1. Elif, Lâm, Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. Bu Kitap’ta hiçbir şüphe yoktur. O, takvâ sahipleri için yol göstericidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. Onlar gayba inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. Sana indirilene de, senden önce indirilene de iman ederler. Ahiret gününe de kesinlikle inanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. İşte onlar Rablerinin yolunda olanlardır. İşte onlar saâdete erenlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Kâfirlere gelince, onları ikaz etsen de etmesen de onlar için birdir, onlar iman etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerine perde inmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. İnsanların bir takımları vardır ki, inanmadıkları halde: "Allah’a ve ahiret gününe inandık. " derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Bunlar güya Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar da bunun farkında değillerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlara elem verici bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın!" denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz. " derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. İyi bilin ki asıl ortalığı ifsat edenler kendileridir. Lâkin anlamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Onlara: "(Mümin) insanların inandığı gibi siz de inanın!" denilince de, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?" derler. İyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bunu bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Müminlerle karşılaştıkları zaman "Biz de inandık" derler. Şeytanları (elebaşları) ile başbaşa kaldıklarında ise: "Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Allah da kendileriyle alay eder, azgınlıklarında onlara mühlet verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır. Bu alışverişleri kendilerine kâr sağlamamıştır, doğru yolu da bulamamışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Onların (münafıkların) hali, karanlık bir gecede ateş yakan kimsenin durumuna benzer. Ki, ateş tam onların çevresini aydınlatmışken, Allah onların nurlarını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. Onlar artık hiçbir şeyi göremez olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Yahut onların hali, gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Yıldırımdan ölme korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah o kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. O esnada şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar. Etraflarını aydınlatınca bir kaç adım yürürler. Fakat üzerlerine karanlık çökünce oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki korunasınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. O ki, yeryüzünü sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi. Onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Artık sizler de bildiğiniz halde Allah’a şirk koşmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. Eğer kulumuza indirdiğimiz Kur’an’dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sûre meydana getirin. Eğer iddiânızda doğru iseniz, Allah’tan başka şâhitlerinizi de çağırın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Eğer bunu yapamazsanız, ki aslâ yapamayacaksınız, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Resulüm! İman edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyve rızık olarak yedirilirse, her defasında: "Bu bizim daha önce de dünyada iken yediğimiz şeydir. " derler. Bunlar söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlar için orada tertemiz eşler vardır. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. Şüphesiz ki Allah sivrisinek veya ondan daha küçüğüyle misal getirmekten çekinmez. İman edenler böyle misallerin Rablerinden gelen bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler ise: "Allah bu misalle ne demek istedi?" derler. Allah bu misalle bir çoğunu saptırır, bir çoğunu da hidayete erdirir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. Onlar ki, kesin söz verip bağlandıktan sonra Allah’a verdikleri sözü bozarlar. Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara düşmüş olanlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, siz ölü iken sizi O diriltti. Sonra sizi öldürecek, ondan sonra da tekrar diriltecektir. Tekrar O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O’dur. Sonra da göğe yöneldi, onu yedi kat olarak düzenledi. O her şeyi hakkıyla bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım. " demişti. Onlar: "Yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor, devamlı takdis ediyoruz. " dediler. Allah da onlara: "Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim. " buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. Ve Allah Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra da o eşyayı meleklere göstererek: "Eğer sâdıklardan iseniz, bunların isimlerini bana söyleyin!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. Melekler: "Sen münezzehsin, seni tesbih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yok. Şüphesiz ki sen her şeyi hakkıyla bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin. " dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. Allah: "Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere haber ver!" dedi. Vaktaki Âdem bunların isimlerini onlara haber verdi. Allah: "Ben size demedim mi ki, ben göklerin ve yerin gizliliklerini bilirim. Açıkladığınızı da gizli tuttuğunuzu da bilirim. " dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. Bir zamanlar biz meleklere: "Âdem’e secde edin!" demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O ise yüz çevirdi, büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. Biz de şöyle dedik: "Ey Âdem! Sen ve eşin, beraberce cennete yerleşin. Orada olanlardan dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz, her ikiniz de zulmedenlerden olursunuz. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Ne var ki şeytan ayaklarını kaydırıp onları oradan uzaklaştırmış, içinde bulundukları yerden çıkarmıştı. Bunun üzerine biz de: "Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir müddet yerleşmek ve geçinmek vardır. " dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Âdem Rabbinden bir takım kelimeler (ilhamlar) aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhametli olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. Onlara: "Hepiniz oradan inin! Size benden bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime tâbi olursa, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. " dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. Küfre varıp âyetlerimizi yalanlayanlar ise, cehennem ehlidirler. Onlar o ateşte ebedî kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Ey İsrâiloğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın. Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Ve sadece benden korkun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Sizin yanınızda bulunanı (Tevrat’ın aslını) doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin ve sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Sakın âyetlerimi az bir pahaya satmayın. Ve sadece benden sakınıp korkun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. Hakkı bâtıl ile karıştırmayın, bilerek hakkı gizlemeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Oysa sizler Kitab’ı (Tevrat’ı) da okuyorsunuz. Aklınızı kullanmıyor musunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Sabır göstermekle ve namaz kılmakla Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz ki bu (sabır ve namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenlerden başkasına zor gelir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Rablerine saygılı olanlar, O’na kavuşmayı beklerler ve elbette ki Rablerine döneceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Ey İsrâiloğulları! Size ihsan ettiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden şefaat kabul edilmeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği azap gününden korkup sakının. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. Hani sizi, işkencelerin en kötüsünü tattıran, oğullarınızı boğazlayıp, kadınlarınızı sağ bırakan Firavun hanedanından kurtarmıştık. Bu Rabbinizin büyük bir imtihanı idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. Bir zamanlar biz sizin için denizi yarıp sizi kurtarmış ve gözlerinizin önünde Firavun hanedanını suda boğmuştuk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Sonra siz onun ardından buzağıyı ilâh edinmiştiniz. Böylece kendinize zulmettiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Bundan sonra şükredersiniz diye sizi bağışlamıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. Doğru yolu bulup hidayete erişesiniz diye Musa’ya Kitap ve furkan (hak ile bâtılı birbirinden ayıran ölçü) vermiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Musa kavmine: "Ey kavmim! Buzağıya tapmakla nefsinize zulmetmiş oldunuz. Hemen yaratanınıza tevbe edip nefislerinizi öldürünüz. Bu, yaratıcınızın katında sizin için daha hayırlıdır. " demişti. Allah da tevbenizi kabul etmişti. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Siz de: "Ey Musa! Allah’ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız. " demiştiniz de gözleriniz göre göre yıldırım gelip sizi çarpmıştı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. Bu ölü halinizden sonra, belki şükredersiniz diye sizi tekrar diriltmiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Üstünüze bulutları gölge yaptık. Kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve güzel olanlarından yiyin. " dedik. Onlar bize değil, kendilerine zulmediyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. Bir vakit de: "Şu şehre girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve: ’Hıtta=bizi affet’ deyin, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım, kusurlarınızı örtelim. İyilik edenlere daha da artıracağız. " demiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. Amma o zâlimler, kendilerine söylenmiş olan sözü, başka bir sözle değiştirdiler. (Hıtta kelimesini alaya alarak buğday mânâsına olan hınta’ya çevirdiler). Biz de o zâlimlere, yoldan çıkmalarından dolayı, gökten korkunç bir azap indirmiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Musa, kavmi için su istemişti. "Âsanla taşa vur!" demiştik. Bunun üzerine taştan oniki pınar fışkırmıştı, her zümre su alacağı yeri bildi. Allah’ın rızkından yiyin için, fakat yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Hani siz: "Ey Musa! Biz bir çeşit yemeğe mümkün değil katlanamayacağız. Bizim için Rabbine duâ et de; yerin bitirdiği sebze, acur, sarmısak, mercimek ve soğandan çıkarsın. " demiştiniz. Musa da onlara: "Siz hayırlı olanı, daha aşağı olan şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Öyle ise bir şehre inin, orada istediğiniz şeyler var. " demişti. Üzerlerine zillet ve meskenet, horluk ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah’ın gazabına uğradılar. Öyle oldu; çünkü onlar Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar, haksız yere peygamberlerini öldürüyorlardı. İsyana daldıkları, haddi aşıp aşırı gittikleri için bunu hak ettiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Şüphesiz ki iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sâbiîlerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Bir zaman da sizden kesin söz almıştık. Tur dağını da, başınıza indirecek gibi bir vaziyette üstünüze kaldırıp: "Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın, içinde olanları hatırda tutun. Belki bu sayede sakınır, korunursunuz. " demiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Bundan sonra yine sözünüzden döndünüz, yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. İçinizden cumartesi günü azgınlık edip haddi aşanları elbette biliyorsunuz. Biz onlara: "Aşağılık maymunlar olunuz!" demiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. İşte biz bu (maymunlaşma cezasını), kendi devirlerinde yaşayıp hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelecek olanlara bir ibret dersi, takvâ sahibi müminlere de bir öğüt yaptık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Bir vakit de Musa kavmine: "Allah size bir sığır kesmenizi emrediyor. " demişti. "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" dediklerinde de: "Câhillerden olmaktan Allah’a sığınırım. " demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. "Bizim için Rabbine duâ et de, onun mahiyetini bize açıkça bildirsin. " dediler. "Onun ne pek kart ne de pek körpe, ikisinin ortası dinç bir sığır olduğunu söylüyor. Artık size emrolunanı yapın. " demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. "Rabbine bizim için duâ et, renginin nasıl olduğunu açıklasın. " dediler. "Allah onun, bakanların içini açan, altın sarısı gibi bir sığır olduğunu söylüyor. " demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. "Rabbine bizim için duâ et, onun mahiyetini bize açıkça bildirsin. Çünkü bizce birçok sığırlar birbirine benziyor. Allah dilerse elbette buluruz ve hidayete ereriz. " dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. "Yeri sürmeyen, ekini sulamayan, boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir sığır olduğunu söylüyor. " demişti. "İşte şimdi gerçeği bildirdin. " deyip sığırı kestiler. Az kalsın bunu yapmayacaklardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Siz bir kimseyi öldürmüş ve bunu birbirinize atmıştınız. Oysa Allah gizlediğinizi ortaya çıkaracaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. "Sığırın bir parçasıyla ona (öldürülene) vurun. " dedik. İşte Allah ölüleri böyle diriltir. Size âyetlerini gösterir ki aklınızı başınıza alıp düşünesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Sonra bunun arkasından kalpleriniz yine katılaştı. Şimdi o kalpler taş gibidir, hatta daha da katıdır. Nitekim taşın öylesi vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi de vardır ki, yarılıp ondan çeşme gibi su akar. Öylesi de vardır ki, Allah korkusundan yuvarlanır düşer. Allah yaptıklarınızı bilmez değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. (Ey müminler!) Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardı ki, Allah’ın kelâmını (Tevrat’ı) işitirler de iyice anladıkları halde onu bile bile tahrif eder (değiştirirler) di. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. (Yahudi münafıklar) müminlerle karşılaştıkları zaman: "Biz de iman ettik. " derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıklarında ise: "Allah’ın size açtıklarını, Rabbiniz katında sizin aleyhinizde kullansınlar diye mi onlara söylüyorsunuz? Bunları hiç düşünemiyor musunuz?" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Onlardan bir kısmı okuma yazması olmayan ümmidirler, Kitab’ı (Tevrat’ı) anlamazlar. Bir takım bâtıl şeyleri onlar sadece zanneder dururlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Kitabı elleriyle yazıp da, sonra onu az bir pahaya satmak için: "Bu Allah katındandır. " diyenlerin vay haline! Ellerinin yazdıklarından ötürü vay haline onların! Kazandıkları vebalden ötürü vay haline onların! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Bir de dediler ki: "Sayılı bir kaç gün dışında cehennem ateşi bize dokunmaz. " De ki: "Siz Allah katından bir söz mü aldınız? Öyle ise Allah aslâ sözünden caymaz. Yoksa sizler Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Hayır, öyle değil! Kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olan kimseler, işte bunlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. İman edip de sâlih ameller işleyenler ise cennet halkıdırlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Bir zamanlar biz İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: "Yalnızca Allah’a kulluk edin, anababaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik yapın. İnsanlarla güzel konuşun. Namazı kılın, zekâtı verin!" Sonra pek az kısmınız hariç döndünüz, hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Bir zamanlar da sizden: "Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. " diye söz almıştık. Sonra da bunu kabul etmiş, (bu ikrarınıza) şâhit de olmuştunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. Bu misakı kabul eden sizler yine birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşiyorsunuz. Eğer esir düşüp gelirlerse (kurtulmaları için) fidyelerini veriyorsunuz. Oysa onları yurtlarından çıkarmak size haram kılınmıştır. Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanların cezası dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise en şiddetli azaba çarptırılacaklardır. Allah yaptıklarınızdan aslâ gâfil değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Onlar ahiret karşılığında dünyâ hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden azapları hafifletilmez, onlar yardım da görmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Andolsun ki biz Musa’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsâ’ya da mucizeler verdik ve biz onu kudsî ruhla destekledik. Size bir peygamber canınızın istemediği, nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdikçe, ona karşı büyüklük tasladınız. Size gelen peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. "Kalplerimiz perdelidir. " dediler. Öyle değil! Allah küfürleri yüzünden onları lânetlemiştir. Artık pek azı inanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Yanlarında bulunan (Tevrat’ı) tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri kâfirlere karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, tanıdıkları ve bekledikleri (o Kur’an) kendilerine gelince, bu defa onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah’ın lâneti kâfirlerin üzerinedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar! Allah’ın, kullarından dilediğine lütfundan (kitap) indirmesine hased ederek Allah’ın indirdiğini inkâr ettiler ve bu sebeple gazap üstüne gazaba uğradılar. Küfredenlere kahredici bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Bir de onlara: "Allah’ın indirdiğine iman edin!" denilince: "Biz sadece bize indirilene inanırız. " derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Halbuki o Kur’an, kendi ellerinde bulunan Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gelen hak Kitap’tır. Resulüm! De ki: "Şayet siz gerçekten inanmış kimseler idiyseniz, daha önce Allah’ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. Andolsun ki Musa size apaçık mucizelerle geldi. Sonra onun ardından buzağıya taptınız. Siz öyle zâlimlersiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. Hatırlayın o zamanı ki, sizden sağlam söz almış, Tur dağını üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi sıkıca tutun ve dinleyin. " demiştik. Onlar da: "İşittik ve isyan ettik. " dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı (sevgisi) içirildi. De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. De ki: "Eğer ahiret yurdu, Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size âit ise ve bu iddiânızda samimi iseniz, haydi ölümü temenni ediniz. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. Onlar, ellerinin yapıp öne sürdüğü işlerden dolayı ölümü aslâ istemezler. Allah zâlimleri bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. Yemin olsun ki; sen yahudileri yaşamaya karşı diğer insanlardan, hatta müşriklerden de daha düşkün ve hırslı görürsün. Onlardan her biri ömrünün bin yıl olmasını ister. Oysa ki (bu şekilde uzun) yaşatılması, onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Allah onların yaptıklarını görmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. De ki: "Kim Cebrâil’e düşman olursa, iyi bilsin ki bu Kur’an’ı Allah’ın izniyle senin kalbine o indirmiştir. O Kur’an ki, önceki kitapları tasdik edicidir, müminler için hidayet kaynağı ve müjdedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşman olursa, iyi bilsin ki Allah da kâfirlerin düşmanıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Resulüm! Andolsun ki biz sana apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan başkası inkâr etmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Onlar ne zaman bir andlaşma yapsalar, içlerinden bir güruh onu bozup arkalarına atmadılar mı? Zaten onların çoğu iman etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı doğrulayan bir peygamber gelince, ehli kitaptan bir grup Allah’ın kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi arkalarına attılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurdukları sözlere uydular. Süleyman kâfir olmadı, fakat o şeytanlar kâfir olmuşlardı. Onlar insanlara sihri ve Bâbil’deki Hârut ve Mârut adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek herkese: "Biz imtihan için gönderildik, sakın kâfir olmayın!" demedikçe hiç kimseye sihir namına bir şey öğretmezlerdi. Onlar o iki melekten karı ile koca arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Allah’ın izni olmadıkça onlar kimseye zarar veremezlerdi. Büyücüler kendilerine zarar verip menfaat vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun ki onlar, sihri satın alan kimse için ahirette hiçbir nasip olmayacağını biliyorlardı. Ne fena bir şey karşılığında nefislerini sattılar! Keşke bilmiş olsalardı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Eğer onlar iman edip Allah’tan korksalardı, Allah katında kendilerine verilecek sevap daha hayırlı olurdu. Keşke bilmiş olsalardı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. Ey iman edenler! (Peygamber’e hitâp ederken): "Râinâ=Bizi de dinle!" demeyin, "Unzurnâ=Bizi gözet!" deyin. Söylenenleri dinleyin. Kâfirler için elem verici bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Kitap ehlinden olan kâfirler de müşrikler de size Rabbinizden bir hayır inmesini istemezler. Oysa Allah kimi dilerse onu rahmetiyle mümtaz kılar. Allah büyük lütuf sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Biz herhangi bir âyeti nesheder (hükmünü kaldırır) veya unutturursak, mutlaka ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kâdirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. Yoksa siz de Peygamber’inizden, daha önce Musa’dan istendiği gibi bir takım isteklerde mi bulunmak istiyorsunuz? Kim imanı küfürle değişirse, şüphesiz ki dümdüz yoldan sapmış olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. Kitap ehlinden birçokları, hak gözlerinin önüne serildiği halde içlerindeki çekememezlikten ötürü, imanınızdan sonra sizi tekrar küfre döndürmek isterler. Allah’ın (açıklayıcı) emri gelinceye kadar onları affedin, geçin. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. Namazı kılınız, zekâtı veriniz. Kendiniz için önceden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulursunuz. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
111. Onlar: "Yahudi veya hıristiyan olanlardan başkası cennete giremeyecek. " dediler. Bu onların kuruntusudur. De ki: "Eğer doğru sözlü iseniz, delilinizi getirin. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
112. Hayır! Kim ihsan mertebesine yükselerek, özünü tamamen Allah’a teslim ederse, onun mükâfâtı Rabbinin katındadır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
113. Yahudiler: "Hıristiyanlar bir şey (bir temel) üzerinde değildirler. " dediler. Hıristiyanlar da: "Yahudiler bir şey (bir temel) üzerinde değildirler. " dediler. Oysa onlar Kitab’ı da okumaktadırlar. Kitab’ı bilmeyen kimseler de öylece onların dedikleri gibi dediler. Ayrılığa düştükleri şeyde Allah kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
114. Allah’ın mescidlerinde Allah’ın adının anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimseden daha zâlim kim olabilir? Onların bu mescidlere aslında korka korka girmeleri gerekir. Dünyada onlar için rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
115. Doğu da batı da Allah’ındır. Yüzünüzü hangi cihete çevirirseniz çevirin, vechi ilâhî oradadır. Şüphesiz ki Allah’ın (rahmeti ve kudreti) geniştir, O her şeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
116. "Allah çocuk edindi. " dediler. Hâşâ! O yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Hepsi O’na boyun eğmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
117. Göklerin ve yerin yaratıcısı O’dur. Bir şeyin olmasını hükme bağladığında ona sadece: "Ol!" der, o da hemen oluverir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
118. Bilmeyen (cahil müşrik)ler: "Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi?" dediler. Kendilerinden öncekiler de aynı şeyi söylediler. Kalpleri ne kadar da birbirine benzemiş! Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri açıkladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
119. Doğrusu biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu değilsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
120. Sen onların dinlerine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar aslâ senden hoşnut olmazlar. De ki: "Allah’ın hidayeti asıl hidayetin tâ kendisidir. " Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı olmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
121. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
122. Ey İsrâiloğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
123. Öyle bir günden korkun ki, o günde kimse kimseden yana bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez. O gün kimseye şefaat fayda vermez, onlar hiç kimseden yardım da görmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
124. Bir zamanlar Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle (emirlerle) imtihan etmiş, o ise bunları tamamen yerine getirmişti. Allah: "Ben seni insanlara imam (önder) yapacağım. " buyurdu. İbrahim: "Zürriyetimden de!" deyince, "Zâlimler ahdime ermez. " buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
125. Biz Beyt’i (Kâbe’yi) insanlara sevap kazanılacak bir toplantı ve güven yeri yaptık. Siz de İbrahim’in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e: "Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Beyt’imi temizleyin. " diye emretmiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
126. İbrahim demişti ki: "Ey Rabbim! Bu şehri emin bir şehir yap. Halkından Allah’a ve âhiret gününe inananları çeşitli meyvelerle rızıklandır. " Allah buyurdu ki: "İnkâr edeni de az bir süre geçindirir, sonra onu ateşin azabına uğramak zorunda bırakırım. Orası ne kötü varılacak yerdir!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
127. İbrahim, İsmail ile beraber Beyt’in temellerini yükseltiyor ve şöyle duâ ediyorlardı: "Ey Rabbimiz! Yaptığımız bu hayırlı işi bizden kabul buyur, şüphesiz ki sen işitensin bilensin. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
128. "Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan kıl. Neslimizden de sana teslim olan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yerlerimizi göster. Tevbemizi kabul buyur. Tevbeleri çok kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
129. "Ey Rabbimiz! Onlara kendi içlerinden senin âyetlerini okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları tezkiye edecek temizleyecek bir peygamber gönder. Şüphesiz ki Aziz ve Hakîm olan ancak sensin. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
130. Nefsini aşağılık yapan (beyinsiz) kimseden başkası İbrahim’in dininden yüz çevirmez. Andolsun ki biz onu dünyada beğenip seçmiştik. Ahirette de o sâlihlerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
131. Rabbi ona: "Teslim ol!" dediği zaman o, "Ben âlemlerin Rabbine teslim oldum. " demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
132. İbrahim de bunu kendi oğullarına vasiyet etti. Yakup da: "Oğullarım! Allah bu dini sizin için beğenip seçmiştir. Siz de ancak müslümanlar olarak can verin. " dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
133. Yoksa siz Yakub’a ölüm geldiği zaman orada mı idiniz? Hani o oğullarına: "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" diye sormuştu. Onlar da: "Senin Allah’ın ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın Allah’ı olan tek Allah’a kulluk edeceğiz. Biz O’na teslim olanlarız. " dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
134. Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size âittir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
135. (Yahudi ve hıristiyanlar müslümanlara): "Yahudi veya hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız!’ dediler. De ki: "Hayır! Biz hanif olan İbrahim’in dinine uyarız. O müşriklerden değildi. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
136. Deyiniz ki: "Biz Allah’a iman ettik. Bize indirilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilenlere; Musa’ya, İsâ’ya ve peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırt etmeyiz. Biz ancak O’na teslim olanlarız. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
137. Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanmış olsalar, doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse şüphesiz ki onlar ayrılık içindedirler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
138. Allah’ın boyası (ile boyanın). Allah’ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir? Bizler ancak O’na kulluk ederiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
139. De ki: "Allah bizim de Rabbimiz sizin de Rabbiniz iken, O’nun hakkında bizimle tartışıyor musunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size âittir. Biz O’na gönülden bağlananlarız. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
140. Yoksa siz: İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve oğullarının Yahudi veya Hıristiyan olduğunu mu iddia ediyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz yoksa Allah mı? Allah tarafından kendilerine verilen bir delili örtbas edenden daha zalim kim olabilir? Ama (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
141. Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size âittir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
142. İnsanlardan bir takım beyinsizler: "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?" diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah’ındır. O kimi dilerse onu doğru yola iletir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
143. İşte böylece sizi, bütün insanlara karşı şâhitler olmanız için tam ortada vasat bir ümmet kıldık. Peygamber de size şâhit olsun. Biz senin arzulayıp da üstünde durduğun Kâbe’yi; Peygamber’e uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye kıble yaptık. Doğrusu bu, Allah’ın hidayet edip yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı aslâ zâyi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara şefkatlidir ve merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
144. Resulüm! Biz senin, yüzünü çok kere göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye elbette çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü Mescidi haram tarafına çevir. Siz de (ey müminler!) nerede olursanız olun (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
145. Andolsun ki sen kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü âyeti getirsen, yine de sana uyup kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar birbirinin kıblesine de dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer sen onların heveslerine uyacak olursan, işte o zaman sen de zulmedenlerden olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
146. Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizlerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
147. Gerçek olan Rabbinden gelendir. O halde sakın şüphe edenlerden olma! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
148. Herkesin yöneldiği bir yönü (kıblesi) vardır. Öyle ise siz de hayırda yarışın. Nerede olursanız olun, Allah hepinizi bir araya getirecektir. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
149. Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescidi haram’a doğru çevir. Şüphesiz ki bu, Rabbinizden gelen bir gerçektir. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
150. Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescidi haram tarafına çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o tarafa çevirin. Tâ ki zâlim olanlardan başka, insanların aleyhinizde bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Benden korkun ki, ben de size verdiğim nimetlerimi tamamlayayım, böylece siz de doğru yolu bulmuş olasınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
151. Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyacak, sizi tezkiye edecek temizleyecek, size kitap ve hikmeti öğretecek, bilmediklerinizi size öğretecek bir Peygamber gönderdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
152. Öyleyse siz beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin, nankörlük etmeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
153. Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
154. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, bilâkis onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
155. Andolsun ki biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
156. Onlara bir musibet geldiğinde: "Biz Allah içiniz ve elbette O’na döneceğiz. " derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
157. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır, yalnızca onlar doğru yolu bulmuşlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
158. Safâ ile Merve Allah’ın nişanelerindendir. Kim ki Hacc veya Umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret ederse, bunlar arasında tavaf etmesinde kendisine bir vebal yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz ki Allah karşılığını verir, O her şeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
159. İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti biz Kitap’ta açıkça belirttikten sonra gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet ediciler lânet eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
160. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar lânetlenmekten kurtulmuşlardır. Ben onların tevbesini kabul edenim ve ben tevbeleri daima kabul edenim, merhamet edenim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
161. Kâfirlere ve kâfir oldukları halde ölenlere gelince; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerine olsun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
162. Onlar ebedi olarak o lânetin içinde kalacaklardır. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara mühlet de verilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
163. Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O Rahman’dır, Rahim’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
164. Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyarak yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla ölmüş olan toprağı diriltmesinde, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârların değişik yönlerden esmesinde ve yer ile gök arasında emre boyun eğmiş bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için pek çok deliller vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
165. İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah’tan gayrısını O’na emsal tutarlar ve onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a sevgileri ise çok daha kuvvetlidir. O zâlimler azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah’a âit olduğunu ve gerçekten Allah’ın azabının şiddetli olduğunu keşke bilselerdi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
166. O zaman küfür öncüleri azabı görünce kendilerine uyanlardan hızla uzaklaşıp giderler ve aralarındaki bütün bağlar kopar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
167. Onlara uyup arkalarından gidenler: "Ah ne olurdu, bir daha dünyaya gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşmış olsaydık!" derler. Böylece Allah onlara bütün yaptıklarını hasretler ve pişmanlıklar halinde gösterecektir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
168. Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan gıdaların helâl ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Zira şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
169. O size kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyler söylemenizi emreder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
170. Onlara: "Allah’ın indirdiğine uyun!" denildiği zaman: "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız. " derler. Peki, ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu bulamamış kimseler olsa da mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
171. Kâfirlerin hâli, sadece bir çağırma veya bağırmaktan başkasını işitmeyerek haykıranın durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, onlar düşünmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
172. Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin. Eğer siz gerçekten yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız, O’na şükredin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
173. Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah’tan başkası adına kesilen hayvanı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, başkasına saldırmadan zaruret miktarını aşmamak üzere yemesinde bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah bağışlayandır, merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
174. Allah’ın indirdiği Kitap’tan bir şeyi gizleyenler ve onu az bir pahaya satanlar var ya, işte onların karınlarına doldurdukları ateşten başka bir şey değildir. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, onları temize de çıkarmaz. Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
175. Onlar hidayeti verip sapıklığı, mağfireti bırakıp azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklıdırlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
176. O azabın sebebi, Allah’ın Kitab’ı hak olarak indirmesidir. (Buna rağmen) Kitap’da ayrılığa düşenler, derin bir anlaşmazlık içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
177. Gerçek iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik o kimsenin iyiliğidir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitab’a, peygamberlere inanır. O’nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan köle ve esirlere maldan verir, namaz kılar, zekât verir. Andlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte sâdık olanlar bunlardır. İşte muttakîler de bunlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
178. Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşılık hür, köleye karşılık köle, kadına karşılık kadın (öldürülür). Bununla beraber (katil) bir kimse kendi lehine kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından affedilirse, bundan sonra iyiye uymak ve (öldürülenin velisine) güzelce diyet ödemek gerekir. Bu (uygulama) Rabbinizden size bir kolaylık ve rahmettir. Buna rağmen her kim ki bundan sonra haddi aşarsa, onun için elem verici bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
179. Kısasta sizin için hayat vardır. Ey akıl sahipleri! Belki böylece Allah’tan korkarsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
180. Birinize ölüm geldiği zaman, eğer geriye bir hayır (mal) bırakacak olursa, anaya, babaya ve yakın akrabaya usulüne uygun bir şekilde vasiyette bulunmak takvâ sahipleri üzerine bir hak olarak yazıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
181. Kim de bunu işittikten (ve kabullendikten) sonra vasiyeti değiştirirse, günahı onu değiştirenlerin boynunadır. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
182. Bununla birlikte her kim vasiyet edenin haksızlığa meyletmesinden veya günaha girmesinden korkar da (tarafların) arasını bulursa, ona bir günah yoktur. Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
183. Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de farz kılındı. Tâ ki korunasınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
184. (Oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim o günlerde hasta olur veya seferde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruç tutmaya gücü yetmeyenler ise, bir yoksul doyumu fidye verir. Kim kendi isteğiyle nafile olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
185. Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti açıklayan, hakkı ve bâtılı birbirinden ayırt eden Kur’an o ayda indirildi. Şu halde sizden her kim o aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Bu kolaylığı dilemesi, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
186. Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara yakınım. Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
187. Oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde hanımlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah sizin nefislerinize hiyanet etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yiyin için. Sonra da orucu gece oluncaya kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafta iken hanımlar(ınız)a yaklaşmayın. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, sakın bu sınırlara yaklaşmayın. Allah insanlara âyetlerini böyle açıklar ki, korunup sakınsınlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
188. Aranızda birbirinizin mallarını haksız sebeplerle yemeyin; bildiğiniz halde insanların mallarından bir kısmını günah yollarla yemeniz için onu hâkimlere (rüşvet yollu) aktarmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
189. Resulüm! Sana hilâl halini alan ayları soruyorlar. De ki: "O, insanların faydasına ve bir de Hacc için birer vakit ölçüleridir. " İyilik, evlere arka taraflarından girmek değildir. Fakat iyilik, Allah’tan korkan kimsenin yaptığıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
190. Size karşı savaş açanlara, Allah yolunda siz de savaş açın! Aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
191. Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür. Onlar sizinle savaşmadıkça Mescidi haram’da sakın siz de onlarla savaşmayın. Eğer sizinle savaşırlarsa siz de onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
192. Eğer onlar (savaştan ve küfürden) vazgeçerlerse, Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Eğer vazgeçerlerse, zâlimlerden başkasına düşmanlık olmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
194. Haram ay haram aya karşılıktır. Hürmet edilmesi gerekli şeyler de karşılıklıdır. Size saldırana, onun size saldırdığı gibi siz de saldırın. Allah’tan korkun ve biliniz ki Allah takvâ sahipleriyle beraberdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
195. Allah yolunda infak edin. Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik yapın, çünkü Allah iyilik yapanları sever. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
196. Hacc’ı da Umre’yi de Allah için tamamlayın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bu kurban, kesileceği yere varıncaya kadar da, başınızı traş etmeyin. İçinizden her kim hasta olursa veya başında bir rahatsızlığı varsa ona oruç veya sadaka ya da kurban olmak üzere fidye gerekir. Emin olduğunuz vakitte kim Hacc zamanına kadar Umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesemeyen kimse Hacc günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman da yedi olmak üzere tam on gün oruç tutar. Bu söylenenler, âilesi Mescidi haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’tan korkun. Biliniz ki Allah, azabı pek şiddetli olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
197. Hacc bilinen aylardır. Her kim o aylarda Hacc’a niyet ederse, bilmelidir ki Hacc’da kadına yaklaşmak, günah işlemek ve tartışmak yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. Kendinize azık edinin. Şüphesiz ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden korkun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
198. Rabbinizin lütuf ve ihsanını aramanızda size hiçbir vebal ve günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş’ari haram’ın yanında Allah’ı zikredin. O size nasıl hidayet ettiyse, siz de O’nu öylece zikredin. Bundan evvel siz sapıklardan idiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
199. Sonra insanların döndüğü yerden siz de dönün ve Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
200. Nihayet Hacc ibadetlerinizi bitirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı zikrediniz. İnsanlardan öyleleri var ki: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver. " derler. Böyle isteyenlerin ahiretten hiçbir nasibi yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
201. Onlardan bir kısmı da: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. " derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
202. İşte onlara kazançlarından ötürü karşılık vardır. Allah hesabı çabuk görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
203. Sayılı günlerde (eyyâmı teşrikte) Allah’ı zikrediniz. Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mekke’ye) dönerse, ona bir günah yoktur. Her kim geri kalırsa, ona da bir günah yoktur. Bu, takvâ sahibi olanlar içindir. O halde Allah’tan korkun. Biliniz ki O’nun huzurunda toplanacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
204. İnsanlardan öyleleri de vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri söz senin hoşuna gider. Hatta böyleleri, söylediklerinin kalpten geldiğine (samimi olduğuna) Allah’ı şâhit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
205. O yanından ayrıldığında (iş başına geçip idareci olduğunda) yeryüzünde fesat (anarşi) çıkarmaya, ekini (ekonomiyi) ve nesli helâk etmeye çalışır. Allah fesadı sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
206. Böylesine: "Allah’tan kork!" denilince, benlik ve gururu kendisini günaha sürükler. Ona cehennem yeter. O ne kötü yataktır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
207. İnsanlardan öyleleri var ki Allah’ın hoşnutluğunu dileyerek nefsini satar. Allah ise kullarına karşı çok merhametlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
208. Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm’ın sulh ve selâmetine girin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
209. Size açık açık deliller geldikten sonra ayağınız kayarsa, şunu iyi bilin ki Allah Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
210. Onlar acaba buluttan gölgeler içinde Allah’ın ve meleklerin kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? Halbuki iş bitirilmiştir. Bütün işler Allah’a döner. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
211. İsrâiloğullarına sor. Kendilerine ne kadar açık âyetler verdik. Kim, Allah’ın nimeti kendisine geldikten sonra onu değiştirirse, bilsin ki Allah’ın cezası çok çetindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
212. İnkâr edip kâfir olanlara dünya hayatı süslü gösterildi. Bu yüzden onlar inananlarla alay ederler. Oysa ki Allah’tan korkup karşı gelmekten sakınanlar, kıyamet gününde onların üstünde olacaklardır. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
213. İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber gerçekleri gösteren kitapları da indirdi. Oysa kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle ayrılığa düştükleri şeyleri inananlara gösterdi. Şüphesiz ki Allah dilediğine doğru yolu gösterir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
214. Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Başlarına öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi, öyle sarsıldılar ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: "Allah’ın yardımı ne zaman?" demişlerdi. Biliniz ki Allah’ın yardımı çok yakındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
215. Resulüm! Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Hayırdan harcayacağınız şey, anababa, yakınlar, yetimler, düşkünler ve yolcular içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, şüphesiz ki Allah onu bilir. " Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
216. Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda hayırlı olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
217. Resulüm! Sana haram aydan ve onda savaşmanın doğru olup olmadığından soruyorlar. De ki: Haram ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah’ı inkâr etmek, Mescidi haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük, daha ağır günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden her kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar cehennemliktirler ve orada ebedî kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
218. Onlar ki iman ettiler, hicret ettiler, Allah yolunda cihad ettiler. Böyleleri Allah’ın rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
219. Resulüm! Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: "Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım (zahiri) faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. " Sana (Allah yolunda) ne sarfedeceklerini soruyorlar. De ki: "İhtiyaçtan arta kalanı. " Böylece Allah size âyetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
220. Dünya ve ahiret hakkında (düşünesiniz diye). Resulüm! Sana yetimler hakkında da sorarlar. De ki: "Onları ıslah edip yetiştirmek daha hayırlıdır. " Eğer onları aranıza alır, birlikte yaşarsanız, unutmayın ki onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyu ve ıslah ediciyi bilir. Eğer Allah dileseydi sizi zahmete sokardı. Şüphe yok ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
221. İnanıncaya kadar, Allah’a eş koşan müşrik bir kadınla evlenmeyin. Müşrik kadın hoşunuza gitse dahi, imanlı câriye ondan daha hayırlıdır. İnanıncaya kadar müşrik erkekleri imanlı kadınlarla evlendirmeyin. İmanlı bir köle, hoşunuza gitse dahi bir müşrikten daha hayırlıdır. Müşrikler cehenneme çağırırlar, Allah ise izniyle cennete ve mağfirete çağırır. Allah düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara böyle açıklıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
222. Resulüm! Sana kadınların âdet hali hakkında soruyorlar. De ki: "O bir eziyettir. "Âdet halinde iken kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
223. Kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için ileriye hazırlık yapın, önceden iyi ameller gönderin. Allah’tan korkun, O’na mutlaka kavuşacağınızı bilin. Müminleri müjdele! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
224. Yeminlerinizde Allah’ı; iyilik etmenize, kendisinden korkmanıza, insanların arasını düzeltmenize engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
225. Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayıcıdır, Halîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
226. Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenlerin dört ay beklemeleri gerekir. Eğer o süre içinde kadınlarına dönerlerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
227. Eğer boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
228. Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerde yarattığı çocuğu söylemeyerek gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları da bu iddet müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları bir derece daha fazladır. Allah Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
229. Boşanma iki defadır. Bundan sonra kadını ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermek lâzımdır. Kadınlara (mehir olarak) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helâl olmaz. Şayet erkek ve kadın Allah’ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarlarsa başka. Eğer siz de karı ile kocanın Allah’ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, kadının fidye vermesinde her ikisine de bir vebal yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları çiğnemeyin. Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
230. Eğer erkek, karısını üçüncü bir defa daha boşarsa, bundan sonra kadın başka bir erkeğe nikâhlanmadıkça kendisine helâl olmaz. Bu ikinci koca onu boşarsa, Allah’ın hudutları içinde duracaklarına inandıkları takdirde tekrar birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur. Bunlar anlayan bir topluluk için Allah’ın açıkladığı hudutlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
231. Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini bitirince, artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle salıverin. Haklarına tecavüz edip, zarar vermek maksadıyla onları tutmayın. Kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın âyetlerini eğlence edinmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve ondaki hikmeti düşünün. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
232. Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini bitirince, kendi aralarında güzelce anlaştıkları takdirde, kocalarıyla tekrar evlenmelerine engel olmayın. İçinizden Allah’a ve ahiret gününe inanmış olanlara işte bununla öğüt veriliyor. Böyle yapmanız sizin için daha iyi ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
233. Anneler (boşanmadan önce veya boşandıktan sonra doğan) çocuklarını iki yıl emzirsinler. Bu hüküm, süt emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir. Annelerin uygun biçimde yiyecek ve giyeceğini sağlamak çocuğun babasına âittir. Hiç kimseye gücünden fazla bir şey teklif edilemez. Ne bir anne, ne de bir baba, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Babanın ölümü ile mirasçı olan da; yiyecek, giyecek ve zarar hususlarında baba gibidir. Eğer ana ve baba aralarında danışıp anlaşarak rızâ ile daha iki sene dolmadan çocuğu memeden kesmeyi arzu ederlerse, kendilerine bir vebâl yoktur. Çocuklarınızı süt anneye vermek isterseniz, onu râzı edecek bir ücret verince, yine sizin için bir vebâl yoktur. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, yaptıklarınızı görmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
234. İçinizden vefat edenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. Süreleri bitince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
235. Kocası ölen dul kadınları, iddetleri sona erdikten sonra nikâhlamaya niyet ettiğiniz takdirde, daha iddetleri dolmadan onlara talip olduğunuzu hissettirmenizde veya böyle bir arzuyu içinizde tutmanızda size bir vebâl yoktur. Çünkü Allah, sizin onları anacağınızı bilmektedir. Kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Ancak isteğinizi meşru olan işaret ve imâlarla belirtebilirsiniz, çıtlatma sözler söyleyebilirsiniz. Farz olan iddetleri sona ermedikçe nikâh akdine azmetmeyin ve iyi bilin ki Allah kalplerinizde olanı muhakkak biliyor. O’ndan korkun ve yine bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, Halîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
236. Kendilerine dokunmadığınız veya kendilerine bir mehir takdir etmediğiniz kadınları boşamışsanız, bunda size bir vebâl yoktur. Şu kadar var ki, zengin olan kudretine göre, fakir olan da gücü yettiği kadar güzellikle onları faydalandırsın. Bu, ihsan sahiplerinin üzerine bir borçtur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
237. Bir mehir tayin ettiğiniz takdirde, henüz dokunmadan onları boşarsanız o zaman tayin ettiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak kadınlar vazgeçer yahut nikâh bağı elinde bulunan erkek vazgeçerse başka. Ey erkekler! Sizin bağışta bulunmanız takvâya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
238. Namazları ve orta namazı muhafaza edin, gönülden boyun eğerek Allah için namaza durun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
239. Eğer korkarsanız, yaya yahut binek üzerinde kılın. Emniyete kavuştuğunuzda, bilmediklerinizi size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
240. İçinizden vefat edip de eşlerini geride bırakanlar, eşleri için evlerinden çıkarılmayarak, bir yıl faydalanmalarını vasiyet etsinler. Şayet o kadınlar kendiliklerinden çıkıp giderlerse, kendi haklarında uygun olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah Azîz’dir, hüküm ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
241. Boşanan kadınların da meşru bir şekilde (kocalarının imkânından) faydalanmaları haklarıdır. Bunun yerine getirilmesi, Allah’tan korkanlara bir vazifedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
242. Böylece Allah size âyetlerini açıklar. Umulur ki düşünüp hakikatı anlarsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
243. Binlerce oldukları halde ölüm korkusuyla yurtlarından çıkanları görmedin mi? Allah onlara: "Ölün!" dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı ikram sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
244. Allah yolunda savaşın ve bilin ki, Allah işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
245. Allah’a güzel bir borç takdiminde bulunacak kim var? Ki, Allah ona kat kat fazlasını versin. Allah bazılarının rızkını daraltır, bazılarınınkini de genişletir. Siz O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
246. Musa’dan sonra İsrailoğulları’nın ileri gelenlerini görmedin mi? Hani onlar peygamberlerine: "Bize bir hükümdar gönder de (onun maiyyetinde) Allah yolunda savaşalım!" demişlerdi. "Üzerinize savaş farz kılınır da ya savaşmazsanız?" dedi. Onlar da: "Biz Allah yolunda neden savaşmayalım? Hem yurtlarımızdan çıkarıldık, hem de oğullarımızın arasından uzaklaştırıldık. " dediler. Fakat onların üzerine savaş farz kılınınca (verdikleri söze rağmen) içlerinden pek azı hariç, hepsi yüz çevirdiler. Allah zâlimleri bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
247. Peygamberleri onlara: "İşte Allah Tâlut’u size hükümdar olarak gönderdi. " dedi. Bunun üzerine: "O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyıkız. Hem ona servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmiş de değil. " dediler. Peygamberleri: "Allah onu sizin üzerinize beğenip seçmiştir. Ona bilgice ve vücutça da bir üstünlük vermiştir. Şüphesiz ki Allah mülkünü dilediğine verir. Allah’ın lütfu geniştir, her şeyi bilendir. " dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
248. Peygamberleri onlara: "Onun hükümdarlığının alâmeti, Tâbut’un size gelmesidir. Onun içinde Rabbinizden bir Sekine ve Musa âilesinin, Harun âilesinin geriye bıraktıklarından kalanlar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanıyorsanız, şüphesiz ki bunda sizin için kesin bir alâmet vardır. " dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
249. Tâlut ordusuyla beraber ayrılınca: "Şüphesiz ki Allah sizi bir nehirle imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Ondan tatmayıp sadece eliyle bir avuç içenler bendendir. " dedi. İçlerinden pek azı hariç olmak üzere hepsi o nehirden içtiler. Tâlut ve beraberindeki müminler nehri geçince: "Bugün bizim için Câlut ve ordusuna karşı koyacak hiç gücümüz yoktur. " dediler. Allah’ın huzuruna varacaklarına inananlar ise: "Nice az bir topluluk Allah’ın izniyle pek çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir. " dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
250. Câlut ve ordusuna karşı çıktıklarında: "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver! O kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
251. Sonunda Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Câlut’u öldürdü. Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi, ona dilediğini öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmı ile diğerlerini savmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah bütün âlemler üzerine lütuf ve kerem sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
252. İşte bunlar Allah’ın âyetleridir. Biz onları sana hak olarak okuyoruz. Resulüm! Şüphesiz ki sen de gönderilmiş peygamberlerdensin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
253. Biz o peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimileri ile konuşmuş, bazılarının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya da açık mucizeler verdik ve onu kudsî ruhla destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar ihtilâfa düştüler. Kimileri inandı, kimileri de küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
254. Ey iman edenler! Ne alışverişin ne de dostluğun ve ne de iltimasın olmadığı günün gelmesinden önce, size verdiğimiz rızıklardan (Allah için) sarfedin. İnkâr edenler ancak zâlimlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
255. Allah o Allah’tır ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyum’dur. (Ezelî ve ebedî hayat ile bâkidir. Zât ve kemâl sıfatları ile her şeye hâkim olup, bütün varlıklar O’nunla kâimdir). O’nu uyuklama da uyku da tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan, katında kim şefaat edebilir? O, kullarının işlediklerini ve işleyeceklerini bilir. O’nun dilediğinden başka, insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek kendisine ağır gelmez. O öyle yüce, öyle azametlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
256. Dinde zorlama yoktur. İman ile küfür birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Kim Tağut’u inkâr edip de Allah’a iman ederse muhakkak ki o kopması mümkün olmayan en sağlam bir kulpa sımsıkı sarılmış olur. Allah işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
257. Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan kurtarıp nura çıkarır. İnkâr edip kâfir olanların dostları ise Tağut’tur. Onları nurdan alıp karanlıklara götürür. İşte onlar cehennemliklerdir, orada ebedî kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
258. Allah kendisine hükümranlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut’u) görmedin mi? İşte o zaman İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür. " demişti. O da: "Ben de diriltir ve öldürürüm. " dedi. İbrahim: "Şüphesiz ki Allah güneşi doğudan getiriyor, sen de onu batıdan getir!" deyince inkâr eden adam şaşırıp kaldı. Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
259. Veya çatıları çöküp altı üstüne gelmiş ıssız bir kasabaya uğrayan kimseyi görmedin mi? "Allah bunu bu ölümden sonra nasıl diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene ölü bıraktı, sonra da diriltti. "Ne kadar kaldın?" dedi. O da: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldım. " dedi. Allah ona: "Hayır! Yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış! Hele eşeğine de bak! Seni insanlar için kudretimize bir işaret kılalım diye (yüz sene ölü olarak tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Kemiklere bak! Nasıl onları birbiri üstüne koyuyor, sonra onlara et giydiriyoruz. " dedi. Bu işler ona açıkça belli olunca: "Biliyorum, Allah her şeye kâdirdir. " dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
260. İbrahim de bir zaman: "Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster" demişti. Rabbi ona: "İnanmadın mı?" dedi. "Hayır! (İnanmaz değilim), fakat kalbim kuvvet bulsun, mutmain olsun diye (görmek istiyorum). " dedi. Bunun üzerine Allah: "O halde kuşlardan dördünü tut, onları yanına al, sonra kesip her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler. Bil ki Allah Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir. " dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
261. Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz tanesi olan ve yedi başak bitiren bir tohuma benzer. Allah dilediğine fazlasıyla verir. Allah’ın lütfu geniştir ve O her şeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
262. Mallarını Allah yolunda hayra verip de sonra başa kakmayan, alanların gönlünü kırmayan kimselerin, Rabbleri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
263. Bir tatlı dil, bir de af, arkasından incitme gelecek sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, Halîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
264. Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. O gösteriş yapanın durumu, üzerinde biraz toprak bulunan kayaya benzer. Şiddetli bir sağanak isabet eder de onu sert bir kaya halinde bırakıverir (Toprağı gider, kaya kalır). Kazandıklarından hiçbir şey elde edemez. Allah kâfirler gürûhunu hidayete erdirmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
265. Allah’ın rızâsını kazanmak ve içlerindekini kökleştirmek (kalplerini sağlamlaştırmak) için mallarını infak edip sarfedenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan güzel bir bahçeye benzer. Üzerine bol bol yağmur yağdığında, meyvelerini iki kat verir. Bol yağmur yağmasa bile, hafif bir yağmur, az bir çisinti de yetişir. Allah yaptıklarınızı görmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
266. Sizden biriniz hiç arzu eder mi ki; hurma ve üzüm bağları ile dolu, altından ırmaklar akan ve içinde her çeşit meyveden bulunan güzel bir bahçesi olsun. Tam bu durum elde edilmiş iken bir taraftan ihtiyarlık bastırsın, diğer taraftan da bakıma muhtaç çocuklar bakım isterken, o geçim vasıtaları olan bahçeye ateşli bir bora isabet edip baştan başa yaksın, kül etsin! (Elbette bunu kimse istemez). İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor, umulur ki düşünüp ibret alırsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
267. Ey iman edenler! Kazandıklarınızın temizlerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan (Allah için) sarfedin. Size verilirse göz yummadan alamayacağınız kötü ve değersiz şeyleri sakın vermeye kalkmayın. Biliniz ki Allah zengindir, öğülmeye lâyıktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
268. Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri (cimriliği) telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder. Allah ihsanı bol olan ve her şeyi hakkıyla bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
269. Allah hikmeti kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse, ona muhakkak ki çok hayır verilmiştir. Bunu ancak aklı selim sahipleri düşünüp anlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
270. Yaptığınız her harcamayı ve adadığınız her adağı şüphesiz ki Allah bilir. Zâlimler için hiçbir yardımcı yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
271. Sadakaları açıktan verirseniz bu ne güzeldir. Onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Böylece sizin günahlarınızdan bir kısmını örter. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
272. İnsanları hidayete erdirmek senin üzerine borç değildir. Şu kadar var ki, Allah dilediği kimseye hidayet eder. Hayır olarak harcadığınız her şey kendiniz içindir. Zaten siz yalnız Allah rızâsını kazanmak için infak edersiniz. Verdiğiniz her hayır, tam olarak size noksansız ödenir ve siz aslâ haksızlığa uğratılmış olmazsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
273. Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşmayan (kapı kapı gezmeyen) fakirlere verin ki; onlar yüzsuyu dökmediklerinden, durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Onları simâlarından tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan ne infak ederseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
274. Mallarını gece gündüz, gizli ve açık infak edenlerin mükâfatı Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
275. Fâiz yiyenler: "Fâiz ticaret gibidir. " dedikleri için kıyamet günü kabirlerinden şeytan çarpmış gibi (ihtiyaçlar içinde) kalkacaklardır. Oysa Allah alışverişi helâl, fâizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir ve fâizcilikten vazgeçerse, geçmiş (günahları, daha önce aldığı) kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah’a âittir. Kim de tekrar fâize dönerse onlar cehennemliktirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
276. Allah fâizle kazanılanı eksiltir, bereketini tamamen giderir. Sadakası verilen malları ise artırır. Allah küfrânı nimette bulunan günahkâr hiç kimseyi sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
277. İman edip sâlih amel işleyenlerin, namaz kılıp zekât verenlerin, Rableri katında mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
278. Ey iman edenler! Allah’tan korkun! Eğer imanınızda gerçek iseniz, fâizden arta kalanı bırakın almayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
279. Yok eğer fâizi terketmezseniz, bunun Allah’a ve Peygamber’ine açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer fâiz almaktan tevbe ederseniz, ana paranız yine sizindir. Böylece ne kimseye haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
280. Eğer borçlu darlık içinde bulunuyorsa, eli genişleyinceye kadar ona mühlet verin. Eğer bilirseniz sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
281. Öyle bir günden korkun ki, o günde hepiniz Allah’a döndürülürsünüz. Sonra herkese kazandıkları noksansız verilir ve hiç kimse haksızlığa uğratılmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
282. Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızda bir kâtip de adâletle yazsın. Yazan Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allah’tan korksun ve borcunu aslâ eksik yazdırmasın. Şayet borçlu, aklı ermez veya âciz ya da kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adâletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şâhit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhitliklerine rızâ göstereceğiniz bir erkek iki kadın şâhit olabilir. Kadınlardan biri unutursa diğeri ona hatırlatır. Şâhitler çağrıldıklarında gelmemezlik etmesinler. Onu büyük olsun küçük olsun süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında daha adâletli, şâhitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemenize daha elverişlidir. Ancak aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızda size bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınızda şâhit tutun. Yazana da şâhide de zarar verilmesin. Eğer bir zarar yaparsanız, şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah’tan korkar takvâ sahibi olursanız mualliminiz Allah olur. Allah her şeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
283. Eğer yolculukta olur da yazacak kimse bulamazsanız, alınan rehinler yeter. Eğer birbirinize güvenirseniz, kendisine güvenilen kimse emaneti ödesin ve Rabbi olan Allah’tan korksun. Şâhitliği gizlemeyin. Onu gizleyenin kalbi günahkârdır. Allah yaptıklarınızı bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
284. Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. İçinizdekileri açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker. Sonra dilediğine mağfiret eder, dilediğine azap eder. Allah her şeye kâdirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "O’nun peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız. İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz! Dönüş sanadır. " derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
286. Allah hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği bir yük ile mükellef kılmaz. Kazandığı iyilik kendi faydasına, yaptığı kötülük de kendi zararınadır. "Ey Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi hesaba çekme! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster