1. Hamd, kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan Allah’a aittir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. Dosdoğru (bir kitap) ki, kendi katından şiddetli bir azapla uyarıp korkutmak ve salih amellerde bulunan müminlere kendilerine güzel bir ecir olduğunu müjde vermek için (indirmiştir). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. Onlar onda ebedi olarak kalıcıdırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. (Bu Kur’an) "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarıp korkutmaktadır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Bu konuda ne kendilerinin, ne de babalarının hiç bir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz pek de büyük! Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Şimdi onlar bu söze (Kur’an’a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşinde eseflenerek kendini helak mi edeceksin? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Şüphesiz biz, onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Biz gerçekten (yeryüzü) üzerinde olanları kupkuru çorak bir toprak kılıcılarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Sen, yoksa Kehf ve Rakim ehlini bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Hani o gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz! Katından bize bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına (bir perde) vurduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. Sonra (içlerindeki) iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarmaktayız. Gerçekten onlar, rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Onların kalplerini (sabır ve kararlılıkla) pekiştirmiştik de (krala karşı) kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. İlah olarak biz O’ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, şüphesiz gerçeğin dışına çıkarız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. "Şunlar, bizim kavmimizdir; O’ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah’a karşı yalan düzüp uydurandan daha zalim kimdir?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. (İçlerinden biri demişti ki:) "Madem siz onlardan ve Allah’tan başka taptıklarından kopup ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizde size bir kolaylık sağlasın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar ise, mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur; kimi de saptırırsa onun için asla doğru yolu gösterici bir veli bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Uykuda oldukları halde, sen onları uyanık sanırdın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu (ön ayaklarını) uzatmış (yatmakta idi.) Onlarla aniden karşılaşsaydın, (heybetlerinden dolayı) mutlaka yüz çevirip kaçardın ve (gördüklerin yüzünden) için korku ile dolardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Böylece, birbirlerine sorsunlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin, ancak çok dikkatli davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. "Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Böylece onları (ülke halkına) duyurduk ki, Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyametin mutlaka geleceğini v onda asla şüphe olmadığını bilsinler. (Onlar ölünce halk) Kendi aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. Bazıları, "Onların üzerine bir bina yapın. Çünkü rableri onları daha iyi bilendir" dediler. Fakat onların işine galip gelenler (padişah ve muvahhitler) ise, "Mutlaka onların üstüne bir Mescid edineceğiz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. (İnsanların kimi,) "Üç kişidir, onların dördüncüsü de köpekleridir" diyorlar. Veya "Beş kişidir, onların altıncısı da köpekleridir" diyorlar. (Bu adeta,) Görülmeyene (gayba) taş atmaktır. Ya da "Yedi kişidir, onların sekizincisi de köpekleridir" diyorlar. De ki: "Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir; onları pek az (insan) dışında da kimse bilemez." Öyleyse onlar hakkında bu bildirilenler dışında tartışmaya girişme ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Hiç bir şey hakkında, "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. "Sadece Allah dilerse" (yapacağım, de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki Rabbim beni, doğruya daha yakın olana hidayet eder." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O’nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O’nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku. O’nun sözlerini değiştirici yoktur ve O’nun dışında kesin olarak bir sığınak bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte olmaya sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi hevasına uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen küfre sapsın. Şüphesiz biz zalimlere bir ateş hazırlamışız ve ateş çadırları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, maden eriyiği gibi yüzleri kavurup yakan bir su ile suvarılırlar. O pek de kötü bir içkidir ve pek de kötü bir dayanaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar (var ya), biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. Altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır. Orda altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup dayanırlar. (Bu) Pek de güzel bir sevap ve pek de güzel bir dayanaktır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. Onlara iki adamın örneğini ver; Onların birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurma ağaçlarıyla çevirmiş ve iki bağın arasını da ekinlik haline getirmiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. İki bağ da yemişlerini vermişti, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında da bir ırmak fışkırtmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. (İki adamdan) Birinin başka ürünleri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: "Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. Daha sonra bağına girdi ve kendisine zulmederek, "Bunun hiç yok olacağını sanmam" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. "Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer (sözgelişi) Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni bir adam formuna koyanı inkâr mı ettin?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. "Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. "Sen neden bağına girdiğin zaman, "Maşallah! Allah’tan başka kuvvet yoktur" demedin ki? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan…" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. "Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne de gökten yakıp yıkan bir afet gönderir de yalçın, çorak bir toprak kesiliverir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. "Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. (Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) ovuşturup duruyordu. O bağ ürünlerden boşalmış, öylece ıpıssız kalıvermişti. Kendisi de şöyle diyordu: "Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Allah’ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. İşte burada velayet (egemenlik), hak olan Allah’a aittir. O, sevap bakımından daha hayırlı, sonuç bakımından da daha iyidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Onlara dünya hayatının örneğini de (şöyle) ver: Sanki bir su, onu semadan indirmişiz, derken yeryüzünün bitkileri birbirine karışmış, nihayet rüzgârların savurup götürdüğü bir çöp kırıntısı olmuştur. Allah, her şeyin üzerinde güç sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici süsüdür. kalıcı olan salih davranışlar ise, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır ve ümit bağlamak bakımından da daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (içi boşaltılmış) görürsün; onları bir arada toplamışız da içlerinden hiç birini dışarıda bırakmamışızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulurlar. Şüphesiz sizi ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş olursunuz. Hayır, bizim size bir buluşma zamanı tayin etmediğimizi sandınız, değil mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. (Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu günahkârların, onda olanlardan dolayı dehşetle korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük her şeyi sayıp döküyor?" Yapıp ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. Hani meleklere: "Âdem’e secde edin" demiştik de İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. Zalimler için (Allah yerine veli edindikleri şeytan), pek de kötü bir bedeldir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Göklerin ve yerin yaratılışında da kendi nefislerinin yaratılışında da ben onları şahit tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç de edinmedim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. O gün (Allah), "Bana ortak sandıklarınızı çağırın" der. Onları çağırırlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz onların arasında (o gün) helak edici bir düşmanlık kılmışızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. Suçlu günahkârlar ateşi görmüşlerdir de artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir dönüş yolu bulamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Şüphesiz biz, bu Kur’an’da insanlar için çeşit çeşit, her türlü örnekler verdik. (Ama yine de) İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin (akıbetinin) kendilerine de gelmesi ya da kendilerine azabın açıkça gelivermesi (karşısında iman edip kurtulacakları yanılgısı içinde bulunmaları) olmuştur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. Biz peygamberleri ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ederler. Onlar benim ayetlerimi ve uyarılıp korkutuldukları (azabı) alay konusu edinirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdiklerini unutandan daha zalim kimdir? Biz Gerçekten onların kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. Senin çok bağışlayan Rabbin rahmet sahibidir. Eğer, kazanmakta olduklarından dolayı onları (azapla) yakalayıverseydi, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. O şehirler, zulme saptıkları zaman onları helake uğrattık ve helak oluşları için de bir zaman tayin ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Hani Musa genç arkadaşına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar ya da uzun bir süre geçinceye kadar yol almaya devam edeceğim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Böylece ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık da) denizde bir akıntıya doğru kendi yolunu tuttu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç delikanlısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize; şüphesiz bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. (Delikanlı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak bir şekilde denizde kendi yolunu tuttu." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. (Musa) Dedi ki: "Bizim de aradığımız oydu." Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. Musa ona dedi ki: "Doğru yol olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikteliğe sabretmeye güç yetiremezsin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. (Böyleyken) "İlim açısından ihata edemediğin bir şey hakkında nasıl sabredebilirsin?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. (Musa,) "İnşallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, ben bilgilendirinceye kadar hiç bir şey hakkında bana soru sorma." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekileri batırmak için mi onu deldin? Şüphesiz sen şaşırtıcı bir iş yaptın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikteliğe sabretmeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar da o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir cana mı kıydın? Şüphesiz sen kötü bir iş yaptın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. (o kul) dedi ki: "Ben sana; ‘benimle bulunmaya sabredemezsin’ demedim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. (Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Şüphesiz benden yana bir bahane elde etmiş olursun" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip onlardan yemek istediler, fakat (ülke halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (ülkede) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu doğrulttu. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret de alabilirdin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Dedi ki: "İşte bu benimle senin aranı ayırıcı nedendir. Şimdi sana hakkında sabretmeye güç yetiremediğin işlerin yorumunu anlatacağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. "Gemiye gelince, denizde çalışan birkaç yoksula aitti; onu kusurlu kılmak istedim, çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mümin kimselerdi. Dolayısıyla çocuğun onları azgınlık ve küfre sürüklemesinden korktuk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. "Buna karşılık rablerinin onlara temizlikçe ondan daha hayırlısını, merhametçe de daha yakın olanını vermesini diledik." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı ve babaları da salih biriydi. Rabbin onların erginlik çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi. Ben bunu, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte bu, senin hakkında sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin yorumudur!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Sana Zülkarneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size onun hakkında hatırlatıcı ayetler okuyacağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Gerçekten biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden (hedefe ulaştıran) bir sebep verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. O da bir yol tutmuş oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve güneşi (adeta) kara balçıklı bir suda (denizin üstündeki ufuklarda) batıyor buldu, yanında da bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn , (onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (prensip) edinirsin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. "Kim zulme saparsa muhakkak ona azap edeceğiz, sonra da (o zalim kimse) Rabbine döndürülür. O da onu görülmemiş bir azapla cezalandırır" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Kim de iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanını söyleriz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Sonra (Zülkarneyn yine) bir yol tutmuş oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştığında güneşi, kendileri için ona karşı bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. İşte böyleydi, onun yanında olan her şeyi (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. Sonra (yine) bir yol tuttu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. Dediler ki: "Ey Zülkarneyn, gerçekten Ye’cuc ve Me’cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaktalar. Bizimle onlar arasında bir set inşa etmen için sana vergi verelim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. Dedi ki: "Rabbimin beni üzerinde egemen kıldığı şey, daha hayırlıdır. Madem öyle, siz bana (insani) güçle yardım edin de sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. "Bana demir külçeleri getirin." İki dağın arası (demir külçeleriyle) eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirince de dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. Böylelikle ne onu aşabildiler, ne de onu delmeye güç yetirebildiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. (Zülkarneyn ) Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi geldiği zaman, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vaadi haktır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıveririz. Sur’a da üfürülmüştür, ardından onların tümünü bir arada toplarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Ve o gün, cehennemi, küfre sapanlara tam bir sunuşla (tümüyle göstererek) sunarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. Onlar, gözleri beni anmaktan bir perde içinde olan ve işitmeye tahammül edemeyen kimselerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Küfre sapanlar, beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini (ve böylece kurtuluşa ereceklerini) mi sandılar? Gerçekten biz cehennemi, küfre sapanlar için bir durak olarak hazırlamışızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. De ki: "Ameller bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. "Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Artık onların yapıp ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı da kurmayacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. İşte, küfre sapmaları ve de ayetlerimi ve peygamberlerimi alay konusu edinmeleri sebebiyle onların cezası cehennemdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. İman edip salih amellerde bulunanlar (var ya), Firdevs cennetleri onlar için bir konaklama yeridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. De ki: "Rabbimin sözleri için (yazalım dersek), deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini (bir o kadarını) dahi getirecek olsak, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster