ancak bir mâbut; artık dosdoğru ona yönelin ve yarlıganma dileyin ondan; ve yazıklar olsun şirk koşanlara.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Öyle kişilerdir onlar ki zekât vermezler ve onlar, âhirete inanmayanların da ta kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
De ki: Siz mi kâfir olmadasınız, inkâr etmedesiniz bir mâbûdu ki yeryüzünü iki günde yaratmıştır ve siz mi ona eşler kabul etmedesiniz? Budur işte âlemlerin Rabbi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Ve yeryüzünün üstünde metin dağlar yaratmıştır ve kutlamıştır orasını, bereket ihsân etmiştir ve rızık olacak şeyleri takdîr etmiştir de meydana getirmiştir bunları orada, tam dört gün içinde, dileyenler için hepsi de eşittir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Sonra bir duman halinde olan göğü yaratmayı hükmetmiştir de ona ve yeryüzüne, dileyerek dilemeyerek meydana gelin demiştir, ikisi de, dileyerek geldik demişlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Derken onları yedi gök olarak iki günde yaratmış ve her göğe yapacağı işi vahyetmiştir. Ve dünyâ göğünü kandillerle bezedik ve koruduk; işte bu, üstün olan ve her şeyi bilen mâbûdun takdîridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Yüz çevirirlerse artık de ki: Sizi, Âd ve Semûd’un uğradıkları helâk edici azâba benzer bir azapla korkutmadayım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
Hani onlara, kendilerinden önce de, kendilerinden sonra da peygamberler gelmişti de Allah’tan başkasına kulluk etmeyin demişlerdi. Onlar, Rabbimiz dileseydi demişlerdi, melekler indirirdi elbette, biz, gerçekten de sizin gönderildiğiniz şeyleri inkâr etmedeyiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
Âd’a gelince: Gerçekten de yeryüzünde, haksız yere ululanmaya kalkıştılar ve kimdir dediler, bizden daha kuvvetli? Görmediler mi ki şüphe yok, onları halkeden Allah, onlardan da kuvvetlidir; ve onlar, delillerimizi bile bile inkâr ediyorlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
Derken onlara, dünyâ yaşayışında, aşağılık azâbını tatsınlar diye uğursuz günlerde bir kasırgadır, yolladık ve elbette âhiret azâbı, daha da aşağılatıcıdır ve onlar, bir yardım da görmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Semûd’aysa doğru yolu gösterdik de onlar, körlüğü, hidâyetten üstün görüp sevdiler, onları da, kazandıklarına karşılık aşağılatıcı bir azâbın gelip çatıvermesiyle helâk ettim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Ve o gün, Allah düşmanları, bir araya toplanır da toplu bir halde cehenneme sürülürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Oraya gelince de kulakları, gözleri ve derileri, yaptıkları şeyler hakkında, kendi aleyhlerine tanıklıkta bulunur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Ve bedenlerine, ne diye aleyhimizde tanıklık ettiniz derler, onlar da her şeyi söyleten Allah derler, bizi de söyletti ve odur sizi halkeden ilk defa ve gene de dönüp onun tapısına varacaksınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Ve siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde tanıklık edeceklerini ummuyor, onlardan hiçbir şeyinizi gizlemiyordunuz ve hattâ sanıyordunuz ki yaptıklarınızın çoğunu Allah bile, şüphe yok ki bilmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Ve Rabbiniz hakkında beslediğiniz şu kötü zan yok mu, sizi o helâk etti de ziyana uğrayıverdiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
Artık sabredebilirlerse ateştir yurtları onların ve onlar suçlarından geçilmesini isterlerse dilekleri kabûl edilmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Ve onlara öyle arkadaşlar hazırladık ve verdik ki önlerindeki dünyâ işlerini ve artlarındaki âhireti inkâr etmeyi bezediler onlara ve onlardan önce, cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler arasında azap hükmünü hakettiler, şüphe yok ki onlar, ziyana uğrayanlardandı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Ve kâfir olanlar, dediler ki: Şu Kur’ân’ı dinlemeyin ve okunurken gürültü edin, bağırıp çağırın da onun sesini bastırın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Biz de mutlaka kâfir olanlara çetin bir azâbı tattıracağız ve yaptıkları şeyin en kötü karşılığıyla cezâlandıracağız onları.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
İşte bu ateş, Allah düşmanlarının cezâsıdır, onlara, ebedîlik var orada; bu da delillerimizi bile bile inkâr etmelerinin karşılığı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
Ve kâfir olanlar, Rabbimiz diyecekler, cinlerden, insanlardan, bizi azdıranları göster bize de en aşağılık bir hâle gelmeleri için onları ayaklarımızın altına alalım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Gerçekten de, Rabbimiz Allah’tır dedikten sonra da dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de sakın korkmayın ve mahzûn olmayın ve müjdelenin, sevinin size vaadedilen cennetle deriz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Biz, dünyâ yaşayışında da size dostuz, âhirette de ve burada, canınız ne isterse var ve burada dilediğiniz her şey sizin.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
Allah’a çağırandan ve iyi işlerde bulunandan ve şüphe yok ki ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kimdir ki?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Ve eşit değildir iyilikle kötülük. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle karşıla, gider, bir de bakarsın ki aranızda düşmanlık olan kişi, sanki senin en yakın bir dostun.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Bu huy, sabredenlerden başkasına verilmez ve akıldan, tedbîrden büyük bir hisseye sâhip olmayanlara bu huy, nasîp olmaz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Ve eğer Şeytan, seni vesveseye düşürür de bu huydan geçirmeye kalkışırsa hemen sığın Allah’a; şüphe yok ki o, her şeyi duyar, bilir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Ve onun delillerindendir gece ve gündüz ve güneş ve ay; secde etmeyin ne güneşe, ne de aya ve secde edin, onları yaratan Allah’a, yalnız ona kulluk ediyorsanız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
Eğer ululanmaya kalkışır, bunu kabûl etmezlerse zâten Rabbinin katındakiler, gece ve gündüz, onu tenzîh etmededir durmadan, dinlenmeden ve usanmadan.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Ve onun delillerindendir, şüphesiz, yeryüzünü kupkuru, donmuş bir halde görürsün, derken oraya yağmur yağdırdık mı harekete gelir, kabarır, yeşerir, nebatlar bitirir; onu dirilten, elbette ölüyü de diriltir şüphe yok ki onun, her şeye gücü yeter.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Bizim delillerimizle eğri yola sapanlar gizli değildir bize. Artık ateşe atılan mı hayırlıdır, yoksa kıyâmet günü emîn olarak gelen mi? Ne dilerseniz yapın, şüphe yok ki o, bütün yaptıklarınızı görür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Kur’ân, kendisine tebliğ edildikten sonra kâfir olanlar; ve hem de şüphe yok ki bu Kur’ân, eşsiz ve üstün bir kitaptır ki;Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Ne önceden onun hükümlerini iptâl eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir ve bâtıl, ona zarar veremez; hüküm ve hikmet sâhibinden, hamde lâyık mâbut tarafından indirilmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Zâten sana söylenen, ancak senden önceki peygamberlere de söylenen sözlerdir; şüphe yok ki Rabbin, suçları örtme sıfatına sâhip olmakla berâber elemli bir azâba da sâhiptir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Eğer yabancı bir dille meydana getirseydik Kur’ân’ı, elbette derlerdi ki âyetleri Arapça olarak açıklansaydı da anlasaydık olmaz mıydı? Bu, yabancı bir dille söylenmiş söz, söyleyen de Arap ha? De ki: O, inananlara doğru yolu gösterir ve şifâdır; inanmayanlarınsa kulaklarında ağırlık var ve Kur’ân, onları kör etmede; sanki onlara pek uzak bir yerden nidâ edilmede.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Ve andolsun ki biz Mûsâ’ya da kitap verdik de o kitapta ihtilâfa düştüler ve eğer Rabbinden azaplarının mukadder bir zamâna tehîr edilmesi hakkında bir emir verilmemiş olsaydı çoktan hükmedilirdi aralarında ve şüphe yok ki onlar, bu hususta elbette şüphe içindeler, tereddüde düşmüşler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Ve kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülükte bulunursa zararı kendisine ve Rabbin, kullarına zulmetmez kesin olarak.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Kıyâmetin, ne vakit kopacağına dâir bilgi, Allah’a âittir ve onun hükmü ve bilgisi olmadan meyveler, tomurcuklarından ve kabuklarından çıkamaz ve hiçbir kadın gebe kalamaz ve çocuğunu doğuramaz ve o gün, nerede şeriklerim diye nidâ edilir onlara da, sana bildirdik zâten derler, bu hususta bir tanığımız bile yok.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Ve önceden çağırdıkları putlar, gözlerinden kaybolup gitmiştir ve onlar, kaçıp sığınacakları bir yerleri olmadığını da iyiden iyiye anlamışlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
İnsan, hayır istemekten hiç usanmaz ve bir şerre uğrarsa da iyiden iyiye yeise düşer, ümitsizliğe kapılıp gider.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Ve andolsun ki bir sıkıntıdan sonra katımızdan bir rahmet tattırsak ona, bu der, zâten benim hakkım ve hiç sanmıyorum ki kıyâmet kopsun ve andolsun ki Rabbimin tapısına dönüp varsam bile hiç şüphesiz, onun katında daha güzel bir lütuf var bana; artık biz de, andolsun ki kâfir olanlara, neler yaptıklarını elbette haber veririz ve elbette onlara çok ağır azâbı tattırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Ve insana bir nîmet verdik mi yüz çevirir ve şükürden uzaklaşır ve eğer bir şerre uğrarsa uzun uzadıya dua eder durur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
De ki: Kur’ân’ın Allah katından geldiğini görmüşseniz, sonra da ona kâfir olmuşsanız haber verin bana, gerçeğe tamâmıyla aykırı kalandan daha sapık kimdir ki?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
Yakında delillerimizi, âlemde de göstereceğiz, kendi varlıklarında da, böylece sonucu, onlarca da apaçık anlaşılacaktır ki o, gerçektir şüphesiz; Rabbinin, her şeye tanık olması, yetmez mi sana?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
İyice bil ki onlar, şüphe yok, Rablerine kavuşacaklarından şüphe etmedeler; iyice bil ki şüphe yok, o, her şeyi kuşatmış, kavramıştır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster