1. İnsanların hesâb (günleri yaklaşdı. Böyleyken onlar (haalâ) gaflet içindedirler, (bunu tefekkürden) yüz çeviricidirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. (2-3) Rablerinden kendilerine yeni bir ihtaar gelmeye dursun, onlar bunu ille istihza ederek ve kalbleri oyuna dalarak dinlemişlerdir. Zaalimler gizli fısıltı ile (şöyle) konuşdular: «Bu sizin gibi bir insandan başka mıdır? Kendiniz görüb (ve bilib) dururken şimdi sihre mi geleceksiniz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. (2-3) Rablerinden kendilerine yeni bir ihtaar gelmeye dursun, onlar bunu ille istihza ederek ve kalbleri oyuna dalarak dinlemişlerdir. Zaalimler gizli fısıltı ile (şöyle) konuşdular: «Bu sizin gibi bir insandan başka mıdır? Kendiniz görüb (ve bilib) dururken şimdi sihre mi geleceksiniz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. (Onlara) dedi ki: «Rabbim gökdeki, yerdeki (her) sözü bilir. O, hakkıyle işidici, kemâliyle bilicidir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. Dediler: «Hayır, (bunlar) saçma sapan rü’yâlardır. Hayır, onu kendisi uydurmuşdur. Hayır, o, bir şâirdir. (Bunlar değilse) o halde evvelki (peygamber) lere gönderildiği gibi o da bize bir mu’cize getirsin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Onlardan evvel helak etdiğimiz hiç bir memleket (halkı helak olub gitdi), îman etmedi de (şimdi) bunlar mı îman edecekler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Biz senden evvel de kendilerine vahy etdiğimiz erkeklerden başkasını (peygamber olarak) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ehl-i zikre sorun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Biz onları yemek yemez birer cesed olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyâda) ebedî de değillerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Sonra biz onlara olan va’d (imiz) in doğruluğunu gösterdik de hem kendilerini, hem kimleri diliyorsak onları kurtardık. İftiracıları ise helak etdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Andolsun, size öyle bir kitab indirmişizdir ki (bütün) zikir (ve şeref) iniz ondadır. Haalâ akıllanmıyacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. Biz (küfür ve) zulmeden nice memleketi kırıb geçirdik, sonra ardından da diğer kavm (ler) i yaratdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. (Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. (Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Dediler: «Ne yazık bize! Biz hakıykaten zaalimler idik». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. Biz göğü de, yeri de, ikisinin arasında bulunan şeyleri de oyuncular (ın işi) olarak yaratmadık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Eğer biz bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi canibimizden edinirdik elbet. Biz (böyle) yapanlar da değiliz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. Hayır, biz hakkı baatılın tepesine (indirib) atarız da o, bunun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bu, yok olub gitmişdir. (Allaha karşı) vasf (ve isnâd) etmekde olduğunuz (iftiralar) dan dolayı yazıklar olsun size! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Göklerde ve yerde bulunan kişiler Onundur. Onun huzuurundaki kişiler kendisine ibâdet etmekden asla kibirlenmezler, yorulmazlar da. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. Onlar gece gündüz ara vermeyerek (Onu) tesbîh (ve tenzîh) ediyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Yoksa onlar yerden bir takım Tanrılar edindiler de (ölüleri) onları mı diriltecekler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. Eğer her ikisinde Allahdan başka Tanrılar olsaydı onların ikisi de muhakkak ki harab olup gitmişdi. Demek, arşın Rabbi olan Allah, onların vasf (ve isnâd) edegeldikleri şeylerden yücedir, münezzehdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. O, yapacağından mes’ûl olmaz, fakat onlar mes’ûl olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. Ondan başka Tanrılar edindiler ha? Sen (onlara) de ki: «(Varsa) delilinizi getirin. İşte benimle beraber olan (müslüman) ların kitabı, (işte) benden evvel gelenlerin kitabı (da meydanda)». Hayır, onların çoğu hakkı bilmezler de bunun için yüz çeviricidirler onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. Biz senden evvel hiç bir peygamber göndermedik (ya’ni hiç biri müstesna değildir) ki ille ona şu hakikati vahy etmişizdir: «Benden başka hiç bir Tanrı yok. O halde bana ibâdet «din». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. «O çok esirgeyici (Allah) evlâd edindi» dediler. Onun şaanı bundan yücedir, münezzehdir. Hayır (evlâd dedikleri) onlar, ikrama mazhar edilmiş kullardır (meleklerdir). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. Bunlar söz (leriy) le asla Onun önüne geçemezler. (Bil’akis) bunlar Onun emriyle hareket ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. Önlerindekini de, arkalarındakini de O bilir. Bunlar, Onun rızâsına ermiş olandan başka kimseye şefaat etmezler. Bunlar Onun korkusundan titreyenlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Bunlardan kim «Tanrı O değil, ben im» derse onu cehennemle cezalandırırız. Biz o zaalimleri de böylece cezalandıracağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. Göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları birbirinden yarıb ayırdığımızı, her diri şey’i de sudan yaratdığımızı o küfr (ve inkâr) edenler görmedi (ler) mi? Haalâ inanmayacaklar mı onlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. Yer (yüzün) de, onları (insanları) çalkalar diye, sabit sabit dağlar yaratdık. Aralarında da bol bol yollar açdık. Tâki (maksadlarına) ersinler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. Biz gök yüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yapdık. Onlar ise bunun âyetlerinden yüz çeviricidirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır ve bütün bunlar kendi dâiresi içinde yüzmekde (devr etmekde) dirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. Biz senden evvel de hiçbir beşere (dünyâda) ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen (sanki) onlar baakıy midirler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. Her can ölümü tadıcıdır. Sizi bir imtihan olarak hayr ile de, şer ile de deniyoruz. (Nihayet yine) ancak bize döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. O küfr (ü inkâr) edenler seni gördükleri zaman, seni istihza (mevzuu) ndan başka bir şey edinmezler: «Sizin Tanrılarınızı diline dolayan bu mu?» derler. Halbuki çok esirgeyici Allahın (indirdiği) Kur’ânı inkâr ile kâfir olanlar onlardır, onların kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. İnsan (lar sanki) aceleden yaratılmış. Size âyetlerimi göstereceğim. Benden onu acele istemeyin! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. «Eğer doğrucular iseniz, derler, bu tehdîd (in tahakkuku) ne zaman»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. O küfredenler yüzlerinden ve arkalarından (saran) ateşi hiçbir suretle meni’ edemeyecekleri, kendilerinin yardım da göremeyecekleri zamaanı bir bilse (ler) di. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Belki (bu), onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacakdır. Artık onu redde muktedir olamayacaklar (ı gibi), onlara mühlet de verilmeyecekdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Andolsun, senden evvelki peygamberlerle de istihza (alay) edilmişdir de alay etmekde oldukları şeyler (kavmlerinin) içinden istihza eden o maskaraların kendilerini kuşatmışdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. De ki: «Allah (ın) geceleyin, gündüzün (gelebilecek azabına karşı) o çok esirgeyici olan (Allahdan başka) sizi koruyabilir»? Hayır, onlar (korkmak şöyle dursun) Rablerini hatırlayıb anmakdan (bile) yüz çeviricidirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Yoksa onların bize karşı müdâfaa edebilecek (başkaca) Tanrıları var mı? (Tapdıkları o nesneler) kendi nefislerine bile yardım etmiye güc yetiremezler. Bizden ise hiç sahaabet göremezler onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. Evet, biz onları da, atalarını da — (bu dünyâda) ömür (leri) tepelerini aşıb uzayıncaya kadar — (yaşatıb) geçindirdik. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki biz o arza gelib etrafından (tedricen) eksiltib duruyoruz. O halde gaalib olanlar onlar mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. De ki: «Ben ancak vahy ile sizin başınıza gelecek tehlikeleri haber veriyorum». (Fakat) sağırlar inzâr (ve tehdîd) edilecekleri zaman duymazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Andolsun ki Rabbinin azabından onlara ednâ bir şey dokunsa muhakkak: «Yazıklar olsun bize. Biz gerçekden zaalimlermişiz» diyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. Biz kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız. Artık hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacakdır. (O şey) bir hardal dânesi kadar bile olsa onu getiririz (mîzâna koyarız). Hesabcılar olarak da biz yeteriz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. Andolsun ki biz Musa ile Hâruunu bir zıyaa, takvaa saahibleri için de bir şeref olan fürkaanı verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. (Öyle takvaa saahibleri) ki onlar tenhâda da Rablerine candan saygı gösterirler. Onlar kıyâmetden korkanlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. İşte bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz feyz kaynağı bir zikirdir. Şimdi siz mi bunu inkâr edicilersiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. Andolsun ki biz daha evvel Ibrâhîme de rüşdünü verdik ve biz onu (n buna ehil olduğunu) bilenlerdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. O zaman o, babasına ve kavmine: «Sizin tapmakda olduğunuz bu heykeller nedir?» demişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. Onlar: «Biz atalarımızı bunların tapıcıları olarak bulduk» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. (İbrâhîm) dedi: «Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Onlar: «Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen şakacılardan mısın?» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. O da: «Hayır, dedi, sizin Rabbiniz hem göklerin, hem yerin Rabbidir ki bunları O yaratmışdır ve ben de buna yakıyn haasıl edenlerdenim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. «Allaha yemîn ederim ki siz arkanızı dönüb gitdikden sonra ben putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. Dediler: «Bunu bizim Tanrılarımıza kim yapdı? Her halde o, zaalimlerden biri (olacak)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Dediler: «İşitdik ki kendisine Ibrâhîm denilen bir gene bunları diline doluyordu». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. «Ey Ibrâhîm, dediler, sen mi Tanrılarımıza bu işi yapdın?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Dedi: «Belki bu işi onların şu büyüğü yapmışdır! O halde (başlarına geleni) onlara sorun, eğer söylerlerse»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: «Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; «Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. (Ibrâhîm) dedi: «Öyleyse Allâhı bırakıb da size hiçbir şeyle ne fâide, ne zarar yapamayacak olan (bu put) lara haalâ tapacak mısınız»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. «Yuf size ve Allâhı bırakıb tapmakda olduklarınıza! Akıllanmayacak mısınız siz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Dediler: «Ona yakın! (bu suretle) Tanrılarınıza yardım edin, eğer (bir iş) yapanlarsanız». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. Biz de dedik: «Ey ateş, Ibrâhîme karşı serin ve selâmet ol». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Ona (böyle) bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz kendilerini daha ziyâde hüsrana düşenler (den) kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. Onu da, Lutu da — içinde âlemler için bereketler verdiğimiz arza (ulaşdırıb) — kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. Ona (İbrâhîme) Ishaakı, üstelik bir de Ya’kuubu ihsan etdik ve (bunların) her birini saalih (zât) ler yapdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. Onları emrimizle doğru yolu gösterecek rehberler kıldık, kendilerine hayırlı işler yapmayı, dosdoğru namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyetdik. Onlar bize ibâdet edicilerdi, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. Lûta, (evet) ona da bir hüküm, bir ilim verdik. Onu kötülükler yapmakda devam eden o memleketden kurtardık. Hakıykat onlar fena bir kavm idiler, fâsıkdılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. Onu rahmetimizin ta içine koyduk. Çünkü o, saalihlerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Nuuhu da (hatırla). Çünkü o, daha evvel düâ etmişdi de biz onu kabul eylemişdik. Nihayet kendisini de, ehlini de o büyük sıkıntıdan kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Onun, âyetlerimizi yalanlayan kavminden, biz öcünü aldık. Hakıykat onlar kötü bir kavmdiler. Biz de işte topunu birden (suda) boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Dâvudu ve Süleymanı da (hatırla). Hani onlar ekin (yahud bağ mes’elesi) hakkında hüküm veriyorlardı. Hani kavmin davarı (geceleyin çobansız olarak ekinin, yahud bağın) içinde yayılmış (zarar yapmış) di. Onların (verdikleri) hükmün biz şâhidleri idik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Biz onu (n fetvasını) hemen Süleymana anlatmışdık. (Zâten) biz, her birine hüküm, ve ilim vermişdik. Dağları ve kuşları, Dâvud ile birlikde tesbîh etmek üzere, râm etmişdik. (Bütün bunları) yapanlar bizdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Biz ona sizin için, sizin muhaarebenizin şiddetinden korumak için giyecek (zırh) san’atını öğretdik. Şimdi siz (bundan dolayı) şükredenler misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Süleymana da şiddetli esen rüzgârı (müsehhar kıldık ki) bu kendisini içerisine (feyz-ü) bereket verdiğimiz yere onun emriyle akar götürürdü. Biz her şey’i bilenleriz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. Şeytanlardan onun için denize dalacak ve bundan başka iş (ler) görecek olan kimseleri de (teshîr etdik). Biz onların nigehbânı idik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Eyyubu da (hatırla.) Hani o, Rabbine: «Hakıykat, bana (bu) derd (gelib) çatdı. Sen esirgeyicilerin esirgeyicisisin» diye niyaz etmişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Biz de onu (n bu duasını) kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, tarafımızdan bir rahmet ve ibâdet edenler için bir haatıra olmak üzere hem ailesini, hem onlarla beraber daha bir mislini ona vermişdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. İsmâîli, Idrîsi, Zülfikü de (yâdet. Bunların) her biri de sabr (ve sebat) edenlerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Onları da rahmetimizin içerisine sokduk. Onlar hakıykaten saalihlerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. O balık saahibini de (hatırla). Hani o, (kavmine) öfkelenmiş olarak gitmişdi de bizim kendisini hiçbir zaman sıkışdırmayacağımızı sanmışdı. Derken o, karanlıklar içinde (kalıb): «Senden başka hiçbir Tanrı yokdur. Seni tenzîh ederim. Hakıykat ben haksızlık edenlerden oldum» diye (Allaha) niyaz etmişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan selâmete erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Zekeriyyâyi de (an). Hani o, Rabbine: «Rabbim, beni yalınız başıma bırakma. Sen vârislerin en hayırlısısın» diye niyaz etmişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. Biz onu (n) da (bu duasını) kabul ve kendisine Yahyâyi ihsan etdik. Eşini (doğurmıya) saalih kıldık. Hakıykat (bütün) bunlar (bu peygamberler) hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize düâ ederlerdi. Onlar bizim için derin saygı gösterenlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Irzını (bir kala gibi) koruyan o kızı da (yâd et) ki biz ona ruuhumuzdan üflemiş, kendisini de, oğlunu da âlemlere ibret kılmışdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. Hakıykat, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmetdir. (Şu tevhîd ve İslâm dîni, bir tek dîn olarak, sizin dîninizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde (başkasına değil) bana kulluk edin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. (Muhaatablardan ba’zıları) aralarında, (din) işlerinde fırka fırka oldular. (Bununla beraber) hepsi yine ancak bize dönücülerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. O halde kim mü’min olarak iyi (amel) lerden bir (şey) yaparsa onun sa’yinin (karşılığı şükran olacakdır), küfran (ve mahrumiyyet) değil. Biz onun hiç şübhesiz yazıcılarıyız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. Helak etdiğimiz bir memleket (ahâlisinin) hakıykaten (mahşere) dönmemeleri imkânsızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. (96-97) Nihayet Ye’cûc ve Me’cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va’d olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. (96-97) Nihayet Ye’cûc ve Me’cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va’d olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. Siz de, Allâhı bırakıb tapmakda olduklarınız da hiç şübhesiz ki cehennem odunusunuz. Siz oraya gireceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Eğer onlar (tapdığınız o yalancı Tanrılar) ma’butlar olsalardı oraya girmeyeceklerdi. (Tapanların da, tapılanların da) hepsi orada ebedî kalıcıdırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Orada (hakları) inim inim inlemekdir onların (tapılanların). Bunlar orada da (sağır olub bir şey) duymayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. Şübhe yok ki kendileri için bizden en güzel (bir seâdet) sebk etmiş (takdîr edilmiş) olanlar, işte bunlar oradan (cehennemden) uzaklaşdırılmışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Bunlar gönüllerinin dilediği (ni’metler) içinde ebedî (yaşamlarken onun (cehennemin) gizli sesini bile duymazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. O en büyük korku bunları asla tasaya düşürmez. Bunları melekler karşılayarak: «Bu, size (dünyâda) va’d olunan (mutlu) gününüzdür» (diye cennet kapıları önünde tebrik ederler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. (Yâdet) o günü ki biz göğü, kitabların sahîfesini dürüb büker gibi, düreceğiz. ilk yaratışa nasıl başladıksa, üzerimizde (hak) bir va’d olarak, yine onu iade edeceğiz. Hakıykatde faailler biziz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Andolsun, Tevrâtdan sonra Zebur da da yazmışızdır ki arza (ancak) saalih kullarım mîrascı olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Şübhe yok ki bu (Kur’an) da âbidler zümresi için (umduklarına) ulaşma (çâreleri) vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Biz, seni (Habîbim) âlemlere (başka bir şey için değil) ancak rahmet için gönderdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. De ki: «Bana sâde Tanrınızın ancak bir Tanrı olduğu vahy olunuyor. Artık siz (bu vech ile) müslüman oluyor musunuz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. «Hiç şübhesiz ki sözün açığını da O biliyor, gizlemekde olduğunuzu da O biliyor». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
111. «Ben bilmem. Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihandır, bir zamana kadar bir fâidelenmedir, (bir geçinmedir)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
112. (Peygamber) dedi: «Yârab, sen (benimle o tekzîb edenlerin arasını) hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz; O çok esirgeyen (Allah) dır ki sizin vasf (-ü isnâd) edegeldiklerinize karşı (yegâne) sığınılan Odur». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster