1. Eliif, Lââm, Ra... İşte bunlar Kitab-ı Hakiym’in (hikmet dolu hakikat BİLGİsi kaynağının) işaretleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. İçlerinden bir ricale: "İnsanları uyar ve iman edenlere de kendileri için Rableri indînde Kadem-i Sıdk (Esmâ açığa çıkışından gelen bir şekilde tasdik) olduğunu müjdele!" diye vahyetmemiz, insanlar için çok şaşkınlık oluşturacak bir şey mi oldu? Hakikat bilgisini inkâr edenler: "Muhakkak ki bu (adam) apaçık bir büyücüdür" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. Muhakkak Rabbiniz O Allâh’tır ki, semâlar ve arzı altı aşamalı bir süreçte yarattı; sonra Arş’a istiva etti (Esmâ’sından yarattığı bu âlemlerde gene dileğince hükümran olarak tedbir {idare} etti - {Arş; derûnî mânâda, tüm varlığın tekillik boyutudur. A.H.}), Hükmü üzere tedbir (idare - her an yeni şe’nde olarak) oluyor! Hiç kimse bir diğerine şefaat edemez, şefaat edilecek olanın "HÛ"viyetindeki (yaratılış amacına göre oluşmuş Esmâ bileşimi) elvermedikçe! İşte budur Rabbiniz olan Allâh! O hâlde O’na kulluğunuzun farkındalığına erin! Hâlâ derinliğine düşünmeyecek misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Hepiniz topluca O’na rücu edeceksiniz (O’na rücu; mekânsal değil boyutsal olur; hakikatinde müşahede anlamında)... Allâh’ın, kesin uygulayacağıdır bu! Muhakkak ki O, halkı ibda eder (Esmâ’sından Mubdi’ ismi anlamına göre, tüm yaratılmışları, muradı doğrultusunda topluca ve birimselliksiz yaratır; "ORİJİN BENLİK"), sonra (birimsellik boyutunda) iman edip imanın gereği fiilleri açığa çıkaranları (OLUŞMUŞ BENLİK) hak ettiklerine göre cezalandırmak (yani kendisinden açığa çıkanın sonuçlarını yaşatmak) için onu birimsel kişiliğine ("KAF" harfiyle işaret edilen "OLUŞMUŞ "BEN"liği {RUHUNU}) iade eder (aslına rücu aşamasından sonra Esmâ’sındaki Muıyd ismi anlamına göre)... Hakikat bilgisini inkâr edenlere gelince, küfürlerinin sonucu olarak bir kaynar sudan içerler ve acı bir azap yaşarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. O (Allâh’tır) ki, Güneş’i yaşam ışığı (enerjisi) olarak meydana getirdi; Ay’ı nûr (insanda duygusal boyutu düzenleyici kıldı, çekim gücünün etkisiyle hormonal yapı ve amigdala üzerindeki etkileri), senelerin adedini ve hesabı bilesiniz diye Ay’ı menziller sahibi olarak takdir etti... Allâh bunları Hak olarak (Esmâ’sındaki özelliklerle) yaratmıştır. Düşünebilenler için işaretlerini böyle detaylı açıklıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Gece ve gündüzün dönüşümünde, Allâh’ın semâlar ve arzda yarattıklarında, korunmak isteyenlere nice işaretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Rücu ederek, hakikati olan Esmâ’nın farkındalığı yaşamına ermeyeceklerini sananlar, dünya hayatına razı olup onunla tatmin olanlar, kozalarında (beyinlerinde oluşan dünyalarında) yaşayıp işaretlerimizi değerlendiremeyenler var ya... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. İşte onlar kendilerinden açığa çıkanın sonucu olarak yanarak yaşayacaklardır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. İman edip imanın gereği fiiller ortaya koyanlara gelince; Rableri onlara imanlarının sonucu olan hakikati yaşatır... Naîm cennetlerinde, onların altlarından nehirler akar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Onların ondaki Allâh’a yönelişleri: "Subhaneke Allâhümme = Subhansın sen Allâh’ım; seni tenzih ve tespih ederiz"dir... Birbirlerine yönelişleri ise: "Selâm"dır (Selâm ismi mânâsı sürekli açığa çıksın bizde)... Yönelişlerinin sonucunda ulaştıkları ise: "El Hamdu Lillâhi Rabb-ül âlemîn = Hamd Rabb-ül âlemîn Allâh’ındır" noktasıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Eğer Allâh insanlara, onların hayrı dilemedeki acelelerine göre, şerri hak etmelerine cevap verseydi; onların ömürleri çoktan bitmiş olurdu! Rücu ederek hakikati olan Esmâ’nın farkındalığına ermeyeceklerini sananları, kendi taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın, bocalar hâlde bırakırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. İnsan, sıkıntı veren bir olay yaşadığında; uzanmış, otururken ya da ayaktayken bize yönelip yardım ister! Fakat o olaydan feraha çıkardığımızda, sanki kendisini sıkan o olay için bize dua etmemiş gibi yürür gider! İşte haddi aşanlara, yapmakta oldukları böylece süslendirilmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Andolsun ki, sizden önceki nesilleri, kendilerine Rasûlleri açık deliller olarak geldikleri hâlde, zulümleri ve iman etmemeleri nedeniyle helâk ettik... Suçlu toplumları işte böyle cezalandırırız! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Sonra, onların ardından, sizi arzda halifeler olarak meydana getirdik, ne tür uygulama içinde olacağınızı görelim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. İşaretlerimiz onlara apaçık deliller olarak okunduğunda, rücu ederek hakikatleri olan Esmâ’nın farkındalığına ermeyeceklerini sananlar: "Bundan başka bir Kur’ân getir yahut Onu değiştir" dediler... De ki: "Onu nefsim tarafımdan değiştirmem benim için olacak şey değildir... Ben ancak bana vahyolunana tâbi olurum... Eğer Rabbime isyan edersem muhakkak ki ben o çok şiddetli sürecin azabından korkarım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. De ki: "Eğer Allâh dileseydi Onu size okumazdım; Onu size bildirmemiş olurdu!.. Ondan önce sizin içinizde gerçekten bir ömür kaldım... Aklınızı kullanıp bunu anlamayacak mısınız?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Allâh’a yalan iftira eden yahut O’nun işaretlerindeki varlığını (Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) yalanlayandan daha zâlim kimdir? Muhakkak ki suçlular kurtuluşa ermezler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Allâh dûnundakilere tapınırlar; oysa onlar ne zararı ne de faydası olmayan şeylerdir! Üstelik: "İşte bunlar Allâh indînde bizim şefaatçilerimiz" derler... De ki: "Siz, Allâh’a, semâlar ve arzda bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Subhan’dır O; onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. İnsanlar tek bir ümmetten (İslâm fıtratı üzere yaratılma gerçeği) başka bir şey değildi, ayrılığa düştüler! (Anlatılmak istenen; varoluşun, zamansallıkla anlaşılan değil, her an geçerliliği olan olduğu. Şöyle ki: Her insanın, yaratılış olarak İslâm fıtratı üzere tek bir esasa göre meydana geldiği, anne-babasının dinini benlenince ayrılığın oluştuğuna işaret ediliyor. A.H.) Eğer Rabbinden öne geçmiş bir söz (kullukların gereğinin yaşanması hükmü) olmasaydı, hakkında ayrılığa düştükleri konuda aralarında hüküm verilirdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. "O’nun üzerine Rabbinden bir mucize inzâl edilmeli değil miydi?" derler... De ki: "Gayb yalnızca Allâh içindir! Bekleyin! Muhakkak ki ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. İnsanlara, kendilerine dokunmuş bir sıkıntıdan sonra bir rahmet, güzellik tattırdığımızda, işaretlerimiz hakkında hemen bir mekre düşerler... De ki: "Mekr itibarıyla Allâh daha süratlidir... Muhakkak ki Rasûllerimiz mekrlerinizi yazıyorlar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. "HÛ" ki sizi karada ve denizde seyrettirmekte... Hatta siz gemideyken; gemiler, içindekileri sakin bir rüzgâr ile akıp götürdükleri sırada bundan mutlularken; onlara fırtına gelip çatar, dalgalar her taraftan onları vurur! Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını ve büyük tehlikede olduklarını düşündüklerinde, tüm oluşumun Allâh’ın kudret elinde olduğuna inanmış olarak dua ederler: "Andolsun ki eğer bizi şundan kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Ne zaman ki Allâh onları kurtarır, yeryüzünde haksız olarak hemen azgınlığa başlarlar... Ey insanlar, sizin zulüm ve taşkınlığınız, sadece nefslerinize zarar verecektir! O dünya hayatının geçici zevklerinden yararlanırsınız; sonra dönüşünüz bizedir! (İşte o zaman) yapmış olduklarınızı (hakikatini) bildiririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Dünya hayatı şuna benzer... Semâdan inzâl ettiğimiz bir su; onunla insanların ve hayvanların yediği, yeryüzünün yetiştirdikleri oluşmuştur. Nihayet yeryüzü, ürettikleriyle en güzel hâle ulaştığında; yaşayanları da, kendilerini kudretli sandıklarında, gecenin ya da gündüzün bir anında, hükmümüz açığa çıkıverdi! Onu, sanki bir an öncesinde hiç şe’nlenmemiş gibi biçip atarız! Tefekkür eden bir topluluk için işaretleri işte böyle detaylandırıyoruz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Allâh, Selâm Yurduna (bedensel sınırlamalar ötesindeki, hakikatinize bahşedilmiş kuvvelerle yaşam boyutuna) çağırır ve dilediğini sırat-ı müstakime hidâyet eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. İhsan ehline, daha güzeli (El Hüsnâ) ve fazlası (Rıdvan) vardır... Onların vechlerini (yüzlerini - şuurlarını) ne kara toz zerresi (bencillik), ne de (hakikatlerinden ayrı düşmenin getirisi olan) zillet kaplar... Onlar sonsuza dek cennet ehlidirler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. (Yaptıklarıyla) kötülükler kazanmış olanlara gelince; kötülüğün cezası (= karşılığı = sonucu) onun benzeri olacaktır! Onları zillet bürür... Onları, Allâh’ın, yaptıklarının sonucunu yaşatmasından koruyacak (hiçbir kuvveleri) yoktur... Vechleri (şuurları) gecenin zifirî karanlığına bürünmüş gibidir... Onlar sonsuza dek cehennem ehlidirler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. Toplu hâlde onları haşredeceğimiz süreç... Sonra şirk koşanlara: "Siz ve ortak koştuklarınız, her biriniz mekânınıza" deriz... Akabinde onların aralarını ayırmışızdır! Onların ortak koştukları ise: "Siz bize kulluk etmiyordunuz (kendi kurgu ve hayallerinize tapınıyordunuz)" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. "Bizimle sizin aranızda Allâh, şahit olarak yeterlidir... Muhakkak ki biz, sizin kulluğunuzun hakikatinden gâfildik!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Orada her nefs, önceden ne gönderdi ise onun getirisi olan sonucunu yaşar! Hak Mevlâları olan Allâh’a döndürülmüş; uydurmakta oldukları (tapınma objeleri) kendilerinden kaybolup gitmiştir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. (Müşriklere) de ki: "Sizi semâdan ve arzdan kim rızıklandırıyor? Yahut işitme ve görme kuvvelerinin sahibi kim? Ölüden (ölü hükmündeki kendini sırf beden sanma yaşamından) diriyi (Hayy olanın Esmâ’sıyla diri olduğu bilincini) kim çıkarıyor ve diriden (Hakikati itibarıyla diri iken) ölüyü (kendi veya karşısındakinin hakikatini görememe veya kendini sırf beden olarak kabullenip, toprak olup yok olacağını sanma hâlini) kim oluşturuyor? Kim Hükmü tedbir ediyor?"... "Allâh" diyecekler... De ki: "O hâlde niye korunanlardan olmuyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. İşte Allâh! Hak olan Rabbiniz... Gerçek olan dışında kabulleneceğiniz, dalâlden (sapık fikirden) başka ne olabilir? (O hâlde) nasıl saparsınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. İşte böylece, Rabbinin inancı bozuk olanlar hakkında: "Onlar iman etmezler" sözü gerçekleşmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. De ki: "Ortak koştuklarınızdan, tüm yaratılmışları ibda edip (açığa çıkartıp), sonra onu iade eden (aslına rücu ettiren) kimse var mı?"... De ki: "Allâh tüm yaratılmışları ibda eder (açığa çıkartır), sonra onu iade eder (aslına rücu ettirir)... Nasıl döndürülüyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. De ki: "Ortak koştuklarınızdan hangisi Hakk’a erdirebilir?" De ki: "Allâh, Hakk’a hidâyet eder... Hakk’a erdiren mi tâbi olunmayı hak eder, yoksa kendisi hidâyet bulmakta yetersiz olan mı? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Onlardan çoğunluğunun tâbi olduğu, varsandıklarıdır! Muhakkak ki varsayım, gerçeğin yerini tutmaz! Şüphesiz ki Allâh yapmakta olduklarını (Esmâ’sıyla hakikatleri olarak) Bilen’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Bu Kur’ân, Allâh dûnundakilerin uydurusu değildir! Aksine, Rabb-ül âlemîn’den olduğu şüphe götürmeyen; kendinden öncekini tasdik eden, tafsilâtlı, hakikat BİLGİsi kaynağıdır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. Yoksa "Onu (Muhammed a.s.) uydurdu!" mu diyorlar? De ki: "Hadi siz de Onun benzeri bir sûre açığa çıkarın bakalım ve de Allâh dûnunda elinizin erdiği kim varsa (onu da yardıma) çağırın! Eğer sözünüzde sadıklar iseniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Hayır! İlmini ihâta etmedikleri ve ne olduğu hakkındaki bilgisi henüz kendilerine açılmamış bir şeyi yalanladılar... Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar! Zulmedenlerin sonu nasıl oldu bir bak! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Onlardan, Ona (Kurân’a) iman edecekler de vardır, Ona iman etmeyecekler de! Rabbin bozguncuları (Esmâ’sıyla hakikatleri olarak) daha iyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Seni yalanlamakta ısrarlı olurlarsa de ki: "Benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız size aittir! Siz benim yaptığımdan uzaksınız ben de sizin yaptığınızdan berîyim!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. Onlardan, dinliyormuşçasına sana kulak verenler var... Sağırlara (algılayamayanlara) duyurtabilir misin? Hele bir de akıllarını kullanamıyorlarsa! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Onlardan sana bakanlar da vardır... Körlere doğru yolu gösterebilir misin, basîretten yoksunlarsa? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. Kesinlikle Allâh, insanlara zerrece zulmetmez! Ne var ki, insanlar kendi nefslerine zulmederler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Onları haşredeceği süreçte, sanki (dünya yaşamında) günün bir saatinden fazla yaşamayıp bu arada tanışmışlarcasınadır... Allâh’a likâyı (hakikatleri olan Esmâ’nın farkındalığına ermeyi) yalanlamış olanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır... (Onlar) hidâyete elverişli değillerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Onlara yaşayacaklarını vadettiklerimizin bazısını hayatında sana göstersek yahut seni vefat ettirsek de göremesen (onlar yönünden bir şeyi değiştirmez), yine onların dönüşleri bizedir... Sonra, Allâh yaptıkları üzerine şahittir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Her ümmet için (Hakk’ı bildiren) bir Rasûl vardır... Rasûlleri geldiği vakit aralarında adl üzere (hak ettiklerine göre) hükmolunur... Onlar zulme uğratılmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. "Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu vaat (haşr) ne zaman?" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. De ki: "Nefsim için Allâh’ın dilediği haricinde bir zarar ve bir faydaya malîk değilim... Her ümmetin bir ömrü vardır... Yaşam süreleri tamam olduğunda, ne bir saat geri kalırlar ve ne de ileri giderler." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. De ki: "Gördünüz mü (düşünün bakalım), şayet O’nun azabı gece veya gündüzün bir anında gelmiş olsa, (söyleyin) suçlular neyi acele isterler?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. (Azap) başınıza geldikten sonra mı iman edeceksiniz? ŞİMDİ mi? (Oysa) onu acilen yaşamayı istiyordunuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Sonra zulmedenlere: "Sonsuz azabı tadın!" denildi... "Sadece yapmış olduklarınızın getirisi olarak sonuçlarını yaşamıyor musunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. "O (azap) gerçek midir?" diye senden haber isterler... De ki: "Evet, Rabbim hakkı için o elbette gerçektir! Siz bundan kaçıp kurtulamazsınız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. (Kendine) zulmetmiş her nefs (bilinç), eğer yeryüzünde bulunan her şeye sahip olsaydı, elbette onu fidye olarak vermek isterdi! Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını göstermeye hâlleri kalmaz! Aralarında hak ettikleriyle hükmolunmuştur... Hak ettiklerinin dışında bir şey yaşamazlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Kesinlikle bilin ki, semâlar ve arzda ne varsa, muhakkak ki Allâh içindir (O’nun Esmâ’sının işaret ettiği mânâların açığa çıkışıdır). Kesinlikle bilin ki Allâh’ın bildirimi Hak’tır... Fakat onların çoğunluğu bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. "HÛ"! Diriltir ve öldürür! O’na rücu edeceksiniz (Hakikatinizin, Esmâ’sıyla yaratılmış olduğunu Hakk-el yakîn yaşayacaksınız)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Ey insanlar! Size, Rabbinizden bir öğüt, içinizde olan (şuur) için bir şifa (sağlıklı düşünme ilacı), iman edenler için bir hüda (hakikatlerine erdirici rehber) ve rahmet gelmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. De ki: "Allâh fazlı olarak ve O’nun rahmetiyle, işte onunla (yukarıda sayılanlarla) sevinip ferahlasınlar (boş ve geçici zevklerle değil)!.. O (rahmet ile yaşanası şeyler), onların topladıklarından (dünyalıklardan) daha hayırlıdır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. De ki: "Düşündünüz mü, Allâh’ın sizin için rızıktan inzâl ettiğini ki ondan bir kısmını haram, bir kısmını da helal kıldınız"... De ki: "Allâh size izin mi verdi, yoksa Allâh’a iftira mı ediyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Allâh hakkında yalan söyleyerek iftira edenler, kıyamet sürecini ne sanıyorlar? Muhakkak ki Allâh insanlara lütuf sahibidir... Fakat onların çoğunluğu şükretmezler (bunu Allâh nimetine lâyık şekilde değerlendirmezler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Hangi şe’nde (hâl) olursan ol; o hâlin ister Kur’ân okumak, ister bir şeyler yapmak olsun, onunla meşgûlken, hep sizin üzerinize şahitlerdik... Arzda (bedende) veya semâda (bilinç boyutunda) olsun zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçüğü veya daha büyüğü bile, Kitab-ı Mubiyn’dedir (tüm varlığın şekillenmemiş, varlıklara dönüşmemiş orijinali olan dalga okyanusu - DATA planı)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Kesinlikle bilin! Allâh Veliyy’lerine korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Onlar ki iman etmişler ve korunmayı gerçekleştirmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Dünya hayatında da sonsuz gelecekte de müjde vardır onlara... Allâh sözleri için asla değişme söz konusu değildir! İşte bu azîm kurtuluştur! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Onların sözü seni mahzun etmesin... Muhakkak ki izzet tümüyle Allâh’ındır... O Semi’’dir, Aliymm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. Kesinlikle bilin! Semâlarda ve arzda ne varsa muhakkak ki Allâh içindir (Allâh’ın, El Esmâ ül Hüsnâ’sının işaret ettiği özelliklerini ilminde seyretmesi içindir; bunun için de her şeyi Esmâ’sından Esmâ özellikleriyle yaratmıştır)... (O hâlde) Allâh dûnunda ortak koştuklarına dua edenler (bu gerçek dolayısıyladır ki) onlara tâbi olamazlar... (Onlar) ancak (vehmederek) varsaydıklarına tâbi oluyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. "HÛ" ki sizin için, sükûn bulasınız diye geceyi, gerekenleri görüp değerlendirmeniz için de gündüzü oluşturdu... Muhakkak ki algılayabilen bir topluluk için işaretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. "Allâh oğul edindi" dediler. Subhan’dır O! (Zira) "HÛ" El Ğaniyy’dir (yarattıklarıyla kayıtlanmaktan ve sınırlanmaktan berîdir)... Semâlarda ve arzda ne varsa, O’nun içindir ("El Esmâ"daki mânâların açığa çıkması için)... İndînizde bununla (iftiranızla) ilgili bir kanıt yoktur! Allâh hakkında, ilminiz olmayan bir şeyi konuşuyorsunuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. De ki: "Allâh hakkında yalan uyduranlar elbette kurtulamazlar!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Dünyadan geçici bir yararlanma; sonra dönüşleri bizedir! Sonra hakikati inkâr etmeleri nedeniyle şiddetli azabı onlara yaşatacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. Onlara Nuh’un haberini anlat... Hani kavmine: "Ey kavmim! Eğer konumum ve Allâh işaretleriyle sizi uyarmam size ağır geldiyse, (artık ben) Allâh’a tevekkül (hakikatimdeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman) ettim! Siz ve ortaklarınız toplanıp, ne isterseniz yapın; sonra yaptığınızdan endişe duymayın! Sonra da hiç vakit geçirmeden, hakkımdaki kararınızı uygulayın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. "Eğer (bu yüzden) yüz çevirirseniz (çevirin; zaten) sizden bir karşılık istemedim... Benim ecrim (yaptığım işin getirisi) ancak Allâh’a aittir... Teslimiyeti yaşayanlardan olmakla emrolundum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. (Yine de) Onu yalanladılar... Biz de Onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık... İşaretlerimizi yalanlamış olanları ise boğduk! Uyarılanların sonu nasıl oldu bir bak! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Ondan (Nuh’tan) sonra nice toplumlara, apaçık deliller (muhtevası özel Esmâ mânâları) olan Rasûller bâ’s ettik... Daha önceden yalanlamış oldukları şeye (gene) iman etmediler... İşte haddi aşanların kalpleri üzerine böyle mühür vururuz (şuurları kilitlenir)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. Sonra, bunların ardından Musa’yı ve Harun’u, işaretlerimiz olarak bâ’s ettik, Firavun’a ve ileri gelenlerine... (Onlar ise) kibirlendiler ve suçlular toplumu oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. İndîmizden onlara Hak geldiğinde: "Muhakkak ki bu apaçık bir sihirdir" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Musa dedi ki: "Size Hak geldiğinde böyle mi değerlendirirsiniz! Bu bir sihir midir? Sihirbazlar asla iflah olmazlar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Dediler ki: "Sen bizi, atalarımızın inancından çevirip ve yeryüzüne beraberce tahakküm etmek için mi geldin? Biz size (Musa ve Harun’a) iman edici değiliz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Firavun: "Bütün bilgili sihirbazları bana getirin!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Ne zaman ki sihirbazlar toplandı, Musa onlara: "Atacağınızı atın" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Ne zaman ki attılar, Musa: "Sizin ortaya koyduğunuz sihir kuvvenizdir! Muhakkak ki Allâh onu geçersiz kılacaktır! Şüphesiz ki Allâh bozguncuların yaptığı işi olumlu sonuçlandırmaz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. Allâh, Kelimeleri olarak, Hakk’ı gerçekleştirecektir! Suçluların hiç hoşuna gitmese de! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Firavun ve ileri gelenlerinin başlarına belâ olacağı korkusuyla, Musa’ya, kendi halkından genç bir gruptan başka kimse iman etmedi... Muhakkak ki Firavun yeryüzünde zorba hükümran idi! Muhakkak ki o, israf edenlerdendi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Musa: "Ey kavmim! Eğer Esmâ’sıyla sizi yaratmış Allâh’a iman etmiş ve teslim olmuşlardansanız, O’na tevekkül (hakikatinizdeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman) edin" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. (Onlar da) dediler ki: "Biz Allâh’a tevekkül ettik (El Vekiyl isminin özelliğine iman ettik, vekîlimiz O’dur)... Rabbimiz, bizi onların zulmüne alet etme!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. "Rahmetini bizde açığa çıkararak, hakikat bilgisini inkâr edenler topluluğundan kurtar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Musa ve erkek kardeşine: "Mısır’da halkınız için evler hazırlayın... Evlerinizi ibadethane yapın ve salâtı ikame edin... İman edenleri müjdele" diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Musa dedi ki: "Rabbimiz! Muhakkak ki Firavun ve ileri gelenlerine, dünya hayatının zinet ve mallarını sen verdin... Rabbimiz, (halkı) senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz mallarını sil-süpür; içlerini bunalt! Zira onlar acı azabı görmedikçe iman etmezler." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. (Allâh) dedi ki: "İkinizin duasına gerçekten icabet edildi... O hâlde dosdoğru olun... Cahillerin yoluna tâbi olmayın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. İsrailoğullarını denizden geçirdik... Firavun ve ordusu haddi aştı ve düşman olarak onları izledi... Tâ ki boğulma hâli ona erişince: "İman ettim ki tanrı yoktur, ancak İsrailoğullarının kendisine iman ettiği vardır. Ben müslimlerdenim" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. "ŞİMDİ mi? Daha önce gerçekten isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. Bu gün senin cesedini karaya vuracağız ki arkandan gelen kimseler için bir ibret olasın! Ne var ki, insanlardan birçoğu işaretlerimize karşı kesinlikle kozalıdırlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. Andolsun ki biz, İsrailoğullarını seçkin ve emin bir bölgeye yerleştirdik... Onları temiz, saf şeylerle rızıklandırdık... Kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler (ilim geldiğinde yorum farkları yüzünden ayrılıklar meydana geldi)... Muhakkak ki Rabbin, kıyamet sürecinde, ayrılığa düştükleri konularda hükmünü bildirecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. Eğer sana inzâl ettiğimizden şüphen varsa (ey insanoğlu), senden önce âlemlerdeki işaretlerimizi "OKU"yanlara sor! Andolsun ki, sana Rabbinden gerçek gelmiştir... O hâlde sakın kuşku duyanlardan olma! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. Açığa çıkmış olan Allâh işaretlerini yalanlayanlardan olma! (Bunu yaparsan) hüsrana düşenlerden olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. Muhakkak ki haklarında Rabbinin sözü (ezelî hükmü) gerçekleşmiş kimseler iman etmezler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. İsterse onlara bütün mucizeler gelsin (yine de iman etmezler)... Acı azabı görünceye kadar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. Bir şehir halkı çıkıp iman etmiş olsaydı da, sonuçta bu imanlarının yararlarını görseydi! Yunus’un kavmi hariç! (Kavmi, Yunus’un aralarından ayrılıp gitmesinden sonra kendilerine azabın geleceğini hissedip toptan iman ve tövbe ettiler)... İman edince de, dünya hayatındaki aşağılanma azabını onlardan kaldırdık; onları muayyen bir süre (nimetlerimizden) yararlandırdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa, elbette hepsi toptan iman ederdi... Olayın gerçeği bu iken; sen, iman etmeleri için insanları zorlayacak mısın? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Kendisini yaratan Allâh Esmâ’sının bileşimi elvermedikçe, bir nefs için iman etmek mümkün değildir! (Allâh) aklını değerlendirmeyenlerde (düşünsel) pislik meydana getirir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. De ki: "Semâlar ve arzda ne oluyor, bir bakın!"... O işaretler ve uyarılar, iman etmeyen topluluğa yarar sağlamaz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Onlar kendilerinden önce geçmiştekilerin devirlerindeki (azap veren olayların) benzerini mi bekliyorlar? De ki: "O hâlde bekleyin... Ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Sonra (azap geldiğinde) biz Rasûllerimizi ve iman etmişleri kurtarırız... İman edenleri kurtarmamız, üzerimize bir haktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. De ki: "Ey insanlar! Eğer benim Din’imden kuşku içindeyseniz, (bilin ki) ben sizin Allâh dûnundaki taptıklarınıza tapınmam! Sadece, sizi vefat ettirecek Allâh’a kulluk ederim! Ben iman edenlerden olmakla hükmolundum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. (Şununla da emrolundum): "Vechini hanîf olarak Din’e tut (mânâ yüzünü, hakikati Esmâ bileşimi olan şuurunu, tanrı kavramsız, âlemler olarak algılanan sistemin hakikati olan soyut Esmâ mertebesine yönlendir) ve sakın şirk koşanlardan (Allâh dûnunda dışsal bir tanrı vehmederek onu ortak koşanlardan) olma!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. "Allâh dûnundaki sana fayda ve zarar vermeyecek şeylere yönelme! Eğer böyle yaparsan, o zaman muhakkak ki sen nefsine zulmedenlerden olursun!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Allâh sende bir sıkıntı açığa çıkarırsa, onu O’ndan başka kaldıracak yoktur! Eğer sende bir hayır irade ederse, O’nun lütfunu geri çevirecek de yoktur! O, lütfunu kullarından dilediğine nasip eder... O Ğafûr’dur, Rahıym’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. De ki: "Ey insanlar... Gerçek ki size Rabbinizden hakikat bilgisi gelmiştir! Artık kim hakikate yönelirse yalnızca kendi nefsi için yönelmiş olur; kim de saparsa sadece kendi nefsi aleyhine sapmış olur! Ben sizin vekîliniz (hakikatinizin şuurunuzdaki yönlendiricisi) değilim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. (Rasûlüm) sana vahyolunana tâbi ol ve Allâh hükmü açığa çıkana kadar sabret... O, en hayırlı Hükmeden’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster