1. Tâ, Sîn, Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. Bunlar apaçık beyân eden Kitâb`ın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. (Ey Resûlüm!) Îmân edecek bir kavim için, Mûsâ ile Fir`avun`un haberinden(kıssalarından) bir kısmını sana gerçek şekliyle okuyacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Gerçekten Fir`avun o memlekette (Mısır`da) zorbalığa kalktı ve halkını (kendisine muhâlefet etmesinler diye) çeşitli fırkalara böldü. Onlardan bir kısmını (İsrâiloğullarını)güçsüz bırakmak istiyor, (yeni doğan) oğullarını boğazlıyor, kadınlarını (kızlarını) ise sağ bırakıyordu. Çünki o fesad çıkaranlardandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Hâlbuki (biz, onları bu devrelerden geçirmekle) istiyorduk ki, o memlekette güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları (insanlara) rehberler yapalım ve onları (Fir`avun`un memleketine) vâris olan kimseler kılalım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Ve onlara (İsrâîloğullarına) o memlekette imkân sağlayalım (oraya hâkim kılalım); Fir`avun ile (vezîri) Hâmân`a ve ordularına da, onlardan (İsrâîloğullarından) sakınmakta oldukları şeyi gösterelim! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Mûsâ`nın annesine ise: `Onu emzir; artık onun hakkında (başına bir şey gelmesinden) korktuğun zaman, o takdirde onu denize (Nîl`e) bırak; ve korkma, hem üzülme! Çünki biz, onu sana geri verecekleriz ve onu peygamberlerden yapacak olanlarız` diye ilhâm ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Derken onu Fir`avun âilesi bul(arak al)dı ki, tâ (bunun netîcesi) kendilerine bir düşman ve bir üzüntü olsun! Gerçekten Fir`avun, (vezîri) Hâmân ve orduları (bütün işlerinde) hatâ etmekte olan kimseler idiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Ve Fir`avun`un hanımı: `(Bu çocuk) benim için de, senin için de bir göz aydınlığı! Onu öldürmeyin! Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlâd ediniriz` dedi. Hâlbuki onlar(işin) farkında değillerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Mûsâ`nın annesinin gönlü ise, (çocuğundan başka herşeyden) bomboş olaraksabahladı. Eğer (va`dimize) inananlardan olması için kalbini (sabırla) takviye etmiş olmasaydık, nerede ise onu(n kendi çocuğu olduğunu) açığa vuracaktı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Ve (annesi, Mûsâ`nın) kız kardeşine: `Onun izini ta`kib et!` dedi. Bu yüzden (o da) onlar farkında olmadan, onu (kardeşini) uzaktan gözetledi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. Hâlbuki daha önce ona (Mûsâ`ya) süt analarını (emmeyi) men` etmiştik (de onu emzirebilecek birini arıyorlardı). Bunun üzerine (kız kardeşi): `Sizin nâmınıza onu(n bakımını) üzerine alacak olan ve kendileri ona nasîhat edecek (hayırla davranacak)kimseler olan bir âileye size rehberlik edeyim mi?` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin ve şübhesiz, Allah`ın va`dinin gerçek olduğunu bilsin! Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Nihâyet (Mûsâ`nın) gücü kemâle erip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Derken (Mûsâ,) halkının (henüz istirâhatte iken herşeyden) habersiz olduğu bir sırada şehre girdi de orada birbiriyle öldüresiye dövüşen iki adam buldu; birisi kendi kabîlesinden (İsrâiloğullarından), diğeri düşmanından (Mısırlı bir kıbtî) idi. Bunun üzerine kendi kabîlesinden olan kimse, düşmanından olana karşı, ondan (Mûsâ`dan) yardım istedi. Mûsâ da ona (o kıbtîye) bir yumruk vurdu, böylece onun hakkında (takdîr edilen) kazâya(ölümüne) sebeb oldu. (O kâfir kıbtî öldü). (Hatâen de olsa, bundan çok üzüldü ve:) `Bu,şeytanın işindendir. Gerçekten o, saptırıcı apaçık bir düşmandır!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. (Mûsâ:) `Rabbim! Doğrusu ben nefsime zulmettim; artık beni bağışla!` dedi. Bunun üzerine (Allah da) onu bağışladı. Çünki Gafûr (çok bağışlayan), Rahîm (çok merhamet eden) ancak O`dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. (Mûsâ:) `Rabbim! Beni ni`metlendirdiğin şeyler hakkı için, bir daha günahkârlara aslâ yardımcı olmayacağım!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Böylece korku içinde kalan bir kimse olarak (ve etrâfı) gözetleyerek şehirde sabahladı; bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen o kimse, (bu sefer başka birkıbtîye karşı) kendisinden (yine) imdâd istiyor! Mûsâ ona: `Doğrusu sen gerçekten apaçık bir azgınsın!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Bunun üzerine (Mûsâ,) ikisinin de düşmanı olan o kimseyi yakalamak isteyince,(Mûsâ`nın İsrâiloğullarından olan adamı azarlamasından hâdisenin iç yüzünü anlayan kıbtî korkarak) dedi ki: `Ey Mûsâ! Dün bir adamı öldürdüğün gibi (şimdi de) beni mi öldürmek istiyorsun? Demek (sen), bu memlekette ancak bir zorba olmak istiyorsun da,(arayı) düzelticilerden olmak istemiyorsun!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Sonunda (bu haberin yayılması üzerine) şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi (ve:) `Ey Mûsâ! Doğrusu (şehrin) ileri gelenler(i) seni öldürmek için hakkında müzâkere ediyorlar; hemen (bu şehirden) çık; gerçekten ben sana nasîhat edenlerdenim` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Bunun üzerine (Mûsâ) korkuya kapılan biri olarak (ve etrâfı) gözetleyerek oradan(şehirden) çıktı. `Rabbim! Beni bu zâlimler topluluğundan kurtar!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Nihâyet Medyen`e doğru yönelince: `Olur ki Rabbim, beni yolun doğrusuna ulaştırır` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Ve Medyen suyuna varınca, (kuyunun) başında (hayvanlarını) sulayan bir insan topluluğu buldu; onların gerisinde de (hayvanlarını sudan) men` etmekte olan iki kadın (iki genç kız) buldu. (Onlara:) `Bu hâliniz nedir?` dedi. (Onlar:) `Çobanlar (sulayıp) gitmeden(biz hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da yaşlı bir ihtiyardır (onları sulayamaz)` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Bunun üzerine (Mûsâ) o ikisinin yerine (hayvanlarını) sulayıverdi; sonra gölgeye çekildi de: `Rabbim! Gerçekten ben, bana indireceğin her hayra muhtâcım!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Derken o iki (genç kız)dan biri (erkeklere dönmeden, uzaktan uzağa) utana utana yürüyerek ona geldi: `Doğrusu babam, bizim için (hayvanları) sulamanın karşılığını sana vermek (örfümüze göre ikramda bulunmak) üzere seni çağırıyor` dedi. Bunun üzerine(Mûsâ) ona (kızların babası olan Şuayb`a) gelip (başından geçen) kasas`ı (o hikâyeyi)kendisine anlatınca, (o:) `Korkma, o zâlimler topluluğundan kurtuldun!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. O iki (genç kız)dan biri: `Ey babacığım, onu ücretle (çoban) tut; çünki ücretle tuttuğun kimselerin en hayırlısı, o kuvvetli, emîn olandır` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. (Şuayb) dedi ki: `Doğrusu ben, sekiz sene bana ücretle çalışmana karşılık, şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Fakat on (seney)e tamamlarsan, artık (o) senin tarafından (bir lütuf)dur. Yoksa sana zorluk çıkarmak istemem. İnşâallah beni sâlih kimselerden bulacaksın!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. (Mûsâ:) `Bu (sözleşme) benimle senin arandadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam, o hâlde bana düşmanlık (bir kızgınlık) yok. Çünki Allah, söylemekte olduğumuza vekîldir` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Nihâyet Mûsâ, süreyi tamamlayıp âilesiyle yola çıktığında, Tûr (Dağı) tarafından bir ateş fark etti. Âilesine: `(Siz burada) durun; doğrusu ben bir ateş fark ettim; belki oradan size bir haber yâhut ısınasınız diye ateşten bir parça getiririm` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Sonunda oraya gelince, o mübârek yerdeki vâdinin sağ kıyısındaki ağaç(cihetin)den (kendisine) şöyle seslenildi: `Ey Mûsâ! Şübhesiz ki ben, gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah`ım!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. `Ve asânı (yere) bırak!` (Mûsâ asâsını bıraktı.) Birden onu sanki o yılanmış gibi hareket eder görünce, geri dönen bir kimse olarak ve arkasına bakmadan kaçtı! (Bunun üzerine denildi ki:) `Ey Mûsâ! Beri gel ve korkma! Çünki sen emniyet içinde olanlardansın!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. `Elini yanına (koynuna) sok; (bir rahatsızlık belirtisi olmaksızın) kusursuz, bembeyaz (parlayan ve nûr saçan bir el) olarak çıksın! Korkudan (açılan) kanadını(ellerini)de kendine çek; işte bu ikisi (asân ve elin), Fir`avun ve ileri gelenlerine karşı Rabbinden sana (verilmiş) iki mu`cizedir. Çünki onlar, bir fâsıklar topluluğu oldular!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. (Mûsâ) dedi ki: `Rabbim! Doğrusu ben, onlardan bir adam öldürmüştüm; bu yüzden beni öldürmelerinden korkarım!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. `Kardeşim Hârûn ise, o benden lisân cihetiyle daha düzgündür; onu da beni tasdîk eden bir yardımcı olarak benimle berâber gönder. Çünki ben, (onların) beni yalanlamalarından korkarım.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. (Allah) buyurdu ki: `Senin pazunu, kardeşinle kuvvetlendireceğiz ve ikinize öylebir kuvvet vereceğiz ki, artık mu`cizelerimiz sâyesinde size (zarar vermeye)erişemeyecekler. Siz ve size tâbi` olanlar, üstün gelen kimseler (olacak)sınız.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Nihâyet, Mûsâ apaçık mu`cizelerimizle onlara gelince: `Bu, uydurulmuş bir sihirden başka bir şey değildir; hem önceki atalarımızdan bunu işitmedik` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Mûsâ şöyle dedi: `Rabbim, kendi katından kimin hidâyet getirdiğini ve dünyanın(güzel) âkıbetinin (Cennetin) kimin olacağını en iyi bilendir. Şu şübhesiz ki, zâlimler kurtuluşa ermezler.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. Fir`avun ise: `Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka hiçbir ilâh bilmiş değilim; ey Hâmân! Haydi benim için çamurun üzerinde ateş yak da (tuğla i`mâl edip) bana bir kule yap; belki Mûsâ`nın İlâhına muttali` olurum (O`nu görürüm). Çünki şübhesiz ben onu gerçekten yalancılardan sanıyorum` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Böylece o (Fir`avun) ve askerleri o memlekette haksız yere büyüklük tasladı ve gerçekten kendilerinin bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Bunun üzerine onu ve askerlerini yakaladık da onları denize atıverdik. Artık bak, o zâlimlerin âkıbeti nasıl oldu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Hem onları, (insanları) ateşe çağıran öncüler kıldık; (onlar) kıyâmet günü de yardım olunmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. Ve bu dünyada onların peşine bir lâ`net taktık. Kıyâmet günü ise onlar, çirkin kılınmış kimselerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Celâlim hakkı için, (önceki asırlarda azgınlık yapan) ilk nesilleri helâk ettikten sonra, insanlar için (hakikatleri gösteren) deliller ve bir hidâyet ve bir rahmet olmak üzere Mûsâ`ya o Kitâb`ı (Tevrât`ı) verdik; olur ki ibret alırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. (Ey Habîbim!) Hâlbuki Mûsâ`ya o emri vahyettiğimiz zaman, (sen, Tûr`un) batı tarafında değildin, (buna) şâhid olanlardan da değildin! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Fakat biz ise, (Mûsâ`dan sonra) nice nesiller yarattık da onların üzerine ömürler uzadı (uzun zamanlar geçti)! Ve (sen, onlar hakkındaki bu) âyetlerimizi (kendilerinden öğrenerek) onlara okumak üzere, Medyen halkı arasında oturan bir kimse değildin; fakat biz (seni peygamber olarak) gönderici (ve sana bu kıssaları anlatıcı)larız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. (Mûsâ`ya) seslendiğimiz zaman da Tûr`un yanında değildin; fakat senden önce kendilerine bir korkutucu gelmemiş olan bir kavmi (Allah`ın azâbı ile) korkutman için Rabbinden bir rahmet olarak (seni onlara gönderdik); olur ki onlar ibret alırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Ellerinin takdîm ettiği şeyler (işlediği günahlar) yüzünden başlarına bir musîbet isabet edip de: `Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de senin âyetlerine uyupmü`minlerden olsaydık!` diyecek olmasalardı (biz seni göndermezdik)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Fakat onlara katımızdan hak gelince: `Mûsâ`ya verilenin benzeri (bir mu`cize, ona da) verilmeli değil miydi?` dediler. (Onlar) daha önce Mûsâ`ya verileni de inkâr etmemişler miydi? `(Tevrât ve Kur`ân) birbirini destekleyen iki sihirdir` deyip; `Şübhesiz biz hepsini inkâr eden kimseleriz` demişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. De ki: `Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, o hâlde Allah katından, bu ikisinden (Kur`ândan ve Tevrât`tan) daha doğru bir kitab getirin de, (ben) ona uyayım!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. Fakat sana cevab veremezlerse, artık bil ki (onlar) ancak (nefislerinin) arzularına uymaktadırlar. Hâlbuki Allah`dan bir yol gösterici olmaksızın, (nefsinin) arzusuna uyandan daha sapık kimdir? Şübhe yok ki Allah, o zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Bundan önce kendilerine kitab verdiğimiz o kimseler ki, onlar buna (Kur`ân`a da)îmân ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. Ve onlara (Kur`ân) okunduğu zaman: `(Biz) ona îmân ettik; şübhesiz ki o, Rabbimizden (gelen) haktır; zâten biz ondan önce de Müslüman kimseler idik` derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. İşte onlara, (her iki kitâba da îmân etmelerinden ve) sabretmelerinden dolayı mükâfâtları iki def`a verilecektir; ve (onlar) kötülüğü iyilikle def` ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Boş söz işittikleri zaman ise, ondan yüz çevirirler ve: `Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de sizedir; size selâm olsun; (biz) câhilleri (arkadaş edinmek) istemeyiz` derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. (Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz ki sen, sevdiğin kimseyi hidâyete erdiremezsin; fakat Allah, dilediği kimseyi hidâyete erdirir. Çünki O, hidâyete erecek olanları en iyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Bir de; `(biz) seninle berâber hidâyete tâbi` olursak, yurdumuzdan hemen çıkarılırız` dediler. Hâlbuki onları, katımızdan bir rızık olarak herşeyin mahsûllerinin(toplanıp) ona getirildiği, emîn bir hareme (Mekke`ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu(üzerlerindeki ni`metimizi) bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. Hâlbuki (bol ve rahat) geçimleri ile şımarmış nice şehir (halkını) helâk ettik. İşte şu (harâb olmuş) meskenleri! Kendilerinden sonra (oralarda) ancak pek az oturulabilmiştir. Çünki (onlara) vârisler, biz olmuşuzdur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. Rabbin ise, onların ana (şehir)lerinde, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe o memleketleri helâk edici değildir. Zâten (biz), halkı zâlim kimseler olan şehirlerden başkasını helâk ediciler değiliz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Hâlbuki size verilen herşey, ancak dünya hayâtının (geçici) menfaati ve ziynetidir. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha devamlıdır. Hiç akıl erdirmez misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. O hâlde, kendisine güzel bir va`dde bulunduğumuz (şekilde) sonunda ona kavuşacak olan o kimse, (hiç) kendisine dünya hayâtının (geçici) zevkini yaşattığımız, sonra kıyâmet günü (azâb için) hazır edilmişlerden olan o kimse gibi midir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Ve o gün (Allah), onlara (o müşriklere) seslenir de: `(Kendilerini bana ortak)zannetmekte olduğunuz ortaklarım nerede?` buyurur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Aleyhlerine (azâbımıza dâir) söz hak olanlar der ki: `Rabbimiz! Bizim azdırdığımız kimseler (işte) şunlardır. (Biz) nasıl azdıksa, onları da (öyle) azdırdık.(Onlardan) sana (sığınıp) uzaklaştık! (Zâten onlar, nefislerinin peşindeydiler de) bize tapmıyorlardı.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Ve (o gün müşriklere:) `(Allah`a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın!` denilir de onları çağırırlar; fakat kendilerine cevab vermezler ve (karşılarında) azâbı görürler. Ne olurdu, onlar gerçekten hidâyete ermiş olsalardı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Artık o gün (Allah) onlara seslenir de: `Peygamberlere ne cevab verdiniz?` buyurur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. İşte o gün haberler onlara körleşmiş (gizli kalmış)tır; artık onlar birbirlerine (de birşey) soramazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Fakat tevbe edip îmân eden ve sâlih amel işleyen kimseye gelince, işte onun kurtuluşa erenlerden olması umulur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Rabbin ise, dilediğini (dilediği gibi) yaratır ve seçer. Onların (o kulların, bu yaratılışta) seçme hakkı yoktur. Allah (onların) ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzeh ve pek yücedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. Çünki Rabbin, (onların) sîneleri neyi gizler ve neyi açıklarsa bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Hem O, kendisinden başka ilâh olmayan Allah`dır. Başta da sonda da (dünyada da âhirette de) hamd, O`na mahsustur. Hüküm de O`nundur ve ancak O`na döndürüleceksiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. De ki: `Söyleyin bakalım! Eğer Allah, geceyi üzerinizde kıyâmete kadar devamlı kılacak olsa, Allah`dan başka size bir ışık getirecek ilâh kimdir? Hiç (söz) dinlemez misiniz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. De ki: `Söyleyin bakalım! Eğer Allah gündüzü üzerinizde kıyâmete kadar dâimî kılacak olsa, Allah`dan başka, içinde istirâhat edeceğiniz bir geceyi size getirecek ilâh kimdir? Hiç (hakkı) görmez misiniz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. `Hâlbuki (Allah) rahmetinden sizin için geceyi ve gündüzü (bir ni`met) kıldı ki,(geceleyin) onda istirâhat edesiniz ve (gündüzün) O`nun fazlından (rızkınızı) arayasınız ve tâ ki şükredesiniz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Ve o gün (Allah), onlara (o müşriklere) seslenir de: `(Kendilerini bana ortak)zannetmekte olduğunuz ortaklarım nerede?` buyurur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. Hem (o gün) her ümmetten (kendi peygamberlerini) bir şâhid (olarak) çıkarırız da(o ümmetlere): `(Sizi emirlerime uymaktan alıkoyan) delîlinizi getirin!` deriz; o zaman şübhesiz hakkın Allah`a âid olduğunu bilmişlerdir ve uydurmakta oldukları şeyler kendilerinden kaybolup gitmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Hakikaten Karun, Mûsâ`nın kavminden idi. Fakat onlara karşı azgınlık etmişti. Ve ona öyle hazînelerden vermiştik ki, gerçekten onun (hazînelerinin) anahtarları(nı taşımak)güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. O zaman kavmi ona şöyle demişti: `Böbürlenme! Çünki Allah, böbürlenenleri sevmez!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. `Allah`ın sana verdiği (servet) ile âhiret yurdunu ara (bol hayır yap); dünyadan da nasîbini unutma; Allah sana nasıl iyilik ettiyse, (sen de) öyle iyilik et! Ve yeryüzünde fesad (çıkarmaya yol) arama! Çünki Allah, fesad çıkaranları sevmez.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. (Karun:) `Bu (servet) bana ancak, bende bulunan bir bilgi sâyesinde verildi` dedi. Ama (o) bilmedi mi ki şübhesiz Allah, kendisinden önceki nesillerden, ondan kuvvetçe daha güçlü ve (mal) toplama cihetiyle daha çok (varlıklı) olan kimseleri gerçekten helâk etmiştir. (Allah, onların ne yaptığını bildiği için) o günahkârlara, (azarlayarak sorgulanmalarının dışında öğrenmek üzere) günahlarından sorulmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Derken, ziyneti içinde (ihtişâmla) kavminin karşısına çıktı. Dünya hayâtını isteyenler dedi ki: `Keşke Karun`a verilen (servet) gibi bizim de olsa; şübhesiz o elbette büyük bir nasib sâhibidir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Kendilerine ilim verilenler ise dedi ki: `Yazıklar olsun size! Îmân edip sâlih amel işleyen bir kimse için, Allah`ın sevâbı daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Nihâyet, onu da sarayını da yere geçiriverdik; artık Allah`a karşı ona yardım edecek bir topluluk da olmadı. Kendi kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. Dün onun yerinde olmayı temennî edenler, (ertesi sabah): `Vay! Demek şu gerçek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve (dilediğine de) daraltıyor. Eğer Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, elbette bizi de yere batırırdı. Vay! Demek şu gerçek ki, kâfirler kurtuluşa ermeyecek!` demeye başladılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. İşte âhiret yurdu! (Biz) onu yeryüzünde büyüklenmeyi ve fesâdı istemeyenlere veririz. (Güzel) âkıbet ise, takvâ sâhiblerinindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Kim iyilikle gelirse, artık ona ondan daha hayırlısı vardır. Kim de kötülükle gelirse, kötülükleri yapanlar, artık ancak yapmakta olduklarıyla cezâlandırılırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. (Ey Resûlüm!) Şübhesiz ki Kur`ân`ı (tebliğ ve onunla amel etmeyi) sana farz kılan(Allah), elbette seni dönülecek yere (Mekke`ye) iâde edicidir. De ki: `Rabbim kimin hidâyetle geldiğini ve kimin apaçık bir dalâlet içinde olduğunu en iyi bilendir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Hâlbuki (sen) bu Kitâb`ın sana vahyedileceğini ummuyordun; (bu) ancak Rabbinden bir rahmet olarak (sana vahyedildi); öyle ise sakın kâfirlere arka çıkma! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Ve Allah`ın âyetleri sana indirildikten sonra, sakın seni (onlardan) alıkoymasınlar;artık Rabbine da`vet et; ve sakın müşriklerden olma! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Hem Allah ile berâber başka bir ilâha yalvarma! O`ndan başka ilâh yoktur. O`nunZât`ından (ve rızâsına uygun olandan) başka herşey, helâk olucudur. Hüküm O`nundur ve ancak O`na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster