1. Elif lâm râ, işte hükmü kesin ve gerçek olan kitabın âyetleri. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. İnsanları korkutmak ve inananlara, gerçek bir güzel mükâfat, inançlarına karşılık yücelik ve nîmet verileceğini, şefâate mazhar olacaklarını müjdelemek için içlerinden bir ere vahyetmemiz, insanlara tuhaf mı geldi de kâfirler, şüphe yok ki dediler, bu, apaçık bir büyücü. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. Şüphe yok Rabbiniz, öyle bir Allah’tır ki gökleri ve yeryüzünü altı günde yarattı da sonra arşında kudret ve tedbîriyle her şeye hâkim oldu. Her işi o, takdîr ve gereğince tedbîr eder. Onun izni olmadıkça hiçbir şefâatçi, şefâatte bulunamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, artık kulluk edin ona. Düşünmez, ibret almaz mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Hepinizin dönüp varacağı yer, onun tapısıdır, gerçek olarak bunu vaadetmiştir Allah. Hiç şüphe yok ki o, halkı önce yaratır, sonra da inanıp iyi işlerde bulunanları, adâlet üzere ve tam karşılığıyla mükâfatlandırmak için ölümden sonra tekrar diriltir; kâfir olanlaraysa, inkârlarından dolayı, içmek üzere kaynar su ve elemli bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Öyle bir mabuttur o ki güneşi parlak ziyâlı, ayı aydın ışıklı yarattı ve yılların sayısını ve hesâbı bilmeniz için ona menziller tâyin etti. Allah bunları boş yere değil, gerçek bir fayda için halketti. Bilen topluluğa delillerini açıklayıp bildirmededir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Geceyle gündüzün, birbiri ardınca gelip gitmesinde ve Allah’ın, göklerde ve yeryüzünde halkettiği şeyler de, çekinen topluluğa elbette deliller var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Şüphe yok ki bize kavuşacaklarını ummayanlar ve dünyâ yaşayışına râzı olup yürekleri onunla yatışanlar ve delillerimizden gaflet edenler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Öyle kişilerdir ki onların yurtları, kazançlarına karşılık ateştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. İnanıp iyi işlerde bulunanlaraysa Rableri, nîmetlerle dolu olan ve kıyılarından ırmaklar akan cennetlerin yolunu gösterir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Orada duâları, "seni tenzîh ederiz, noksan sıfatlardan arısın ey Allah’ım" sözüdür, birbirlerine iltifatları, "esenlik sana" sözü ve duâlarının, senâlarının sonu da "hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a" cümlesi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Allah, insanların, hayrın çarçabuk oluvermesini istedikleri gibi şerri çarçabuk veriverseydi ecellerinin gelip çatmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Fakat biz, bize kavuşmayı ummayanları, azgınlıklarında sersem bir halde bırakırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. İnsana bir zarar gelince yanüstü yatarak, yahut oturduğu halde, yahut da ayakta duâ eder bize; o zararı ondan giderdik mi sanki o zarara uğramamış da o yüzden bize duâ etmemiştir, öylece döner gider. İşte aşkın hareketlerde bulunanlara, yaptıkları işler, böylece hoş görünmededir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Andolsun ki sizden önce gelip geçen nice toplulukları zulmettikleri için helâk ettik. Peygamberleri, onlara apaçık delillerle gelseydi gene de inanmazlardı. İşte mücrim topluluğu böyle cezâlandırırız biz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Onlardan sonra da bakalım nasıl hareket edeceksiniz diye yeryüzünde sizi hüküm ve kudret sâhibi kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Onlara apaçık delilleri muhtevî olan âyetlerimiz okunduğu zaman bize kavuşmayı ummayanlar, bize bundan başka bir Kur’ân getir, yahut da değiştir onu dediler. De ki: Ben onu kendiliğimden değiştiremem, ben, ancak bana vahyedilene uyarım ve şüphe yok ki ben, isyân ettiğim takdîrde o pek büyük günün azâbından korkarım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. De ki: Allah isteseydi okumazdım onu size ve o da, onda ne olduğunu bildirmez, anlatmazdı size. O inmeden önce de aranızda ömür sürmüştüm, hâlâ mı aklınızı başınıza almıyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Yalan yere Allah’a iftirâ edenden, yahut onun âyetlerini inkâr edenden daha zâlim kimdir ki? Şüphe yok ki suçlular, asla kurtulmazlar, muratlarına ermezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Ve Allah’ı bırakırlar da kendilerine ne bir zarar edebilecek, ne bir fayda verebilecek şeylere taparlar ve bunlar derler, Allah katında şefâatçilerimiz bizim. De ki: Allah’a, göklerde ve yeryüzünde bilmediği birşeyi mi haber vermedesiniz? O, müşriklerin şirk koştukları şeylerden tamamıyla münezzehtir ve çok yücedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. İnsanlar, ancak tek bir ümmetti, sonradan ayrılıklara düştüler. Rabbinin ezelî takdîri olmasaydı ayrılıklara düştükleri şeyler hakkında çoktan aralarında bir hüküm verilirdi, mücrimler, çoktan helâk olup giderdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Ve derler ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya. De ki: Gaip, ancak ve ancak Allah katında, hemen bekleyin siz ve şüphe yok ki ben de sizinle berâber beklemekteyim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Uğradıkları sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet tattırdık mı bir de bakarsın ki çabucak âyetlerimizle alaya girişirler. De ki: Allah’ın cezâsı daha çabuk gelip çatar. Şüphesiz ki elçilerimiz de sizin düzenlerinizi, alaylarınızı yazmada. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Öyle bir mabuttur ki sizi karada ve denizde gezdirir. Hattâ gemide bulunduğunuz ve güzel, temiz bir yel, gemileri sürüp akıttığı ve içindekiler ferahlayıp sevindiği sırada birden şiddetli bir fırtınadır kopar, denizin her yanından dalgalar köpürüp saldırır, gemidekiler, çepçevre o dalgalarla kuşatılmış sanırlar kendilerini. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Onları kurtarınca da görürsün ki gene yeryüzünde haksız yere azgınlığa girişmişler. Ey insanlar, azgınlığınız, ancak kendinize, dünyâ menfaatlerinin sonucudur bu, sonra dönüp geleceğiniz yer, bizim tapımızdır ve biz, neler yaptıysanız hepsini haber vereceğiz size. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Dünyâ yaşayışı, gökten yağdırdığımız yağmura benzer ancak; insanların ve hayvanların yiyecekleri nebatların bünyelerine girer, karışır onlara, yeşertir, yetiştirir onları ve sonucu, yeryüzü güzelleşip bezenince ve tarlaların, bağların sâhipleri, kendilerini, onlardan faydalanmaya güçleri yeter sanınca bir gece, yahut gündüz, apansızın emrimiz gelip çatar, her şeyi öylesine kökünden kesip biçer, kurutup gider ki sanki dün, hiçbiri yokmuş. İşte biz, düşünce sâhibi olan topluluğa delillerimizi böyle açıklar, böyle bildiririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Ve Allah, esenlik yurduna çağırmadadır ve dilediğini doğru yola sevketmededir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. İyilik edenleri iyilikle mükâfatlandırırız, daha da fazlasını veririz ve yüzleri kararmaz, zillete düşmez onlar. Onlardır cennet ehli, orada ebedî kalırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. Kötülük kazananların cezâsıysa yapılan kötülüğe karşılık onun kadar bir suçtur ve kötülükte bulunanlar zillete düşerler; onları Allah’tan kurtaracak hiç kimse yoktur; yüzleri, kapkaranlık gecenin bir parçasına bürünmüştür sanki. Onlardır cehennem ehli, orada ebedî kalırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. O gün hepsini toplayacağız, sonra da şirk koşanlara siz de diyeceğiz, yerinizde durun, şirk koştuğunuz şeyler de yerlerinde dursun; aralarını tamamıyla ayırmışızdır ve şirk koştukları şeyler, siz zâten bize tapmıyordunuz ki demişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Şüphe yok, bizimle sizin aranızda Allah tanıktır ki sizin kulluğunuzdan haberimiz bile yoktu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Herkes, evvelce yaptığını bulur, cezâsını çeker orada ve hepsi de gerçek mevlâlarının tapısına döndürülmüştür ve iftirâ ettikleri şeyler de gözlerinden kaybolmuş, helâk olup gitmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. De ki: Size gökten, yerden rızık veren kimdir, kulaklarla gözlere mâlik olan kim ve ölüden diriyi izhâr eden, diriden ölüyü meydana getiren kim ve işleri tedbîr eden kim? Diyecekler ki Allah. O vakit de ki: Neden çekinmezsiniz öyleyse? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. İşte gerçek Rabbiniz Allah, budur, gerçekten sonra sapıklıktan başka ne kalır ki? Artık nereye dönmedesiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. Buyruktan çıkanlar, Rabbinin şu sözünü haketmişlerdir: Onlar, inanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. De ki: Ona eş saydıklarınızın içinde halkı önce yaratıp sonra öldüren, sonra da yeniden hayâta getiren var mı? De ki: Allah, her şeyi ve herkesi yaratır, öldürür de sonra gene hayâta getirir artık nasıl oluyor da gerçeği bırakıp bâtıla dönersiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. De ki: Ona eş saydıklarınız içinde hangisi halkı gerçeğe sevkedip yol gösterir? De ki: Allah, gerçek yola sevk eder, doğru yolu gösterir. Halkı gerçeğe sevk eden mi uyulmaya daha lâyıktır, doğru yola sevkedilmedikçe o yolu bulamayan mı? Nasıl hükmediyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Onların çoğu, ancak zanna kapılmışlardır. Şüphe yok ki zan, gerçek karşısında hiçbir şeye yaramaz. Şüphe yok ki Allah, onlar ne yapıyorlarsa hepsini bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Bu Kur’ân, Allah’tan başkasına izâfe edilemez, ancak önceki kitapları gerçeklemede, onlardaki şeyleri açıklayıp ayan beyan bildirmededir, hiçbir şüphe yoktur ki o, âlemlerin Rabbi Allah tarafından indirilmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. Yoksa onu Peygamber uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer öyle diyorsanız ve gerçekseniz Allah’tan başka gücünüz yettiği kim varsa yardıma çağırın da hep berâber onun bir sûresine benzer bir sûre meydana getirin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Hayır, onlar bilgileriyle kavrayamadıkları ve henüz zuhûr etmeyen vaitleri yalanladılar. Tıpkı bunun gibi evvelce gelip geçen ümmetler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bak da gör, zulmedenlerin sonları neye varmış, nice olmuş. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Onlardan inanan da var, inanmayan da ve Rabbin bozguncuları daha iyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Seni yalanlarlarsa sen de de ki: Benim yaptığım iş bana ait, sizin yaptıklarınız size. Siz, benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. İçlerinde seni dinleyen de var, fakat sen, üstelik bir de akılları olmayan sağırlara söz duyurabilir misin hiç? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Onlardan sana bakan da var, fakat sen, üstelik bir de kör olanlara doğru yolu gösterebilir misin hiç? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. Şüphe yok ki Allah, insanlara hiçbir sûretle zulmetmez, fakat insanlar, kendi kendilerine zulmederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. O gün onları tapısında öyle bir toplar ki kendilerini, dünyâda sanki bir günün bir saati kadar eğlenmişler sanırlar. Aralarında tanışırlar, birbirlerini tanırlar. Allah’a kavuşacaklarını inkâr edenler, şüphe yok ki zarara uğrarlar ve doğru yolu da bulamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Onlara vaadettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de onların dönüp gelecekleri yer, bizim tapımızdır, seni öldürsek ve sana göstermesek de; sonra da Allah, yaptıklarına tanıktır onların. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Her ümmetin bir peygamberi var. Peygamberleri geldi mi aralarında adâletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Ve derler ki: Gerçekseniz bu vait ne zaman yerine gelecek Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. De ki: Allah dilemedikçe kendimden bile bir zararı gidermeye, bir hayrı elde etmeye gücüm yetmez. Her ümmetin mukadder bir zamanı var. Mukadder zamanları geldi mi ne bir an geri kalırlar, ne bir an önce helâk olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. De ki: Azâbı geceleyin, yahut gündüzün birdenbire gelip çatarsa ne yaparsınız, söyleyin bakalım. Suçlular, azâbın çabucak gelmesini ne diye isterler ki? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Ona, azap gelip çattıktan sonra mı imân edeceksiniz, halbuki böyle bir şeyin olmayacağını sanıp alay ederek çabucak gelmesini istiyordunuz hani. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Sonra da zulmedenlere, tadın ebedî azâbı denecek, kazandığınızın karşılığı neyse ondan başka bir şeyle mi cezâya uğrayacaktınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. O gerçek mi diye soruyorlar senden; de ki: Evet, andolsun Rabbime ki gerçektir ve siz de ondan kurtulmayacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Zulmeden kişi, yeryüzünde ne varsa hepsine sâhip olsaydı kurtulmak için hepsini de bağışlardı. Azâbı görünce nâdim olurlar ve aralarında adâletle hükmedilir. Zulüm görmez onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Bilin ki hiç şüphe yok, göklerde ve yeryüzünde ne varsa Allah’ındır. Bilin ki Allah’ın vaadi, hiç şüphe yok gerçektir, fakat çokları bilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. Odur dirilten ve öldüren ve hepiniz de dönüp onun tapısına varacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerdeki dertlere şifâ, inananlara hidâyet ve rahmet geldi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. De ki: Allah’ın ihsânıyla, rahmetiyle, yalnız bunlarla ferahlanıp sevinsinler. Bu, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. De ki: Allah’ın, size verdiği rızıklardan bir kısmını haram, bir kısmını helâl saymanıza ne dersiniz? De ki: Allah mı izin verdi size, yoksa Allah’a iftirâ mı ediyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Allah’a yalan yere iftirâda bulunanların kıyâmet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphe yok ki Allah, insanlara lütuf ve ihsânda bulunmadadır ama çokları şükretmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Hiçbir işe girişmezsin, onun vahyettiği Kur’ân’dan hiçbir âyet okumazsın ve siz hiçbir iş işlemezsiniz ki o işe koyulduğunuz zaman biz, sizi görmeyelim, tanık olmayalım ve yeryüzünde ve gökte zerre miktârı bir şey bile yoktur ki Rabbinden gizli kalsın; bundan daha da küçük, daha da büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık kitapta tespît edilmiş olmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Bilin, haberdâr olun ki şüphe yok Allah dostlarına ne korku vardır, ne de mahzun olur onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Onlar öyle kişilerdir ki inanmışlardır ve çekinir onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Onlara müjde var dünyâ yaşayışında da, âhirette de. Allah’ın sözlerinin değişmesine imkân yok. Budur en büyük kurtuluş ve saâdet. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Onların sözü mahzun etmesin seni. Şüphe yok ki üstünlük, yücelik Allah’ındır. Odur duyan, bilen. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. Bilin, haberdâr olun ki Allah’ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve ondan başka ona eş saydıkları şeylere tapanlar, onlara uymuyorlar, ancak kuru bir zanna uyuyorlar ve ancak yalan söylüyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Öyle bir mabuttur ki geceyi dinlenmeniz için yaratmış, gündüzü de ışıklı halketmiştir. Şüphe yok ki bunda, duyan topluluğa deliller var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Allah, kendisine evlât edinmiştir dediler, münezzehtir o, müstağnîdir. Onundur ne varsa göklerde ve yeryüzünde: Şu iddiânıza dâir bir deliliniz var mı? Allah hakkında bilmediğiniz birşeyi mi söylüyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. De ki: Allah’a yalan isnât edip iftirâ edenler kurtulmazlar, muratlarına ermezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Dünyâda değersiz menfaatler elde ettikten sonra dönüp tapımıza gelirler, sonra da kâfir oldukları, inkâr ettikleri şeyler yüzünden biz, onlara şiddetli bir azap tattırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. Oku onlara Nûh kıssasını. Hani kavmine, ey kavmim demişti, aranızda bulunmam ve Allah’ın âyetleriyle öğüt vermem ağır geliyorsa size, ben Allah’a dayanmışım, siz de, ortaklarınız da toplanın, ne yapacağınızı kararlaştırın, sonradan da yaptığınız şey, sizi kederlendirmesin, sonra kararınızı bildirin bana ve hiç mühlet de vermeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Yüz çevirirseniz zâten sizden bir mükâfât istemem, benim mükâfâtım, ancak Allah’a âit ve Müslümanlardan olmam emredildi bana. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. Derken onu yalanladılar da onu ve onunla berâber gemide bulunanları kurtardık ve onları hükümdâr ettik ve delillerimizi yalanlayanları sulara boğduk, bak da gör, korkutulanların sonları ne oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Ondan sonra da insan topluluklarına peygamberler gönderdik, apaçık delillerle geldikleri halde önceden yalanladıkları şeylere bir türlü inanmadılar. İşte biz, haddini aşanların gönüllerini böyle mühürleriz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. Onlardan sonra da Mûsâ ve Hârûn’u, delillerimizle Firavun’a ve ona uyan ileri gelenlere gönderdik, fakat ona uymayı kibirlerine yediremediler ve zâten de mücrim bir topluluktu onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Gerçek olan şey, katımızdan onlara gelince bu dediler, şüphe yok ki apaçık bir büyü. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Mûsâ, size gerçek gelince böyle mi dersiniz dedi, büyü mü bu? Ve büyücüler, kurtulmazlar, muratlarına erişmez onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Bizi atalarımızdan bulup gördüğümüz şeylerden çevirip yeryüzünde bize hâkim olmak için mi geldiniz ve biz, ikinize de inanmıyoruz dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Ve Firavun, ne kadar bilgin büyücü varsa dedi, hepsini çağırın huzuruma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Büyücüler gelince Mûsâ, ne atacaksanız atın bakalım dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Onlar atınca Mûsâ, bu yaptığınız büyüdür dedi, ve şüphe yok ki Allah, onu bozacak, boşa çıkaracak, şüphe yok ki Allah, bozguncuların işlerini düzene sokmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. Suçluların zoruna gitse de Allah, sözleriyle gerçeğin gerçek olduğunu izhâr eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Firavun’un, kendilerini bir musîbete uğratmasından korktukları için Mûsâ’ya, kavminden bir soy inandı ancak, başkaları inanmadı ve gerçekten de Firavun, yeryüzünde pek yüceydi ve gerçekten o, buyruktan çıkmış kişilerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Mûsâ, ey kavmim dedi, Allah’a inandıysanız ve ona teslîm olduysanız güvenin, dayanın ona. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. Dediler ki: Dayandık, Rabbimiz, sen bizi zâlim toplulukla sınama. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Ve bizi, rahmetinle kurtar kâfirler topluluğundan. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Ve Mûsâ’ya ve kardeşine, kavminize Mısır’da barınacak evler kurun, evlerinizi kıble yapın ve namaz kılın ve müjdele inananları diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Ve Mûsâ, Rabbimiz dedi, sen Firavun’a ve ona uyanlardan ileri gelenlere gerçekten de dünyâ yaşayışına âit ziynetler ve mallar verdin. Rabbimiz, onlar bu yüzden halkı doğru yoldan çıkarmada, saptırmadalar. Rabbimiz, mallarını mahvet, yurtlarında kendi sefaletlerini göster onlara da yüreklerini sık, çünkü onlar, o elemli azâbı görünceye dek inanmayacaklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Tanrı, ikinizin de duâsı kabul edilmiştir dedi, artık doğru hareket etmekte devâm edin ve sakın ha bilmezlerin yoluna gitmeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. İsrailoğullarını denizden geçirdik, derken Firavun’la askeri de azgınlıkla, düşmanlıkla peşlerine düştü onların, sonucu su boğazına girince boğulurken inandım, gerçekten de İsrailoğullarının inandığı Tanrıdan başka tapacak yok ve ben Müslümanlardanım dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Fakat şimdi mi? Halbuki bundan evvel isyân etmiştin, bozgunculardan olmuştun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. O halde bugün biz de, senden sonra gelenlere ibret olasın diye yalnız cesedini kurtaracağız ve şüphe yok ki insanların çoğu, bizim delillerimizden gaflettedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. Andolsun ki biz İsrailoğullarını güzel bir yere yerleştirdik ve onları, tertemiz şeylerle rızıklandırdık. Kendilerine bilgi gelinceye dek de ayrılığa düşmediler. Şüphe yok ki Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyâmet günü, aralarında hükmedecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. Sana indirdiğimiz şeyde şüpheye düşersen (imkân yok ya), senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun ki gerçek, Rabbinden gelmiştir sana, artık şüphelenenlerden olma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. Ve Allah’ın delillerini yalanlayanlardan olma sakın, yoksa ziyankârlara katılırsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. Öyle kişilerdir onlar ki Rabinin, onlara söylediği sözü haketmiştir onlar, inanmaz onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. Kendilerine her çeşit deliller, mucizeler gösterilse de elemli azâbı görmedikçe. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. İnanıp da inançlarından fayda gören şehir halkı, ancak Yûnus’un kavmidir. İnandıkları zaman, dünyâ yaşayışında onlardan zillet azâbını giderdik ve bir zamana dek faydalandırdık onları. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların hepsi de inanırdı. Artık inansınlar diye insanları zorlayıp duracak mısın? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Allah’ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. Düşünüp akıl etmeyenlere de azâp eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. De ki: Bir bakın da görün, neler var göklerde ve yeryüzünde. Fakat bunca deliller, bunca korkutan peygamberler, inanmayan topluluğa ne fayda eder? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Onlar, kendilerinden önce gelip geçenlerin uğradıkları felâket günlerine benzer günlerden başka bir şey mi bekliyorlar? De ki: Bekleyin bakalım, şüphe yok ki ben de sizinle berâber bekleyenlerdenim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Sonra peygamberlerimizi ve inananları böylece kurtarırız biz ve inananları kurtarmak, bir haktır bize. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. De ki: Ey insanlar, dinimde bir şüpheniz varsa bilin ki ben, Allah’ı bırakıp taptıklarınıza tapamam ve ancak sizi öldüren Allah’a kulluk ederim ve inananlardan olmam emredildi bana. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Ve doğru dine yüz çevir, sakın müşriklerden olma dendi bana. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Ve Allah’ı bırakıp da sana ne bir faydası dokunan, ne bir zarar veren şeylere tapma, bunu yaparsan şüphe yok ki zâlimlerden olursun dendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Allah, sana bir zarar verirse o zararı, ondan başka giderecek yoktur ve hayır etmek dilerse de ihsânını reddeden bulunmaz; bunu, kullarından dilediğine verir ve odur suçları örten rahîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. De ki: Ey insanlar, gerçekten de Rabbinizden hak ve hakikat gelmiştir size. Artık kim doğru yola giderse faydası kendisinedir ve kim saparsa zararı kendine ve ben, sizi koruyucu değilim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. Sana ne vahyedilirse ona uy ve Allah hükmedinceye dek sabret ve odur hükmedenlerin en hayırlısı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster