1. Ne yücedir ki, âlemlere (tüm insanlar) bir uyarıcı olarak, kuluna Furkan’ı (Hakikat ile aslı olmayanı ayırt edici) inzâl etti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. Ki, semâların ve arzın varlığı O’nun içindir! Çocuk edinme kavramından berîdir! Varlıkta ortağı yoktur O’nun! Her şeyi yaratmış, onu (yarattığını) takdiriyle oluşturmuştur! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. (Gerçek böyle iken) O’nun dûnunda, bir şey yaratmayan; kendileri yaratılmış olan; kendi nefslerine bir zarar ve faydası olmayan; ölüme, hayata ve ölümün tadılışından sonraki yaşantıyı oluşturacak bir özelliğe sahip olmayan tanrılar edindiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Hakikat bilgisini inkâr edenler dediler ki: "Bu (Kur’ân) ancak O’nun uydurduğu bir yalandır. Başka bir kavim de (Yahudiler) bu konuda O’na yardım etmiştir"... Gerçek ki, büyük haksızlık ve yalancı şahitlik suçu işlediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Dediler ki: "Bunlar, sabah - akşam okunması için kendisinin yazdırtmış olduğu, eskilerin masallarıdır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. De ki: "O’nu semâlardaki ve arzdaki sırrı bilen inzâl etti! Muhakkak ki O Ğafûr’dur, Rahıym’dir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Dediler ki: "Bu nasıl Rasûldür ki, yemek yiyor ve çarşılarda gezip dolaşıyor... O’na, bir melek inzâl edilmesi, beraberinde bir uyarıcı olması gerekmez miydi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. "Yahut O’na bir hazine verilmesi ya da yiyeceği özel bir bahçesi olması..." Zâlimler (birbirlerine) şöyle konuştular: "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Bak senin için yaptıkları benzetmeler (yanlış değerlendirmeler) yüzünden nasıl saptılar! Artık çıkış yolu bulamazlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Ne Yücedir O ki, dilerse sana bundan daha hayırlısını, altlarından nehirler akan cennetleri oluşturur ve senin için köşkler yapar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Fakat onlar o saati de (ölüm akabinde başlayacak olan sonsuz yaşam süreçlerini) yalanladılar... O saati yaşayacaklarını yalanlayanlara alevli bir ateş hazırladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. Daha cehenneme girmeden (kabir âlemlerindeyken), onun taşan öfkesini ve şiddetli uğultulu sesini işitirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Bağlanmış (çaresiz) olarak orada dar bir mekâna atıldıklarında, "Yetiş ey ölüm!" diye haykırırlar (içine düştükleri acı azaptan tek kurtuluşun ölüm olduğunu fark ederler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. "Bugün bir ölüm değil, birçok ölüm temenni edin!" (Ne çare ki ölümsüzdürler!) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. De ki: "Bu mu daha hayırlıdır yoksa korunmuşlara vadolunan sonsuzluk cenneti mi? (O cennet) onlar için bir ceza (yaşamlarının getirisi) ve (hakikatlerine) dönüş yeridir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. Onlara sonsuza dek diledikleri her şey vardır orada. (Bu) Rabbinin, kendisini yükümlü tuttuğu vaadidir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Onları ve Allâh dûnundaki tapındıklarını haşredeceği süreçte der ki: "Benim kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı (derûnlarındaki hakikatlerine ulaştıran) yoldan saptılar?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. (Tapındıkları nesneler) dediler ki: "Subhansın sen! Senin dûnundan velîler edinmek bizim için mümkün değil! Ne var ki, sen onları ve atalarını yararlandırınca, bedensel zevklere dalıp; nihayet, hakikat bilgisini hatırlamaz oldular! Sonunda mahvoldular!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. (Allâh dûnundakilere tapanlara): "İşte söylediklerinizi gerçekten yalanladılar... Artık ne (azabı) kendinizden savmaya ve ne de yardım bulmaya gücünüz yetmez! Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Senden önce irsâl ettiğimiz Rasûller de yemek yerler ve çarşılarda gezip dolaşırlardı! Sizleri birbiriniz için bir sınav objesi kıldık... Sabredecek misiniz? Senin Rabbin Basıyr’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Bize likâyı (kavuşmayı; varlıklarında Esmâ’mızla açığa çıkışımızı yaşamayı) ummayanlar dedi ki: "Bizim üzerimize melâike inzâl edilmeli yahut Rabbimizi (gözümüzle) görmeli değil miydik?" (Hakikatlerindekini kavrayamayıp dışta tanrı aramakta ısrar!)... Andolsun ki kendi nefslerinde kibre kapıldılar ve büyük bir azgınlık ile haddi aşıp itaatten çıktılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Melekleri gördükleri süreçte, hakikati inkâr suçunu işlemiş olanlara müjde yoktur artık! Ve: "(Müjde - Esmâ kuvveleriyle tasarruf size) engellenmiş bir yasaktır, yasak!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Hakiki fâil olarak açığa çıktığımızda, yaptıkları bütün hayırların kendilerine ait olmadığını fark ederler! (Varsandıkları çalışmaları boşa çıkmıştır. Senden açığa çıkan bir hayrı yapan Allâh’tır; sen ben yapıyorum sanırsın!) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. O süreçte cennet ehli, sürekli yaşam ortamları itibarıyla daha hayırlı ve istirahatgâh olarak da daha güzeldir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. (O süreç) semânın (bilincin) bulutlar (hakikati kavratan rahmet) ile yarıldığı ve melekî kuvvelerin (Esmâ hakikatlerinin) peş peşe açığa çıktığı süreçtir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. Mülk’ün, Rahmân için olduğu gerçeğinin (yaşanacağı) süreçtir O! O süreç, hakikat bilgisini inkâr edenler (hakikatlerindeki Esmâ kuvvelerini inkâr edenler) için çok zordur! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. O süreçte nefsine zulmeden (orijin benin hakikatinin gereğini yaşamamış olan) ellerini ısırıp: "Keşke Rasûl ile beraber yürüseydim" der. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. "Yazık oldu bana, keşke şunu (beden şeytanını - karındaki ikinci beynin beyinde oluşturduğu ben bedenim kabulü. Kaynak bilgi: www.okyanusum.com‘da, The Second Brain) dost edinmeseydim!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. "Andolsun ki, gelen Zikir’den (hakikatimi hatırlatan hakikat bilgisinden) saptırdı... Şeytan (vehim - bilincin kendini beden kabulü) insan için hazuldur (güçsüz, ortada bırakan)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Rasûl (hakikatini OKUyan) dedi ki: "Yâ Rab! Muhakkak ki halkım şu Kurân’ı (hakikatinin gereğini yaşamayı) terk etti (bedensel zevklerine döndü)!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. İşte görüldüğü gibi, her Nebi için hakikati inkâr suçlularından düşman oluştu... Hakikatin olan Rabbin Hadiy(hakikate erdiren) ve Nasîr (hakikate ermen için yardım eden, zafere ulaştıran) olarak kâfidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. Hakikat bilgisini inkâr edenler dediler ki: "O’na Kurân’ın (İsrailoğullarına gelen kitaplar gibi) hepsi birden tenzîl edilmeliydi!"... (Oysa) böylece, O’nunla, senin Fuadını (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar - kalp nöronlarının beyindeki açılımlarını) sâbitlemek için (böyle tenzîl ettik) ve (hakikatinde, her birinin kuvvelerini ayrı ayrı bulman için) bölümler hâlinde okuttuk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. Sana her sorun getirdiklerinde, açıklaması itibarıyla ve Hak olarak, sana daha güzeli ile geldik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. Hakikatleri kararmış yüzleri yere bakan, cehenneme haşrolunacak kimseler var ya, işte onlar mekân itibarıyla en şerr ve yol itibarıyla en sapkındırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. Andolsun ki, Musa’ya Hakikat bilgisi ve uygulama kurallarını verdik ve Onunla beraber kardeşi Harun’u da yardımcısı kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Sonra da dedik ki: "Varlıklarındaki işaretlerimizi yalanlayan o topluma gidin ikiniz!" Nihayet onları perişan ettik! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Nuh halkını da Rasûlleri yalanladıklarında, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret kıldık... Zâlimler için feci bir azap hazırladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. Ad’ı (Hud a.s.ın halkı), Semud’u (Sâlih a.s.ın halkı), Ress (örülmemiş kuyu) ehli ve bunlar arasında pek çok nesli de... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Onların her biri için dersler vermiştik... (Sonunda) hepsini kırdık geçirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Andolsun ki belâ yağmuruna tutulmuş o şehre (Lût kavminin helâk olduğu yere) uğradılar... Acaba onu görmediler mi? Hayır! Onlar ölüm sonrasında dirilişi, aslına dönüşü ummuyorlardı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Seni gördüklerinde, "Allâh’ın Rasûl olarak bâ’s ettiği bu mudur yani!" diyerek seni alaya almaktan başka bir şey edinmezler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. "Eğer onlar (ilâhlarımız) üzerine dirençli olmasaydık, (Rasûl) neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı"... Azabı gördüklerinde, kimin yolunun sapmış olduğunu anlayacaklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Hevâsını (içgüdüsel dürtülerini - bedenselliğini - kuruntuladığını) Tanrı edineni gördün mü! (Mu’minûn: 91, Bakara: 21)... Sen mi ona vekîl olacaksın? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. Yoksa sen onların çoğunluğunun, işittiklerini yahut akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun? Onlar ancak en’am (koyun - sığır - deve) gibidirler; belki onlar tuttukları yol itibarıyla daha sapmışlardır (insan olmaktan)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Görmedin mi Rabbini, (Hakikat güneşi tam yükselmemişken) gölgeyi (benliği) nasıl uzattı? Eğer dileseydi onu elbette sakin (hareketsiz, sürekli) kılardı... Sonra, Güneş’i (hakikatin farkındalığını) ona delil kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Sonra onu (o uzatılmış gölge benliği) kolay bir kabzediş (el koyuş) ile kendimize kabzettik (Hakikat farkındalığıyla "yok"luğunu hissettirdik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Geceyi sizin için örtü, uykuyu ölüm kılan... Gündüzü de Nüşur (uykudan kalkma, diriliş misali) kıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. "HÛ" ki... Rahmetinin (yağmur) önünde müjdeciler olarak rüzgârları irsâl etti... Biz, semâdan tertemiz bir su inzâl ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. Onunla ölü bir beldeyi diriltelim ve yarattığımız nice hayvanatı ve birçok insanı besleyelim diye. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. Andolsun ki O’nu (Kurân’ı) onların arasında, tezekkür (hatırlayıp düşünmeleri) için açıkladık da açıkladık... İnsanların çoğunluğu ise hakikati inkâr ettiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Eğer dileseydik her şehirde bir uyarıcı bâ’s ederdik Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Hakikat bilgisini inkâr edenlere itaat etme; onlara karşı bununla (Kurân’la) büyük savaş ver, tüm gücünle! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. "HÛ" ki... İki deryayı (şuur ve bilinç - beden) birbirine salan; biri tatlı mı tatlı bir su (orijin benlik - insanî mânâ), diğeri ise tuzlu ve acıdır (kendini hayvani beden kabullenmiş oluşmuş benlik - bilinç)! Bu ikisinin arasında da bir berzah (engel, perde); hicrî mehcûr (zıddıyet - düşmanlık); bir engel oluşturdu (‘Birbirinize düşman olarak inin’ âyetini hatırlayalım. A.H.)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. "HÛ" ki, sudan bir beşer (biyolojik bedenli insan) yarattı da, onunla neseb (kan - gen akrabalığı) ve sıhr (nikâh - evlilik ile hâsıl olan hısım akrabalık) duygusu oluşturdu! Senin Rabbin Kaadir’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Allâh dûnunda, kendilerine yarar veya zararı olmayan (tanrı kabullendikleri) şeylere taparlar! Hakikat bilgisini inkâr eden, Rabbinin aleyhine olanı destekleyendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak irsâl ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. De ki: "Sizden, karşılık olarak sadece, Rabbinize ulaştıran yolu bulmanızı istiyorum!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. Ölümsüz Diri’ye (özellikleriyle hakikatin olana) tevekkül et; Bi-HamdiHİ (O’nun Hamdı olarak) tespih et! Kullarının suçlarına, Habiyr (vâkıf) olması yeterlidir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. Semâları, arzı ve ikisi arasındakileri altı aşamada yaratan, sonra Arş (taht - Esmâ ül Hüsnâ ile belirtilen özellikleri ile yaratılmış olan dalga - data okyanusundaki data türleri) üzerine hükümran olandır... Rahmân’dır! O’nu bir Habiyr’e (Habiyr olana, hakikatten haberdar olana) sor! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Onlara: " Rahmân’a secde edin (Esmâ hakikatiniz indîndeki "yok"luğunuzu hissedin)" denildiğinde: " Rahmân da nedir? Bize emrettiğine secde eder miyiz hiç?" dediler... (Bu teklifin) onların nefretini daha da artırdı. (60. âyet secde âyetidir.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Ne Yücedir O ki, gökte BURÇLAR meydana getirdi; orada bir nûr saçan (parlak ışık - enerji kaynağı Güneş) ve nûru yansıtan kamer (ışık yansıtıcı Ay) oluşturdu (her birinin işlevi vardır)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. "HÛ" ki, gerçekleri fark edip değerlendirmeyi dileyen kimse için, geceyle gündüzü birbirini takip eder şekilde oluşturandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Rahmân’ın kulları (Esmâ hakikatlerinin şuurunda olanlar) arzda (beden yaşamında) benliksiz ve şuurlu yaşarlar... Cahiller (hakikatten perdeliler) onlara sataştıklarında: "Selâm!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Onlar ki, gecelerini Rablerine secde ederek ("yok"luklarının farkındalığıyla) ve kıyamda (varlıklarında kâim olan Kayyum’un müşahedesinde) geçirirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Onlar ki: "Rabbimiz... Cehennem yanışını bizden sav! Muhakkak ki onun yakışı insanın yakasını bırakmaz!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. "Muhakkak ki o yanma durağı ve makâmı çok kötüdür!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Onlar ki, karşılıksız bağışta israf etmezler, cimrilik de etmezler... İkisi arasında ölçülü ve hakkaniyetlidirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Ki onlar, Allâh yanı sıra tanrıya yönelmezler; hakkaniyet (kısas) dışında Allâh’ın haram kıldığı canı katletmezler ve zina yapmazlar... Kim onu yaparsa sonucunu yaşar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. Kıyamet sürecinde yanma onun için katlanır ve onun içinde muhan (kendi başına bırakılmış, tard edilmiş, zelil) hâlde sonsuza dek kalır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Ancak tövbe eden, iman eden ve imanın gereğini uygulayan müstesna! Allâh, onların kötülüklerini iyi niteliklere dönüştürür... Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. Kim tövbe edip sâlih amel işlerse, muhakkak ki o tövbesi gerçekleşmiş olarak Allâh’a döner. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Onlar ki, yalana, aslı olmayan şeye şahitlik yapmazlar... Boş sözlere, dedi-koduya rastladıklarında da (onlara katılmayıp) onurlu olarak geçip giderler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. Onlar ki Rablerinin, varlıklarındaki işaretleri (hakikatleri) hatırlatıldıklarında, (o hakikate karşı) sağır ve kör kalmazlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Onlar ki: "Rabbimiz... Eşlerimizden (veya bedenlerimizden) ve evlatlarımızdan (bedenî çalışmalarımızın semeresinden) göz aydınlığı (cennet yaşamını) oluşturacakları bize ihsan et; bizi, korunmak isteyenlere uyulası önder kıl" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. İşte onlar, (dünya - bedensel yaşam şartlarına) sabretmeleri nedeniyle gurfe (yüksek köşk - üst seviyede yaşam boyutu) ile mükâfatlandırılırlar! Orada tahiyye (hayat) ve selâm (Esmâ kuvvelerinin tahakkuku) ile karşılanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. (Onlar) orada sonsuza dek kalıcılardır... Ne güzel durak ve makâmdır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. De ki: "Eğer yönelişiniz olmazsa Rabbim size önem vermez! Gerçekten yalanladınız... Yakında kaçınılmaz sonucunu yaşayacaksınız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster