Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. “Nisâ” kadınlar demektir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır.
1.
Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten (Âdem`den) yaratan, ondan da eşini (Havvâ`yı)yaratarak (yeryüzüne) ikisinden birçok ricâl (erkekler) ve nisâ (kadınlar) yayan Rabbinizden sakının! O`nun hakkına birbirinizden isteklerde bulunuyor olduğunuz Allah`dan ve akrabâlık bağların(ı koparmak)tan sakının! Şübhesiz ki Allah, sizin üzerinizde tam bir gözeticidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
2.
Hem yetimlere mallarını verin ve temizi pis olana (helâli harâma) değişmeyin; onların mallarını mallarınıza (katarak) yemeyin! Çünki bu büyük bir günahtır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Eğer yetim olan (kız)lar hakkında (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) adâletli olamayacağınızdan korkarsanız, o hâlde size helâl olan (başka) kadınlardan iki(nci), üç(üncü)ve (en çok) dörd(üncü hanımınız) olmak üzere nikâhlayın! Buna rağmen (onların da aralarında) adâletli olamayacağınızdan korkarsanız, artık bir tek (hanım) veya sâhib olduğunuz câriyeler (ile yetinin)! Bu, haksızlık etmemenize daha yakındır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Kadınlara mehirlerini gönül rızâsı ile verin! Fakat size ondan birazını kendi gönlüyle bağışlarlarsa, artık onu âfiyetle, rahatça yiyin!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
Hem (ey velîler!) Allah`ın sizin için ayakta durabilme (vesîlesi, geçim kaynağı) kıldığı mallarınızı (velîsi bulunduğunuz kimselerin mallarını) sefihlere (yerli yerinde kullanamayanlara) vermeyin; fakat kendilerine onlardan (o mallardan) yedirin, onları giydirin ve onlara güzel söz söyleyin!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Artık yetimleri, evlilik çağına gelinceye kadar (gözetip) deneyin! Nihâyet onlarda rüşdüne ermiş bir hâl görürseniz, o takdirde mallarını kendilerine teslîm edin! Ve büyüyecekler (de mallarını elimizden alacaklar) diye israfla ve acele ile onları yemeyin!(Yetîmin malını idâre eden, fakat) zengin olan kimse ise, böylece (onun malını yemekten)kaçınsın! (O velîlerden) fakir olan kimse ise artık (ihtiyaç ve emeği nisbetinde) örfe uygun mikdarda yesin! Sonunda onlara mallarını teslîm ettiğiniz zaman da onlara karşı şâhid bulundurun! Hesab görücü olarak ise, Allah yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Ana-babanın ve akrabâların bıraktıklarından, erkekler için bir pay vardır; Ana-babanın ve akrabâların bıraktıklarından kadınlar için de, ondan (o bırakılandan) az olsun çok olsun farz kılınmış bir nasib olarak bir pay vardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
Mîras taksîm olunurken (vâris olmayan) akrabâlar, yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa, bundan onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Hem (yetimler hakkında) korksun o kimseler ki, eğer kendileri arkalarında güçsüz(ve küçük) evlâdlar bırakacak olsalardı, onlar hakkında endişe edeceklerdi. Öyle ise (diğer yetimler hakkında da) Allah`dan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Şübhesiz ki haksız olarak yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar! Ve (onlar,) yakında çılgın alevli bir ateşe gireceklerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Allah size çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar (mîras vermenizi)emreder! Artık (çocuklar) ikiden fazla kız iseler, o hâlde (ölenin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ama (o vâris) bir tek kız ise, bu durumda (mîrâsın) yarısı onundur. Bununla berâber (ölenin) çocuğu varsa, ana-babası için, (o) ikisinden her birine, bıraktığı (mîrâsı)ndan altıda bir düşer. Fakat çocuğu yok da (sâdece) ana-babası ona vâris olursa, artık annesine üçte bir düşer (kalan babasınındır). Fakat kardeşleri varsa, o takdirde ettiği vasiyetten veya borçtan sonra annesine altıda bir düşer.Babalarınız ve oğullarınız; bilmezsiniz ki, onların hangisi fayda bakımından size daha yakındır.(Bütün bunlar) Allah`dan birer farîzadır. Muhakkak ki Allah, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Hakîm(her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Hem eğer çocukları yoksa, zevcelerinizin bıraktıklarının yarısı sizindir. Fakat çocukları varsa, yapacakları vasiyetten veya borçtan sonra, artık bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bununla birlikte eğer (sizin) çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onların(hanımlarınızın)dır. Fakat çocuğunuz varsa, bu durumda yapacağınız vasiyetten veya borçtan sonra bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Buna rağmen eğer bir erkek veya bir kadına,(kendi) evlâdı ve babası olmadığı hâlde (yakın akrabâsı olarak) vâris olunur da (aynı anneden) bir erkek kardeşi veya bir kız kardeşi bulunursa, o takdirde onlardan her birine altıda bir düşer. Fakat bundan daha çok iseler, o hâlde (vârise) zarar verici olmadan edilen vasiyetten veya borçtan sonra, onlar üçte birde ortaktırlar. (Bütün bu mîras taksim usûlü)Allah`dan birer emirdir! Allah ise, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Halîm (azabda hiç acele etmeyen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Bunlar Allah`ın hudûdudur. Artık kim Allah`a ve Resûlüne itâat ederse, (Allah) onu altlarından nehirler akan Cennetlere koyar; orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Ve işte büyük kurtuluş budur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
Kim de Allah`a ve Resûlüne isyân eder ve O`nun hudûdunu aşarsa, (Allah) onu içinde ebedî olarak kalıcı olduğu bir ateşe koyar ve onun için aşağılayıcı bir azab vardır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
Ve kadınlarınızdan zinâ edenler yok mu, onlara karşı artık içinizden dört şâhid getirin! Böylece şâhidlik ederlerse, o hâlde onlara (o kadınlara) ölüm gelinceye veya Allah kendilerine bir yol kılıncaya kadar onları evlerde alıkoyun!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
İçinizden onu (zinâyı) işleyenlere gelince, ikisini de (azarlayarak) rencide edin! Fakat tevbe edip (hâllerini) ıslâh ederlerse, artık onları bırakın! Şübhesiz ki Allah, Tevvâb(tevbeleri çok kabûl eden)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Allah katında (makbûl olan) tevbe, ancak o kimselerin (tevbesi)dir ki, bilmeyerek günah işlerler, sonra da çok geçmeden tevbe ederler. İşte onlar var ya, Allah, onların tevbelerini kabûl eder. Çünki Allah, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Yoksa (makbûl bir) tevbe, o günahları işleyip de, nihâyet onlardan birine ölüm gelince: `Şübhesiz ben şimdi tevbe ettim!` diyenler için değildir; kendileri kâfir kimseler olarak ölenler için de (değildir)! İşte onlar yok mu, kendileri için (pek) elemli bir azab hazırladık!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Ey îmân edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl olmaz! Verdiğiniz (mehr)in bir kısmını (alıp) götürmeniz için onları sıkıştırmayın; ancak apaçık bir hayâsızlık yapmaları müstesnâ. Hem onlarla iyi geçinin! Fakat onlardan hoşlanmazsanız artık (sabrediniz,) olur ki bir şey hoşunuza gitmez de Allah, onda birçok hayır takdîr etmiş bulunur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Eğer bir zevcenin yerine (başka) bir zevce almak isterseniz, onlardan birine yığınla(mal) vermiş de olsanız, artık ondan (o maldan) bir şey almayın! İftirâ olarak ve apaçık bir günah olarak mı onu alacaksınız?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Hem onu nasıl alırsınız ki, birbirinizle gerçekten başbaşa kalmıştınız ve (eşleriniz)sizden pek sağlam bir söz almışlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Babalarınızın nikâhladığı kadınlarla da evlenmeyin; ancak artık geçmişte olanlarmüstesnâ (onlardan mes`ûl değilsiniz). Şübhesiz ki bu, pek çirkin bir iş ve nefret edilen bir şeydir ve ne kötü bir yoldur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, hala larınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kar deşin kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kar deşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle zifâ fa girdiğiniz kadınlarınızdan olup himâyenizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Fakat onlarla zifâfa girmediyseniz o hâlde (boşadığınız takdirde kızlarıyla evlenmenizde) size bir günah yoktur. Hem kendi sulbünüzden olan (öz) oğullarınızın hanımları ve iki kız kardeşi(nikâhınız altında) bir arada bulun durmanız da (size haram kılındı)! Ancak artık geç miş te olanlar müstes nâ. Muhakkak ki Allah, Ga fûr(çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
