1. Taa, hââ. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. (2-3-4) Biz Kur’ânı sana zahmet çekesin diye değil, ancak (Allahdan) korkacak kimselere bir öğüd ve yerle o yüce yüce gökleri yaradanın tedricen indirdiği bir (kitâb) olmak üzere indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. (2-3-4) Biz Kur’ânı sana zahmet çekesin diye değil, ancak (Allahdan) korkacak kimselere bir öğüd ve yerle o yüce yüce gökleri yaradanın tedricen indirdiği bir (kitâb) olmak üzere indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. (2-3-4) Biz Kur’ânı sana zahmet çekesin diye değil, ancak (Allahdan) korkacak kimselere bir öğüd ve yerle o yüce yüce gökleri yaradanın tedricen indirdiği bir (kitâb) olmak üzere indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. O çok esirgeyici (Allahın emr-ü hükmü) arşı istîlâ etmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. Göklerde, yerde ve bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında ne varsa Onundur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. Sen sesini yükseksen (de, yükseltmesen de birdir). Çünkü O, gizliyi de, gizlinin daha gizlisini de bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Allah o (Allah) dır ki kendisinden başka hiçbir Tanrı yokdur. En güzel isimler Onundur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Musânın haberi geldi mi sana? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Hani o, bir ateş görmüşdü de aailesine: «Siz (burada) durun. Hakıykat ben (muunis) bir ateş gördüm. Belki ondan size bir kor getirir, yahud ateşin yanında doğru bir yol (gösterici) bulurum» demişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. İşte (Musa) ona gidince kendisine (şöyle) nida olundu: «Ey Musa». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. Şübhesiz ben im ben senin Rabbin. Haydi pabuşlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vâdîde, «Tuvaa» dasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. Ben seni (peygamberliğe) seçdim. Şimdi vahy olunacak şeyleri dinle: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. Şübhe yok ki Allah, ben im, ben. Benden başka hiçbir Tanrı yokdur. Öyleyse bana ibâdet et, beni hatırlamak ve anmak için dosdoğru namaz kıl. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. Çünkü o saat şübhesiz gelecekdir. Ben onu (n vaktini) hemen açıklayacağım geliyor ki herkes neye çalışıyorsa kendisine onunla mukaabele edilmiş olsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. Binâen’aleyh ona inanmaz ve hevâ (ve heves) ine uyar kimseler sakın seni bundan alıkoymasın (lar). Sonra helak olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. Musa, o sağ elindeki ne? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. (Musa) dedi: «O, benim asamdır. Ona dayanırım. Onunla davarlarıma yaprak silkerim. Onda bana mahsus başkaca haacetler de vardır». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. Buyurdu: «Musa, onu (elinden) bırak». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. Buyurdu: «Tut onu, korkma. Biz onu yine evvelki şekline çevireceğiz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. «Bir de elini koynuna sok da, diğer bir mu’cize olmak üzere, o, ayıbsız ve bembeyaz bir halde çıkıversin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. «Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. «Fir’avna git. Çünkü o, hakıykaten azdı». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. (Musa) dedi: «Rabbim, benim göğsüme genişlik ver». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. «İşimi kolayla». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. «Dilimden de (şu) düğümü çöz ki», Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. «Sözümü iyi anlasınlar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. «Bana kendi ailemden bir de vezîr ver». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. «Biraderim Hâruunu». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. «Onunla sırtımı kuvvetlendir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. «Onu işimde ortak kıl», Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. «Tâki Seni çok tesbîh edelim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. «Seni çok analım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. «Şübhe yok ki Sen bizi hakkıyle görensin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Buyurdu: «Ey Musa, istediğin sana verilmişdir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey’i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey’i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey’i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. Hani hemşiren gidib (şöyle) diyordu. «Ona bakacak bir kimse (te’min etmek üzere) size delâletde bulunayım mı»? Böylece seni tekrar annene verdik ki gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüşdün de biz seni o gamdan kurtarmışdık. Seni türlü türlü ibtilâlarla imtihaan etmişdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da (hakkındaki) takdire göre (buraya) geldin ey Musa. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. Ben seni kendim için seçdim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. Sen, kardeşin de beraber olarak, mu’cizelerimle git. ikiniz de beni hatırlayıb anmakda gevşeklik göstermeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. Fir’avna gidin. Çünkü o, hakıykaten azdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. (Gidin de) ona yumuşak söz söyleyin. Olur ki nasıyhat dinler, yahud (Allahdan) korkar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. Dediler: «Ey Rabbimiz, doğrusu onun bize karşı aşırı gitmesinden, yahud tuğyanını artırmasından endîşe ediyoruz biz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. Buyurdu: «Korkmayın. Çünkü ben sizinle beraberim. Ben (her şey’i) işidirim, görürüm». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. «Hemen gidin de ona (şöyle) deyin: — Biz Rabbinin iki elçisiyiz. Artık İsrâîl oğullarını bizimle gönder. Onlara işkence etme. Biz sana Rabbinden hakıykî bir âyet getirdik. Selâm (ve selâmet), doğruya tâbi olanlara». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. «Bize şu hakıykat vahy olundu ki şübhesiz azâb, (peygamberleri) tekzîb edenlerin ve (Hakdan) yüz çevirenlerin tepesindedir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. (Fir’avn) dedi: «O halde Musa sizin Rabbiniz kim»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. O da: «Bizim Rabbimiz her şey’e hilkatini veren, sonra da doğru yolunu gösterendir» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. (Fir’avn) dedi: «Öyleyse evvelki (geçmiş) asırlar (halkın) ın haali nedir»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. (Musa): «Onların ilmi, dedi, Rabbimin nezdindeki bir kitabdadır. Benim Rabbim hataa da etmez, unutmaz da». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. «O (Rab) ki yer (yüzünü) size bir döşek yapdı, orada sizin için yollar açdı, gökden su (yağmur) indirdi, İşte biz onunla türlü nebâtdan çiftler çıkardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Hem siz yeyin, hem davarlarınıza yedirin. Şübhe yok ki bunda salim akıl saahibleri için ibretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Sizi (aslınızı) ondan (toprakdan) yaratdık. Sizi (ölümünüzden sonra) yine ona döndüreceğiz. (Ba’s zamanında da) sizi bir kerre daha ondan çıkaracağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. Dedi: «Ey Musa, sen sihrinle bizi yerimizden çıkarman için mi geldin bize»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. «Şimdi biz de sana onun (senin sihrin) gibi bir sihir yapacağız, şimdi sen kendinle bizim aramızda bir buluşma yeri ve vakti ta’yîn et ki ne senin, ne bizim caymayacağımız düz (geniş) bir yer olsun» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. (Musa) da: «Sizinle karşılaşma zamanımız, dedi, zînet günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Bunun üzerine Fir’avn arkasını dönüb gitdi. Bütün hıylesini toplayıb bil’âhare geldi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. Musa onlara dedi: «Yazıklar olsun size. Allaha karşı yalan düzmeyin. Sonra azâb ile sizin kökünüzü kurutur. Allaha karşı yalan uyduran (herkes) muhakkak hüsrana uğramışdır». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Derken (sihirbazlar) aralarında işlerini çekişe çekişe (görüş) düler. (Sonra) gizlice müşavere etdiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Dediler ki: «Bunlar (başka değil) her halde iki sihirbazdır ki sizi büyüleriyle yerinizden çıkarmak, en şerefli ve üstün olan dîninizi gidermek istiyorlar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. «Onun için bütün tuzaklarınızı bir araya toplayın. Sonra saf haalinde birden gelin (hücum edin). Bu gün gaalib olan kimse muhakkak umduğuna ermişdir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Dediler; «Ey Musa, (asaanı) ya sen at (ilkin), yahud önce atan kişiler biz olalım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. (Musa) dedi: «Hayır, siz atın». Bir de ne görsün: Onların ipleri ve değnekleri, sihirleri yüzünden, kendisine hakıykat koşuyormuş hayâlini verdi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Onun için Musa, içinde bir nevi’ korku hissetdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Biz «Korkma, dedik, çünkü üstün (gelecek) muhakkak sensin, sen». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. «Elindekini bırakıver. Bu, onların yapdıklarını yutar. Çünkü onların san’at diye ortaya atdıkları ancak bir büyücü tuzağıdır. Büyücü ise nerede olsa felah bulmaz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. Neticede sihirbazlar secdeye kapandı, «Harun ile Musânın Rabbine îman etdik» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. (Fir’avn) dedi: «Ben size izin vermeden ona îman mı etdiniz? Şübhesiz ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse ben de elbette sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim. Sizi muhakkak hurma dallarına asacağım. Siz de hangimizin azâbı daha çetin ve sürekli olduğunu elbet bileceksiniz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. (Sihirbazlar) dediler: «Seni bize gelen (şu) apaçık mucizelere, (hakıykatde ise) bizi yaratana kat’iyyen tercîh edemeyiz. Artık neye haakim isen hükmünü ver. Sen hükmünü ancak bu dünyâ hayaatında geçirebilirsin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. «Biz günâhlarımızı ve bizi zorladığın sihri yarlığaması için Rabbimize gerçek îman etdik. Allah (ın sevabı seninkinden) daha hayırlı, (azâbı da seninkinden) daha süreklidir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. «Hakıykat şudur: Kim Rabbine suçlu olarak gelirse hiç şübhesiz ona cehennem var. O, orada ölmez de, dirilmez de». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. «Kim de Ona îman etmiş, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunmuş olarak gelirse işte onlar, onlar için de en yüksek dereceler», Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. «Adn cennetleri vardır ki altlarından ırmaklar akar. Orada ebedî kalıcıdırlar onlar. İşte (günâhlardan) temizlenen kimselerin mükâfatı»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Andolsun ki biz Musâya: «Kullarımla geceleyin yola çık da — (düşmanların) yetişme (sin) den korkmayarak, (boğulmanızdan da) endîşe etmeyerek — onlara denizde kuru bir yol aç» diye vahy etmişizdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Derken (Fir’avn), ordulariyle birlikde arkalarına düşdü, deniz de kendilerini nasıl kapladıysa öylece kaplayıverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. Fir’avn, kavmini sapdırdı (ğı gibi onları) doğru yola (da) iletemedi, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. Ey İsrâîl oğulları, sizi düşmanınızdan kurtardık. «Tuur» un sağ yanında size va’de verdik ve sizin üstünüze kudret helvasıyle bıldırcın indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. Size rızklandığımız şeylerin en temizlerinden yeyin, bu hususda taşkınlık (ve nankörlük) etmeyin. Sonra üstünüze gazabım vaacıb olur. Benim gazabım da kimin üzerine vaacıb olursa muhakkak ki o, (helak uçurumuna) yuvarlanmışdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. (Bununla beraber) şübhesiz ki ben tevbe ve îman edenleri, iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanları, sonra da doğru yolda (ölünceye kadar) sebat edenleri elbette çok yarlığayıcıyım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Ey Musa, seni kavminden (ayırıb böyle) acele etdiren (sebeb) nedir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. Dedi: Onlar, işte onlar da benim ardımca (geliyorlar). Ben sana yönelerek acele etdim ki, yârab, (benden daha çok) hoşnud olasın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. Buyurdu: «Biz senden sonra kavmini imtihaan etdik. Sâmiriy onları sapdırdı». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. Derhal Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine döndü: «Ey kavmim, dedi, Rabbiniz size güzel bir va’d ile söz vermedi mi? Yoksa (ayrılışımın üzerinden) sizce çok zaman mı (geçib) uzadı? Yahud Rabbinizden size bir gazab vâcib olmasını mı istediniz de bana olan vadinizden caydınız»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. Dediler: «Biz sana verdiğimiz sözden kendimize mâlik olarak caymadık. Fakat biz o kavmin zînetinden bir takım ağırlıklar yüklenmişdik de onları (ateşe) atmışdık. Sâmiriy de (kendi zînetini) böylece atmışdı». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. Hulâsa: «O, kendilerine böğüren bir buzağı heykeli (döküb) çıkarmışdı. (Gerek o, gerek avenesi): «İşte sizin de, Musânın da Tanrısı budur! Fakat (Musa) unutdu» demişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. Bilmiyorlar mıydı ki o (buzağı) onlara hiç bir sözle mukaabele edemiyor, onlara ne bir zarar, ne de bir fâide vermek kudretine mâlik olamıyordu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. Andolsun Harun onlara daha evvel: «Ey Kavmim, siz bu (buzağı) ile ancak imtihaana çekildiniz. Sizin hakıykî Rabbiniz çok esirgeyen (Allahdır). Haydi bana tâbi olun. Benim emrime itaat edin» demişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Onlar ise: «Biz, demişlerdi, Musa bize dönüb gelinceye kadar o (buzağı) ya (tapmakda) kaaim ve dâim olmakdan kat’iyyen ayrılmayacağız». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. (92-93) Musa (avdetinde) dedi ki: «Ey Harun, bunların sapdıklarını gördüğün zaman bana tâbi olmandan seni men eden ne idi? Sen benim emrime isyan mı etdin»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. (92-93) Musa (avdetinde) dedi ki: «Ey Harun, bunların sapdıklarını gördüğün zaman bana tâbi olmandan seni men eden ne idi? Sen benim emrime isyan mı etdin»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. (Harun) dedi: «Ey anamın oğlu, sakalımı, başımı tutma. Hakikat, ben senin: — Isrâîl oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın, diyeceğinden korkdum». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. (Musa) «Ya senin zorun ne idi ey Sâmiriy?» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. O da (şöyle) dedi: — «Ben onların görmediklerini gördüm. Binâen’aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyâtın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. (Musa) dedi: «Haydi (defol) git. Çünkü senin hayaatın boyunca (nasıybin, benimle) temas etmeyin demendir. Sana, senin için şübhesiz asla vaz geçilemeyecek bir ceza günü dahi vardır. Üstüne düşüb tapdığın tanrına bak, biz onu (cayır cayır) yakacağız, sonra onu parça parça edib denize atacağız». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. Ancak sizin Tanrınız kendisinden başka hiçbir Tanrı bulunmayan Allahdır. Onun ilmi her şey’i kuşatmışdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Sana geçmiş (ümmet) lerin haberlerinden bir kısmını işte böylece anlatıyoruz. Şübhe yok ki sana tarafımızdan bir zikir vermişizdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. Kim ondan yüz çevirirse kıyamet günü şübhesiz ki ağır bir günâh yükünü yüklenecekdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. O (günâh) ın (cezası) içinde ebedî kalıcıdırlar. Bu, kıyamet gününde onlar için ne kötü bir yükdür! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. (Evet) «Suur» un üfleneceği günde ki biz günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde, mahşerde toplayacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Aralarında gizli gizli konuşacaklar, «(Dünyâda) on (gece) den fazla eğlenmediniz» diye. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. (Aralarında) ne konuşacaklarını biz daha iyi bileniz. Onların gidişi (ve aklı) daha üstün olanları da o zaman: «Bir günden fazla eğlenmediniz» diyecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. Sana dağları (n kıyamet günündeki haalini) sorarlar. De ki: «Rabbim onları ufalayıb savuracak». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. «(Savuracak) da yerlerini dümdüz bir toprak haalinde bırakacak». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. «Onlarda ne bir iniş, ne de bir yokuş görmeyeceksin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. «O gün o da’vetciye — kendisine muhaalefet etmeksizin — uyub izinden gideceklerdir. Çok esirgeyici (Allahın heybetinden) sesler kısılmışdır. Artık bir hışırtıdan başka bir şey işitmezsin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. O gün çok esirgeyici (Allahın) kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud olduğu kimselerden başkasının şefaati fâide vermez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. O, onların önlerindekileri de, arkalarındakilerini de bilir. Onların ilmi ise asla bunu kavrayamaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
111. (Artık bütün) yüzler (ezelde ve ebedde) diri ve herşey’e bihakkın haakim olan Allaha baş eğmişdir. Zulüm yükü taşıyanlar ise hakıykaten husrâne uğramışdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
112. Kim, bir mü’min olarak, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunursa o, ne (seyyiâtının) artırılmasından, ne (hasenatının) ekşitilmesinden endîşe etmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
113. Biz onu böylece Arabca bir Kur’an olarak indirdik, onda tehdîdlerden (nicesini) tekrar tekrar açıkladık. Olur ki (meaasîden) korunurlar, yahud o, kendilerinde yeni bir haatıra ve ibret canlandırır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
114. (Öyle ya, o Hak kelâmıdır. Padişahlar) padişah (ı) olan, Hak olan Allah (ın şaanı) çok yücedir. Sana onun vahyi tamamlanmazdan evvel Kur’an (ı okumada) acele etme, «Rabbim, benim ilmimi artır» de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
115. Andolsun biz bundan evvel Âdeme de vahy (ve emr) etmişizdir. Fakat unutdu o. Biz onda bir azim bulmadık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
116. Hani meleklere: «Âdem için secde edin» demişdik de İblîsden başkaları secde etmişlerdi. O ise dayatmışdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
117. Biz de: «Ey Âdem, demişdik, hiç şübhesiz ki bu, senin de, zevcenin de düşmanıdır. Bundan dolayı sakın sizi cennetden çıkarmasın o. Sonra zahmete düşersin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
118. «Çünkü senin acıkmaman, çıplak kalmaman hep oradadır». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
119. «Ve sen hakıykaten burada susamayacaksın, Güneş (in sıcağı altında da) kalmayacaksın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
120. Nihayet şeytan onu fitledi: «Ey Âdem, dedi, seni ebedîlik ağacına, zeval bulmayacak bir devlete (ulaşdırmaya) delâlet edeyim mi»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
121. İşte bunun üzerine ikisi de ondan yediler. Hemen kötü yerleri açılıverdi. Üstlerini cennet yaprağından yamamıya başladılar. Âdem Rabbine karşı geldi de şaşıb kaldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
122. (En) sonra Rabbi (yine) onu seçdi de tevbesini kabul etdi, ona doğru yolu gösterdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
123. (Şöyle) buyurdu: «Kiminiz kiminize düşman olarak hepiniz oradan inin. Artık ne zaman benden size hidâyet gelir de kim benim hidâyetime uyarsa o (dünyâda) sapmaz, (âhiretde de) bedbaht olmaz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
124. Kim benim zikrimden yüz çevirirse onun hakkı da dar bir geçimdir ve biz onu kıyamet gününde kör olarak hasrederiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
125. (Artık o zaman) o: «Rabbim, beni niçin kör haşretdin? Halbuki ben hakıykaten görücü idim» demişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
126. (Allah da şöyle) buyurmuşdur: «Öyledir. Sana âyetlerimiz geldi de sen onları unutdun. İşte bugün de sen öylece unutuluyorsun». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
127. İşte israfa sapan ve Rabbinin âyetlerine inanmayanları biz böyle cezalandırırız. Âhiretin azâbı ise elbet daha çetin ve daha süreklidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
128. Biz onlardan evvel nice asırlar (halkın) ı helak etmişizdir. Bu, onları irşâd etmedi mi? Halbuki kendileri de onların yurdlarında yürüyüb duruyorlar. Bunda salim akıl saahibleri için elbette ibret verici âyetler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
129. Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve ta’yin edilmiş bir va’de olmasaydı her halde (onlara da azâb) gelib yapışırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
130. O halde sen, onlar ne derlerse, sabret. Güneşin doğmasından evvel de, batmasından evvel de Rabbini hamd ile tesbîh et. Gecenin bir kısım saatlerinde ve gündüzün etrafında dahi tesbîh et ki rızâ (yi ilâhiye eresin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
131. Onlardan (kâfirlerden) bir sınıfa, kendilerini fitneye düşürmemiz için, (verdiğimiz ve) fâidelendirdiğimiz (bu) dünyâ hayaatına âid zînetlere ve debdebelere sakın iki gözünü dikme. Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha süreklidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
132. Ehline (ve ümmetine) namazı emret. Kendin de ona sebat ile devam eyle. Biz senden bir rızk istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. (Güzel) aakıbet takvaa (erbabı) nındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
133. Dediler ki: «Bize o Rabbinden bir mu’cize getirmeli değil miydi»? Evvelki kitablardakinden apaçık bürhan gelmedi mi onlara? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
134. Eğer biz onları daha evvel azâb ile helâle etmiş olsaydık muhakkak diyeceklerdi ki: «Hey Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de şu zillete ve rüsvaylığa uğramamızdan evvel âyetlerine tâbi olsaydık ya»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
135. De ki: «Hep (imiz) intizardeyiz. Siz de gözetleye durun. Çünkü dümdüz bir yolun saahibleri kimlermiş, hidâyete (ve ebedî nimete) erenler kimlermiş, yakında bileceksiniz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster