Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın birzamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir. Sûrenin başına besmelenin yazılmamış oluşunu bazı bilginler, onun bir önceki sûrenin devamı mahiyetinde oluşu ile açıklamışlardır. Sûrede başlıca, yaptıkları antlaşmalara bağlı kalmayan düşmanlarla ilişkilerin kesilmesi, antlaşmalara bağlı kalanlara karşı ise antlaşmalara bağlı kalınmasının gerekliliği; Tebük seferine hazırlık, Tebük seferi öncesi ve dönüşü sırasında münafıkların sergilediği iki yüzlü tavır, ehl-i kitapla ilişkiler, cizye ve zekât hükümleri, çölde yaşayan Arapların Kur’an talimatı karşısındaki tavırları, Kur’an’ın müslümanlar üzerinde oluşturduğu etki ve Hz. Peygamber’in müslümanlar adına duyduğu endişe söz konusu edilmektedir.
1.
Müşriklerin içinden (kendileriyle) muaahede etdiklerinize Allahdan ve Resulünden bir ültümatomdur (bu)! Mealleri KıyaslaSayfada Göster
2.
(Ey müşrikler, haydi) yer yüzünde dört ay daha (güvenlikle) dolaşın. Bilin ki siz Allâhı aaciz bırakabilecekler değilsiniz. Allah her halde kâfirleri (dilediği zaman) rüsvay edicidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Ve (bu), hacc-ı ekber günü Allahdan ve Resulünden insanlara (şöyle) bir i’lâmdır: Allah ve Resulü müşrikler (i himaye etmek) den artık kat’iyyen uzakdır. (Bununla beraber) eğer (küfürden ve muaahedelere haainlik etmekden) tevbe ve rücû ederseniz bu, sizin için hayırlıdır. Eğer (yine) yüz çevirirseniz, (şunu) bilin ki, şübhesiz, siz Allâhı aaciz bırakabilecek değilsiniz. O küfredenlere (Allâhı ve peygamberi tanımayanlara) acıklı bir azâbı müjdele! Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Muaahede yapdığınız müşriklerden size (ahidierinin şartlarında) hiçbir şey eksiklik yapmamış, aleyhinizde (düşmanlarınızdan) hiç bir kimseye yardım etmemiş olanlar (bu hükümden) müstesnadır. O halde onların müddetleri (bitinceye) kadar ahidlerini tamamlayın. Çünkü Allah (haksızlıkdan) sakınanları sever. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
(Dokunulması) haram olan o aylar çıkdığı zaman artık o müşrikleri, onları nerede bulursanız, öldürün, onları (esîr olarak) yakalayın, onları habsedin, onların bütün geçid yerlerini tutun. Eğer tevbe ederler, (tevbelerini ve îmanlarını tasdıyk için) namaz kılarlar, zekât verirlerse yollarını serbest bırakın. Çünkü Allah çor yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Eğer (kendilerine tearruz edilmesi emrolunan) müşriklerden biri senden aman dilerse ona aman ver. Tâki Allahın kelâmını dinlesin. Sonra onu emîn olduğu yere kadar (selâmetle) ulaşdır. Çünkü onlar (hakıykatı) bilmeyen bir kavmdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
O müşriklerin Allah yanında, resulü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Mescid-i haraamın yanında muaahede etdikleriniz müstesnadır. O halde bunlar size karşı (ahidlerine sadâkat hususunda) doğrulukla haraket ederlerse siz de kendilerine öylece doğrulukla muamele edin. Şübhesiz ki Allah (ahde vefâsızlıkdan) sakınanları sever. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
(Onların) nasıl (ahdi olabilir) ki eğer size galebe ederlerse hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Sizi ağızlariyle (gûyâ) hoşnud ederler, (fakat) kalbleri dayatır. Onların çoğu faasık (adam) lardır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Onlar Allahın âyetleri mukaabilinde az bir bahâyı satın aldılar da onun yolundan (halkı zorla) men’etdiler. Hakıykat, onların yapa geldikleri şeyler ne kötüdür!.. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Onlar bir mü’min hakkında ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Onlar taşkınların ta kendileridir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
(Bununla beraber) eğer tevbe ve rücû ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse artık dînde kardeşlerinizdir onlar. Biz âyetleri bilecek bir kavm için açıklarız. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Eğer ahidlerinden sonra yine andlarını bozarlar ve dîninize saldırırlarsa küfrün önderlerini hemen öldürün. Çünkü onlar (hakıykatda) andları olmayan adamlardır. (Bu suretle) umabilirsiniz ki (onlara tâbi olanlar) vaz geçerler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
(Ey mü’minler,) andlarını bozan, o peygamberi sürüb çıkarmayı kuran ve bununla beraber ilk defa da sizinle kendileri (muhaarebeye) başlayan bir kavm ile döğüşmez misiniz? Onlardan korkacak mısınız? Eğer (gerçekden) inanmış kimselerseniz kendisinden korkmanıza daha çok lâyık olan bir Allah vardır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
Onlarla muhaarebe edin ki Allah sizin ellerinizle onları azâblandırsın, onları rüsvay etsin, size onlara karşı nusret versin, mü’minler zümresinin göğüslerini ferahlandırsın. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
Ve kalblerindeki gazabı gidersin. Allah kimi dilerse ona tevbe nasıyb eder. Allah hakkıyle bilendir, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir O. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
Yoksa siz (kendi haalinize) bırakılıvereceğinizi, içinizden cihâd edenleri, Allahdan, Resulünden ve mü’minlerden başkasını sır dostu edinmeyenleri Allahın bilmediği (Onun uğrundaki fedâkârlıklarınızın mükâfatsız kalacağını) mı sandınız? Allah, ne yaparsanız (hepsinden) haberdârdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Allaha eş koşanların, kendi küfürlerine bizzat kendileri şâhid iken, Allahın mescidlerini i’mâr etmelerine (ehliyyetleri) yokdur. Onların (hayır nâmına) bütün yapdıkları boşa gitmişdir ve onlar ateşde ebedî kalıcıdırlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Allahın mescidlerini ancak Allaha ve âhiret gününe îman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allahdan başkasından korkmayan kimseler i’mâreder. işte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Siz hacı sakalığını, mescid-i haraamın i’mârını Allaha, âhiret gününe inanan, Allah yolunda cihâd eden kimse (lerin amelleri) gibi mi tutdunuz? Bunlar (bu iki sınıf) Allah yanında bir olmazlar. Allah zaalimler güruhuna hidâyet vermez. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
İman edenlerin, hicret edenlerin, Allah yolunda mallariyle, canlariyle savaşanların Allah yanında derecesi çok büyükdür. Kurtuluşa (dünyâ ve âhiret seaadetine) erenler de işte onların ta kendileridir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Rableri onlara rahmetini, rızaasını, onlara içlerinde tükenmez ve ebedî bir naîm (ni’met) bulunan cennetleri müjdeler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Onlar orada ebedî ve sermedî kalıcıdırlar. Çünkü Allah katında büyük ecir (ve mükâfatlar) vardır muhakkak. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Ey îman edenler, babalarınızı, kardeşlerinizi — eğer küfrü sevib Onu îman üzerine tercîh ediyorlarsa — velîler edinmeyin. İçinizden kim onların velilikleri altına girerse onlar zaalimlerin ta kendileridir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
De ki: «Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, kesâd (a uğramasın) dan korka geldiğiniz bir ticâret ve hoşunuza gitmekte olan meskenler size Allahdan, Onun peygamberinden ve Onun yolundaki bir cihâddan daha sevgili ise, artık Allahın emri gelinceye kadar bekleye durun. Allah faasıklar güruhunu hidâyete erdirmez. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Andolsun ki Allah bir çok (savaş) yerler (in) de ve Huneyn gününde size yardım etmişdir. (O Huneyn gününde ki) çokluğunuz o zaman size ucub vermişdi de bu, size (gelecek kazaadan) bir şey’i gidermiye yaramamışdı. Yer yüzü, o genişliğine rağmen, başınıza dar gelmişdi. Nihayet (bozularak) gerisin geri dönüb gitmişdiniz. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Sonra Allah; resulü ile mü’minlerin üzerine sekînetini (kuvve-i ma’neviyyesini) indirdi, görmediğiniz (melek) orduları (nı) indirdi ve kâfirleri azâblandırdı. Bu, o kâfirlerin cezası idi. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Sonra Allah bunun ardından kimi dilerse onun tevbesini kabul eder. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Ey îman edenler, müşrikler ancak bir necisdir. Onun için bu yıllarından sonra onlar mescid-i haraama yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikden korkarsanız, Allah dilerse, sizi yakında kendi fazlından zenginleşdirir. Çünkü Allah, gerçek bilicidir, tam hüküm ve hikmet saahibidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
Kendilerine kitab verilenlerden ne Allaha, ne âhiret gününe inanmayan, Allahın ve peygamberinin haraam etdiği şeyleri haram tanımayan, hak dînini dîn olarak kabul etmeyen kimselerle, zelîl ve hakıyr kendi el (ler) iyle cizye verecekleri zamana kadar, muhaarebe edin. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Yahudiler «Uzeyr Allahın oğludur» dedi (ler), Hıristiyanlar da «Mesîh» (îsâ) Allahın oğludur» dedi (ler). Bu, onların ağızlariyle (geveledikleri câhilce) sözleridir ki (bununla gûyâ) daha evvel küfredenlerin sözlerini taklîd ediyorlar. Hay Allah kahredesi adamlar! (Hakdan baatıla) nasıl da döndürülüyorlar!.. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Onlar, Allâhı bırakıb bilginlerini, râhiblerini, Meryemin oğlu Mesîhi Tanrılar edindiler. Halbuki bunlar da ancak bir olan Allaha ibâdet etmelerinden başkasıyle emr olunmamışlardır. Ondan başka hiç bir Tanrı yok. O, bunların eş tutageldikleri her şeyden münezzehdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
Dilerler ki Allahın nuurunu ağızlariyle (püf deyib) söndürsünler. Halbuki Allah kendi nuurunu kendisi tamamlamakdan (ilâ etmekden) başkasına raazî olmaz. İsterse kâfirler hoş görmesin. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
O, resulünü hidâyetle, hak dîn ile — (sırf) o dîni her dine gaalib kılmak için — gönderendir, isterse müşrikler hoş görmesin. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Ey îman edenler, şu muhakkak ki, (Yahud) bilginleri (ni) n ve (Hıristiyan) râhibleri (ni) n bir çoğu baatıl (sebebleri) le insanların mallarını yerler, (onları) Allahın yolundan men ederler. Altını ve gümüşü yığıb ve birikdirib de onları Allah yolunda harcamayanlar (yok mu?) işte bunlara pek acıklı bir azabı muştula! Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
O gün ki bunlar, üzerlerinde (yakılacak) cehennem ateşinin içinde kızdırılacak da o kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak, «İşte bu, (denilecek), nefisleriniz için toblayıb sakladıklarınız! Artık saklayıb istifçilik etdiğiniz bu nesneleri (n acısını haydi) tadın!» Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Hakıykatde ayların sayısı Allah yanında, Allahın kitabında — ta gökleri ve yeri yaratdığı günden beri — on iki aydır. Onlardan dördü haraam olanlardır, işte bu en doğru hesabdır. O halde (bilhassa) bunlarda (o haram aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. (Bununla beraber) müşrikler sizinle nasıl topyekûn harb ederlerse siz de onlarla topyekûn harb edin. Bilin ki Allah, (fenâlıkdan) sakınanlarla beraberdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
(Haram ayları) gecikdirmek ancak küfürde bir artış (sebebedir. Onunla kâfirler şaşırtılır, onlar bunu bir yıl halâl, bir yıl haram sayarlar ki Allahın haram kıldığına sayıca uysunlar da (varsın) Allahın haram etdiğini halâl kılmış olsunlar! Bu suretle de onların amellerinin kötülüğü kendilerine süslenib güzel gösterildi. Allah o kâfirler güruhunu hidâyete erdirmez. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
Ey îman edenler, ne oldunuz ki size: «Allah yolunda elbirlik gazâye çıkın» denildiği zaman yere (mıhlanıb) ağırlaşdınız? Âhiretden (vaz geçib yalınız) dünyâ hayaatına mı raazî oldunuz? Fakat bu dünyâ hayaatının fâidesi âhiretin yanında pek azdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Eğer (emrolunduğunuz bu cihâda) elbirlik çıkmazsanız (Allah) sizi pek acıklı bir azaba dûçâr eder, yerinize sizden başka (itaatli) bir kavmi getirir. Siz Ona hiç bir şeyle zarar yapamazsınız. Allah her şey’e hakkıyle kaadirdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Eğer siz ona (Resulüme) yardım etmezseniz (hatırlayın o demleri ki) kâfirler onu (Mekkeden) çıkardıkları (hicretine sebeb oldukları) zaman bizzat Allah ona yardım etmişdi. (Yine de O, nusretini esirgemez. O demler öyle demlerdi ki Resûlüllâh ancak) ikinin ikincisinden ibâretdi (Hakdan başka mededkâr! yokdu. O zaman onlar («Sevr» dağının tepesindeki) mağaradaydılar. Peygamber, o vakit arkadaşına (Ebû Bekir-is Sıddıyka): «Tasalanma. Allah, hiç şübhe yok, bizimle beraberdir» diyordu. Allah o (arkadaşı) nın üzerine (kalbine) sekînetini (kuvve-i ma’neviyyesini) indirmiş, onu (Habîbini) görmediğiniz (ma’nevî) ordularla te’yîd etmiş, kâfirlerin kelimesini (küfürlerini) alçaltmışdı. Allahın kelimesi (tevhîd kelimesi) ise, o çok yücedir. Allah mutlak gaalibdir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
(Ey mü’minler) sizler gerek hafîf, gerek ağırlıklı olarak elbirlik (savaşa) çıkın. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihâdedin. Eğer bilirseniz bu, sizin için çok hayırlıdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Eğer (davet olundukları şey) yakın (ve dünyevî) bir menfeat, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat meşakkatle kat edilecek olan mesafe) onlara uzak geldi. (Bununla beraber) onlar (sen «Tebük» den dönünce): «Eğer gücümüz yetseydi her halde biz de sizinle beraber çıkardık» (diye) Allaha yemîn edeceklerdir. Bunlar (bu suretle) kendilerini helake sürüklerler. Allah biliyor ki onlar hiç şübhesiz ve muhakkak yalancıdırlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Hay Allah aafiyet veresice, şu (özründe) saadık olanlar sana besbelli oluncaya ve sen o yalancıları bilinceye kadar, neden izin verdin onlara? Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Allaha ve âhiret gününe îman etmekde olanlar mallariyle, canlariyle cihâd etmeleri hususunda senden izin istemez (ler). Allah takvaa saahiblerini çok iyi bilendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Senden ancak Allaha ve âhiret gününe inanmaz, kalbleri şek ve şübheye düşüb de kendilerini o şübhelerinin içinde şaşırıb bocalar kimseler izin isterler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Eğer onlar (harbe) çıkmak isteselerdi elbet bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların davranmalarını çirkin gördü de kendilerini (korkaklıkları ve tenbellikleri yüzünden evlerinde) alıkoydu. Onlara: «Oturun oturanlarla beraber» denildi. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Eğer içinizde onlar da (savaşa) çıksalardı sizde şer ve fesadı artırmakdan başka bir şey yapmazlar, aranıza muhakkak ki fitne sokmak isteyerek (bozgunculuğa) koşarlardı. İçinizde onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah o zaalimleri çok güzel bilendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Andolsun ki onlar bundan evvel de fitne (ve fesâd) aramışlar, senin hakkında bir takım işler (dolablar) çevirmişlerdi. Nihayet Hak (nusret ve te’yîd-i ilâhî) geldi. Allahın emri (dîni), onların fenalarına gitmesine rağmen, zuhur ve galebe etdi. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
Onlardan kimi de: «Bana izin ver, beni fitneye (isyana ve muhaalefete) düşürme» diyeceklerdir. Haberin olsun ki onlar zâten fitne çukuruna düşmüşlerdir. Cehennem ise o kâfirleri her halde ve her halde çepçevre kuşatıcıdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Eğer sana bir iyilik isaabet ederse bu, (müdhiş hasedlerinden dolayı) onların fenasına gider. Şâyed sana bir musîybet erişirse «Biz derler, daha önceden (ihtiyat) tedbirimizi almışızdır» ve onlar böbürlene böbürlene dönüb giderler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
De ki: «Allahın bizim için yazdığından başkası asla bize erişmez. O, bizim mevlâmızdır. Onun için mü’minler yalınız Allaha güvenib dayanmalıdır». Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
De ki: «Siz bizde iki güzelliğin birinden başkasını mı gözetiyorsunuz? Halbuki biz Allahın size ya kendi katından, yahud bizim elimizle bir azâb getireceğini bekliyoruz. Haydi siz (bizim akıbetimizi) gözetleye durun, biz de sizinle beraber (kendi feci’ akıbetlerinizi) bekleyiciyiz». Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
De ki: «Gerek gönül rızaasıyla harcedin, gerek istemeyerek (verin). Sizden (çıkan) hiç bir (nafaka) kat’iyyen kabul olunmayacakdır. Çünkü siz (Allah yolunda cihâddan geri kalmak suretiyle) faasıklar güruhu (na iltihak etmiş) oldunuz». Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Nafakalarının onlardan kabul edilmesini men’eden de (başkası değil) onların Allaha ve resulüne küfretmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleridir. Onlar iştahsız olmadıkça da harcamazlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Artık (Habîbim) onların ne malları, ne evlâdları seni imrendirmesin. Allah bunlar sebebiyle ancak kendilerini dünyâ hayâtında azaba çarpdırmayı ve canlarının, kendileri kâfir olarak, güçlükle çıkmasını irâde eder. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Hakikat, onlar muhakkak sizden olduklarına (dâir) Allaha and de ederler. Halbuki onlar sizden değildir. Fakat onlar öyle bir kavmdir ki dâima korkarlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Eğer sığınacak bir yer, yahud (barınabilecekleri) mağaralar, veya (sokulacak şöyle) bir delik bulsalardı yüzlerini koşa koşa o tarafa çevirirdi onlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
İçlerinden sadakalar (ın taksimi) hususunda seni ayıblayacaklar da var. Çünkü eğer içlerinden kendilerine (diledikleri bir şey) verilirse hoşlanırlar. Şâyed yine kendilerinden olanlara (diledikleri şey) verilmezse derhal kızarlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Eğer onlar — Allah ve Resulü kendilerine ne verdiyse — buna raazî olsalardı da «Bize Allah yeter, yakında bize lütf-ü kereminden Allah da verir, Resulü de. Biz ancak Allaha rağbet edicileriz (ümidimiz hep Ona bağlıdır)» deselerdi (ne olurdu)? Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Sadakalar, Allahdan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, (sadakaların) üzerine me’mur olanlara, kalbleri (müslümanlığa) alışdırılmak istenenlere, kölelere, esirlere, (borcundan fazla nisaabı olmayan) borçlulara, Allah yolunda (harcamıya) ve yol oğluna (ya’ni memleketinde zengin bile olsa meşru’ bir maksadla seyr-ü sefer ederken muhtâc kalmış olan yolculara) mahsusdur. Allah hakkıyle bilendir, tam hüküm ve hikmet saahibidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
(Yine o münafıkların) içlerinde öyle kimseler vardır ki peygambere ezâ ederler (onu incitirler) ve: «O, (her söyleyeni dinleyen) bir kulakdır» derler. De ki: «O, sizin için bir hayır kulağıdır, Allaha inanır, mü’minler (in sözün) e inanır. İçinizden iman edenler için de bir rahmetdir o. Allahın Resulünü incitenler (yok mu? İşte) en acıklı azab onlarındır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
Size (gelirler) gönlünüzü hoş etmek için Allaha andederler. Eğer bunlar mü’min iseler Allâhı ve Resulünü raazî etmeleri daha doğrudur. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
Haalâ şu hakıykatı anlamadılar mı ki: Kim Allaha ve Resulüne karşı yan çizerse ona, içinde ebedî kalıcı olmak üzere, cehennem ateşi vardır. Bu (ebedî kalış) ise en büyük rüsvaylıkdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Münafıklar, kalblerinde olanı kendilerine açıkça haber verecek bir sûrenin tepelerine indirilmesinden dâima endîşe ederler. De ki: «Siz maskaralık yapadurun, Allah kocunageldiğiniz şey’i (zâten) meydana çıkarandır». Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Şayet onlara (seninle birlikde «Tebük» e giderlerken niçin alay etdiklerini) sorsan, andolsun ki, «Biz ancak (yol zahmetini hissetmemek için lâfa) dalmış bulunuyor, şakalaşıyorduk» derler. De ki: «Allah ile, Onun âyetleriyle, Onun Resulü ile mi eğleniyordunuz»? Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
(Bîhude) özür dilemiye kalkmayın. Siz îman (etdiğinizi ikramdan sonra küfretdiniz. içinizden bir zümreyi afvetsek bile (diğer) bir güruhunu — onlar mücrim (cürümlerinde musir) kimseler oldukları için — azâblandıracağız. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
Münafık erkekler de, münafık kadınlar da birbirinin (tamamlayıcı) parçasıdırlar (hepsi birbirine benzer). Onlar kötülüğü (küfrü, meaasîyi) emrederler, iyilikden (îmandan, tâatden) vaz geçirmiye uğraşırlar, ellerini (cimrilikle sımsıkı) yumarlar. Onlar Allâhı unutdular (Ona tâati bırakdılar), O da onları unutdu (onlara lutfünü terketdi). Şübhesiz ki münafıklar faasıkların ta kendileridir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da, kâfirlere de — kendileri için ebedî kalıcı olmak üzere — cehennem ateşini va’d etdi. Bu, onlara yeter. Allah, onları rahmetinden koğdu. Onlara bitib tükenmeyen bir azâb vardır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
(Ey münafıklar) siz de tıbkı kendinizden evvelkiler gibisiniz. (Halbuki) onlar kuvvetçe sizden daha yamandı, malları, evlâdları daha çokdu. (Bu dünyâdaki) nasıybleri kadar (zevkden) fâidelenmek istediler. İşte sizden evvelkiler nasıl öyle nasıyblerince yaşamak istedilerse siz de yine kısmetinizce (zevkden) fâide aradınız. Siz de (o batağa) dalanlar gibi daldınız. Onların dünyâda da, âhiretde de yapdıkları boşa gitdi. İşte bunlar da husran içinde kalanların ta kendileridir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd, Semûd kavm (lerinin, Ibrâhîm kavminin, Medyen saahiblerinin, Mü’tefikelerin haberi de gelmedi mi? Peygamberleri onlara apaçık mu’cizeler getirmişdi. (İnanmadıkları için tamamen helak oldular). Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
Mü’min erkekler de, mü’min kadınlar da birbirinin velîleri (dostları ve yardımcıları) dir. Bunlar (insanlara) iyiliği emrederler, (onları) kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allaha ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlar. Allah onları rahmetiyle yarlığayacakdır. Çünkü azîzdir (va’d ve vaîdini yerine getirmekden hiç bir şey Onu acze düşüremez), hakimdir (her şey’i yerli yerinde, hikmetle yapandır). Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Allah, mü’min erkeklere de, mü’min kadınlara da — kendileri içinde ebedî kalıcı olmak üzere — altından ırmaklar akan Adn cennetlerini ve çok güzel meskenler va’detdi. Allahın bir rıdvaanı (rızaası) ise daha büyükdür. İşte bu, asıl bu, en büyük seadetdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Ey peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla savaş. Karşılarında çetin ol. Onların yurdu cehennemdir. O, ne kötü bir dönüş yeridir! Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
(Münafıklar, o kötü sözü) söylemediklerine (dâir) Allaha yemîn ediyorlar. Andolsun, o küfür kelimesini söylemişlerdir. Onlar müslümanlıklarından sonra yine kâfir oldular. Başaramadıkları bir şey’e (cinayete) de yeltendiler onlar. Halbuki (peygambere ve mü’minlere karşı kîn besleyib) intikaam olmıya yeltenmeleri için Allah ile peygamberinin lütf-ü inayeti İle onları zenginleşdirmiş olduğundan başka (meydanda bir sebeb) de yokdu. Eğer (nifakdan) tevbe ederlerse onlar için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyâda da, âhiretde de pek acıklı bir azaba uğratır, yer yüzünde onlar için ne bir yâr, ne bir mededkâr da yokdur artık. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
İçlerinden kimi de Allaha (şöyle) ahdetmişdi: «eğer bize lütf-ü, kereminden ihsan ederse, andolsun, zekâtını vereceğiz, muhakkak saalihlerden olacağız». Mealleri KıyaslaSayfada Göster
76.
Allah, kendilerine fazl-ü inayetinden verince de onunla cimrilik edib (tâat-i ilâhiyyeye) arka çevirdiler. Onlar öyle dönekdirler! Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Nihayet, Allaha va’d etdiklerini tutmadıkları, yalan söyledikleri için O da (bu fiillerinin) akıbetini kalblerinde, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar (sürecek), bir nifak yapdı. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
(Münafıklar) halâ bitmediler mi ki Allah, şübhesiz onların içlerinde gizlediklerini de, fısıltılarını da biliyor ve muhakkak ki Allah, gayıbları çok iyi bilendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Sadakalarda (farz olan zekâtdan fazla olarak ve gönüllerinden koparak) bağışlarda bulunan mü’minlerle (bir türlü), güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayan (fakîr) lerle (diğer türlü lâf atarak ve kaş göz oynatarak) eğlenenler (yok mu?) Allah onları maskaraya çevirmişdir. Onlar için pek acıklı bir azab vardır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
(Habîbim) onlar için (diler) İstiğfaar et (Allahdan mağfiret iste, diler) istiğfaar etme. Eğer onlar için yetmiş defa, istiğfaar dahi etsen yine Allah kendilerini kat’iyyen yarlığayacak değildir. Bu, böyledir. Çünkü Allâhı ve resulünü inkâr ile kâfir olmuşlardır. Allah ise (öyle îmandan ve itaatden çıkmış) faasıklar güruhuna hidâyet etmez. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Allahın peygamberine muhaalefet için (savaşdan) geri kalan (münafık) lar (memleketlerinden çıkmayıb) oturmalarıyle sevindi (ler), Allah yolunda mallariyle, canlariyle cihâd etmeyi çirkin gördüler ve: «Bu sıcakda harbe çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennemin ateşi daha sıcak». İyice bilmiş olsalardı... Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Artık irtikâb etmekde oldukları (günâhın) cezası olmak üzere az gülsünler, çok ağlasınlar onlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Eğer Allah seni (Tebükden Medîneye), onlardan (orada kalmış olanlardan) bir zümrenin (münafıkların) yanına döndürür de (başka bir savaşa) çıkmıya senden izin isterlerse de ki: «Bundan sonra benimle birlikde kat’iyyen ve ebedî (sefere) çıkamazsınız. Benimle beraber hiç bir düşmanla muhaarebe edemezsiniz. Çünkü siz ilk defa (Tebük seferinden geri kalıb) oturmayı hoş gördünüz. (Artık bundan böyle) siz geri kalan (kadın ve çocuk) larla beraber oturun! Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Onlardan ölen hiç bir kimseye ebedî düâ etme (Defn veya ziyaret için) kabrinin başında da durma. Çünkü onlar Allâhı ve Resulünü inkâr ile kâfir oldular, onlar faasık (adam) lar olarak öldüler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Onların ne malları, ne evlâdları seni imrendirmesin. Allah bunlar (bu varlıkları) sebebiyle ancak kendilerini dünyâda azaba çarpdırmayı ve canlarının, onlar kâfir oldukları halde, güçlükle çıkmasını diler... Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
«Allaha îman edin, Resulünün maiyyetinde cihâda gidin» diye bir sûre indirildiği zaman içlerinden servet saahibi olanlar senden izin isteyib: «Bırak bizi, (harbe gidemeyib) oturanlarla beraber olalım» dediler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
Onlar oturanlarla beraber olmalarını hoş gördüler. Kalblerine mühür vurulmuş onların. Bundan dolayı onlar (cihâdda olan hikmeti, gaayeyi, Resule muvaafakatdaki seâdeti, ondan geri kalmanın şekâavetini) iyice anlamazlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Fakat o peygamber ve onun maiyyetinde bulunan mü’minler mallariyle, canlariyle savaşdılar. İşte onlar! Bütün hayırlar onlarındır. Onlar umduklarına kavuşanların da ta kendileridir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
Allah onlar için — kendileri içinde ebedî kalıcı olmak üzere — altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte bu, en büyük seâdetdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Bedevilerden özür dermiyan edenler kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allaha ve Resulüne yalan söyleyenler de oturub kaldılar). İçlerinden kâfir olanları pek acıklı bir azâb çarpacakdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Allaha ve Resulüne hayrhah olmak şartiyle ne zaiflere, ne hastalara, ne de (fakirliklerinden dolayı seferde) harcayacaklarını bulamayanlara (geri kalmakda) bir günâh (ve mes’ûliyyet) yokdur. (Onlar geri kalmakla beraber memleketde iyilik ediyorlar), iyilik edenlere karşı (da muâhazeye) bir yol yokdur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Bir de şunlara günâh (ve mes’ûliyyet) yokdur ki: Kendilerini bindir (ib sevk et) men için ne zaman sana geldilerse, «Size bir binek bulamıyorum» dedin ve (bu uğurda kendileri) harcayacak bir şey bulamadılar da kederlerinden gözleri yaş döke döke döndüler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
(Muâhazeye) yol ancak o kimselerdir ki zengin oldukları halde (yurdlarında kalmak için) senden izin isterler. Bunlar geri kalanlarla beraber olmıya rızaa gösterdiler. Allah da kalblerini mühürledi. Artık onlar (âkıbetlerindeki acılığı) bilmezler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
(Seferden) onlara döndüğünüz vakit size özür dermiyan edeceklerdir. De ki: (Bîhûde) özür dilemeyin. Size kat’iyyen inanmıyoruz. Allah, bize (hallerinizden bir çok) haberler vermişdir. (Bundan sonraki) hareketinizi de Allah, Resulü ile beraber, görecekdir. (En) sonra gizliyi ve aşikârı bilen (Allah) a döndürüleceksiniz de O, size, neler yapıyordunuz, (hepsini) haber verecekdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Onlar (ın yanın) a döndüğünüz zaman kendilerin (i müâhâze) den vaz geçmeniz için Allaha andedecekler. O halde onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. İrtikâb edegeldiklerinin cezası olarak varacakları yer de cehennemdir onların. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
Kendilerinden hoşnud olmanız için size yemîn edecekler. (Fakat) eğer siz onlardan raazî olursanız şübhesiz Allah o faasıklar güruhundan raazî olmaz. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
Bedeviler küfür ve nifak bakımından (şehirlilerden) daha beterdir. Allahın, Resulü üzerine indirdiği (hükümler) in sınırlarını bilmemeleri de daha çok onlara lâyıkdır. Allah kemâliyle bilendir, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Bedevilerden öyle kimse vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını bir angarye sayar ve (ondan kurtulmak için) sizin üstünüze belalar gelmesini bekler durur. O belâlar kendi başlarına olsun! Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
Bedevilerden öyle adam da vardır ki Allaha ve âhiret gününe inanır, harcedeceğini Allah yanında yakınlıklara ve o peygamberin dualarına (vesîle) edinir. Haberiniz olsun ki bu, onlar için gerçek bir yakınlıkdır. Allah, onları rahmetine koyacakdır. Şübhesiz ki Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
(Islâmda) birinci dereceyi kazanan Muhacirler ve ensâr ile onlara güzellikle tâbi olanlar (yok mu?) Allah onlardan raazî olmuşdur. Onlar da Allahdan raazî olmuşlardır. (Allah) bunlar için — kendileri içinde ebedî kalıcı olmak üzere — altlarından ırmaklar akar cennetler hazırladı. İşte bu, en büyük bahtiyarlıkdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Çevrenizdeki bedevilerden ve Medine ahâlîsinden bir takım münafıklar vardır ki onlar nifak üzerinde idman yapmışlardır! Sen bunları bilmezsin. Onları biz biliriz. Biz onları iki kerre azaba uğratacağız. Sonra da daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir onlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
(Onlardan) diğer bir kısmı da günâhlarını i’tiraf etdiler. Onlar iyi bir ameli başka bir kötü ile karışdırmışlardır. Olur ki Allah onların tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah hiç şübhesiz ki yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini (günâhlarından) temizlemiş, bununla onları (n hasenatını) bereketlendirmiş, (kendilerini muhlisler mertebesine yükseltmiş) olasın. Onlara düâ et. Çünkü senin düân onlar için (onların yürekleri için medâr-ı) sükûnetdir. Allah (onların itiraflarını) hakkıyle işiden, (peşîmanlıklarını) çok iyi bilendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Onlar bilmediler mi ki şübhesiz Allah, kullarından (saadır olan) tevbeyi kabul edecek, sadakaları alacak olan ancak kendisidir ve hakıykatde tevvab ve rahıym yalınız Odur (Tevbeleri kabul etmek ve kendilerine fazliyle, rahmetiyle muamele eylemek ancak Onun şânındandır). Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
De ki: «(Dilediğinizi) yapın. Çünkü hareketinizi Allah da, Resulü de, mü’minler de görecekdir. (Bir gün de olub) gizli ve aşikârı bilene döndürüleceksiniz de. O, size ne yapar idiğinizi haber verecekdir». Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
(Savaşa gitmeyenlerden) diğer bir takımı da Allahın emrine (intizaren) gecikdirilmişlerdir. O, bunları ya azaba uğratacak, yahud tevbelerini kabul edecekdir. Allah (onların hallerini) çok iyi bilen, (her şey’i) tam bir hikmetle yapandır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
Bir de (müslümanlar) zarar vermek için, küfr için, mü’minlerin arasına ayrılık sokmak için ve daha evvel Allah ve Resulü ile harb eden (in gelmesini iştiyaak ile) beklemek ve gözetmek için bir (binâ yapıb onu) mescid edinenler ve: «(Bununla) iyilikden başka bir şey kasdetmedik» diye muhakkak yemîn edecek olanlar vardır. Allah, şâhidlik eder ki onlar şeksiz, şübhesiz yalancıdırlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
(Habîbim) onun içerisinde hiç bir vakit (namaza durma). Tâ ilk gününde temeli takvaa üzerine te’sîs edilen mescid, senin içinde kıyaamına elbet daha lâyıkdır. Orada tertemiz olmalarını arzu etmekde olan rical vardır. Allah da çok temizlenenleri sever. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
Binasını Allah korkusu ve rızaâsı üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurub da onunla beraber kendisini de cehennem ateşine çöküb giden kimse mi? Allah, zaalimler güruhuna hidâyet vermez. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
Onların kurdukları bina, kalblerinde daimî bir şek (ve nifaaka sebeb) olacakdır. Meğer ki kalbleri (ölümle) parçalanmış olsun. Allah (her şey’i) çok iyi bilendir, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
Şübhesiz ki Allah hak yolunda (muhaarebe ederek düşmanları) öldürmekde, kendileri de öldürülmekte olan mü’minlerin canlarını ve mallarını — kendilerine cennet (vermek) mukaabilinde — satın almışdık (Onun) Tevratda, Incîlde ve Kur’anda (zikr olunan bu va’di) kendi üzerinde hak (ve kat’î) bir va’ddir. Allah kadar ahdine vefa eden kimdir? O halde (ey mü’minler) yapmış olduğunuz bu alış verişden dolayı sevinin. Bu, en büyük seâdetdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
112.
Tevbe edenler, ibâdet edenler, Hamd edenler, seyaahat edenler, rükû’ edenler, secde edenler, (insanlara) iyiliği emredenler ve (onları) kötülükden vaz geçirmiye çalışanlar ve Allahın sınırlarını koruyanlar (yok mu? İşte onlar da cennet ehlidirler. Habîbim) sen o mü’minlere dahi (cenneti) müjdele. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Müşriklerin, o çılgın ateşin yârânı (cehennemlik) oldukları muhakkak meydana çıkdıkdan sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne peygamberin, ne de mü’min olanların istiğfaar etmeleri doğru değildir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
114.
İbrâhîmin, babasına olan istiğfaarı ancak ona etdiği bir va’dden dolayı idi. Yoksa onun Allahın bir düşmanı olduğu kendisince besbelli olunca o, (bu istiğfaarını kesdi ve) ondan uzaklaşdı. Ibrâhîm cidden pek çok tezarru’ ve niyaz eden, (kalbi yufka ve ezaya karşı) gerçekden sabırlı (bir zât) idi. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
Allah bir kavme hidâyet etdikden sonra sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirinceye kadar onları (n) sapıklığına (hükm) edecek değildir. Şüphesiz ki Allah her şey’i hakkıyle bilendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
Göklerin ve yerin mülk (-ü saltanat) ı hakıykaten Allahındır, Onundur. O, hem diriltir, hem öldürür. Sizin Allahdan başka ne bir yâriniz, ne de bir yardımcınız yokdur. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
Andolsun ki Allah, peygamberini (muhaarebeden geri kalanlara izin verildiğinden dolayı afvetdiği gibi) içlerinden bir takımının gönülleri hemen hemen eğrilmek üzere iken güdük zamanında ona (o peygambere) tâ’bi’ olan Muhacirlerle ensaarı da tevbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların (bu) tevbelerini kabul eyledi. Çünkü O çok esirgeyici, çok bağışlayıcıdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
(Savaşdan) geri bırakılan (ve haklarındaki hüküm geciken) üç (kişin) in (tevbelerini de kabul etdi. Çünkü) yer yüzü bunca genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıkdıkca sıkmışdı. Nihayet Allah (ın hışmın) dan yine Allahdan başka sığınacak hiç bir yer olmadığını anladılar (da bundan) sonra (Allah) onları da eski hallerine dönsünler diye, tevbeye muvaffak buyurdu. Şübhesiz ki Allah, (ancak) O, tevbeyi en çok kabul eden, hakkıyle esirgeyendir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
120.
Gerek Medîneliler için, gerek çevrelerindeki bedeviler için (savaşda ve diğer hususlarda) Allahın Resulünden geri kalmaları, (onun emirlerine muhaalefetde bulunmaları) ve bizzat kendisine (katlandığı zahmetlerde) onların da canla başla (katlanmıya) rağbet etmemeleri yasakdır. Bunun sebebi şudur: (Çünkü onların) Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık (çekmeleri), kâfirleri kızdıracak bir yere ayak basmaları, bir düşmana karşı muvaffakiyyete erişmeleri (gibi hiç bir hal ve hareket) yokdur ki mukaabilinde kendileri için bu sebeble iyi bir amel yazılmış olmasın. Çünkü Allah, iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmez. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
121.
Onlar (hak yolunda) gerek küçük, gerek büyük herhangi bir masraf yapmaya dursunlar, bir vadiyi geçmeye dursunlar ille Allah o yapar olduklarının daha güzeliyle onlara mükâfat etmek için, (bütün onlar) hesâblarına yazılmışdır. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
122.
(Bununla beraber) mü’minlerin hepsinin (topyekûn) savaşa çıkmaları lâyık değildir. O halde (onların her sınıfından yalınız birer zümre savaşa gitmeli), kimi de — dîn ve şerîat ilimlerini iyice öğrenmeleri ve kavmleri (savaşdan) dönüp kendilerine geldikleri zaman onları Allah azâbıyle korkutmaları için — (gitmeyip kalmalıdırlar). Olur ki (bu suretle mü’minler aykırı hareketlerden) kaçınırlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
Ey îman edenler, kâfirlerden size yakın olanlarla muhaarebe edin. Onlar sizde büyük bir azm-ü şiddet bulsunlar. Bilin ki Allah muhakkak takvaa saahibleriyle beraberdir. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Bir sûre indirildiği zaman içlerinden kimi: «Bu (sûre) hanginizin îmaanını artırdı?» der. İman etmiş olanlara gelince: (Her inen sûre) dâima onların îmanını artırmışdır ve onlar (Kur’an indikçe sevinçlerinden) birbiriyle müjdeleşirler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
125.
Fakat (o sûreler) kalblerinde maraz (küfür ve nifaak) bulunanların küfürlerine küfür katıb artırdı ve onlar kâfir kâfir öldüler. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
(Münafıklar) görmüyorlar mı ki onlar her yıl ya bir, ya iki kerre çeşidli belâlara çarpılıyorlar da yine (nifaklarından) tevbe etmiyorlar ve onlar (bundan) ibret de almıyorlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
(Aleyhlerinde) bir sûre indirilince birbirine bakarlar da «Sizi bir kimse görmüyor mu?» (diye de endîşe ederler) ve sonra (rüsvay olmakdan korkarak sıvışıb) giderler. Allah onların gönüllerini ters çevirmiş. Çünkü onlar öyle bir kavmdir ki ince anlamazlar. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
Andolsun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmişdir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır ve güc gelir. Üstünüze çok düşkündür. Mü’minleri cidden esirgeyicidir, bağışlayıcıdır o.. Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
(Habîbim, sana îman etmekden) yüz çevirirlerse de ki: «Bana Allah yeter. Ondan başka hiçbir Tanrı yok. Ben ancak Ona güvenib dayandım. O, büyük arşın saahibidir». Mealleri KıyaslaSayfada Göster