(Harb esîri olarak) sâhibi bu lun duğunuz câriyeler müstesnâ, ev li kadınlar da (size haram kılındı)! (Bunlar) Allah`ın üzerinize yaz dı ğı (haram lar)dır. Bunların dışında olan(kadın)lar ise, zinâdan kaçınan kimseler ve iffetli erkekler olarak mallarınızla (mehir lerini vererek) isteyesiniz diye size helâl kılındı.Öyle ise onlardan hangisiyle (evlenerek) faydalandıysanız, artık mehir le rini bir farîza olarak kendilerine verin! O farîzadan (mehri ta`yîn ettikten) sonra (daha az veya daha çok ver mek üzere) aranızda anlaştığınız (mik dar)da ise size bir günah yoktur. Muhakkak ki Allah, Alîm(herşeyi bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Hem içinizden her kim, hür olan mü`min kadınları nikâhlayacak bir genişliğe güç yetiremi yorsa, o takdirde sâhib olduğunuz genç mü`min câriyelerinizden (birini nikâhlasın)! Allah ise, îmânınızı en iyi bilendir.Hep birbirinizdensiniz. Öyle ise zi nâ dan kaçınan ve gizli dost da edinmeyen iffetli kadınlar olmaları hâlinde, onları sâhiblerinin izniyle nikâhlayın ve mehirlerini kendilerine güzellikle verin! Fakat evlendikleri zaman, buna rağmen zinâ ederlerse, artık onlara hür ka dınlara verilen cezânın yarısı (kadar bir cezâ) vardır.Bu (câriye ile evlenme izni), içinizden günâha girmekten korkanlar içindir. Fakat sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah ise, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet e¬den)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Allah, size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizden evvelki (sâlih kimse)lerin yollarına sizi hidâyet etmek ve tevbelerinizi kabûl etmek ister. Çünki Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Ve Allah, sizin tevbelerinizi kabûl etmek ister; şehvetler(in)e uyanlar ise, (sizin)büyük bir meyil ile (bütün bütün haktan) sapmanızı ister.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Allah, (ağır teklifleri) sizden hafifletmek ister. Çünki insan zayıf olarak yaratılmıştır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
Ey îmân edenler! Kendiliğinizden anlaşarak yaptığınız bir ticâret olması müstesnâ, mallarınızı aranızda bâtıl (haram yollar)la yemeyin ve nefislerinizi (kendinizi ve birbirinizi)öldürmeyin! Şübhesiz ki Allah, size karşı çok merhametlidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Artık kim düşmanlık ve haksızlıkla bu (yasaklandığı) şeyleri yaparsa, bunun üzerine ileride onu bir ateşe atacağız! Bu ise, Allah`a göre çok kolaydır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Eğer kendisinden yasaklanmakta olduğunuz (günahlar)ın büyüklerinden kaçınırsanız, (küçük) günahlarınızı sizden örteriz ve sizi çok hoş bir yere (Cennete) koyarız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
Hem Allah`ın bazınızı, bazınızdan kendisi ile üstün kıl(maya vesîle yap)tığı şeyleritemennî etmeyin! Erkeklere kazandıklarından bir nasib vardır, kadınlara da kazandıklarındanbir nasib vardır. O hâlde Allah`dan lütfunu isteyin! Muhakkak ki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
Ana-babanın ve akrabâların bıraktıkları (malları)ndan her biri için de vârisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı (onların lehine yemin ettiğiniz) kimselere gelince, onlara da nasiblerini verin! Şübhe yok ki Allah, herşeye hakkıyla şâhiddir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir (onların reisidir)ler. (Bu,) Allah`ın(insanlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve (erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Sâliha kadınlar ise, itâatkâr olanlardır. Allah`ın(kendilerini) korumasına mukabil, gaybı (kocasının yokluğunda, koruması gerekenleri)muhâfaza eden kadınlardır.İtâatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince, artık onlara nasîhat edin; sonra (bu fayda etmezse) onları yataklar(ın)da yalnız bırakın; sonra (yine dinlemezlerse fazla incitmeden)dövün! Fakat size itâat ederlerse, artık (onları incitmek için) aleyhlerine bir yol aramayın! Şübhesiz ki Allah, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Bununla berâber ikisinin (karı-kocanın) arasının açılmasından korkarsanız, o hâlde onun (erkeğin) âilesinden bir hakem, bunun (kadının) âilesinden de bir hakem gönderin! Eğer(bu hakemler gerçekten) barıştırmak isterlerse, Allah (karı ile kocayı) aralarında (anlaşmaya)muvaffak kılar. Muhakkak ki Allah, Alîm (tarafların hâllerini bilen)dir, Habîr(yaptıklarından haberdâr olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Ve Allah`a ibâdet edin, hem O`na hiçbir şeyi ortak koşmayın; sonra ana-babaya, akrabâya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışa ve ellerinizin altında bulunan (kölelere ve bütün canlı)lara iyilik (edin)! Şübhe yok ki Allah, kendini beğenen, çok övünen kimseleri sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
(Onlar) o kimseler ki cimrilik ederler, insanlara da cimriliği emrederler ve Allah`ın kendilerine ihsânından verdiği şeyleri gizlerler. Kâfirler için ise, (pek) aşağılayıcı bir azab hazırladık!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
(Allah`ın kendilerini sevmediği) yine o kimseler(dir) ki, ne Allah`a ne de âhiret gününe inanmadıkları hâlde, mallarını insanlara gösteriş için harcarlar. Böylece şeytan kime arkadaş olursa, artık (o) ne kötü arkadaştır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Hâlbuki Allah`a ve âhiret gününe îmân edip de, Allah`ın kendilerini rızıklandırdığı şeylerden (Allah yolunda) sarf etselerdi onlara ne (zararı) olurdu? Allah ise, onları hakkıyla bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Şübhesiz ki Allah, zerre kadar haksızlık etmez. (Çok küçük) bir iyilik bile olsa, onu kat kat artırır ve tarafından (pek) büyük bir mükâfât verir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Nihâyet (kıyâmet gününde) her ümmetten (peygamberlerini) birer şâhid (olarak)getirdiğimiz ve seni de onların üzerine şâhid tuttuğumuz zaman, (bakalım o kâfirlerin hâlleri)nasıl olacak!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
İnkâr edip peygambere isyân edenler, o gün kendilerinin yerle bir edilmesini isterler.(Onlar) Allah`dan hiçbir sözü de gizleyemezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Ey îmân edenler! Siz sarhoş iken ne söylemekte olduğunuzu bilinceye kadar, cünüb iken de yolcu olan(larınız) müstesnâ, gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın! Fakat hasta(olur) veya bir yolculukta bulunur iseniz veya biriniz def`-i hâcetten gelir (abdesti bozulur)sa veya kadınlara dokunursanız, artık (abdest veya gusül almanızı gerektiren bu hâllerde) su bulamazsanız, o vakit temiz bir toprağa teyemmüm edin; sonra yüzlerinizi ve (dirseklere kadar) ellerinizi meshedin! Şübhesiz ki Allah, Afüvv (çok affedici olan)dır, Gafûr (çok bağışlayan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Kendilerine Kitab`dan (Tevrât`tan) bir nasib verilenleri (yahudileri) görmedin mi? Dalâleti (nasıl da) satın alıyorlar ve sizin de hak yoldan sapmanızı istiyorlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Allah ise, düşmanlarınızı en iyi bilendir. (Gerçek) dost olarak Allah yeter, (gerçek)bir yardımcı olarak da Allah yeter.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
O yahudi olanlardan bir kısmı (Tevrât`taki) kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar ve(peygambere karşı) dillerini eğip bükerek (alay etmek) ve dîni kötülemek üzere: `İşittik ve isyân ettik!`, `Dinle, dinlemez olası!` vediyorlar. Hâlbuki gerçekten onlar, `İşittik ve itâat ettik`, `Dinle!` ve(bizi gözet!) deselerdi, onlar için elbette hayırlı ve daha doğru olurdu; fakat küfürleri sebebiyle Allah onlara lâ`net etmiştir; bu yüzden pek azı müstesnâ, îmân etmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Ey kendilerine kitab verilenler! Birtakım yüzleri (tanınmayacak hâle getirerek) silip, enselerine (benzer bir hâle) döndürmemizden veya onları, Cumartesi ehlini lâ`netlediğimiz gibi lâ`netlemeden önce, berâberinizde olanı (Tevrât`ı) tasdîk edici olarak indirdiğimize(Kur`ân`a) îmân edin! Allah`ın emri ise (mutlaka) yerine gelecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Şübhesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bunun dışında olan(günah)ları ise, (kendi lütfundan) dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah`a şirk koşarsa, bu takdirde muhakkak (pek) büyük bir günahla iftirâ etmiş olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
Kendilerini temize çıkarıp duranları görmedin mi? Bil`akis Allah dilediğini temize çıkarır ve (onlar) kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Bak, nasıl Allah`a karşı yalan uyduruyorlar! Hâlbuki apaçık bir günah olarak bu(onlara) yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Kendilerine kitabdan bir nasib verilenleri görmedin mi? Putlara ve tâğûta (Allah`ın yerine koydukları şeylere) inanıyorlar ve inkâr edenler için: `Bunlar îmân edenlerden daha doğru bir yoldadır` diyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
İşte onlar, Allah`ın lâ`net ettiği (rahmetinden uzaklaştırdığı) kimselerdir. Ve Allah kime lâ`net ederse, artık ona aslâ bir yardımcı bulamazsın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
Yoksa onların mülkten bir nasîbi mi var? Öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin(arkasındaki küçücük) oyuğu (kadar bir şey) bile vermezlerdi!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Yoksa Allah`ın lütfundan onlara (peygambere ve mü`minlere) verdiği şeylerden dolayı insanlara hased mi ediyorlar? Muhakkak ki (biz,) İbrâhîm âilesine de kitab ve hikmet verdik ve onlara (pek) büyük bir saltanat verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Buna rağmen onlardan bir kısmı ona (Muhammed`e) îmân etti, bir kısmı da ondan yüz çevirdi. Artık alevli bir ateş olarak Cehennem (onlara) yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Şübhesiz ki âyetlerimizi inkâr edenler yok mu, onları ileride bir ateşe atacağız! Ne zaman derileri (yanıp) pişse, azâbı (iyice) tatsınlar diye onları, ondan başka derilerle değiştireceğiz. Muhakkak ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, onları altlarından nehirler akan Cennetlere koyacağız, orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onları koyu (ve dâimî) bir gölgeye koyacağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Şübhe yok ki Allah size, emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder! Doğrusu Allah, bununla size ne güzel nasîhat veriyor! Şübhesiz ki Allah, Semî` (herşeyi işiten)dir, Basîr (hakkıyla gören)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Ey îmân edenler! Allah`a itâat edin; peygambere ve sizden olan ülü`l-emre (emir sâhibi idârecilerinize) de itâat edin! O hâlde bir şey hakkında ihtilâfa düşerseniz, Allah`a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, artık onu Allah`a ve peygambere arz edin! Bu hem hayırlı, hem de netîce i`tibârıyla daha güzeldir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana indirilene (Kur`ân`a) ve senden önce indirilenlere(diğer kitablara) gerçekten îmân ettiklerini iddiâ edenleri gördün mü? Tâğûta (Allah`ın yerine itâat ettikleri kimseye) muhâkeme olmak (onun hükmüne tâbi` olmak) isterler; hâlbuki onu açıkça inkâr etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan ise onları (tâğûta meylettirerek, haktan) uzak bir dalâlet ile saptırmak ister.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
Hem onlara: `Allah`ın indirdiğine (Kur`ândaki hükme) ve (muhâkeme olmak üzere)peygambere gelin!` denildiği zaman, münâfıkların senden (tam) bir çevriliş ile yüz çevirdiklerini görürsün.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
Peki ellerinin evvelce işlediği (günahlar) yüzünden başlarına bir musîbet geldiği zaman (hâlleri) nasıl olacak? Sonra (bir de) sana gelip: `(Biz) ancak iyilik etmek ve arayı bulmak istedik` diye Allah`a yemîn ediyorlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
İşte onlar, Allah`ın kalblerinde olan (nifâk)ı bildiği kimselerdir; öyleyse onlardan yüz çevir, kendilerine nasîhat et ve onlara kendileri hakkında te`sirli söz söyle!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Hâlbuki (biz) her peygamberi ancak, Allah`ın izniyle, itâat olunması için gönderdik. Ve gerçekten onlar (günah işleyerek) nefislerine zulmettikleri zaman, sana gelip de Allah`dan mağfiret isteselerdi (ve) peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi, şübhesiz Allah`ı, Tevvâb (tevbelerini kabûl edici), Rahîm (yalvarışlarına merhamet edici) olarak bulurlardı!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Fakat hayır! Rabbine yemîn olsun ki, (onlar) aralarında çıkan karışık işler husûsunda seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı kendi (gönül)lerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslîmiyetle teslîm olmadıkça îmân etmiş olmazlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Hâlbuki şübhesiz ki biz onlara (münâfıklara): `Nefislerinizi öldürün!` veya `Yurtlarınızdan çıkın!` diye (öncekilere olduğu gibi çok ağır bir külfeti üzerlerine) yazsaydık, içlerinden pek azı müstesnâ, bunu yapmazlardı. Böylece gerçekten onlar, o nasîhat edilegeldikleri (ve güçlerinin yettiği) şeyleri yapsalardı, elbette kendileri için hayırlı ve(îmanlarını) takviye cihetiyle daha sağlam olurdu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
O hâlde kim Allah`a ve Resûl`e itâat ederse, işte onlar; Allah`ın kendilerine ni`met verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlih kimselerle berâberdirler. Hem işte onlar, ne güzel arkadaştırlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
Ey îmân edenler! (Düşmana karşı) tedbîrinizi alın da ayrı ayrı bölükler hâlinde savaşa çıkın veya (gerekirse) hep berâber seferber olun!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Hiç şübhesiz içinizden öyleleri de vardır ki, (cihâda karşı) mutlaka ağır davranacaktır. Fakat size bir musîbet isâbet ederse: `Allah bana lûtfetti de onlarla berâber hazır bulunmadım` der.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Ve eğer size Allah`dan bir lütuf gelirse, sanki sizinle kendisi arasında hiçbir tanışıklık olmamış gibi, (sırf elde edemediği menfaatten dolayı) şübhesiz ki: `Keşke ben de onlarla berâber olsaydım da büyük bir kazanca erseydim!` diyecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Öyle ise, dünya hayâtını âhiret karşılığında satan (o bahtiyar)lar Allah yolunda savaşsınlar! Artık kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galib gelirse, bunun üzerine ileride ona (pek) büyük bir mükâfât vereceğiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Hem size ne oldu ki, Allah yolunda ve (Mekke`de mahsur ve) çâresiz bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda (O`nun rızâsı için) savaşmıyorsunuz? Onlar ki: `Rabbimiz! Bizi (de) halkı zâlim olan (mü`minlerin hicretiyle tamâmen müşriklerin elinde kalan) bu şehirden (Mekke`den) çıkar, bize tarafından bir sâhib gönder ve bize tarafından bir yardımcı gönder!` diyorlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
76.
Îmân edenler, Allah yolunda cenk ederler. İnkâr edenler ise, tâğut (Allah`ın yerine tuttukları şeylerin) yolunda savaşırlar; öyleyse şeytanın dostlarıyla cenk edin! Şübhesiz ki şeytanın hîlesi zayıftır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
(Mekke`de iken savaşmayı isteyip de) kendilerine: `Ellerinizi (şimdilik sa vaştan) çekin, namazı hak kıyla edâ edin ve zekâtı verin!` denilen kimse leri görmedin mi? Şimdi (Me dîne`de)onlara savaş (farz olarak) yazılınca içlerinden bir fırka, Allah`dan korkarcasına, hattâ daha şiddetli bir korkuyla in san lardan korkmaya başladılar. Ve şöyle dediler: `Rabbimiz! Bize savaşı niçin (farz olarak) yazdın? Ne olurdu, bizi yakın bir vakte (yatağımızda öleceğimiz vakte)kadar te`hîr etseydin!`(Ey Resûlüm! Onlara) de ki: `Dünya menfaati az dır. Hem âhiret, (günahlar dan) sakınan için hayırlıdır ve (orada) kıl kadar haksızlığa uğratılmazsı nız.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Nerede olursanız olun, (hattâ) yüksek kalelerde bile olsanız, ölüm size yetişir. Hâlbuki onlara (yahudilere ve münâfıklara) bir iyilik gelirse: `Bu, Allah katındandır!` derler. Ama onlara bir kötülük gelirse: `Bu senin yüzündendir!` derler. (Onlara) de ki: `Hepsi Allah katındandır` Böyleyken, bu kavme ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Sana isâbet eden her iyilik Allah`dandır; sana isâbet eden her kötülük ise nefsindendir. (Habîbim, yâ Muhammed!) İşte seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. (Buna) hakkıyla şâhid olarak ise, Allah yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Kim peygambere itâat ederse, böylece muhakkak Allah`a itâat etmiş olur. Kim de(ondan) yüz çevirirse, zâten seni onların üzerine bir muhâfız (bekçi olarak) göndermedik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Bununla berâber (münâfıklar, kendilerine bir şey emrettiğin zaman:) `Baş üstüne!` derler; fakat senin yanından çıktıkları zaman onlardan bir tâife, senin söylediğinden başkasını geceleyin uydurur. Allah ise, geceleri (ne hîleler) kurmakta olduklarını yazıyor (hesâbını sormak üzere, kaydediyor). Artık (sen) onlara aldırma ve Allah`a tevekkül et! (Sana) vekîl olarak da Allah yeter.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Kur`ân`ı hiç düşünmüyorlar mı? Hâlbuki (o,) Allah`dan başkası tarafından (gelmiş)olsaydı, elbette onda birçok çelişki bulurlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Hem onlara emniyet veya korkuya dâir bir haber geldiğinde onu yayıverirler. Ama onu, peygambere ve içlerinden ülü`l-emre (emir sâhibi idârecilerine) arz etselerdi, onlardan bunu (o işin gerçek mâhiyetini, dirâyetleriyle ortaya) çıkarabilecek olanlar, elbette onu(n tedbîrini) bilirlerdi. İşte üzerinizde Allah`ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, elbette pek azınız müstesnâ, şeytana uyardınız!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Artık Allah yolunda savaş! (Sen) ancak kendinden mes`ûlsün; mü`minleri de(cihâda) teşvîk et! Umulur ki Allah, o inkâr edenlerin kuvvetini kırar. Çünki Allah, (onlardan)kuvvetce daha çetin ve azab vermek cihetiyle daha şiddetlidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Kim güzel bir şefâatle şefâatte bulunursa (faydalı bir işe aracı olursa), ona bundan bir nasib vardır. Kim de kötü bir himâye ile şefâatte bulunursa, ona da bundan bir hisse vardır. Zîrâ Allah, herşeye gücü yeten (ve herşeyi gören)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
Hem bir selâm ile selâmlandığınız zaman, artık (siz) ondan daha güzeli ile selâm verin veya ona (aynı ile) mukabele edin! Şübhesiz ki Allah, herşeyin hesâbını hakkıyla görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
(O) Allah ki, O`ndan başka ilâh yoktur. Sizi, hakkında hiç şübhe olmayan kıyâmet gününde, elbette bir araya getirecektir. Peki Allah`dan daha doğru sözlü kim olabilir?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
O hâlde size ne oldu ki münâfıklar hakkında iki kısım oldunuz; hâlbuki Allah, onları kazandıkları (günahlar) yüzünden geriye (küfre) döndürmüştür. Allah`ın (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) saptırdığını, hidâyete erdirmek mi istiyorsunuz? O takdirde Allah, kimi(kendi isyankârlığı yüzünden) dalâlete atarsa, artık onun (kurtulması) için aslâ bir yol bulamazsın!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
(Kendileri) inkâr ettikleri gibi, sizin de inkâr edip böylece (onlarla) bir olmanızı istediler. Artık (onlar) Allah yolunda hicret edinceye kadar, kendilerinden dostlar edinmeyin! Buna rağmen (îmandan ve hicretten) yüz çevirirlerse, o takdirde onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde onları öldürün! Ve onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Ancak kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir kavme sığınanlar yâhut sizinle savaşmaktan veya kavimleriyle savaşmaktan (hoşlanmayarak) göğüsleri daralmış hâlde size gelenler müstesnâ. Hâlbuki Allah dileseydi, muhakkak ki onları size musallat ederdi de elbette sizinle savaşırlardı. Fakat sizi bırakırlar da sizinle savaşmazlar ve size barış teklîf ederlerse, o takdirde Allah, size onlar aleyhinde bir yol (bir müsâade) vermemiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Bir başkalarını (da) bulacaksınız ki, (o münâfıklar) hem sizden emîn kalmak, hem de kendi kavimlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye çağrılsalar, ona baş aşağı dalarlar. Ama sizi bırakmazlar, size barış teklîf etmezler ve (savaştan) ellerini çekmezlerse, artık onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde onları öldürün! Ve işte onlar yok mu, kendileri aleyhinde size apaçık bir delil (ve salâhiyet) verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Hem hatâ ile olması müstesnâ, bir mü`minin bir mü`mi ni öldürmesi olamaz! Kim bir mü`mini hatâ ile öldürürse, bunun üzerine (Allah`ın hak kı olarak) mü`min bir köle âzâd etmek ve (kulun hakkı olarak da, ölenin) âilesine teslîm edilecek bir diyet (vermek borcu)vardır; ancak onların (o diyeti) bağışlaması müstesnâ! Fakat (öldürülenin)kendisi mü`min olmakla berâber, size düşman olan (kâfir) bir kavimden ise, (öldüren için sâdece) mü`min bir köle âzâd etmek (mecbûriyeti) vardır.Bununla berâber (öldürülen) kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir kavimden ise,(öldüren için) artık (oöle nin mü`min veya gayr-ı müs lim olduğuna bakmadan) âilesine teslîm edilecek bir diyet (vermek) ve mü`min bir köle âzâd etmek (borcu) vardır.Fakat kim (bunları) bulamazsa, artık Allah tarafından tevbe(sinin ka bû lü) için iki ay ard arda oruç tutma (mecbûriyeti) vardır. Allah ise, Alîm (herşe yi hakkıyla bilen)dir, Hakîm(her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
Kim de bir mü`mini (katlini helâl sayarak) kasden öldürürse, artık cezâsı, içinde ebediyen kalıcı olarak Cehennemdir; hem Allah ona gazab etmiş, ona lâ`net etmiş ve onun için (pek) büyük bir azab hazırlamıştır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
Ey îmân edenler! Allah yolunda (cihâd için) sefere çıktığınız zaman, artık iyi araştırın, size selâm veren (veya teslîm olan) bir kimseye, dünya hayâtının geçici menfaatini arzulayarak (onu öldürüp mallarını ganîmet olarak almak için): `Sen mü`min değilsin(veya sana eman yok)!` demeyin! İşte (unutmayın ki) Allah katında birçok ganîmetler vardır. Daha evvel siz de öyle idiniz de Allah size (hidâyeti) lûtfetti; öyleyse iyi araştırın! Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Mü`minlerden, özür sâhibi olmaksızın (cihaddan geri kalıp evlerinde) oturanlarla, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihâd edenler bir olmazlar! Allah, malları ve canlarıyla cihâd edenleri, (velev özürleri sebebiyle olsun) oturanlar üzerine, derece i`tibârıyla üstün kıldı. Gerçi Allah, hepsine de en güzeli (Cenneti) va`d etmiştir. Fakat Allah, cihâd edenleri oturanlar üzerine (daha) büyük bir mükâfâtla üstün kıldı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
(Onlara Allah) tarafından yüksek dereceler, bir mağfiret ve bir rahmet vardır. Ve Allah, Gafûr (çok bağışlayıcı)dır, Rahîm (çok merhamet edici)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
(Mekke`de müşriklerle berâber kalıp, hicret etmeyerek) nefislerine zulmedici oldukları hâlde iken, meleklerin canlarını aldığı kimselere (o melekler): `(Dîniniz hakkında)ne hâlde idiniz?` dediler. (Onlar:) `Yeryüzünde (dînimizi yaşamaktan) âciz bırakılmış kimselerdik!` dediler. (Melekler de:) `Allah`ın arzı geniş değil miydi? Öyle ise orada (küfür diyârından başka bir yere) hicret etseydiniz ya!` dediler. İşte onlar yok mu, varacakları yer Cehennemdir. Ve (o) ne kötü varılacak yerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Ancak erkekler, kadınlar ve çocuklardan (hicret etmek için) hiçbir çâreye gücü yetmeyen ve hiçbir yol bulamayan âciz bırakılmış kimseler müstesnâ.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
İşte onlar var ya, umulur ki Allah onları affeder. Çünki Allah, Afüvv (çok affedici)dir, Gafûr (çok bağışlayıcı)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Artık kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek birçok yer ve (maddî ma`nevî) bir genişlik bulur. Kim de Allah`a ve Resûlüne hicret edici olarak evinden çıkar, sonra da kendisine ölüm yetişirse, artık onun mükâfâtı şübhesiz Allah`a âid olur. Çünki Allah, Gafûr (çok mağfiret edici)dir, Rahîm (çok merhamet edici)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Ve yeryüzünde yolculuğa çıktığınız zaman, eğer inkâr edenlerin size bir kötülük yapmasından korkarsanız, o takdirde namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şübhesiz ki kâfirler, size apaçık bir düşmandırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Hem (sen) içlerinde bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, artık onlardan bir tâife seninle berâber (namaza) dursun; silâhlarını da (yanlarına) alsınlar! Secdeye vardıkları zaman ise hemen (diğer tâife) arkanızda bulunsunlar! Sonra namaz kılmamış olan diğer tâife gelip seninle berâber namaz kılsınlar, hem tedbirlerini hem silâhlarını alsınlar! İnkâr edenler arzu ederler ki silâhlarınızdan ve eşyâlarınızdan gafil olsanız da üzerinize birdenbire baskın yapsalar.Bununla berâber size yağmurdan bir eziyet olur veya hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Fakat tedbîrinizi alın! Şübhesiz ki Allah, kâfirler için(pek) aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
(O korku anında) namazı bitirince de, artık ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerine (yatar) iken Allah`ı zikredin! Fakat (korkudan) emîn olduğunuz zaman, artık namazı (bildiğiniz şekilde) hakkıyla edâ edin! Muhakkak ki namaz, mü`minler üzerine vakitleri belirli (bir farz) olarak yazılıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Düşman ordusunu takip etmekte, korkak davranmayın. Eğer sıkıntı çekerseniz bilin ki, onlar da sizin gibi sıkıntı çekiyorlar. Ama siz Allah`tan onların ümit etmediklerini alacağınızı ümit ediyorsunuz. Ve Allah herşeyi bilendir, herşeyi yerli yerince yapandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz ki biz, bu Kitâb`ı sana hak ile indirdik ki, insanlar arasında Allah`ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin! Hâinler için ise, müdâfaa edici olma!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
Hem Allah`dan mağfiret dile! Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
(İşledikleri günahlarla) kendilerine hıyânet edenler hakkında mücâdele etme! Muhakkak ki Allah, dâimâ ihânet eden günahkâr kimseleri sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
(Onlar) insanlardan gizlemeye çalışırlar (utanırlar) da Allah`dan gizlemek istemezler (hayâ etmezler); hâlbuki (Allah`ın) râzı olmayacağı söz(ler)i geceleyin (gizlice)uydururlarken, O onlarla berâberdi. Çünki Allah, onların yapmakta olduklarını (ilim ve kudretiyle) tamâmen kuşatıcıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
Sizler belki bu dünya hayatında onları savunabilirsiniz; ya kıyamet günü, Allah`a karşı onları kim savunacak ya da kim onların koruyucusu olacaktır?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
Hem kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah`dan mağfiret dilerse, Allah`ı Gafûr (çok bağışlayıcı), Rahîm (çok merhamet edici) olarak bulur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
Ve kim bir günah işlerse, böylece onu ancak kendi aleyhine kazanır. Allah ise, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
112.
Kim de bir hatâ veya bir günah işler, sonra da onu bir suçsuzun üzerine atarsa, o takdirde şübhesiz ki bir iftirâ ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Fakat senin üzerinde Allah`ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir tâife, (hak ile hüküm vermen husûsunda) seni bile hatâya düşürmeye azmetmişti. Hâlbuki (onlar), ancak kendilerini hatâya düşürürler ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler! Çünki Allah sana Kitâb`ı ve hikmeti (Kitab`daki hükümleri) indirmiş ve sana bilmediklerini öğretmiştir.Allah`ın senin üzerindeki lütfu ise çok büyüktür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
114.
Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur; ancak bir sadaka vermeyi veya bir iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emreden(lerin fısıldaşmaları)müstesnâdır. Artık kim Allah`ın rızâsını arayarak böyle yaparsa, bunun üzerine ileride ona büyük bir mükâfât vereceğiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
Kim de kendisine hidâyet belli olduktan sonra, peygambere karşı gelir ve mü`minlerin yolundan başkasına tâbi` olursa, onu (kendi) tercîh ettiğinde bırakırız ve kendisini Cehenneme atarız! Ve (o) ne kötü varılacak yerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
Şübhesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz; bunun dışındaki(günah)ları ise, (kendi lütfundan) dilediği kimse için affeder. Artık kim Allah`a şirk koşarsa, o takdirde doğrusu (haktan) uzak bir dalâlet ile sapmış olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
(O müşrikler) O`nu (Allah`ı) bırakıp sâdece (Lât ve Uzzâ gibi) birtakım dişi(isimli put)lara tapıyorlar ve ancak inadcı (isyankâr) bir şeytana tapıyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
Allah ona (o şeytana) lâ`net etti. Bunun üzerine (o) şöyle dedi: `And olsun ki senin kullarından mutlaka belli bir pay edineceğim.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
119.
Ve onları mutlaka dalâlete düşüreceğim, hem onları şübhesiz boş temennîleresevk edeceğim, hem onlara kesinlikle emredeceğim de gerçekten hayvanların kulaklarını yaracaklar ve (yine) onlara mutlaka emredeceğim de Allah`ın yarattığını şübhesiz değiştirecekler` (dedi). Artık kim Allah`ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, o takdirde muhakkak ki apaçık bir zararla hüsrâna uğramış olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
120.
(Şeytan) onlara (uzun ömür, ardı arkası kesilmez dünyalık emeller) va`d eder ve kendilerini boş temennîlere sevk eder. Hâlbuki şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey va`d etmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
122.
Îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, onları altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacağız; orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. (Bu,) Allah`ın hak bir va`didir. Allah`dan daha doğru sözlü kim olabilir?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
(Allah`ın va`di,) ne sizin boş temennîleriniz, ne de ehl-i kitâbın asılsız kuruntuları ile (bağımlı) değildir. (Gerçek şudur ki:) Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezâlandırılır ve (o takdirde) kendisine Allah`dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Hem erkek veya kadın, kendisi mü`min olarak kim sâlih amellerden işlerse, işte onlar Cennete girerler ve bir çekirdeğin (arkasındaki küçücük) oyuğu kadar bile haksızlığa uğratılmazlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
125.
Ve kendisi iyilik eden bir kimse olarak, nefsini Allah`a teslîm eden ve Hanîf(hakka yönelmiş) olarak İbrâhîm`in dînine tâbi` olan kimseden, din bakımından daha güzel kim olabilir? Zîrâ Allah, İbrâhîm`i dost edinmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
Hem göklerde olan ve yerde bulunanlar Allah`ındır. Ve Allah, herşeyi (ilim ve kudretiyle) tamâmen kuşatıcıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
(Ey Resûlüm!) Kadınlar (ve onların mîrasları) hakkında da senden fetvâ istiyorlar. De ki: `Onlar hakkında size Allah fetvâ veriyor: Kendilerine yazılmış olan (hak ettikleri mîrâs)ı onlara vermeyip kendilerini nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile çâresiz bırakılmış çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adâleti yerine getirmeniz husûsunda Kitab`da (Kur`ân`da) size okunan (âyet)ler var.` Böylece hayır olarak her ne yaparsanız, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
Fakat bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya (kendisinden) yüz çevirmesinden endişe ederse, o takdirde anlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine bir günah yoktur. Hem sulh (anlaşmak) daha hayırlıdır. Zâten nefisler kıskançlığa yatkındır. Ama iyilik eder ve (geçimsizlikten) sakınırsanız, artık şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
Ve ne kadar hırs da gösterseniz, kadınlar arasında adâletli olmaya aslâ güç yetiremezsiniz; öyleyse (birisine) büsbütün meylederek yönelip de onu (diğerini) askıda kalmış gibi (ne kocalı, ne kocasız bir hâlde) bırakmayın! Fakat (aralarında haksız davranışlarınızı) düzeltir ve (geçimsizlikten) sakınırsanız, artık şübhe yok ki Allah, Gafûr(çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
Bununla berâber (karı-koca) ayrılırlarsa, Allah bol rahmetinden herbirini(diğerinden) müstağnî kılar (birbirine muhtaç etmez). Çünki Allah, Vâsi` (rahmeti geniş olan)dır, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
131.
Hem göklerde ne var, yerde ne varsa Allah`ındır. Yemîn olsun ki sizden önce kendilerine kitab verilenlere de size de: `Allah`dan sakının!` diye emrettik. Buna rağmen inkâr ederseniz, işte şübhesiz göklerde ne var, yerde ne varsa Allah`ındır. Hem Allah, Ganî(hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamîd (hamd edilmeye çok lâyık olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
132.
Göklerde olanlar da, yerde bulunanlar da Allah`ındır. Artık vekîl olarak Allah yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
133.
Ey insanlar! Allah dilerse sizi alıp götürür ve yerinize başkalarını getirir. Allah`ın bunu yapmaya gücü yeter.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
134.
Kim dünya mükâfâtını isterse, artık (bilsin ki) dünyanın da âhiretin de mükâfâtı Allah katındadır. Allah ise, Semî` (hakkıyla işiten)dir, Basîr (hakkıyla gören)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
135.
Ey îmân edenler! Adâleti titizlikle ayakta tutan (hâkim)ler, Allah için şâhidlik eden kimseler olun! (Bu tavrınız) velev kendiniz veya ana-baba ve akrabâlar(ınız)aleyhine olsun! (Hem aleyhlerine karar verilen veya şâhidlik edilen) ister zengin, ister fakir olsun; Allah, ikisine de (sizden) daha yakındır (onların maslahatını daha iyi bilir); öyleyse(haktan) saparak nefsin arzûsuna uymayın! Buna rağmen (dilinizi) eğip büker veya (îcâb eden hüküm ya da şâhidlikten) yüz çevirirseniz, artık muhakkak ki Allah, ne yaparsanızhakkıyla haberdardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
Ey îmân edenler! Allah`a, Resûlüne ve peygamberine indirdiği Kitâb`a(Kur`ân`a) ve daha önce indirdiği kitab(lar)a îman(da sebât) edin! Kim de Allah`ı, meleklerini, kitablarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse, o takdirde doğrusu(haktan) uzak bir dalâlet ile sapmış olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
Şübhesiz ki (Mûsâ`ya) îmân edip sonra (buzağıya taparak) inkâr edenler, sonra(tevbe ederek Mûsâ`ya tekrar) îmân edip, sonra (bu def`a Îsâ`yı) inkâr edenler, sonra da(Muhammed`i inkâr edip) inkârda ileri giden (yahudi)ler yok mu, Allah, onlara mağfiret edecek değildir, kendilerini (hak) bir yola hidâyet edecek de değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
Onlar ki, mü`minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinirler. İzzeti (şeref ve üstünlüğü) onların yanında mı arıyorlar? Hiç şübhesiz ki izzet, tamâmen Allah`a âiddir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
140.
Ve muhakkak ki (O,) size Kitab`da: `Allah`ın âyetleri ki, onların inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, (böyle konuşmayı bırakıp) bundan başka bir söze daldıkları zamâna kadar onlarla berâber oturmayın; o takdirde doğrusu siz (de) onlar gibi olursunuz!` diye (bir âyet) indirmiştir. Şübhesiz ki Allah, münâfıkları ve kâfirleri Cehennemde bir araya toplayıcıdır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
Onlar (o münâfıklar öyle kimselerdir) ki, sizi gözetliyorlar; bu yüzden size Allah`dan bir fetih (bir zafer nasîb) olursa: `(Biz de) sizinle berâber değil miydik? (Bize de ganîmet verin!)` derler; fakat kâfirlere bir (zafer) nasîb olursa (onlara da): `Size galib gelmedik mi (sizi öldürme imkânına sâhib olup da kendi hâlinize bırakmadık mı)? Hem mü`minleri sizden men` etmedik mi?` derler. Artık Allah, kıyâmet günü aranızda hüküm verecektir. Ve Allah, kâfirlere mü`minler aleyhinde (kalıcı bir galibiyete) aslâ bir yol vermeyecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Şübhesiz ki münâfıklar, Allah`ı aldatmaya çalışıyorlar; hâlbuki O, onları aldatan(hîlelerini başlarına geçiren)dir. Hem (onlar) namaza kalktıkları zaman tenbel tenbel kalkarlar; insanlara gösteriş yaparlar ve Allah`ı ancak pek az anarlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
(O münâfıklar) bunun (îmanla küfrün) arasında bocalayıp duranlardır. Ne onlara(mü`minlere), ne de bunlara (kâfirlere mensubdurlar)! Artık Allah kimi (kendi küfrü sebebiyle) dalâlete atarsa, o takdirde onun (kurtulması) için aslâ bir yol bulamazsın!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
Ey îmân edenler! Mü`minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin! Kendi aleyhinizde Allah`a apaçık bir delil kılmak ister misiniz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
Şübhe yok ki münâfıklar, ateşin en aşağı tabakasındadırlar. Ve onlara aslâ bir yardımcı bulamazsın!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
Ancak tevbe edip (hâllerini) ıslâh edenler ve Allah`a (O`nun dînine) sımsıkı sarılıp dinlerinde (ibâdetlerinde yalnız) Allah için samîmî olanlar müstesnâ; işte onlar mü`minlerle berâberdir. Ve Allah, mü`minlere ileride (pek) büyük bir mükâfât verecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
147.
Eğer (verilen ni`metlere) şükredip îmân ederseniz, Allah size azâbı neylesin? Çünki Allah, Şâkir (iyiliklerin mükâfâtını fazlasıyla veren)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
Allah, kötü sözün (bilhassa) açıkça söylenmesini sevmez; ancak zulme uğrayan müstesnâ. Çünki Allah, Semî` (söylediklerinizi tamâmen işiten)dir, Alîm (kalblerinizdeki herşeyi bilen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
Eğer bir iyiliği açıklar veya onu gizlerseniz, yâhut bir kötülüğü affederseniz, artık şübhe yok ki Allah, Afüvv (çok affedici olan)dır, Kadîr (herşeye gücü yeten)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
150.
(150-151) Şübhesiz ki Allah`ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak (Allah`a inanıp, peygamberlerini inkâr etmek)isteyenler ve: `(Biz, peygamberlerden) bir kısmına îmân eder, bir kısmını inkâr ederiz` diyenler ve bunun (îmân ile küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Kâfirler için ise (pek) aşağılayıcı bir azab hazırladık!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
(150-151) Şübhesiz ki Allah`ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak (Allah`a inanıp, peygamberlerini inkâr etmek)isteyenler ve: `(Biz, peygamberlerden) bir kısmına îmân eder, bir kısmını inkâr ederiz` diyenler ve bunun (îmân ile küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Kâfirler için ise (pek) aşağılayıcı bir azab hazırladık!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
152.
Allah`a ve peygamberlerine îmân edenlere ve onlardan hiçbirinin arasında ayırım yapmayanlara gelince, işte onlar var ya, onların (gerçek) mükâfâtlarını (Allah) ileride(âhirette) kendilerine verecektir. Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
153.
Ehl-i kitab senden, kendilerine gökten bir kitab indirmeni istiyor; bununla berâber muhakkak ki (onlar) Mûsâ`dan bunun daha büyüğünü isteyerek: `Bize Allah`ı açıkça göster!` demişlerdi. Bunun üzerine, zulümleri (böyle isyankâr suâlleri ve istekleri)sebebiyle onları yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine apaçık mu`cizeler gelmesinin ardından buzağıyı (ilâh) edindiler. Nihâyet (onları) bundan affettik (tamâmen helâk etmedik), Mûsâ`ya ise apaçık bir hâkimiyet verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
Ve sağlam söz vermeleri için Tûr`u üzerlerine kaldırdık da onlara: `(Şehrin)kapı(sın)dan secde eden kimseler olarak (hürmetle başınızı eğerek) girin!` dedik ve kendilerine: `Cumartesi günü (balık avlayarak) haddi aşmayın!` buyurduk ve onlardan pek sağlam bir söz aldık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
Fakat sözlerini bozmaları, Allah`ın âyetlerini inkârları, (Zekeriyyâ ve Yahyâ`ya yaptıkları gibi) peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: `Kalblerimiz perdelidir (bir şey anlamayız)!` demeleri sebebiyle (onlara lâ`net ettik)! Bil`akis küfürleri sebebiyle Allah onların (o kalblerin) üzerine mühür vurmuştur. Bu yüzden, pek azı müstesnâ, îmân etmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
(156-157) Bir de inkâr etmeleri ve (babasız çocuk doğurması üzerine) Meryem`e karşı büyük bir iftirâ söylemeleri ve: `Doğrusu biz, Allah`ın elçisi Meryemoğlu Îsâ Mesîh`i öldürdük` demeleri sebebiyle (onlara lâ`net ettik). Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de onu astılar; fakat (öldürdükleri kişi) kendilerine, ona (Îsâ`ya) benzer gösterildi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
157.
(156-157) Bir de inkâr etmeleri ve (babasız çocuk doğurması üzerine) Meryem`e karşı büyük bir iftirâ söylemeleri ve: `Doğrusu biz, Allah`ın elçisi Meryemoğlu Îsâ Mesîh`i öldürdük` demeleri sebebiyle (onlara lâ`net ettik). Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de onu astılar; fakat (öldürdükleri kişi) kendilerine, ona (Îsâ`ya) benzer gösterildi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
Bil`akis Allah, onu kendi (katı)na yükseltti. Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
159.
Hem ehl-i kitabdan hiçbir kimse yoktur ki ölümünden önce mutlaka ona îmân edecek olmasın! Kıyâmet gününde ise, onların (kendisine îmân etmeyenlerin) aleyhine şâhidlik edecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
(160-161) İşte yahudi olanların (bu) zulümleri sebebiyle ve birçok kimseyi Allah yolundan men` etmeleri, ondan kesinlikle yasaklandıkları hâlde fâiz almaları ve insanların mallarını bâtıl (haram yollar)la yemeleri yüzünden, (daha önce) kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri, onlara haram kıldık. İçlerinden kâfir olanlara da (pek) elemli bir azab hazırladık!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
(160-161) İşte yahudi olanların (bu) zulümleri sebebiyle ve birçok kimseyi Allah yolundan men` etmeleri, ondan kesinlikle yasaklandıkları hâlde fâiz almaları ve insanların mallarını bâtıl (haram yollar)la yemeleri yüzünden, (daha önce) kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri, onlara haram kıldık. İçlerinden kâfir olanlara da (pek) elemli bir azab hazırladık!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
162.
Fakat onlardan (îmân ederek) ilimde râsih (derinleşmiş) olanlar ve mü`minler, sana indirilene (Kur`ân`a) ve senden önce indirilen (diğer kitab)lara îmân ederler. Ve(onlar) namazı hakkıyla edâ edenler, zekâtı verenler, Allah`a ve âhiret gününe îmân edenlerdir. İşte onlar var ya, kendilerine (pek) büyük bir mükâfât vereceğiz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
163.
(Ey Resûlüm!) Şübhe yok ki biz, Nûh`a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrâhîm`e, İsmâîl`e, İshâk`a, Ya`kub`a, (ve onun)torunlar(ın)a, Îsâ`ya, Eyyûb`e, Yûnus`a, Hârûn`a ve Süleymân`a da vahyettik. Dâvûd`a ise Zebûr`u verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
164.
Hem öyle peygamberler (gönderdik) ki, elbette onları(n kıssalarını) daha önce sana anlattık ve öyle peygamberler de var ki onları(n kıssalarını) sana anlatmadık. Ve Allah, Mûsâ ile (ses, harf ve kelimelere muhtaç olmadan, vâsıtasız) bir hitâb ile konuştu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
(Biz) müjdeleyiciler ve (aynı zamanda) korkutucular olarak nice peygamberler(gönderdik) ki, o peygamberlerden sonra, insanların Allah`a karşı bir delil(ler)i(ma`zeretleri) olmasın! Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
(Onlar senin peygamberliğine şâhidlik etmiyorlar) fakat Allah sana indirdiği(Kur`ân) ile şâhidlik ediyor, onu kendi ilmiyle indirdi. Melekler de (sana) şâhidlik ediyorlar. Ve şâhid olarak Allah yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
Şübhesiz ki inkâr edip (insanları) Allah yolundan men` edenler, gerçekten(haktan) uzak bir dalâlet ile sapmışlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
(168-169) Muhakkak ki inkâr edip (peygambere) zulmedenler yok mu, Allah onlara mağfiret edecek değildir; onları Cehennem yolundan başka bir yola erdirecek de değildir;(onlar) orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Bu ise, Allah`a göre çok kolaydır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
169.
(168-169) Muhakkak ki inkâr edip (peygambere) zulmedenler yok mu, Allah onlara mağfiret edecek değildir; onları Cehennem yolundan başka bir yola erdirecek de değildir;(onlar) orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Bu ise, Allah`a göre çok kolaydır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Ey insanlar! Doğrusu peygamber size Rabbinizden hak ile gelmiştir; öyle ise hakkınızda hayır olarak (ona) îmân edin! Buna rağmen inkâr ederseniz artık şübhesiz ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah`ındır. Allah ise, Alîm (hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
Ey ehl-i kitab! Dîninizde haddi aşmayın ve Allah`a karşı, haktan başkasını söylemeyin! Meryemoğlu Îsâ Mesîh ancak Allah`ın peygamberi, Meryem`e ulaştırdığı kelimesi ve O`n(un tarafın)dan (yaratılmış) bir ruhtur. Öyleyse Allah`a ve peygamberlerine îmân edin! `(Allah) üçtür` demeyin! Kendi hayrınıza olarak (bundan)vazgeçin!Allah, ancak tek bir İlâhdır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir! Göklerde ne var, yerde ne varsa O`nundur. Vekîl olarak da Allah yeter!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
(Sizin bâtıl i`tikadınıza rağmen) Mesîh (Îsâ), Allah`a kul olmaktan aslâ çekinmez, Allah`a yakın melekler de (çekinmezler). O hâlde kim O`na (Allah`a) kulluktan çekinip büyüklük taslarsa, artık (bilsin ki Allah, hesâbını sormak üzere) onları hep berâber huzûruna toplayacaktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
Fakat îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, artık onlara mükâfâtlarını tam olarak verecek ve lütfundan onlara (ihsânını daha da) artıracaktır. (Kulluktan) çekinip büyüklük taslayanlara gelince, onları da (pek) elemli bir azâb ile cezâlandıracak ve (onlar)kendileri için Allah`dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
174.
Ey insanlar! Şübhesiz size Rabbinizden bir delil (peygamber) geldi ve size apaçık bir nûr (olan Kur`ân`ı) indirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
İşte Allah`a îmân edip, O`na (dînine) sımsıkı sarılanlar var ya, artık (Allah) onları yakında tarafından bir rahmet ve bir lütuf içine koyacak ve onları kendisine (giden)dosdoğru bir yola hidâyet edecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
(Ey Resûlüm!) Senden fetvâ istiyorlar. De ki: `Çocuğu ve babası olmayan kimse hakkında, Allah size şöyle fetvâ veriyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de (aynı babadan)bir kız kardeşi bulunursa, o takdirde bıraktığının yarısı onundur.Eğer (kız kardeş ölür de) onun (o ölen kız kardeşin) çocuğu yoksa, o (geride kalan erkek kardeş) de ona (tamâmen) vâris olur. Fakat (o adamın vârisleri) iki kız (kardeş) iseler, bu durumda bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ve (geride kalanlar) kadın ve erkek olarak birçok kardeş iseler, artık erkeğe iki kadın hissesi vardır.`(Bu hükümlere uymazsanız) şaşırırsınız diye Allah size (bunları) açıklıyor. Allah ise, herşeyi hakkıyla bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster