Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın birzamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir. Sûrenin başına besmelenin yazılmamış oluşunu bazı bilginler, onun bir önceki sûrenin devamı mahiyetinde oluşu ile açıklamışlardır. Sûrede başlıca, yaptıkları antlaşmalara bağlı kalmayan düşmanlarla ilişkilerin kesilmesi, antlaşmalara bağlı kalanlara karşı ise antlaşmalara bağlı kalınmasının gerekliliği; Tebük seferine hazırlık, Tebük seferi öncesi ve dönüşü sırasında münafıkların sergilediği iki yüzlü tavır, ehl-i kitapla ilişkiler, cizye ve zekât hükümleri, çölde yaşayan Arapların Kur’an talimatı karşısındaki tavırları, Kur’an’ın müslümanlar üzerinde oluşturduğu etki ve Hz. Peygamber’in müslümanlar adına duyduğu endişe söz konusu edilmektedir.
1.
(Bu,) Allah ve Resûlünden, kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere (ahidlerini bozduklarından dolayı) bir ihtardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
2.
(Ey müşrikler! Öyleyse ahdinizin bozulduğu şu andan i`tibâren) artık yeryüzünde dört ay daha dolaşın; ama bilin ki siz, Allah`ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz ve muhakkak ki Allah, kâfirleri rezîl edicidir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Ve Hacc-ı Ekber (en büyük hac) günü Allah ve Resûlünden insanlara bir i`lândır ki, şübhesiz Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. O hâlde tevbe ederseniz, artık bu sizin için hayırlıdır ve eğer (İslâm`dan) yüz çevirirseniz o takdirde bilin ki, siz Allah`ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz. (Ey Habîbim!) İnkâr edenleri (pek) elemli bir azâb ile müjdele!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Ancak kendileriyle andlaşma yaptığınız, sonra da (andlaşma şartlarında) size hiçbir eksiklik yapmamış ve aleyhinizde hiçbir kimseye yardım etmemiş olan müşriklermüstesnâ; artık onlara müddetleri (bite)ne kadar andlaşmalarını tamamlayın! Muhakkak kiAllah, (sözünde durup, haksızlıktan) sakınanları sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
Fakat haram aylar çıktığı zaman, artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın ve kendilerini (kaçmalarını önleyerek) hapsedin; her gözetleme(ve geçit) yerine onlar(ı bulundukları yerden çıkartmamak) için oturun (o kavşakları tutun)! Fakat tevbe ederler, namazı hakkıyla edâ ederler ve zekâtı verirlerse, artık yollarını serbest bırakın! Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Eğer müşriklerden biri senden emân dilerse, artık ona emân ver; tâ ki Allah`ın kelâmını işitsin; sonra da onu emîn olacağı yere ulaştır! Bu (emân), elbette onların(hakikati) bilmeyen bir kavim olmalarındandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Müşrikler için, Allah katında ve Resûlü yanında (sözlerinde durmadıkları hâlde)nasıl bir andlaşma olabilir? Ancak (Hudeybiye günü) Mescid-i Harâm`ın yanında kendileriyle andlaşma yaptıklarınız müstesnâ. Artık (onlar) size dürüst davranırlarsa, o hâlde (siz de) onlara böyle doğrulukla muâmele edin! Şübhesiz ki Allah, takvâ sâhiblerini sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
Nasıl (bir andlaşmaları olabilir ki)? Eğer (onlar) size galib gelselerdi, hakkınızda ne bir yemin, ne de bir ahd (söz) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnûd ederler, fakat kalbleri(buna) yanaşmaz! Onların çoğu (sözlerinde durmayan) fâsık kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Allah`ın âyetlerini az bir bedel karşılığında sattılar da (insanları) O`nun yolundan men` ettiler. Muhakkak ki onların yapmakta oldukları ne kötüdür!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Bir mü`min hakkında ne bir yemin, ne de bir ahd (söz) gözetirler. İşte onlar gerçekten haddi aşanlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Artık tevbe ederler, namazı hakkıyla kılarlar ve zekâtı verirlerse, o takdirde dinde kardeşlerinizdirler. (Bu hakikatlerin kıymetini) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyoruz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Eğer verdikleri sözden sonra yeminlerini bozarlar ve dîninize dil uzatırlarsa, artık küfrün o önderlerini öldürün! Çünki onlar yeminleri(ne bağlılıkları) olmayanlardır; tâ ki(diğerleri o hâllerinden) vazgeçsinler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Yeminlerini bozan, peygamberi (Mekke`den) çıkarmaya azmeden ve size karşı(savaşa) önce kendileri başlayan bir kavimle savaşmayacak mısınız? Onlardan korkacak mısınız? Eğer (siz) mü`min kimseler iseniz, o hâlde (iyi bilin ki) Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onlara azâb etsin ve onları rezîl etsin, hem onlara karşı size yardım etsin ve mü`minlerden bir topluluğun gönüllerine şifâ versin!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
Hem kalblerinin öfkesini gidersin! Allah, dilediğinin tevbesini (kendi lütfundan)kabûl eder. Çünki Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
Yoksa (siz), içinizden cihâd edenleri ve Allah`dan, Resûlünden ve mü`minlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri Allah ortaya çıkarmadan, kendi hâlinize bırakılacağınızı mı sandınız? Hâlbuki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Müşriklerin, kendi küfürlerine (bizzat) kendileri şâhidler iken, Allah`ın mescidlerini (husûsan Kâ`be`yi) i`mâr etmeleri olacak şey değildir! İşte onların amelleri boşa gitmiştir. Ve ateşte onlar, ebedî olarak kalıcıdırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Allah`ın mescidlerini, ancak Allah`a ve âhiret gününe îmân eden, namazı hakkıyla edâ eden, zekâtı veren ve Allah`dan başkasından korkmayan kimseler i`mâr eder; işte hidayete erenlerden olmaları umulanlar da onlardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Hacılara su vermeyi ve Mescid-i Harâm`ı i`mâr etme (hizmetiyle meşgûl olan kimse)yi, Allah`a ve âhiret gününe îmân eden ve Allah yolunda cihâd eden bir kimse gibi mi tuttunuz? (Hâlbuki onlar) Allah katında bir olmazlar. Allah ise, zâlimler topluluğunu(isyanlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Îmân edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihâd edenler, Allah katında derece i`tibârıyla daha büyüktürler. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve bir rıdvânı (en büyük ihsan olarak kendilerinden râzı olduğunu) ve onlar için içlerinde dâimî ni`metler bulunan Cennetleri müjdeler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
(Onlar) orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Şübhesiz ki (en) büyük mükâfât Allah katındadır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Ey îmân edenler! Eğer îmâna karşı küfrü (tercîh edip) seviyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (dahi gerçek) dostlar edinmeyin! Artık içinizden kim onları (o hâlde iken gerçek) dost edinirse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
De ki: `Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, kabîleniz, kazandığınız mallar, (iyi iken) durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticâret ve hoşunuza giden meskenler size Allah`dan, Resûlünden ve O`nun yolunda cihâd etmekten daha sevgili ise, artık Allah (hakkınızda azab) emrini getirinceye kadar bekleyin! Çünki Allah, fâsıklar topluluğunu (isyanlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
And olsun ki Allah, size birçok yerlerde ve Huneyn gününde yardım etmişti. Hani(o gün) çokluğunuz sizi gururlandırmıştı da (bu i`timâdınız) size hiçbir fayda vermemişti ve yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti; sonra (düşmana) arkanızı çeviren kimseler olduğunuz hâlde dönüp kaçmıştınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Sonra Allah, peygamberinin üzerine ve mü`minlerin üzerine sekînetini (kalblere sükûnet ve huzur veren rahmetini) indirdi; hem sizin görmediğiniz (meleklerden) ordular indirdi ve inkâr edenlere azâb etti. Kâfirlerin cezâsı ise, işte budur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Sonra Allah, bunun ardından dilediğinin tevbesini kabûl eder (hikmetine binâen kendi lütfundan ona tevbe nasîb eder). Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Ey îmân edenler! Müşrikler ancak bir necis (bir pislik)tir; bu yıllarından sonra artık Mescid-i Harâm`a (Kâ`be ve civârına) yaklaşmasınlar! Fakat (bundan dolayı) fakirliğe düşmekten korkarsanız, o takdirde Allah dilerse, sizi fazlından ileride zengin edecektir. Şübhesiz ki Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
Kendilerine kitab verilenlerden Allah`a ve âhiret gününe îmân etmeyen, Allah`ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dîni din edinmeyen kimselerle, zelil bir hâle düşmüş kimseler olarak kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Yahudiler: `Uzeyr, Allah`ın oğludur` dediler; hristiyanlar da: `Mesîh, Allah`ın oğludur` dediler. (Hâşâ!) Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. (Ki) önceden inkâr edenlerin sözüne benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
(Yahudiler) hahamlarını, (hristiyanlar da) râhiblerini ve Meryemoğlu Mesîh`i Allah`dan başka rabler edindiler. Hâlbuki ancak tek bir İlâh`a ibâdet etmekle emrolunmuşlardı. O`ndan başka ilâh yoktur! O, (onların) ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzehtir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
Allah`ın nûrunu ağızlarıyla (güyâ) söndürmek istiyorlar; hâlbuki kâfirler hoşlanmasa da Allah, mutlaka nûrunu tamamlamak ister.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
Müşrikler hoşlanmasa da, onu (İslâm`ı) dinlerin hepsine üstün kılmak için, Resûlünü hidâyet ve hak dîn ile gönderen O`dur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Ey îmân edenler! Doğrusu hahamlardan ve râhiblerden bir çoğu insanların mallarını bâtıl (haksız) sebeblerle yerler ve (onları) Allah yolundan men` ederler. Ve o kimseler ki, altın ve gümüşü biriktirirler ve onları Allah yolunda sarf etmezler. İşte onları (pek) elemli bir azâb ile müjdele!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Cehennem ateşi bunların (bu biriktirilen malların) üzerlerinde kızdırılacağı gün, artık onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak! (Kendilerine o gün:) `(İşte) bu, kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; öyleyse biriktirmekte olduklarınız (sebebiyle hakettiğiniz azâb)ı tadın!` (denilecek).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Şübhesiz ki, gökleri ve yeri yarattığı günde, Allah`ın Kitâbı`nda (Levh-i Mahfûz`da) Allah katındaki ayların sayısı on iki aydır; onlardan dördü haram (aylar)dır. İşte doğru din budur; öyleyse onda (o haram aylarda günahlara girerek) nefislerinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle hepsi birleşerek savaşıyorlarsa, siz de onlarla (kendi aranızda) birleşerek savaşın! Ve bilin ki Allah, gerçekten takvâ sâhibleriyle berâberdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
(Haram ayını hîle için başka bir aya) ertelemek (öyle i`tibâr etmek), ancak küfürde bir artmadır; inkâr edenler onunla dalâlete düşürülür; onu bir yıl helâl sayarlar, bir yıl da onu haram sayarlar ki, Allah`ın haram kıldığının sayısına uydursunlar da Allah`ın haram kıldığını (güyâ) helâl kılsınlar! Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterildi. Hâlbuki Allah, kâfirler topluluğunu (isyanlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
Ey îmân edenler! Size ne oldu ki: `Allah yolunda seferber olun!` denildiği zaman(olduğunuz) yere ağırlaştınız (çakılıp kaldınız)! Âhiretten (vazgeçip) dünya hayâtına mı râzı oldunuz? Fakat (iyi bilin ki) dünya hayâtının menfaati, âhiretin yanında ancak pek azdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Eğer (savaş için) koşup toplanmazsanız, (Allah) sizi (pek) elemli bir azâb ilecezâlandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; hem O`na hiçbir zarar veremezsiniz. Çünki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Eğer ona (Muhammed`e) yardım etmezseniz o takdirde (bilin ki), muhakkak o inkâr edenler, (Ebû Bekir`le berâber) iki kişiden biri olarak onu (Mekke`den) çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti. O zaman o ikisi mağaradaydılar da hani arkadaşına: `Üzülme, şübhesiz ki Allah bizimle berâberdir!` diyordu.Artık Allah, ona sekînetini (kalblerine sükûnet ve huzur veren rahmetini) indirmiş, sizin görmediğiniz ordularla da ona (Resûlüne)kuvvet vermiş ve inkâr edenlerin sözünü (küfür da`vâlarını) en alçak kılmıştı. En yüce olan, ancak Allah`ın sözüdür.Çünki Allah, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
(Ey mü`minler!) Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak (savaş için) seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihâd edin! Eğer bilirseniz, bu sizin için hayırlıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Eğer yakın bir (dünya) menfaat(i) ve orta (mesâfede) bir yolculuk olsaydı (o geride kalan münâfıklar) elbette sana tâbi` olurlardı; fakat meşakkatli mesâfe(deki Tebük Seferi) onlara uzak geldi. Bununla berâber: `Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle berâber çıkardık!` diye Allah`a yemîn edeceklerdir. (Bu yalan yeminleriyle) kendilerini helâk ediyorlar. Allah ise, hiç şübhesiz onların yalancı kimseler olduklarını biliyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Allah, (geçmiş gelecek her türlü günahtan korumakla) seni affetmiştir. (Fakat) doğru (söyleyen) kimseler sana belli olmadan ve yalancıları bilmeden niçin onlara izin verdin?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Allah`a ve âhiret gününe îmân edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihâd etmeleri husûsunda (cihaddan geri kalmak için) senden izin istemez. Allah ise, takvâ sâhiblerini pek iyi bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Ancak Allah`a ve âhiret gününe îmân etmeyen ve kalbleri şübheye düşmüş olup da şübheleri içinde bocalayıp duranlar senden izin ister.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Eğer (cihâda) çıkmak isteselerdi, elbette onun için bir hazırlık (bir tedbir)hazırlarlardı; fakat Allah onların (cihâda) çıkmaya kalkmalarını çirkin gördü de onları (oşereften) alıkoydu; (onlara:) `(Evlerinde) oturan (kadın)larla berâber oturun!` denildi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Eğer içinizde (savaşa) çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir şey artırmazlardı ve sizi fitneye düşürmek isteyerek aranızda koşarlardı. İçinizde onları can kulağıyla dinleyecek olanlar da var. Allah ise, o zâlimleri çok iyi bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
And olsun ki (onlar) daha önce de fitne çıkarmak istemişler ve sana birtakım işler çevirmişlerdi; nihâyet hak geldi ve onlar (bundan) hoşlanmayan kimseler oldukları hâlde Allah`ın emri galib geldi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
Onlardan öylesi de vardır ki: `Bana izin ver de beni fitneye düşürme!` der. Dikkat edin, (onlar zâten) fitneye düşmüşlerdir! Muhakkak ki Cehennem, kâfirleri elbette çepeçevre kuşatıcıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Eğer sana bir iyilik isâbet ederse, (bu) onları üzer. Fakat sana bir musîbet gelirse: `Doğrusu (biz) önceden tedbîrimizi almıştık` derler ve onlar sevinçli kimseler olarak dönüp giderler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
De ki: `Allah`ın bizim için yazdığından başkası bize aslâ isâbet etmez. O bizim Mevlâmızdır. Öyleyse mü`minler ancak Allah`a tevekkül etsin!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
De ki: `(Siz) bizim için iki iyiliğin (zafer veya şehâdetin) birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz ise sizin için, Allah`ın ya kendi katından veya bizim ellerimizle size bir azab vermesini bekliyoruz. Öyleyse bekleyin, doğrusu biz de (Allah`ın size nasıl muâmele edeceğini görmek üzere) sizinle berâber bekleyicileriz!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
De ki: `(Allah yolunda) ister gönüllü ister gönülsüz harcayın, (verdikleriniz)sizden (aslâ) kabûl edilmeyecektir. Çünki siz, bir fâsıklar topluluğu oldunuz!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Onların harcamalarının, kendilerinden kabûl edilmesine mâni` olan, gerçekten onların Allah`ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak tenbel tenbel gelmeleri ve(mallarını) ancak isteksiz kimseler olarak harcamalarından başka bir şey değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Artık onların ne malları, ne de evlâdları seni imrendirmesin! Allah bunlarla ancak, onlara dünya hayâtında azâb etmeyi ve onların kâfir kimseler olarak canlarının çıkmasını istiyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Doğrusu onlar, muhakkak sizden olduklarına dâir Allah`a yemîn de ediyorlar. Hâlbuki onlar sizden değildirler; fakat onlar (sizden) korkan (ve bunun için Müslüman gözüken) bir topluluktur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Eğer bir sığınak veya mağaralar veya girecek herhangi bir delik bulsalardı, elbette onlar koşarak oraya yönelirlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Onlardan öylesi de vardır ki, sadakalar (ve ganîmetlerin taksîmi) husûsunda seni ayıplar. Artık onlardan kendilerine verilirse hoşnûd olurlar; fakat onlardan (o arzu ettikleri şeylerden) kendilerine verilmezse hemen kızarlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Gerçekten onlar, Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine râzı olup: `Allah bize yeter; Allah bize fazlından yakında (yine) verir, Resûlü de (verir); doğrusu biz ancak Allah`a rağbet edicileriz` deselerdi (elbette kendileri için hayırlı olurdu).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Sadakalar (zekâtlar), Allah`dan bir farz olarak ancak, fakirlere, yoksullara, (zekâtı toplamak için me`mur kılınmakla) onun üzerine çalışanlara, kalbleri (İslâm`a) ısındırılacak olanlara, (âzâd edilmek üzere efendisiyle belli bir bedel karşılığında anlaşmış olan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara mahsustur. Ve Allah, Alîm(menfaatinize olanı hakkıyla bilen)dir, Hakîm (en doğru hükmü veren)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
Onlardan (o münâfıklardan) öyleleri de vardır ki, peygamberi incitirler ve: `O(her söylediğimizi dinleyen) bir kulaktır` derler. De ki: `(O,) sizin için bir hayır kulağıdır(yalnız hayrı dinler); Allah`a îmân eder, mü`minlere de güvenir; sizden îmân edenler için ise bir rahmettir.` Allah`ın Resûlünü incitenler yok mu, onlar için (pek) elemli bir azab vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
(Münâfıklar) sizi hoşnûd etmek için size Allah`ın üzerine yemîn ederler. Eğer mü`min kimseler iseler, kendisini râzı etmelerine Allah ve Resûlü daha lâyıktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
Şunu gerçekten bilmediler mi ki, kim Allah`a ve Resûlüne karşı gelirse artık şübhesiz onun için, içinde ebedî olarak kalıcı olduğu Cehennem ateşi vardır. İşte büyük rezillik budur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Münâfıklar, kalblerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin onlara(mü`minlere) indirilmesinden endişe ederler. De ki: `(Siz) alay edin. Şübhesiz ki Allah, kaçındığınız şeyi ortaya çıkarıcıdır.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
And olsun ki onlara (niçin alay ettiklerini) sorsan, elbette: `Biz ancak (lâfa) dalıp şakalaşıyorduk` derler. De ki: `Allah ile, O`nun âyetleriyle ve O`nun peygamberiyle mi alay ediyordunuz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
(Boşuna) özür dilemeyin; îmân etmenizden sonra gerçekten kâfir(liğinizi açığa vurmuş) oldunuz! İçinizden bir kısmını (samîmî tevbelerine binâen) affetsek bile, bir kısmına da gerçekten onlar günahkâr kimseler olduklarından dolayı azâb edeceğiz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
Münâfık erkekler ve münâfık kadınlar birbirlerindendir. Kötülüğü emrederler, iyilikten men` ederler ve ellerini sıkı tutarlar (hayır yapmazlar). (Onlar) Allah`ı unuttular,bunun üzerine (O da) onları unuttu (lütfundan mahrûm etti)! Şübhesiz ki münâfıklar,fâsıkların ta kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
Allah, münâfık erkeklere, münâfık kadınlara ve kâfirlere, içinde ebediyen kalıcı oldukları Cehennem ateşini va`d etti. O, onlara yeter! Allah ise onlara lâ`net etti! Ve onlar için dâimî bir azab vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
(Ey münâfıklar! Siz de) sizden öncekiler gibisiniz; (hâlbuki onlar) kuvvetçe sizden daha şiddetli, mallar ve çocuklar cihetiyle daha çok idiler. Böylece (onlar dünyadan) kendi nasibleriyle faydalanmak istediler; sizden öncekiler kendi paylarına düşenle nasıl zevk sürmek istedilerse, artık siz de kendi kısmetinizle faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi (siz de o batağa) daldınız. İşte onlar dünya ve âhirette amelleri boşa gidenlerdir. Ve yine onlar gerçekten hüsrâna uğrayanlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavminin, İbrâhîm kavminin, Medyen halkının ve (Lut kavmi gibi) alt üst olan (şehir)lerin haber(ler)i gelmedi mi?Peygamberleri onlara mu`cizeler getirmişti. Böylece Allah onlara zulmediyor değildi; fakat(onlar bu inkârlarıyla) kendilerine zulmediyorlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
Mü`min erkekler ve mü`min kadınlar ise birbirlerinin dost (ve yardımcı)larıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten yasaklarlar, namazı hakkıyla edâ ederler, zekâtı verirler, Allah`a ve Resûlüne itâat ederler. İşte onlar, Allah`ın kendilerine (âhirette de) merhamet edeceği kimselerdir. Şübhesiz ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Allah, mü`min erkeklere ve mü`min kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî olarak kalıcı oldukları Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler va`d etti.Allah`ın rıdvânı (râzı olması) ise daha büyüktür! İşte büyük kurtuluş budur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Ey peygamber! Kâfirlerle ve münâfıklarla cihâd et ve onlara sert davran! Onların varacağı yer ise, Cehennemdir. Ve o ne kötü varılacak yerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
(O sözü) söylemediklerine dâir Allah`a yemîn ediyorlar. Hâlbuki, o küfür sözünü gerçekten söylediler de İslâm(ı kabûl etme)lerinden sonra kâfir oldular ve muvaffak olamadıkları şeye (peygambere sû-i kasd yapmaya da) yeltendiler. Sırf Allah ve Resûlü, fazlından kendilerini zengin etti diye (buna rağmen nankörlük ederek) intikam almaya kalktılar. Artık tevbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve âhirette (pek) elemli bir azâb ile cezâlandıracaktır! Yeryüzünde onlar için ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Onlardan kimisi de: `Yemîn olsun ki, eğer (Allah) fazlından bize verirse, mutlaka sadaka (ve zekâtını) vereceğiz ve mutlaka sâlihlerden olacağız` diye Allah`a söz verdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
76.
Fakat (Allah) fazlından onlara verince, onda cimrilik ettiler ve onlar (Allah`a itâatten) yüz çeviren kimseler olarak (sözlerinden) döndüler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
İşte Allah`a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söyleyegelmeleri sebebiyle,(Allah da) âkıbetlerini, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar kalblerinde (devâm edecek) bir nifak yaptı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Bilmediler mi ki şübhesiz Allah, onların sırlarını ve fısıldaşmalarını bilir; çünki şübhesiz Allah, (bütün) gizlilikleri çok iyi bilendir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Sadakalar husûsunda, (onu, imkânları olup) gönülden (gelerek çokça) veren mü`minleri de (zengin olmadıklarından) güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları da ayıplayarak, bu yüzden onları alaya alan (o münâfık)lar yok mu, (asıl) Allah onlarla alay etmiştir ve onlar için (pek) elemli bir azab vardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onlar için ister mağfiret dile, ister onlar için mağfiret dileme (hiç fark etmez)! Eğer onlar için yetmiş def`a da istiğfâr etsen, Allah onları aslâ bağışlamayacaktır! Bu, şübhesiz ki onların, Allah`ı ve Resûlünü inkâr etmeleri sebebiyledir. Allah ise, (inkârlarındaki ısrarları yüzünden) fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
(Tebük Seferinden) geride bırakılan (münâfık)lar, Allah Resûlüne muhâlefet ederek(sefere çıkmayıp) oturmalarıyla sevindi(ler); mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd etmekten hoşlanmadılar ve: `Bu sıcakta sefere çıkmayın!` dediler. De ki: `Cehennem ateşi sıcaklık cihetiyle daha çetindir!` Eğer anlasalardı!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Artık kazanmakta oldukları (günahları)na bir cezâ olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Öyleyse Allah seni (Tebük Seferinden sonra) onlardan bir tâifeye döndürür de(bundan sonraki savaşlara) çıkmak için senden izin isterlerse, o takdirde de ki: `Artık ebedî olarak, benimle berâber (cihâd için) aslâ çıkmayacaksınız ve benimle birlikte hiçbir düşmanla aslâ savaşmayacaksınız! Çünki siz ilk def`a (çağrıldığınızda) oturmaya râzı oldunuz; öyleyse geride kalanlarla berâber oturun!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Onlardan ölen birinin üzerine, ebedî olarak aslâ namaz kılma ve onun kabri başında durma! Çünki onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve onlar, fâsık kimseler olarak öldüler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Onların malları ve evlâdları seni imrendirmesin! Allah bunlarla ancak (bu ısrarlı inkârları sebebiyle) onlara hem dünyada azâb etmeyi hem de (affa lâyık olmadıklarından)onların kâfir kimseler olarak canlarının çıkmasını istiyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
`Allah`a îmân edin ve Resûlü ile berâber cihâd edin!` diye bir sûre indirildiğinde, içlerinden servet sâhibi olanlar, senden izin istedi ve: `Bizi bırak, (evlerinde) oturan(kadın)larla berâber olalım!` dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
Geride kalan (kadın)larla berâber olmaya râzı oldular ve (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) kalbleri mühürlendi; artık onlar (hakkı) anlamazlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Fakat peygamber ve berâberindeki îmân edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihâd ettiler! İşte, (bütün) hayırlar ancak onlar içindir ve işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
Allah onlar için, altlarından ırmaklar akan Cennetler hazırladı; orada ebedî olarak kalıcıdırlar. İşte büyük kurtuluş budur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Ve bedevîlerden özür bahâne edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler; Allah`a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise oturdu. Onlardan inkâr edenlere yakında (pek) elemli bir azab isâbet edecektir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Allah`a ve Resûlüne sâdık kaldıkları takdirde, zayıflara da hastalara da sarf edecek bir şey bulamayanlara da (cihaddan geri kalmalarından dolayı) bir günah yoktur. (Böyle sâdık kalarak) iyilik edenlerin aleyhine (onları suçlamak için) bir yol yoktur. Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Kendilerini (savaşa katılmak üzere bir binek te`mîn ederek) bindirmen için sana geldikleri zaman: `Sizi üzerine bindireceğim bir şey (bir binek) bulamıyorum!` deyince,(kendilerinden) sarf edecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselerin aleyhine de (suçlamak için yol yoktur)!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
(Aleyhlerine) yol, ancak kendileri zengin kimseler oldukları hâlde (sırf cihâda gitmemek için) senden izin isteyenleredir. (Onlar) geride kalan (kadın)larla berâber olmaya râzı oldular; Allah da (isyanlarındaki inadları sebebiyle) onların kalblerini mühürledi; artık onlar (hakkı) bilmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
(O münâfıklar, Tebük`ten) kendilerine döndüğünüz zaman size özür beyân edecekler. De ki: `(Hiç) ma`zerette bulunmayın, size aslâ inanmayacağız! Allah, sizin haberlerinizden bir kısmını gerçekten bize bildirmiştir. (Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecek, Resûlü de! Sonra, gizli olanı ve görüneni hakkıyla bilen (Allah`)a döndürüleceksiniz; artık (O da) size, yapmakta olduğunuzu haber verecektir!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Onlara döndüğünüz zaman, kendilerin(i kınamak)dan vazgeçesiniz diye, size Allah adına yemîn edecekler. Artık onlardan yüz çevirin! Çünki onlar pisliktir! Kazanmakta oldukları (günahları)na cezâ olarak varacakları yer ise Cehennemdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
Kendilerinden râzı olasınız diye size yemîn edecekler. Fakat (siz) onlardan râzı olsanız bile, artık Allah, o fâsıklar topluluğundan aslâ râzı olmaz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
(Arabların göçebe kısmı olan) bedevîler, küfür ve nifak cihetiyle (şehirdekilerden)daha şiddetli ve Allah`ın, Resûlüne indirdiği şeylerin (o hükümlerin) hudûdunu bilmemeye daha lâyıktırlar. Allah ise, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Hem bedevîlerden öylesi vardır ki, (Allah yolunda) harcadığını zarar sayar ve(bundan kurtulmak için) sizin başınıza belâlar gelmesini bekler. (O) kötü belâ kendi başlarına gelsin! Hâlbuki Allah, Semî` (onların sözlerini hakkıyla işiten)dir, Alîm(niyetlerini hakkıyla bilen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah`a ve âhiret gününe îmân eder, (Allah yolunda) harcadığını Allah katında yakınlıklara ve peygamberin duâlarına vesîle sayar. Bilesiniz ki gerçekten o (harcadıkları şeyler), kendileri için (Allah katında) bir yakınlıktır.Allah, onları yakında rahmetine (Cennetine) koyacaktır. Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Sâbikun`un, (İslâm`a olan hizmetleriyle öne geçenlerin) birincileri olan Muhâcirler ve Ensâr ile onlara güzelce tâbi` olanlar var ya, Allah onlardan râzı olmuştur ve(onlar da) O`ndan râzı olmuşlardır ve (Allah) onlar için, altlarından ırmaklar akan Cennetler hazırlamıştır; orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. İşte büyük kurtuluş budur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Çevrenizdeki bedevîlerden münâfık olanlar da vardır. Medîne halkından da(bazıları) vardır ki, nifakta mahâret kazanmışlardır, (sen ise) onları bilmezsin! Onları biz biliriz. Onlara yakında iki def`a (dünyada ve kabirde) azâb edeceğiz; sonra da (âhirette)büyük bir azâba döndürüleceklerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Diğerleri de günahlarını i`tirâf ettiler; sâlih bir ameli, kötü olan bir başkasıyla karıştırdılar. Umulur ki Allah, onların tevbesini kabûl eder. Şübhesiz Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
Onların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini (günahlardan)temizleyesin ve onları arındırasın. Hem onlar için duâ et! Çünki senin duân onlar için(kalblerini) bir yatıştırmadır. Allah ise, Semî` (herşeyi işiten)dir, Alîm (hakkıyla bilen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Bilmediler mi ki, kullarından tevbe`yi kabûl eden ve sadakaları alan şübhesiz ancak Allahdır; Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (kullarına çok merhamet eden)de ancak Allah`dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
Ve de ki: `(Dilediğinizi) yapın! Artık yaptığınızı Allah görecek, Resûlü ve mü`minler de! Sonra yakında, gizli olanı ve görüneni hakkıyla bilen (Allah`)a döndürüleceksiniz; artık (O da) size, yapmakta olduklarınızı haber verecektir.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
(Savaşa gitmeyenlerin) diğer bir kısmı da Allah`ın emrine bırakılmış kimselerdir; onlara ya azâb eder, ya da (hikmetine binâen, kendi lütfundan) tevbelerini kabûl eder. Çünki Allah, Alîm (onların kalbinde olanı hakkıyla bilen)dir, Hakîm (hükmettiği her işte hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
Bir de (mü`minlere) zarar vermek, inkâr(larını takviye) etmek, mü`minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah ve Resûlü ile harb eden kimseye gözetleme (yeri)yapmak için bir mescid edinenler vardır. (Onlar:) `İyilikten başka bir şey istemedik` diye yemîn de edecekler. Hâlbuki Allah şâhidlik eder ki, şübhesiz onlar elbette yalancıdırlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
Orada hiçbir vakit (namaza) durma! İlk günden beri takvâ üzere kurulan (Kuba)mescid(i), elbette içinde (namaza) durmana daha lâyıktır. Orada (günahlarından)temizlenmeyi seven erler vardır. Allah da iyice temizlenenleri sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
O hâlde binâsını, Allah`dan sakınma (takvâ üzere olma) korkusu ve bir rıdvân(O`nun rızâsı) üzerine kuran (mü`min bir) kimse mi hayırlıdır; yoksa binâsını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup da onunla berâber Cehennem ateşine yuvarlanan(münâfık bir) kimse mi? Hâlbuki Allah, zâlimler topluluğunu (küfürleri sebebiyle) hidâyete erdirmez!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
Onların yaptıkları binâ, kalbleri parçalanıncaya (ölünceye) kadar, kalblerinde bir şübhe (ve nifak sebebi) olarak devâm edecektir. Allah ise, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Hakîm(her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
Şübhesiz ki Allah, mü`minlerden nefislerini ve mallarını, karşılığında Cennet hakikaten onların olmak üzere satın almıştır!(Onlar) Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (Allah tarafından onlara) Tevrât`ta, İncîl`de ve Kur`ân`da (söz verilen bu Cennet, Allah`ın) kendi üzerine hak bir va`ddir. Ve Allah`dan daha çok sözünü yerine getiren kim olabilir? Öyle ise yaptığınız bu alış-verişinizden dolayı sevinin! İşte büyük kurtuluş ise ancak budur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Hakikaten onların, Cehennem ehli oldukları kendilerine belli olduktan sonra, akrabâ bile olsalar, ne peygamberin ne de îmân edenlerin, müşrikler için mağfiret dilemeleri(doğru) olmaz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
114.
İbrâhîm`in, babası için mağfiret dilemesi ise, sâdece ona söz verdiği bir va`dden dolayı idi. Fakat gerçekten onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şübhesiz ki İbrâhîm, elbette çok içli (çok âh eden, inleyen) ve yumuşak huylu(bir peygamber) idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
Allah ise bir kavmi, kendilerini hidâyete erdirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça dalâlete düşürecek değildir. Muhakkak ki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
Şübhesiz ki göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) ancak Allah`ındır! (O) hayatverir ve (O) öldürür! Sizin için Allah`dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
And olsun ki Allah, (Tebük Seferine katılmayanlara izin vermesinden dolayı)peygamberi(ni affettiği gibi), o güçlük zamânında ona tâbi` olan Muhâcirlerle Ensârı da,içlerinden bir kısmının kalbleri nerede ise eğrilmek üzere olmasının ardından tevbeye muvaffak eyledi. Sonra da onların tevbelerini kabûl buyurdu. Çünki O, onlara karşı Raûf(çok şefkatli olan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
(Allah, seferden) geri bırakılan o üç kişinin de (tevbesini kabûl etti)! Öyle ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmış ve Allah`(dan gelecek olan)a karşı yine O`ndan başka sığınacak hiçbir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra (Allah) onları tevbeye muvaffak kıldı ki tevbe etsinler! Çünki, Tevvâb(tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (çok merhamet eden) ancak Allah`dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
120.
Medîne halkının ve çevresindeki bedevîlerin, Allah`ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından (önce) kendi canlarını düşünmeleri (doğru) olmaz! Bu, şundandır: Gerçekten onlar, kendilerine Allah yolunda (çekecekleri) bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık isâbet etmez ve kâfirleri kızdırarak ayak basacakları bir yer ve düşmana karşı kazanacakları bir zafer yoktur ki, mukabilinde kendilerine bu sebeble sâlih bir amel yazılmış olmasın! Çünki Allah, iyilik edenlerin mükâfâtını zâyi` etmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
121.
Hem (Allah yolunda) ne küçük, ne de büyük olarak sarf edecekleri bir nafaka, ne de geçecekleri bir vâdi olmaz ki, lehlerine (bir sevab olarak) yazılmış olmasın! Tâ ki Allah kendilerini, yapmakta olduklarının daha güzeliyle mükâfâtlandırsın!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
122.
Bununla berâber, mü`minler hep berâber (cihâd için) seferber olacak değillerdir. Fakat onların her kabîlesinden bir tâifenin (sefere) çıkmaları, (diğerlerinin) dîni iyice öğrenmeleri ve (seferden) kendilerine döndükleri zaman, kavimlerini (Allah`ın tehdîd ettiği hususlarda, azâbı ile) korkutmaları gerekmez miydi? Tâ ki onlar (da günahlardan)sakınsınlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
Ey îmân edenler! Kâfirlerden (öncelikle) sizin yakınınızda olanlarıyla savaşın;(öyle ki) sizde bir şiddet bulsunlar! Ve bilin ki şübhesiz Allah, takvâ sâhibleriyle berâberdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Hem bir sûre indirildiği zaman, bunun üzerine onlardan (o münâfıklardan) bazısı: `Bu, hanginizin îmânını artırdı?` der. Fakat îmân edenlere gelince, işte (her inen sûre)onların îmanlarını artırır ve onlar (bunu müjde kabûl ederek) sevinirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
125.
Kalblerinde bir hastalık (nifak) olanlara gelince ise, artık (her âyetimiz) onların küfürlerine küfür kattı ve onlar kâfir kimseler olarak öldüler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
Onlar her sene bir veya iki defa imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Fakat ne tevbe ediyorlar, ne de ibret alıyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
Hâlbuki (haklarında) bir sûre indirildiği zaman, birbirlerine (göz kırparak)bakıp: `Sizi birisi görüyor mu?` (derler), sonra da savuşurlar. Gerçekten onlar (hakkı birtürlü) anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalblerini (küfürleri sebebiyleîmandan) çevirmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
Şânım hakkı için, size kendinizden öyle (izzetli) bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, mü`minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
(Ey şefkatli Resûl!) Eğer (seni dinlemeyip senden) yüz çevirirlerse, artık de ki: `Allah bana kâfîdir! O`ndan başka ilâh yoktur! (Ben) O`na tevekkül ettim ve O, büyük arşın Rabbidir!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster