Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir. Sûrede temel konu olarak, inançları sebebiyle öldürülmekten kurtulmak içinbir mağaraya sığınan gençlerin mucizevî hâlleri, ayrıca Hz. Mûsâ ile Zülkarneyn konu edilmektedir.
1.
(1-2-3-4) Hamd O Allah’a ki, (inkarcı sapıkları) kendi katından şiddetli bir azâb ile korkutmak; iyi-yararlı amellerde bulunan mü’minleri, içinde devamlı kalacakları güzel bir mükâfatla müjdelemek ve «Allah çocuk edindi» diyenleri uyarmak için kulu (Muhammed’e) kitabı indirdi ve onda hiçbir eğrilik meydana getirmedi; onu dosdoğru sapasağlam tuttu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
2.
(1-2-3-4) Hamd O Allah’a ki, (inkarcı sapıkları) kendi katından şiddetli bir azâb ile korkutmak; iyi-yararlı amellerde bulunan mü’minleri, içinde devamlı kalacakları güzel bir mükâfatla müjdelemek ve «Allah çocuk edindi» diyenleri uyarmak için kulu (Muhammed’e) kitabı indirdi ve onda hiçbir eğrilik meydana getirmedi; onu dosdoğru sapasağlam tuttu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
(1-2-3-4) Hamd O Allah’a ki, (inkarcı sapıkları) kendi katından şiddetli bir azâb ile korkutmak; iyi-yararlı amellerde bulunan mü’minleri, içinde devamlı kalacakları güzel bir mükâfatla müjdelemek ve «Allah çocuk edindi» diyenleri uyarmak için kulu (Muhammed’e) kitabı indirdi ve onda hiçbir eğrilik meydana getirmedi; onu dosdoğru sapasağlam tuttu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
(1-2-3-4) Hamd O Allah’a ki, (inkarcı sapıkları) kendi katından şiddetli bir azâb ile korkutmak; iyi-yararlı amellerde bulunan mü’minleri, içinde devamlı kalacakları güzel bir mükâfatla müjdelemek ve «Allah çocuk edindi» diyenleri uyarmak için kulu (Muhammed’e) kitabı indirdi ve onda hiçbir eğrilik meydana getirmedi; onu dosdoğru sapasağlam tuttu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
(Allah çocuk edindi) iddiasiyle ilgili ne kendilerinin, ne de babalarının bir bilgisi var. Ağızlarından çıkan söz ne büyük! Onlar yalandan başka bir şey söylemezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Bu söze (Kur’ân’a) inanmıyacak olurlarsa, arkalarından üzüntü duyup hayıflanarak kendini yoksa tüketecek misin ?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Şüphesiz ki biz yeryüzünde bulunan şeyleri ona bir süs yaptık, tâ ki onlardan (insanlardan) hangisinin daha güzel-iyi amel ettiğini deneyelim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Yoksa sen mağara ve yazılı levha sahiplerini bizim şaşılacak âyetlerimizden mi sandın ?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Hani bir grup genç, mağaraya çekilmişler ve : «Ey Rabbimiz ! Bize kendi katından bir rahmet ver; işimizde doğruyu göster de bizi başarılı kıl» demişlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Bu sebeple mağarada nice yıllar onların kulakları üzerine (duymamaları için engel) koyduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Sonra da iki gruptan hangisinin mağarada ne kadar kaldıklarını daha iyi hesaplamasını belirlemek için onları uyandırıp kaldırdık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Biz sana onların başından geçen olayı anlatıyoruz; onlar Rablerine imân eden bir grup genç idi; biz de onların doğru yolu bulup (Rablarına daha çok) bağlanmalarını artırdık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
Ve (hükümdarın karşısında) ayakta durup, «bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbıdır, ondan başka hiçbir tanrıya mümkün değil tapmayız ; bunun aksini söylersek ancak yalan söylemiş oluruz,» dedikleri zaman kalblerini (dayanma ve sebat gösterme duygusuyla) pekiştirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
İşte şu bizim milletimiz, Allah’tan başka ilâhlar edindiler; onların (ilâh) olduğuna karşılık açık delil ve belge getirselerdi ya.. Artık Allah’a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
Onlardan da, Allah’tan başka taptıklarından da ayrılıp çekildiğiniz zaman mağaraya yerleşin ki Rabbiniz üzerinize kendi rahmetinden yaysın ve işlerinizi de size uygun ve yararlı şekilde hazırlasın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Bir görsen, Güneş doğunca mağaralarının sağına meyleder; batınca da onların sol tarafını kesip geçer. Onlar mağaranın genişçe bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın açık belgelerinden biridir. Allah kimi doğru yola iletirse, o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, artık onun için irşâd edecek bir dost ve yardımcı bulamazsın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Onları uyanık sanırsın, oysa uyku halindedirler; sağa sola onları çevirip dururuz. Köpekleri de iki kolunu eşiğine uzatmış vaziyette. Onları bir görseydin dönüp onlardan kaçardın ve için korku dolup ürperirdin.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Kendi aralarında birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırıp kaldırdık. Onlardan bir sözcü, «ne kadar burada eyleştiniz ?» dedi. «Ya bir gün, ya da daha az bir süre...» dediler. «Ne kadar kaldığımızı Allah daha iyi bilir. Şimdi siz şu gümüş paranızla birinizi şehre gönderin de daha iyi ve temiz bir yiyeceğe bakıp ondan size bir rızık getirsin ; (alış-veriş ederken) ince ve nazik davransın, sakın sizi birine sezdirmesin !» dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Çünkü onlar elbette üzerinize çıkıp gelirlerse, ya sizi taşlayarak öldürürler, ya da kendi dinlerine döndürüler ve o takdirde ebediyen kurtuluş bulamazsınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Böylece, Allah va’dinin hak olduğunu, Kıyametin kopuşunda hiçbir şüphe bulunmadığını bilmeleri için (insanları) onların durumu hakkında bilgi sahipleri kıldık. Öyle ki, halk onların durumuyla İlgili kendi aralarında tartışıp duruyorlardı: «Onların üzerine bir bina yapın» diyorlardı. Halbuki Rableri onları çok iyi bilendir. Görüşleri üstün gelenler ise, «and olsun ki, onların üzerine elbette bir mescid kurmalıyız!» dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Mağaradakiler üçtür, dördüncüleri köpekleridir, derler. Beştir, altıncıları köpekleridir, derler. Bu, gaybe taş atmaktır. Kimi de, yedidir, sekizincileri köpekleridir, derler. De ki: Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onları pek az kimseden başkası bilmez. Onlar hakkında (şu) ortaya konulandan fazlasiyle tartışma ve onlar hakkında hiç kimseden bir şey sorma.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
(23-24) Hiçbir şey için «ben bunu mutlaka yarın yapacağım» deme ; ancak Allah dilerse yapacağım, de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve de ki: Umulur ki Rabbim beni bundan daha yakın doğruya eriştirir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
(23-24) Hiçbir şey için «ben bunu mutlaka yarın yapacağım» deme ; ancak Allah dilerse yapacağım, de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve de ki: Umulur ki Rabbim beni bundan daha yakın doğruya eriştirir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
De ki: Onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını (gizli kapalı hususlarını) bilmek Allah’a aittir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların O’ndan başka bir dostu ve yardımcısı yoktur. O, hiç kimseyi hükmünde ortak tutmaz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Artık sen Rabbinin kitabında sana vahyolunanı oku. O’nun sözlerini değiştirecek yoktur ve sen O’ndan başka bir dayanak ve sığınak da elbette bulamazsın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Sabah akşam Allah’ın rızasını dileyerek Rabbına duâ edip yönelenlerle beraber kendine sabretme gücünü ver. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan (hakka gönül veren kimsesiz fakir mü’minlerden) ayırma ve bir de kalbini bizi anmaktan gaflete düşürdüğümüz, hevesinin peşine takılmış kimseye uyma. Zaten o işinde sınırı aşmıştır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
De ki: Hak, Rabbindendir; artık isteyen imân etsin, isteyen inkâra sapsın. Şüphesiz ki biz, zâlimler için ihata duvarları (şeklinde) her taraftan kendilerini kuşatacak bir ateş hazırlamışızdır. Eğer (susuzluktan) sızlanıp yardım isterlerse onlara, (içerken) yüzleri kavuran erimiş katran gibi kalınca bir su verilir. Ne kötü içecektir o! Ve Cehennem de ne fena oturulacak yerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Şüphesiz ki, imân edip güzel f yararlı amellerde bulunanlar var ya,^ doğrusu biz güzel-yararlı amellerde! bulunanların ecrini (mükâfatını) boşa çıkarmayız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
İşte onlar için altlarından ırmaklar akan ADN Cennetleri var; orada altın bileziklerle süslenirler; ince ve kalın nefis ipekli yeşil kumaştan elbise giyerek tahtlar üzerine kurulurlar. Ne güzel sevap ve ne güzel oturulacak yerlerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
Onlara iki adamı misâl olarak ver: Birine iki üzümbağı vermiş ve ikisinin de etrafını hurmalarla çevirmişiz ve aralarında ekin meydana getirmişiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
O iki bağ da yemişlerini verdi, hiçbir şey eksik bırakmadı ve ikisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
O adamın ayrıca geliri de var. O sebeple arkadaşıyla yüzyüze konuşurken ona dedi ki: Doğrusu ben hem malca senden zenginim, hem de aile fertleri bakımından senden daha aziz ve şerefliyim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
(35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet’in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rabbime döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
(35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet’in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rabbime döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Arkadaşı onunla konuşurken cevap verip dedi ki: «Seni önce topraktan, sonra bir damla sudan yaratıp sonra da seni düzenleyip bir adam şekline sokan Rabbini mi inkâr ettin ?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
«Bahçene girdiğin zaman beni malca ve evlâdca kendinden az görsen bile, maşaallah, kuvvet ancak Allah iledir, demeli değil miydin ?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
(40-41) «Olabilir ki Rabbim bana senin bahçenden daha hayırlısını verir ve seninkinin üzerine gökten bir âfet indirir de kaygan-verimsiz bir yere dönebilir veya suyu çekiliverir de artık bir daha onu arayıp bulamazsın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
(40-41) «Olabilir ki Rabbim bana senin bahçenden daha hayırlısını verir ve seninkinin üzerine gökten bir âfet indirir de kaygan-verimsiz bir yere dönebilir veya suyu çekiliverir de artık bir daha onu arayıp bulamazsın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Beklenen oldu, meyvesini (felâket) her taraftan çevirdi. Sabahlayıp durumu görünce, ona harcadığına karşı ellerini oğuşturarak (hayıflanıyordu).! Bahçesi ise, çardakları çökmüş bir görünümdeydi. Ah keşke Rabbıma hiçbir şeyi ortak koşmasaydım ! diyordu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Ona Allah’tan başka yardım edecek bir çevre ve topluluğu da yoktu; kendi kendine yardım edecek durumda da değildi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
İşte burada sâhiblilik, kuvvet ve yardım Hakk olan Allah’a aittir. O sevabca da, cezaca da (en âdil) en hayırlıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Onlara Dünya hayatının misâlini şöyle ver: O, gökten indirdiğimiz suya benzer ki, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karışır, derken (çok geçmeden) rüzgârın savuracağı çer-çöpe döner. Allah her şeyin üstünde (sınırsız) kudret sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Mal ve oğullar Dünya hayatının süsleridir. Baki kalan güzel-yararlı ameller ise Rabbının yanında se-vâbca da daha hayırlıdır, emel ve umutça da daha hayırlıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
O gün dağlan yerinden ayırıp yürütürüz. Yeryüzünü düz ve pürüzsüz görürsün. (İnsanları) kaldırıp mahşer alanına toplarız da onlardan hiçbirini geride bırakmamış oluruz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
(Hepsi de) saf saf Rabbınıza arzedilmişlerdir. And olsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi bize geldiniz. Ama (ne yazık ki) size va’dimizi gerçekleştirecek bir yer ve zaman belirlemediğimizi iddia edip durdunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
Amel defteri konulmuştur. Suçlu günahkârların onda yazılı bulunanlardan titreyerek korktuklarını görürsün. «Eyvah bize, bu nasıl bir defterdir ki, küçük büyük bir şey bırakmayıp hepsini sayıp dökmüştür!» derler. (Dünya’da) işlediklerini (önlerinde) hazır bulurlar. Rabbin hiçbir kimseye haksızlık etmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Hani bir zamanlar meleklere, «Âdem’e secde edin» demiştik de onlar hemen secde etmişlerdi; ancak İblîs değil; o cinlerden idi, Rabbının buyruğunun dışına çıkmıştı. Böyle iken beni bırakıp da onu ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz ?! Oysa onlar size düşmandırlar. Zâlimler için ne kötü bir değiştirme !Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Ben onları, ne göklerle yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şâhid kılmadım (hazır bulundurmadım) ve ben saptıranları da (hiçbir zaman) yardımcı edinmedim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
O gün (Allah) «iddia edip durduğunuz ortaklarımı çağırın» buyuracak. Onlar da çağıracaklar ama kendilerine onlar cevap veremiyecekler ; aralarına ateşten bir dere koyacağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
Günahkâr suçlular Cehennem’i görürler de ona düşeceklerini iyice anlarlar, ama bundan çevrilip kurtulacak bir yer bulamıyacaklar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
And olsun ki biz bu Kur’ân’da insanlara (bilgiler, ibretler ve öğütler alınacak) her türlü misâli birer birer, tekrar tekrar açıkladık, insan her şeyden çok tartışıp durandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Kendilerine doğru yolu (gösteren) geldiği halde insanları imân etmekten ve Rablarından bağışlanmalarını dilemekten alıkoyan şey, kendilerine de öncekiler hakkında uygulanan (ilâhî) sünnetin gelmesini veya azabın kendilerine yönelip gelmesini (beklemeleridir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfredenler ise, hakkı bâtılla yerinden kaydırıp çürütmek için uğraşıp dururlar. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alay konusu edinirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Rabbının âyetleri kendine öğüt yollu hatırlatıldığı halde ondan yüzçevirenden ve ellerinin önce işleyip öne sürdüklerini unutandan daha zâlim kim vardır ? Şüphesiz ki biz onların kalbleri üzerine anlamalarını engelleyecek perdeler gerdik ve kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Onları doğru yola çağırsan, yine de doğru yolu asla bulamazlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Rabbin rahmet sahibi olup bağışlayandır. Eğer onları kazanıp elde ettiklerinden dolayı yakalayıp (hesaba çekseydi) elbette onlara azabı acele ederdi. Ama onlar için va’dedilen bir vakit vardır; (o vakit gelince artık) ondan kaçıp sığınılacak hiçbir yer bulamıyacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
İşte zulmettikleri zaman yok ettiğimiz kasabaların kalıntıları ortada) ! Onların da yok edilmelerine bir süre belirlemiştik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Hani bir zaman Musa, genç (arkadaşına) ben iki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar hiç durmadan gideceğim, ya da (bu uğurda) yıllar geçireceğim, demişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unuttular. Balık ise, denize bir delikten girip yolunu bulmuştu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
Orayı geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına, «azığımızı faize getir; and olsun ki, bu yolculuğumuzdan yorgun ve bitkin düştük, demişti.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
O da, «gördün mü, o kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuştum, onu hatırlamamı bana ancak şeytan unutturdu. Balık ise denizde şaşılacak şekilde yolunu tutup gitmiş,» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Böylece onlar kendisine yanımızdan bir rahmet verdiğimiz ve katımızdan bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Musa ona dedi ki: «Öğretildiğin ilimden bana, doğruya iyiye ileten hususları öğretmen için sana uyayım mı ?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
Musa ona: «İnşaallah beni sabırlı bulursun, hiçbir işde sana karşı gelmiyeceğim» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
O: «O halde bana uyacaksan, ben sana anlatmadıkça hiçbir şeyden (sebep ve iç yüzünden) sorma» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
Anlaşıp gittiler. Sonunda bir gemiye bindiler, derken o kul gemiyi deldi. Musa ona : «içindekilerini boğmak için mi onu deldin ? Doğrusu korkunç bir şey yaptın !» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Derken yollarına devam ettiler ; sonunda bir oğlan çocuğuna rastladılar. O kul, o oğlanı öldürdü. Musa: «Bir cana karşılık olmaksızın tertemiz masum bir canı mı öldürdün ? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın !» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
76.
Musâ ona: «Bundan böyle senden bir şey sorarsam, artık bana arkadaşlık etme» dedi. (Çünkü o zaman) benden yana özür (beyân edecek ortama) gelmişsin demektir. (Artık mâzur sayılabilirsin).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Yine yollarına devam ettiler, derken bir kasaba halkına vardılar ve onlardan yiyecek istediler. Onlar bu iki (yabancıyı) misafir edinmekten kaçındılar. O kasabada yıkılmağa yüz tutmuş bir duvara rastladılar; o kul onu doğrulttu. Musâ: «İsteseydin buna karşılık ücret alırdın» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
O kul: «İşte bu benimle senin ayrılmamız! O sabredemediğin şeylerin yorumunu sana anlatacağım :Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Gemiye gelince, o, denizde iş gören birkaç yoksulundu, onu kusurlu kılmak istedim ki arkalarında (veya önlerinde) her (sağlam) gemiyi zorla alan bir hükümdar bulunuyordu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Oğlana gelince, onun ana-babası ikisi de mü’min kişilerdi, çocuğun onları azgınlığa ve küfre itmesinden endişe ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Rablarının onun yerine onlara temizlikçe daha hayırlısını, merhametçe de daha yakınını vermesini diledik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Duvara gelince, o, şehirde iki yetim erkek çocuğa aitti, altında onlar için bir hazine bulunuyordu ; ana-babaları da iyi insanlardı. Rabbim o iki çocuğun rüşde erip hazinelerini çıkarmalarını, kendi katından bir rahmet olarak diledi. Ben bu hususları kendi görüşümle yapmadım, işte sabredemediğin hususların yorumu budur!» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Şüphesiz ki biz onu yeryüzünde kudretli biçimde yerleştirip imkân verdik ve ona (gereken) her şeyden (kolaylaştırıcı bir) sebep verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
Sonunda Güneş’in battığı yere (iyice batı cihetine) ulaştı; onu kara balçıklı bir suya batar (görünümünde) buldu. O kesimde bir millete rastladı. Biz de ona: «Ey Zülkarneyn ! Ya azaba uğratırsın, ya da haklarında güzel muamelede bulunabilirsin, (bu hususta serbestsin)» dedik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
De ki: Kim zulmederse, ona azâb edeceğiz; sonra da o Rabbına döndürülür. O da ona görülmedik bir azâb ile azâb eder.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Ama kim imân edip iyi-yararlı amelde bulunursa, ona da en güzel mükâfat vardır ve ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Tâ ki Güneş’in doğduğu yere (iyice doğu kesimine) ulaşınca, Güneş’i öyle bir millet üzerine doğuyor buldu ki, onlara Güneş’ten korunacak bir siper yapmamıştık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
Tâ ki, iki sed arasına ulaştığında, onların önünde neredeyse hiç söz anlamaz bir millete rastladı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
Onlar: «Ey Zülkarneyn ! Doğrusu şu Ye’cûc - Me’cûc yeryüzünde durmadan fesâd çıkarıyorlar; bizimle onlar arasında bir SED yapman için sana bir harç (gereken vergi ve masrafı) versek olmaz mı ?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Zülkarneyn onlara dedi ki: «Rabbimin bana verdiği imkân, kudret ve iktidar daha hayırlıdır. Bununla beraber siz gücünüzle bana yardım edin de sizinle onlar arasına sağlam bir SED yapayım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
Bana demir kütleleri getirin». Bununla iki dağ arasını (doldurup eşit duruma gelince) Zülkarneyn, «körükleyin !» diye emretti. Sonunda demirler ateş haline gelince, «bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
Artık o Ye’cûc - Me’cûc ne onu aşabildiler, ne de bir gedik açmaya güç getirebildiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Zülkarneyn: «Bu Rabbimden verilen bir rahmettir. Rabbimin belirlediği vakit gelince bunu yerle bir eder. Rabbimin verdiği söz haktır, (hedefinden, amacından) şaşmaz,» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
O gün onları bırakırız da dalgalanır halde kaynaşırlar. Sûr’a üflenince onları hep biraraya getiririz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
(100-101) Beni anmak (öğüdümü kabullenmek) hususunda gözle/i perdeli olup (Kur’ân’ı) dinlemeye tahammülleri olmayan kâfirlere o gün Cehennem’i gösterip karşı karşıya getiririz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
(100-101) Beni anmak (öğüdümü kabullenmek) hususunda gözle/i perdeli olup (Kur’ân’ı) dinlemeye tahammülleri olmayan kâfirlere o gün Cehennem’i gösterip karşı karşıya getiririz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
O küfredenler beni bırakıp kullarımı kendilerine yardımcı dost (ve ilâh) edineceklerini mi sanırlar ? Şüphesiz ki kâfirlere (Cehennem’i) konak olarak hazırladık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
De ki, (Kıyamet günü) amelleri cihetiyle en çok zarara uğrayanları size haber vereyim mi ?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Onlar ki Dünya hayatında inkârlarından dolayı işleri boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel-yararlı İş yaptıklarını sanıyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
Onlardır ki, Rablerinin âyetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr etmişlerdir. O sebeple amelleri boşa gitmiştir. Kıyamet günü onlar için bir tartı tutmayacağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
İşte bu inkârlarından, âyetlerimi ve peygamberlerimi alaya aldıklarından dolayı cezaları Cehennem’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara ise, Firdevs Cennetleri onlar için konaktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
De ki: Rabbimin sözlerini (yazmak) için deniz(ler) mürekkep olsa ve bir o kadarı da ilâve edilse, Rabbimin sözleri bitmeden denizler tükenirdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım, (şu farkla ki) ilâhınızın bir tek ilâh olduğu bana vahyolundu. Artık kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse, iyi-yararlı amelde bulunsun ve Rabbına ibâdette (kullukta) hiçbir ortak tutmasın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster