1. Elif - Lâm - Râ. işte bunlar hikmet ve hüküm dolu kitabın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. İnsanları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyar; imân edenleri Rablarının yanında kendilerine ayrılan KADEM-I SIDK (Güzel sevap, şalin amel, ebedî saadet, yüksek makam) ile müjdele, diye içlerinden bir adama vahyetmemiz (Mekkeli’ler için) şaşılacak şey mi ki, o kâfirler, «bu ancak açık bir büyücüdür» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. Şüphesiz ki Rabblniz gökleri ve yeri altı gün (devir)de yaratıp sonra da Arş üzerine saltanatı ve kudretiyle tecelli ederek her işi gereği gibi düzenleyip yürüten Allah’tır. Onun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez. İşte bu Allah sizin Rabbinizdir. Artık O’na kulluk ediniz. Hâlâ düşünüp öğüt almaz mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah’ın verdiği söz haktır. Şüphesiz ki O, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları —adalet ölçüleriyle— mükâfatlandırmak için önce halkı yaratıp varlık alanına getirir, sonra da geri çevirip (diriltir). İnkâr edenlere ise, küfrettiklerinden dolayı fıkır fıkır kaynayan su ve elem verici bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Güneş’i ziya (ışık ve enerji), Ay’ı nûr (aydınlık) yapan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için Ay’a konaklar takdir eden O’dur. Allah bunu ancak hak ile (katıksız, kusursuz, şaşmayan kanunla) yarattı. Bilip (anlayacak) bir millete âyetleri (böylece) bir bir açıklıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Şüphesiz ki gece ile gündüzün birbirini izleyip değişmesinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, O’ndan korkup kötülüklerden sakınan bir millet için âyetler-belgeler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. (7-8) (Öldükten sonra yeniden dirilip) bize kavuşmayı ümit etmeyen, Dünya hayatına razı olup onunla gönlü yatışanlarla bizim âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların, kazandıklarına karşılık varacakları yer ateştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. (7-8) (Öldükten sonra yeniden dirilip) bize kavuşmayı ümit etmeyen, Dünya hayatına razı olup onunla gönlü yatışanlarla bizim âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların, kazandıklarına karşılık varacakları yer ateştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Onlar ki imân edip iyi-yararlı amellerde bulundular, elbette Rabları onları, imânlarına karşılık, altlarından ırmaklar akan Naîm Cennetlerine eriştirir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Oradaki duaları, «Allah’ım! Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin» sözüdür. Sağlık ve esenlik temennileri ise, «Selâmadır. Dualarının sonu ise «Hamd ( = Her türlü güzel övgü), âlemlerin Rabbi Allah’adır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Eğer Allah insanlara, hayrı hemen acele istedikleri gibi, şerri de onlara çabuklaştırsaydı, ecelleri hemen yerine gelip (her şey) bitmiş olurdu. Ne var ki, bize kavuşmayı arzu etmeyenleri azgınlıkları içinde bocaladıkları bir halde bırakıveririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. İnsana bir dert ve sıkıntı dokunduğu zaman gerek yan üstü uzanıkken, gerek otururken, gerek ayakta dururken bize duâ eder. Kendisinden dert ve sıkıntıyı kaldırdığımızda ise, kendisine dokunan dert ve sıkıntıdan (kurtulmak için) bize (hiç) duâ etmemiş gibi (eski haline) geçip gider. İşte müsriflere (haddini aşanlara) yapageldikleri ameller böylece süslenmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. And olsun ki sizden önce nice kuşakları, kendilerine peygamberlerimiz açık belgelerle gelmişken (baş kaldırıp) zulmettikleri ve imâna gelmiyecekleri (sabit olup dönme ihtimalleri kalmadığı) zaman yok ettik, işte biz, suçlu-günahkâr milleti böyle cezalandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Sonra onların ardından nasıl amel edeceğinizi görmek için sizi onların yerine getirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Âyetlerimiz onlara karşı açık-seçik okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, «bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir» derler. De ki: Onu kendiliğimden değiştiremem, bu bana yakışır şey değildir ; ben ancak bana vahyedilene uyarım; eğer Rabbime isyan edersem, o büyük günün azabından korkarım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. De ki: Eğer Allah dileseydi ben size onu okumaz ve O da size (benim vasıtamla) bildirilmemiş olurdu. Elbette bundan önce aranızda bir ömür bulundum ; artık aklınızı kullanmaz mısınız ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Allah’a karşı yalan uydurandan veya O’nun âyetlerini yalan sayandan daha zâlim kim olabilir ? Doğrusu suçlu günahkârlar kurtuluşa erişemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Onlar (inkarcı putperestler), Allah’ı bırakıp kendilerine zarar ve yarar veremiyen cisimlere tapıyorlar ve «Bunlar Allah yanında şefaatçilerimizdir» diyorlar. De ki: Allah’a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz ?! O, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. İnsanlar ancak bir tek ümmet idi; sonra ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz (hükme bağlanıp) geçmemiş olsaydı, elbette ihtilâfa düştükleri şey hakkında hüküm verilirdi de (iş) bitmiş olurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Bir de derler ki: Ona Rabbinden bir âyet (açık bir mu’cize) indirilmeli değil miydi ? De ki: Gayb ancak Allah’a aittir. Bekleyin, ben de sizinle beraber bekliyenlerdenim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. İnsanlara dokunan bir sıkıntı ve dertten sonra onlara bir rahmet (= genişlik, ferahlık ve bolluk) tattırdığımız zaman, âyetlerimiz hakkında (bir de bakarsın) yalan-dolan düzerler. De ki: Allah (yalan-dolana) karşılık vermekte daha çabuktur. Çünkü elçilerimiz (olan melekler) sizin kurduğunuz yalan-dolanı yazmaktadırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Sizi karada da, denizde de gezdiren O’dur. O kadar ki gemide bulunduğunuz bir sırada, gemiler, okşayıcı hoş bir hava içinde seyredip yol alırken, yolcular da bununla ferahlık ve neşe duyarlarken ansızın şiddetli bir fırtına gelir de dalgalar her yandan onlara yönelir, derken ta mamen kuşatılıp (yok olacaklarını) sanırlar ve (bu korku ve telâş içinde) ihlâs üzere dini Allah’a has kılıp O’na duâ ederler, «eğer bizi bundan kurtarırsa herhalde şükredenlerden oluruz !» diye yalvarırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Ne vakit ki Allah onları kur. tarır, (vakit kaybetmeden) yeryüzünde haksız yere taşkınlık ve azgınlığa başlarlar. Ey insanlar! Taşkınlık ve azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Bu da dünya hayatının geçici önemsiz bir geçimliğidir. Sonra da dönüşünüz bizedir; yapageldiklerinizi size bir bir haber vereceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Dünya hayatının misâli, ancak gökten indirdiğimiz suya benzer; insan ve hayvanların yediği yeryüzündeki bitkiler onunla birbirine karışır, tâ ki yeryüzü bütün zînetini takınıp süslendiği, yeryüzü ehli de kendilerini onun üzerinde kudretli sandıkları bir sırada geceleyin ya da gündüzleyin o yere emrimiz gelir de sanki bir gün önce hiçbir şenlik yokmuş gibi onu biçik ve sökük hale getirir. İşte düşünebilecek bir millete âyetleri böylece bir bir açıklarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Allah selâmet yurduna çağırır ; dilediğini de doğru yola eriştirir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. İyi-yararlı güzel amelde bulunanlara daha iyisi ve güzeli, bir de fazlası vardır. Yüzlerini ne bir toz duman, ne de aşağılık ve horluk kaplar. İşte onlar Cennet yaranıdırlar. Orada devamlı kalıcılardır onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. Kötülük kazananlara gelince : Kötülüğün cezası, misliyledir; onları ayrıca bir aşağılık ve horluk kaplar. Allah’tan kendilerini kurtaracak hiçbir kurtarıcı ve koruyucu da yoktur. Yüzleri sanki geceden kara bir parça ile örtülmüştür. İşte bunlar Cehennem yaranıdır ve orada temelli kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. O gün onların hepsini biraraya getireceğiz, sonra da Allah’a ortak koşanlara, «Siz ve ortak koştuklarınız yerinize !» diyeceğiz ve böylece onları birbirinden ayıracağız. Ortakları ise, «siz bize tapmıyordunuz ; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Bizimle sizin aramızda şahit olarak Allah yeter. Gerçekten sizin ibâdetinizden hiç ama hiç haberimiz yoktu» diyecekler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. İşte orada her kişi işleyip önden gönderdiği şeyleri tadar ve Hakk’ olan Mevlâlârının (adaletine) döndürülürler ; uydurdukları (putlar ve put misâli) şeyler de onlardan uzaklaşarak yok olup gitmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. De ki: Gökten ve yerden size rızık veren kimdir ? Kimdir kulağa ve gözlere (yaratma yönünden) sahip ? Ya diriyi ölüden, ölüyü de diriden çıkaran kimdir ? Kimdir işleri düzene koyan ? Hemen «Allah’tır» diyecekler. O halde de ki: Artık (Allah’tan saygı ile) korkup (fenalıklardan, putlara tapmaktan) sakınmaz mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. İşte bu Allah, Hakk(olan)Rabbinizdir. Haktan sonra ancak sapıklık var. O halde nasıl (olur da Hak’tan) döndürülüyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. Bunun gibi, ilâhî sınırların ve O’na uzanan yolun dışına çıkanlara karşı Rabbin sözü gerçekleşti, ki onlar gerçekten imân etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. De ki: (Tanrı diye) ortak edindiklerinizden ilkin yaratıp (öldürdükten) sonra tekrar onu (diriltip geri) çeviren var mıdır ? De ki: Allah ilkin yaratıp meydana getirir, sonra tekrar (diriltip geri) çevirir. Nasıl da (Hak’tan) çevrilip saptırılıyorsunuz ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. De ki: Ortak edindiklerinizden Hakk’a yol gösteren, Hakk’a ileten var mıdır ? De ki:. Allah Hakk’a yol gösterir ve ona iletir. Hakk’a ileten mi, yoksa iletilmeden kendiliğinden hak yolu bulamayan mı uyulmaya daha lâyıktır ? Size ne oluyor, nasıl hükmediyorsunuz?! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Çoğu ancak zanna uyarlar; doğrusu zan haktan yana hiçbir anlam taşımaz (onun yerine hiçbir zaman geçmez). Şüphesiz ki Allah onların yapageldiklerini çok iyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Bu Kur’ân Allah’tandır, başkası tarafından uydurulup ortaya konulamaz. O ancak önündeki (daha önce indirilen) Tevrat ve İncil’i doğrular ve (Allah katında yazılı olan) kitabı bir bir açıklar. Onda şüphe adına hiçbir şey yoktur; O, âlemlerin Rabbinden (indirilme)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. Onu uydurdu mu, diyorlar? De ki: Haydi, eğer doğrulardan iseniz Onun benzeri bir sûre getirin ve Allah’tan başka gücünüzün yettiği kimseleri çağırın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine gelip ulaşmıyan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bir bak, zâlimlerin sonu ne oldu ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. İçlerinden buna inanan da var, inanmayan da var. Rabbin ise müfsitleri (Hakk’ı yalanlayıp toplum içinde fitne ve fesad çıkaranları) bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Seni yalanlarlarsa, de ki: Benim işlediğim bana, sizin işlediğiniz size. Benim işlediğimle sizin ilişiğiniz yoktur; benim de sizin işlediğinizle ilişiğim yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. İçlerinden sana kulak verenler eksik değildir. Sen sağırlara —hele bir de akılları ermiyorsa— işittirebilir misin ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. İçlerinden bir kısmı da sana bakar; sen körlere —hele bir de göremiyorlarsa— yol gösterebilir misin ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. Şüphesiz ki Allah insanlara hiç zulmetmez. Ama insanlar kendilerine zulmederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Onları diriltip biraraya getirerek toplayacağı gün, gündüzden ancak bir saat (ân) kadar eğleşmiş gibidirler; kendi aralarında birbirlerini (rahatlıkla) tanırlar. Allah’a kavuşmayı yalanlayanlar cidden zarara uğramışlardır. (Zaten onlar) doğru yolu da (hiçbir zaman) tutmuş değillerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını ya sana göstereceğiz, ya da (göstermeden) senin ruhunu tutup alacağız; (her iki durumda da) onların dönüşü yalnız bizedir. Sonra Allah onların yapageldiklerine şahittir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri gelince aralarında adaletle hükmedilir; onlar haksızlığa uğramazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Bu va’d(edilen azâb) ne zaman ? Eğer doğrulardan iseniz (bize haber verin) derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. De ki: Ben —Allah’ın dilediğinden başka— kendi kendime ne bir zarara, ne de bir yarara mâlikim. Her ümmetin belirlenmiş bir süresi vardır, onların o süresi gelince ne bir ân geri kalırlar, ne de bir ân ileri geçerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. De ki: Allah’ın azabı ya gecelerken, ya da gündüzleyin gelecek olursa, suçlu günahkârlar bundan (hangisini) acele istiyorlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Yoksa bu azâb meydana geldikten sonra mı (Allah’a) imân edeceksiniz ? (Veya va’dedilen azaba öyle mi inanacaksınız ?) Şimdi mi ? Oysa siz onu acele isteyip duruyordunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Sonra o zulmedenlere, «tadın sonu gelmiyen azabı, siz ancak elde ettiğinize karşılık ceza görüyorsunuz» denilecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. O (azâb) hak mıdır, diye senden haber isterler. De ki: Evet, Rabbim hakkı için o gerçekten haktır ve siz (ondan Allah’ı) âciz bırakacak değilsiniz (yakayı da kurtaramıyacaksınız). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Eğer zulmeden her kişi, yeryüzündeki her şey kendisine ait olsaydı, onu kurtuluş akçesi olarak verirdi. Azabı gördükleri vakit hepsi de için için pişmanlık duydular. Aralarında adaletle hükmedilir ve onlar haksızlığa da uğratılmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Haberiniz olsun ki, göklerdeki ve yerdeki şeyler Allah’ındır. Dikkat edin ki Allah’ın va’di haktır; ne var ki insanların çoğu bunu bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. O diriltir ve öldürür ve ancak O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Ey insanlar! Size gerçekten Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki (manevî hastalıklara) bir şifâ ve mü’minlere doğru yolu gösteren (bir belge) ve rahmet gelmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. De ki: Ancak Allah’ın geniş nimeti, yardım ve rahmetiyle; işte bununla ferahlanın ; bu onların topladıklarından daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. De ki: Baksanıza, Allah’ın size indirdiği rızıktan bir kısmını haram, bir kısmını helâl saydınız. De ki: Allah mı (bu hususta) size izin verdi, yoksa Allah’a karşı yalan mı uyduruyorsunuz ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Allah’a karşı yalan uyduranlar Kıyamet gününü ne sanırlar ? Şüphesiz Allah insanlara bol nîmet ve geniş yardım sahibidir. Ne yazık ki onların çoğu şükretmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. (Ey sânı yüce Peygamber !) Hiçbir durumda bulunmazsın, onunla ilgili Kur’ân’dan bir şey okumazsın ve hiçbir iş yapmazsınız ki yaptıklarınıza dalarken üzerinizde hazır olmayalım. Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca hiçbir varlık Rabbinizden uzak (ve örtülü) kalmaz. Bundan daha küçüğü de, daha büyüğü de yok ki, o açık kitabda (yazılı) olmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Haberiniz olsun ki, Allah dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Onlar (o Allah’ın dostları) ki, dosdoğru imân ettiler ve hep Allah’ tan korkup (fenalıklardan) sakındılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Dünya hayatında da, Âhiret’te de müjde onlara ! Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme, değiştirme yoktur ve işte bu büyük bir kurtuluş ve başarıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. O inkarcıların sözü seni üzmesin. Çünkü gerçekten bütün kuvvet ve kudret, üstünlük ve hâkimiyet Allah’ındır. O, her şeyi işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. Haberiniz olsun ki, göklerde olanlar da, yerde olanlar da şüphesiz ki Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapınanlar, ortak edindiklerine (de gerçek anlamda) uymazlar; onlar ancak zanna uyarlar, onlar ancak yalan uydurup söylerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Geceyi dinlenip sükûnet bulmanız için (karanlık), gündüzü de (çalışıp hayatınızı kazanmanız için) aydınlık yapan O’dur. Şüphesiz ki bunda kulak verip anlamak isteyen bir millet için âyetler (açık belgeler) vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Allah çocuk edindi, dediler. Allah çocuk edinmekten pâk ve yücedir. O mutlak ganiydir (hiçbir şeye muhtaç değildir). Göklerdeki de, yerdeki de O’nundur. Bu iddianıza karşılık yanınızda hiçbir ilmî delil yoktur. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. De ki: Allah’a karşı yalan uydurup duranlar, korktuklarından kurtulup umduklarına erişemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Dünya pek az bir zevkli geçimdir ; sonra da dönüşleri ancak bizedir. Sonra da küfretmekte olduklarına karşılık onlara pek şiddetli azabı tattıracağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. (Ey Peygamber!) O inkarcılara Nuh’un olaylı geçen haberini oku. O bir vakitler kavmine demişti ki: «Ey kavmim, eğer (aranızda) yer alışım ve Allah’ın âyetleriyle öğüt vermişliğim size ağır geliyorsa, ben ancak Allah’a güvenip dayanıyorum. Siz ne yapacağınızı ve ortak edindiklerinizi biraraya getirin, öyle ki, sonunda ne yapacağınız size tasa olup kalmasın, sonra da hükmünüzü hakkımda uygulayın ve bana hiç de süre tanımayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Eğer (benden ve öğütlerimden) yüzçevirirseniz, zaten ben sizden bir ücret istemiş değilim; benim mükâfatım ancak Allah’a aittir ve ben müslimler (= Hakk’a teslim olmuşlar)den olmakla emrolundum.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. Yine de onu yalanladılar. Biz onu ve gemide beraberindekilerin! kurtardık ve bu (kurtardıklarımızı) o (yok ettiklerimizin) yerine geçirdik; âyetlerimizi yalan sayanları boğduk. Artık sen o uyarılanların sonunun ne olduğuna bir bak ! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Ondan sonra kendi kavimlerine Peygamberler gönderdik. Onlar da kavimlerine açık belgelerle, mu’cizelerle geldiler. Daha önce yalan saydıklarına bakarak bir türlü imân eder olmadılar. İşte (ilâhî buyrukları dinlemeyip) haddi aşanların kalblerini böylece mühürleriz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. Sonra onların ardından Musa ile Harun’u âyetlerimizle Fir’avn’a ve onun ileri gelen cemaatine gönderdik. (Allah’a imânı) gururlarına yediremediler. Zaten onlar suçlu günahkâr bir topluluk idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Onlara bizim katımızdan hak gelince, «bu ancak açık bir sihirdir» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Musa ; «size hak gelince böyle mi diyorsunuz ? (İnsafla düşünün) bu sihir midir? Oysa sihirbazlar umdukları kurtuluşa ve başarıya erişemezler» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Onlar, «bizi, babalarımızı üzerinde bulduğumuz (dinden ve yoldan) çevirmek ve ikiniz için yeryüzünde büyüklük (liderlik ve önderlik) sağlamak için mi bize geldin ? İkinize de inanacak değiliz» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Fir’avn, «bana ne kadar bilgili sihirbaz varsa hepsini getirin» diye emretti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Sihirbazlar gelince, Musa onlara : «Atacağınızı atın !» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Onlar da atacaklarını atınca, Musa, «bu getirip ortaya koyduğunuz sihirdir. Doğrusu Allah onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah fesatçıların işini düzeltmez» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. Suçlu günahkârlar hoşlanmasa bile Allah hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Fir’avn ve çevresindeki ileri gelen yandaşlarının, kendilerini fitneye düşürür korkusuyla kavminin soyundan ancak bir kısmı Musa’ya imân etti. Çünkü Fir’avn o yerde oldukça üstündü ve o aşırı gidip hakkı çiğneyenlerden idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Musa, «Ey kavmim,» dedi, «eğer siz Allah’a imân ettiyseniz ve teslimiyet de gösterdiyseniz, artık O’na güvenip dayanın.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. Onlar da dediler ki: «Biz ancak Allah’a güvenip dayanmışızdır. Ey Rabbimiz I Bizi o zâlimlerin oluşturduğu kavme fitne kılma, (bizi onlar sebebiyle fitne ve mihnete düşürme), Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Ve bizi kendi rahmetinle o kâfir kavimden kurtar.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Musa ile kardeşi Harun’a : «Mısır’da kendi kavimlerine evler hazırlayın, evlerinizi kıbleye yönelik yapın, namazınızı da kılın» diye vahyettik. Artık sen mü’minleri müjdele. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Musa, «Ey Rabbimiz.» dedi, «doğrusu sen Fir’avn’a ve ileri gelen cemaatine Dünya hayatında zînet ve mallar verdin. Rabbim! Bunu senin yolundan saptırsınlar diye mi verdin ? Ey Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür de belirsiz hale getir; kalblerini sık da sık. O elîm azabı görmedikçe (belli ki) onlar inanmıyacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Allah, «ikinizin de duası kabul olundu. Doğrulukta (doğru yolda yürümekte) devam edin ve sakın (o kendini ve Hakk’ı) bilmezlerin yoluna uymayın !» buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. İsrail oğulları’nı denizden geçirdik ; Fir’avn ve askerleri zulüm ve düşmanlık (izhar ederek) onları takibe koyuldular. Sonunda Fir’avn boğulma derecesine gelince (şöyle) dedi : «İsrail oğulları’nın inandığı Allah’ tan başka ilâh olmadığına inandım ve ben artık (O’na) teslimiyet gösterenlerdenim i» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Şimdi mi imân ettin ? Oysa önce isyan ettin ve fesatçılardan oldun, (değil mi ?). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. Senden sonrakilere (ibret ve öğüt alınacak tarihî) bir belge olmak için bugün senin bedenini kıyıya yüksekçe bir yere atacağız. Çünkü insanların çoğu bizim âyetlerimizden cidden gafildirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. And olsun ki, İsrail oğulları’nı güzelce elverişli ve huzurlu bir yere yerleştirdik ve onları temiz ve nezih şeylerden rızıklandırdık. Kendilerine (Kur’ân) gelinceye kadar görüş ayrılığında bulunmadılar. Şüphesiz ki Rabbin onların ayrılığa düştükleri hususta Kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. Sana indirdiğimiz şeylerde şüpheye düştüğünü (farzedelim) o takdirde senden önce kitap okuyanlardan sor. And olsun ki Rabbinden sana hak (bir kitab) gelmiştir, sakın şüphe edenlerden olma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da herhalde olma, sonra zarara uğrayanlardan olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. (96-97) Onlar ki haklarında Rabbin sözü gerçekleşti, kendilerine her türlü âyet (belge ve mu’cize) de gelse, elem verici azabı görmedikçe (emin olunuz ki) inanmazlar . Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. (96-97) Onlar ki haklarında Rabbin sözü gerçekleşti, kendilerine her türlü âyet (belge ve mu’cize) de gelse, elem verici azabı görmedikçe (emin olunuz ki) inanmazlar . Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. (Azâb geleceği vakitte) imân edip de imânı kendisine yarar sağlayan bir kasaba (halkı) varsa, şüphesiz ki Yûnus’un kavmidir. İmân ettiklerinde rüsvaylık azabını açıp kaldırdık ve bir süreye kadar onları yararlandırdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Rabbin dileseydi yeryüzünde kim varsa hepsi de imân ederdi. Hal böyle iken mü’minler olsunlar diye sen mi insanları zorlayacaksın ?! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kimse imân etmez ve akıllarını kullanmıyanlar üzerine murdarlık azabı verir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. De ki: Bir bakın göklerde ve yerde neler var! İmân etmiyecek bir topluluğa o âyetler ve o uyarılar ne fayda sağlar ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Onlar ancak kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibi bir gün beklemekteler, değil mi ? De ki: Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Sonra da peygamberlerimizi ve imân edenleri böylece kurtarırız. Mü’minleri de (azâb geldiğinde) kurtarmamız üzerimize bir haktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. De ki: Ey insanlar I Eğer dinimde şüphe ediyorsanız, (bilin ki) Allah’tan başka taptıklarınıza tapmam ; ama ben ancak sizin canınızı alacak olan Allah’a taparım ve ben mü’minlerden olmakla emrolundum. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Ve H a n î f ( = Bâtıldan uzak, Hakk’a bütünüyle yönelik olan Tevhîd İnancı üzerine bir Allah’ı tasdîk edici) olarak yüzünü dine doğrult ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Sana (taptığında) yarar, (tapmadığında) zarar veremiyecek, Allah’tan başkasına ibâdet etme. Eğer (böyle) yapıp (başka şeylere taparsan) o takdirde sen (kendine) zulmedenlerden olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Eğer Allah sana bir zarar, bir sıkıntı dokunduracak olursa, onu O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir iyilik dilerse, O’nun nîmet ve ihsanını reddedecek de yoktur; onu kullarından dilediğine eriştirir. O çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. De ki: Ey insanlar! Gerçekten Rabbinizden size Hak (olan kitab ve hak olan peygamber) geldi. Artık bu durumda kim doğru yolu seçerse, ancak kendi lehine seçmiştir. Kim de sapıtırsa, kendi aleyhine sapıtmıştır. Ben sizin üzerinizde bir vekîl (bekçi, koruyucu ve işleri yüklenen, sizi dilediğim gibi savunan) değilim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. (Ey Muhammed !) Sana vahyolunana uy, Allah hükmünü verinceye kadar sabret; Allah hükmedenlerin en hayırlısıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster