Mekke döneminde inmiştir. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır. “el-A’râf”, yüksek yerler, yüksek mevkiler demektir. Sûrede temel konu olarak, ilâhî vahyin doğruluğu ve vahye duyulan ihtiyaç işlenmektedir.
2.
Sana indirilen Kitap, mü’minler için bir zikirdir (öğüttür) ve O’nunla onları uyarman içindir. Artık ondan dolayı, göğsünde artık bir darlık (sıkıntı) olmasın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Rabbinizden size indirilene tâbî olun. Ve ondan başka dostlar edinmeyin. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Ülkelerden nicesini (kaç tanesini) helâk ettik. Artık azabımız onlara geceleyin veya onlar öğle uykusu uyurken geldi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
Azabımız onlara geldiği zaman, onların duaları (yalvarmaları): "Muhakkak ki; biz zalimler olduk." demekten başka bir şey olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
O zaman kendilerine resûller gönderilen kimselere ve gönderilen resûllere muhakkak soracağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Öyleyse onlara, mutlaka bir ilim ile anlatacağız. Biz gaibler (onların yaptıklarından habersiz) değildik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
İzin günü (hesaplaşma günü) tartı (ölçü) haktır (gerçektir). Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar, onlar felâha erenlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Ve kimin (sevap) tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefslerini hüsrana düşürmüş olanlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Andolsun ki, sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim kaynakları kıldık. Ne kadar az şükrediyorsunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: "Âdem (A.S)’a secde edin." dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: "Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?" İblis: "Ben ondan hayırlıyım,beni ateşten ve onu nemli topraktan (balçıktan) yarattın." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
(Allahû Tealâ): "Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın." buyurdu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
(Şeytan): "Beas gününe (dirileceğimiz güne, kıyâmet gününe) kadar bana izin (mühlet) ver." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
(İblis): "Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîmin’e onlara karşı (mani olmak için) oturacağım." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
(Allahû Tealâ): "Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!" dedi. "Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Ve ey Âdem! Sen ve zevcen cennette yerleşin (oturun) sonra da, dilediğiniz yerden yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın. O zaman (yaklaşırsanız ikiniz) zalimlerden olursunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Şeytan, onların (o ikisinin) görünmesi ayıp olan ve kendilerinden örtülmüş (gizlenmiş) yerlerinin açığa çıkarılması için onlara vesvese verdi ve sonra da şöyle dedi: "Rabbiniz (ikinizin Rabbi) sadece iki melek olursunuz veya (orada) ebedî kalanlardan olursunuz, diye bu ağaçtan sizin ikinizi menetti (nehyetti)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Böylece o ikisini aldatarak öncülük (önderlik) etti. Ağaçtan tadınca (meyvesini yeyince) ayıp yerleri kendilerine göründü (açığa çıktı). Ve Rab’leri (ikisinin Rabbi), ikisine şöyle seslendi: "Sizin ikinizi bu ağaçta nehyetmedim mi (yasaklamadım mı)? Ve sizin ikinize, muhakkak ki şeytan apaçık düşmandır." demedim mi?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
İkisi şöyle dedi: "Rabbimiz, biz nefslerimize zulmettik, şâyet Sen bize mağfiret ve rahmet etmezsen, biz mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
(Allahû Tealâ): "Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar kalma (yerleşme) ve geçinme vardır (size takdir edildi)." buyurdu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Allahû Tealâ: "Orada yaşarsınız ve orada ölürsünüz ve oradan çıkarılırsınız." buyurdu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Ey Âdemoğulları! Sizlere ayıp yerlerinizi gizleyip örtecek elbise ve süslenecek şeyler (elbise) ve takva elbisesini indirdik. Bu daha hayırlıdır. İşte bu Allah’ın âyetlerindendir. Böylece onlar tezekkür ederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Kötü (çirkin) bir şey yaptıkları zaman: "Babalarımızı onun üzerinde bulduk (onlardan böyle gördük) ve Allah onu bize emretti." dediler. (Onlara şöyle) de: "Muhakkak ki; Allah, fahşayı (kötülüğü, çirkinliği) emretmez. Allah’a bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
De ki: "Rabbim, adaletle davranmanızı ve bütün mescidlerde kendinizi (vechlerinizi) namaza ikame etmenizi emretti. Ve dînde ihlâsla O’na (Allah’a) dua edin. Sizi yarattığı gibi (O’na) dönersiniz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Bir kısmı hidayete erdi ve bir kısmının üzerine dalâlet hak oldu. Muhakkak ki; onlar, Allah’tan başka şeytanları dostlar edindiler. Ve onlar kendilerinin hidayete erdiklerini zannediyorlar (hesap ediyorlar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Ey Âdemoğulları! Bütün mescidlerde ziynetlerinizi alınız. Yeyiniz ve içiniz. Ve israf etmeyiniz. Muhakkak ki O, müsrifleri sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
De ki: "Kulları için çıkardığı Allah’ın ziynetini ve rızıktan temiz (helâl) olanını kim haram etti. O, dünya hayatında âmenû olanlar içindir. Ve kıyâmet gününde de özellikle âmenû olanlara aittir." Böylece bilen bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
De ki: "Rabbim size, sadece fuhuşu (kötülüğü); açık ve gizlisini ve günahı ve haksız yere zulmetmeyi ve ona bir delil (sultan) indirilmemişken, Allah’a şirkkoşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allah’a söylemenizi (maletmenizi) haram kıldı."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Bütün ümmetler için bir ecel (süre, zaman dilimi, müddet) vardır. Onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınmazMealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmazlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Ve âyetlerimizi yalanlayan kimseler ve onlara karşı kibirlenenler, işte onlar ateş ehlidirler ve onlar, orada devamlı kalanlardır (kalacaklardır).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Allah’a karşı yalanla iftira edenden veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim (var)dır? Kitab’tan (Kur’ân-ı Kerim’den) kendilerine nasipleri erişecek olanlar, işte onlardır. Onlara resûllerimiz (elçi melekler, ölüm melekleri) geldiği zaman, onları vefat ettirirler(ken) (onlara) şöyle dediler: "Allah’tan başka dua etmiş olduğunuz şeyler nerede?" (Onlar da): "Bizden saptılar (gittiler)." dediler. Ve kendilerinin (nefslerinin) üzerine kâfir olduklarına, kendileri şahitlik ettiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
(Allahû Tealâ) buyurdu: "Sizden önce geçmiş olan, ateşte bulunan insan ve cin topluluğuna girin. Her ümmet, her girişte (dahil olduğu zaman) hepsi orada ard arda toplanınca (sapmalarına sebep olan) kardeşlerine lânet ettiler. Sonrakiler, öncekiler için: "Rabbimiz, bizi dalâlette bırakanlar işte bunlar, artık onlara ateşten iki kat azap ver." dediler.Allahû Tealâ: "Hepiniz için iki kat (azap vardır). Fakat siz bilmezsiniz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Ve onların evvelkileri, sonrakilere: "Sizin bizden bir üstünlüğünüz yok. Öyleyse kazanmış olduğunuz şeyler sebebiyle azabı tadın." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Muhakkak ki âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler; onlara gök kapıları açılmaz (ruhlarını hayatta iken Allah’a ulaştıramazlar). Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Onlar için cehennemde (ateşten) bir döşek ve üzerlerinde(ateşten) örtüler vardır. Ve zalimleri işte böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Âmenû olanlar (hayatta iken Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar), kimseyi gücünden başka bir şeyle sorumlu tutmayız. İşte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Onların göğüslerinde, (nefsin kalbindeki) afetlerinden ne varsa çekip aldık. Onların altlarından nehirler akar. "Bizi buna hidayet eden Allah’a hamdolsun. Allah’ın, bizi hidayete erdirmesi olmasaydı, biz hidayete ermezdik. Andolsun ki Rabbimizin resûlleri hak ile gelmiştir." dediler. "Yapmış olduklarınızdan dolayı varis kılındığınız cennet işte budur." diye nida olunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Ve cennet ehli, ateş (cehennem) ehline seslendi. "Biz, Rabbimizin bize vaadettiğini hak olarak bulduk. Siz de, Rabbimizin size vaadettiğini hak olarak buldunuz mu?" "Evet" dediler. O zaman onların arasından bir müezzin (münadi, seslenme görevi olan kişi) seslendi: "Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Onlar, Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Ve onun (o yolun) eğri olmasını isterler. Ve onlar ahireti (ruhun ölümden evvel Allah’a ulaşmasını) inkâr edenlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Ve onların aralarında bir perde ve A’rafın (tepelerin) üstünde onların hepsini simalarından (yüzlerinden) tanıyan adamlar vardır. Henüz oraya (cennete) dahil olmamış ama ümit eden cennet ehline: "Selâmlanmak (selâm) sizin üzerinize olsun!" diye nida ettiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Onların bakışları ateş (cehennem) ehlinin tarafına çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalim kavim ile beraber kılma." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Ve onları yüzlerinden tanıyan A’raf ehli adamlar, onlara seslendiler, şöyle dediler: "Sizin topladıklarınız ve kibirlenmiş olduğunuz şeyler, size fayda vermedi."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
(Cehennemliklere şöyle denir): "Allah’ın onlara rahmetle ulaşmayacağına yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (Cennetliklere de şöyle denir): "Cennete girin! Size korku yoktur ve mahzun da olmayacaksınız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Ve ateş (cehennem) ehli cennet ehline nida etti (seslendi): "Sudan veya Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden bize aktarın." (Cennetlikler) şöyle dedi: "Muhakkak ki; Allah ikisini de kâfirlere haram etti."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının onları aldattığı kimselerdir. Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
Ve andolsun; onlara bir kitap getirdik ve âmenû olan bir kavim için onu rahmet ve hidayet(e erdiren) olarak bir ilim üzerine ayrı ayrı açıkladık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
Onlar sadece onun tevîline (yorumuna) mı bakıyorlar. Onun tevîlinin geldiği gün, daha önce onu unutmuş olanlar: "Rabbimizin resûlleri hak ile gelmiştir. Artık bize şefaat edecek şefaatçiler var mı ki; bize şefaat etsinler. Veya (dünyaya) döndürülmüş olsaydık, yapmış olduklarımızdan başkasını yapardık." derler. Nefslerini hüsrana uğrattılar. Ve uydurdukları şeyler kendilerinden ayrıldılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Semaları ve arzı altı günde yaratan, muhakkak ki sizin Rabbiniz Allah’tır. Sonra arşa istiva etti. Gündüz, onu süratle talep eden (takip eden) gece ile örtülür. Ve güneş ve ay ve yıldızlar O’nun emrine musahhardır (boyun eğmişlerdir). Yaratma ve emir O’nun değil mi? Âlemlerin Rabbi mübarektir, şanı yücedir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Islâh olduktan sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Allah’a korkarak ve umutla yalvarın. Şüphesiz ki Allah’ın rahmeti muhsinlere yakındır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Rahmetin önünde müjdeleyici olarak rüzgârları gönderen O’dur. Ağır bulutları yüklendiği zaman onu ölü bir beldeye sevkettik. Ve de ondan su indirdik. Bu şekilde onunla bütün ürünlerden çıkardık. İşte bunun gibi ölüleri çıkarırız. Böylece tezekkür edersiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Ve güzel belde (toprağı verimli ülke), Rabbinin izniyle nebatı çıkarır. Ve kötü (verimsiz, çorak) olan ise, faydasız, kıt bitkilerden başka bir şey çıkarmaz. İşte böylece şükreden bir kavme âyetlerimizi açıklıyoruz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Andolsun, Nuh’u kavmine gönderdik. O zaman şöyle dedi: "Ey kavmim, Allah’a kul olun! Sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Muhakkak ki; ben, o büyük günün azabının üzerinize olmasından korkuyorum."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Kavminin ileri gelenleri: "Muhakkak ki; biz seni apaçık bir dalâlet içinde görüyoruz." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
Size Rabbimin risalelerini (gönderdiklerini) tebliğ ediyorum (ulaştırıyorum). Ve size nasihat ediyorum (öğüt veriyorum). Ve sizin bilmediğiniz şeyleri ben Allah’tan öğreniyorum (biliyorum).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
Sizi uyarması ve takva sahibi olmanız için, içinizden bir adama, Rabbinizden bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? Ve böylece rahmet olunursunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Fakat onu yalanladılar, bu yüzden onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve âyetlerimizi yalanlayanları boğduk. Muhakkak ki; onlar âmâ (kör) bir kavim oldu(lar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Ve Ad (kavmine)’a onların kardeşi Hud (A.S) şöyle dedi: "Ey kavmim, Allah’a kul olun! Sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Hâlâ takva sahibi olmaz mısınız?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Onun kavminden, ileri gelenlerden inkâr edenler şöyle dedi: "Muhakkak ki; biz seni bir sefihliğin (aptallığın) içinde görüyoruz. Ve gerçekten biz, seni kesinlikle yalancılardan zannediyoruz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
(Hz. Hud) şöyle dedi: "Ey kavmim, ben akılsız (sefih) değilim! Ve fakat ben âlemlerin Rabbinden bir resûlüm."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
Rabbimin risalelerini (gönderdiklerini) size tebliğ ediyorum (ulaştırıyorum). Ve ben, emin (inanılır, güvenilir) bir nasihat ediciyim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
Ve sizi uyarması için sizden (içinizden) bir adama Rabbinizden bir zikir gelmesine mi şaşırdınız? Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını (onların yerine sizi getirdiğini) ve yaratılışta sizin gücünüzü arttırdığını (bedeninizi büyük ve kuvvetli yarattığını) hatırlayın. Artık Allah’ın üzerinizdekilerini (ni’metlerini) zikredin ki; böylece kurtuluşa erersiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Dediler ki: "Tek bir Allah’a kul olmamız için ve babalarımızın ibadet ettiği şeyleri terketmemiz için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan isen bize vaadettiğin şeyi (azabı) artık bize getir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
(Hud A.S) şöyle dedi: "Üzerinize Rabbinizden azap ve öfke vaki olmuştur (gelmiştir). Sizin ve babalarınızın onu isimlendirdiğiniz isimler hakkında mı benimle mücâdele ediyorsunuz? Allah ona bir delil indirmedi. Artık bekleyin! Muhakkak ki; ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Bundan sonra (o vak’adan sonra) onu ve onunla beraber olanları katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ve âyetlerimizi yalanlayan ve mü’min olmayan kimselerin kökünü kestik (neslini bitirdik).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Semud (kavmine)’a, onların kardeşi Salih şöyle dedi: "Ey kavmim! Allah’a kul olun. Sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Rabbinizden size bir mucize (delil, ispat vasıtası) gelmiştir. Bu Allah’ın dişi devesidir. Sizin için bir âyettir (mucizedir). Artık onu, Allah’ın arzında (serbest) bırakın yesin, ona kötülükle (kötü niyetle) dokunmayın, yoksa sizi elim bir azap alır (yakalar)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Ve Ad (kavmin)den sonra, sizi halifeler kıldığını (onların yerine sizleri getirdiğini) hatırlayın. Ve sizi yeryüzünde yerleştirdi. Onun ovalarında saraylar ediniyorsunuz ve dağlarda evler oyuyorsunuz. Artık Allah’ın ni’metlerini hatırlayın, yeryüzünde müfsidler (fesat çıkaranlar) olarak bozgunculuk yapmayın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Onun kavminden ileri gelenlerden kibirlenenler, onlardan îmân edenlerden güçsüz, zayıf gördüklerine şöyle dediler: "Salih’in şüphesiz onun Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" (Onlar): "Muhakkak ki; biz onunla gönderilen şeye inananlarız." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Sonra (dişi) deveyi kestiler ve Rab’lerinin emrine isyan ettiler (haddi aştılar). Ve şöyle dediler: "Ya Salih, şâyet sen gönderilen resûllerden isen bize vaadettiğin (tehdit ettiğin) şeyi getir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı aldı (yakaladı) ve kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
O zaman (Salih A.S) onlardan yüz çevirdi (döndü) ve şöyle dedi: "Ey kavmim, andolsun ki; Rabbimin risaletini sizlere tebliğ ettim! Ve size nasihat ettim. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Ve Lut (A.S) kavmine şöyle demişti: "Sizden önce geçmiş olan âlemlerden (hiç) birinin yapmadığı fuhşu (kötülüğü) mü getiriyorsunuz (yapıyorsunuz)?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Gerçekten siz, kadınlardan başka erkeklere de geliyorsunuz. Hayır, siz müsrif (haddi aşan) bir kavimsiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Ve kavminin cevabı: "Onları ülkemizden çıkarın, çünkü onlar çok temiz insanlar." demekten başka (bir şey) olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Böylece Biz, onun eşi (hanımı) hariç, onu ve ailesini kurtardık. O, geride kalanlardan oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Ve onların üzerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak, mücrimlerin (suçluların) akıbeti nasıl oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Kardeşleri Şuayb; Medyen (kavmine)’e şöyle dedi: "Ey kavmim Allah’a kul olun! O’ndan başka sizin ilâhınız yoktur. Rabbinizden size beyyine (bir mucize) gelmiştir. Artık ölçü ve tartıya vefa edin (tam ve doğru ödeyin). İnsanların eşyalarının değerini eksiltmeyin. Yeryüzünde, O’nun ıslâhından sonra fesat (bozgunculuk) çıkarmayın. Şâyet mü’minler iseniz, işte bu sizin için hayırlıdır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
Tehdit (vaad ederek) ederek her yola (üstüne) oturmayın. Ve O’na (Allah’a) âmenû olan kimseleri Allah’ın yolundan men etmeyin. Ve onda (Allah’ın yolunda) bir eğrilik istiyorsunuz. Ve hatırlayın! Siz az idiniz, sizi çoğalttı. Ve bakın, fesat çıkaranların sonları nasıl oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
Ve eğer içinizden bir kısmınız (bir grup), onunla gönderildiğim şeye inanır ve bir kısmınız (diğer bir grup) inanmazsa, o taktirde Allah, aramızda hüküm verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Onun kavminden kibirlenenlerin ileri gelenleri şöyle dedi(ler): "Ya Şuayb, seni ve seninle beraber âmenû olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka ülkemizden çıkaracağız! Ya da siz mutlaka bizim milletimize (dînimize) dönersiniz." (Şuayb A.S): "Şâyet biz kerih görüyorsak da mı?" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
"Allah’ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah’a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fethedenlerin (fatihlerin) en hayırlısısın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Kavminden kâfir olanların ileri gelenleri şöyle dedi(ler): "Eğer, gerçekten Şuayb’a tâbî olursanız, o taktirde siz mutlaka hüsranda olanlardan (nefslerini hüsrana düşürenlerden) olursunuz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Böylece şiddetli bir sarsıntı onları yakaladı. Bunun üzerine kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Şuayb (A.S)’ı tekzib edenler (yalanlayanlar), sanki orada hiç var olmamış gibiydi. Şuayb (A.S)’ı yalanlayanlar, onlar hüsranda oldular (nefslerini hüsrana düşürdüler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
(Şuayb A.S) böylece onlardan yüz çevirdi (döndü) ve şöyle dedi: "Andolsun ki; Rabbimin risalelerini (gönderdiklerini) size tebliğ ettim (ulaştırdım). Ve size nasihat ettim. Artık kâfir bir kavme nasıl (niçin) üzüleyim?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
Ve Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını darlık ve sıkıntıya uğratmadığımız ülke yoktur ki; böylece onlar yalvarıp, yakarırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Sonra seyyiatin yerini hasenatla değiştirdik. Ne zaman ki çoğaldılar ve şöyle dediler. "Babalarımıza da şiddetli darlık ve ferahlık dokunmuştu. (Allah’tan bilmediler, ders almadılar). Bunun üzerine onları farkına varmadan (şuurunda değilken) aniden aldık."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
O ülkenin halkı eğer âmenû olsalardı ve takva sahibi olsalardı elbette onlara semadan ve yerden bereketler (bolluk) açardık. Fakat onlar yalanladılar. Böylece kazandıklarından dolayı onları aldık (cezalandırdık).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
Yoksa o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar gece vakti uyurken gelmesinden (gelmemesinden) emin miydiler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Ve o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar oynarlarken (oyalanırlarken) kuşluk vakti gelmesinden (gelmeyeceğinden) emin miydiler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
Allah’ın hilesinden emin miydiler? Hüsranda olan kavim, ancak onlar, Allah’ın hilesinden (Allah’ın kendilerine azap vermeyeceğinden) emin olamaz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Ve de onun (o ülkenin) halkından sonra, yeryüzüne varis olanları hidayete erdirmez mi? Eğer dileseydik günahları sebebiyle onlara (musibetler) isabet ettirirdik. Ve kalplerinin üstünü tabederdik (açılamaz damga vururduk) de artık onlar işitmezlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Sana haberlerini anlattığımız (durumlarından bahsettiğimiz) ülkeler işte bunlar. Andolsun ki; onlara, onların resûlleri beyyineler (ispat vesikaları ve mucizelerle) geldi. Artık daha önce tekzip ettikleri (yalanladıkları) şeyden dolayı îmân etmediler. Böylece Allah kâfirlerin kalplerini tabeder.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Onların çoğunu ahdlerini yerine getirir (ahdlerine vefa eder) bulmadık. Ve onların çoğunu gerçekten fasıklar olarak bulduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
Bir zaman sonra da, onlardan sonra (onların arkasından), firavuna ve onun (kavminin) ileri gelenlerine Musa (A.S)’ı âyetlerimizle, (mucizelerimizle) gönderdik (görevlendirdik). Fakat ona zulmettiler. Bak fesat çıkaranların akibeti nasıl oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Ve Musa (A.S): "Ey firavun! Muhakkak ki; ben bir resûlüm, âlemlerin Rabbinden (O’nun tarafından görevlendirilmiş)." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
Hak olan (doğru olan) Allah’a karşı Hakk’tan başka bir şey söylemememdir. Size Rabbinizden beyyine (açık delil, mucize) ile geldim (gelmiştim). Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
(Firavun şöyle) dedi: "Eğer bir âyet (mucize) getirdinse, sadıklardan (doğru söyleyenlerden) isen onu getir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
Ve elini (göğsünden) çekip çıkardığı zaman bakanlar, onun (elinin) beyaz olduğunu (gördüler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
Firavun kavminden ileri gelenler: "Bu gerçekten âlim (çok iyi bilen) bir sihirbazdır." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
(Firavun, Musa (A.S) hakkında kavminin ileri gelenlerine sordu:) "Sizi topraklarınızdan (arzınızdan) çıkarmak istiyor. O halde ne dersiniz (ne yapılmasını istersiniz)?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Ve sihirbazlar firavuna geldiler. "Eğer gâlip gelenler biz olursak muhakkak bize bir ecir (mükâfat) vardır." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
"Ya Musa, sen mi (önce) atacaksın (ve de) yoksa biz mi atacağız (atanlar olacağız)?" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
(Musa A.S): "Atın!" dedi. (Sihirbazlar) attıkları zaman insanların gözlerini büyülediler ve onları korkuttular ve büyük bir sihirle geldiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
Ve Musa (A.S)’ya asasını atmasını vahyettik. Attığı zaman o, (onların) uydurdukları (sihirle yaptıkları) şeyleri yuttu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
Böylece hak (gerçek) vuku buldu (ortaya çıktı). Ve onların yapmış oldukları şeyler bâtıl oldu (yok oldu).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
Firavun şöyle dedi: "Benim size izin vermemden önce ona îmân (mı) ettiniz? Muhakkak ki bu, şehirde onun halkını oradan çıkarmanız için kurduğunuz bir hiledir (tuzaktır). Artık yakında bileceksiniz (öğreneceksiniz)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı karşılıklı (çapraz) keseceğim. Sonra mutlaka (hepsini) hepinizi asacağım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
Rabbimizin âyetleri bize geldiği zaman, O’na îmân ettik diye bizden intikam alıyorsun. Rabbim, bize sabır yağdır ve bizi teslim olmuş (ruhumuz, fizik vücudumuz, nefsimiz ve irademiz) olarak öldür (vefat ettir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
Ve firavunun kavminden ileri gelenler şöyle dedi: "Musa (A.S)’ı ve onun kavmini, yeryüzünde fesat çıkarsınlar ve seni ve ilâhlarını terketsinler diye bırakacak mısın?" (Firavun): "Onların oğullarını keseceğiz (öldüreceğiz) ve kadınlarını sağ (canlı) bırakacağız." Ve muhakkak ki; biz onların üstünde kahharız (onlara güç kullanacak, tutup yakalayacak kuvvetteyiz)." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
Musa (A.S) kavmine şöyle dedi: "Allah’tan yardım isteyin ve sabredin! Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona varis kılar. Ve sonuç (zafer) takva sahiplerinindir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
Şöyle dediler: "Sen, bize gelmeden önce de ve bize getirdiğin şeyden sonra da bize eziyet edildi, (Hz. Musa da) dedi ki: "Umulur ki; Rabbiniz sizin düşmanınızı helâk eder (yok eder) ve yeryüzünde sizleri halifeler yapar (onların yerine hakim kılar). Böylece nasıl amel edeceğinize (davranacağınıza) bakar."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
Ve andolsun ki; firavunun ailesini yıllarca ürünlerden kıtlığa uğrattık. Böylece onlar tezekkür etsinler (diye).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
131.
Artık onlara bir hasene geldiği zaman: "Bu bizim(hakkımız)dır." dediler. Ve onlara bir kötülük isabet edince (onu) Musa (A.S) ve beraberindekilerin uğursuzluğu sayıyorlar. Fakat onların uğursuzluğu Allah tarafından değil mi? Ve lâkin onların çoğu bilmiyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
132.
Ve şöyle dediler: "Onunla bizi büyülemek için bize âyetlerden (mucizelerden) ne getirsen gene de biz sana inanacak değiliz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
133.
Bundan sonra, onların üzerine ayrı ayrı (zaman zaman) mucizeler, tufan, çekirge (afeti), bit (afeti), kurbağa (afeti) ve kan gönderdik. Buna rağmen kibirlendiler ve mücrim (günahkâr ve suçlu) bir kavim oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
134.
Ve azap üzerlerine geldiği (vuku bulduğu) zaman: "Ya Musa (Allah’ın) seni sahip kıldığı ahd (nübüvvet ahdi) sebebiyle bizim için Rabbine dua et. Eğer bizden azabı kaldırırsan, biz sana mutlaka inanırız ve mutlaka İsrailoğullarını seninle beraber göndeririz." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
135.
Böylece onlar, o ecele (sona) ulaşana kadar onlardan azabı kaldırdığımız (açtığımız) zaman, onlar sözlerini nakzediyorlar (sözlerinden dönüyorlar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
Âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyle, böylece onlardan intikam aldık ve onları denizde boğduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
Ve zayıf bırakılmış kavmi, arzın bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Ve İsrailoğullarına sabırlarından dolayı Rabbinizin güzel sözü tamamlandı. Firavunun ve onun kavminin yapmış olduklarını ve kurdukları çardakları (köşkleri, binaları) harap ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
138.
Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik kendilerinin olan (yalnız onlara ait) putlara devamlı tapan bir kavimle karşılaştılar. Şöyle dediler: "Ey Musa! Onların ilâhları gibi bize de ilâh yap." Musa (A.S): "Muhakkak ki siz, cahillik eden bir kavimsiniz." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
Muhakkak ki; bunlar onların içinde bulundukları şey (dîn sebebiyle) helâk olmuştur. Ve yapmış oldukları şey bâtıldır (boştur).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
140.
"O, sizi âlemlere üstün kılmışken, size Allah’tan başka bir ilâh mı isteyeyim?" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
Ve sizi kötü azaba maruz bırakan firavun ailesinden kurtarmıştık. Oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlar. Ve bunda Rabbinizden büyük bir imtihan var.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Musa (A.S)’a otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece onun Rabbinin kararlaştırdığı zaman, kırk geceye tamamlandı. Ve Musa (A.S), kardeşi Harun’a şöyle dedi: "Kavmimde bana halef ol (benim yerime geç) ve ıslâh et ve müfsidlerin (fesat çıkaranların) yoluna tâbî olma."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
Musa (A.S), tayin ettiğimiz (belirlediğimiz) zamanda gelince, Rabbi onunla konuştu. (Musa A.S) şöyle dedi: "Rabbim, bana (Kendini) göster, Sana bakayım." (Allahû Tealâ): "Beni asla göremezsin. Ve fakat dağa bak! O, mekânını kararlı tutabilirse (yerinde durabilirse); o zaman sen, Beni görürsün." buyurdu. Rabbi, dağa tecelli ettiği zaman onu paramparça etti. Musa (A.S), bayılarak yere düştü. Sonra ayıldığı zaman: "Sen Sübhan’sın (Seni tenzih ederim). Sana tövbe ederim. Ben, mü’minlerin ilkiyim." dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: "Ey Musa! Muhakkak ki; Ben, risaletimle ve kelâmımla seni insanların üzerine seçtim. Artık sana verdiğim şeyleri al. Ve şükredenlerden ol."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
Ve Biz, ona (Hz. Musa’ya) levhalarda herşeyden vaaz ederek (öğüt vererek) ve herşeyi tafsil ederek (kesin hükümle ayrı ayrı açıklayarak) yazdık. Artık onu kuvvetlice tut ve kavmine emret. Onu, en güzel şekilde alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıklar yurdunu göstereceğim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
147.
Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaşmayı (hayatta iken ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr eden kimselerin amelleri, heba oldu (boşa gitti). Onlar, yaptıklarından başka bir şeyle mi cezalandırılır (karşılık verilir)?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
Musa (A.S)’nın kavmi, ondan sonra (Musa A.S’ın Tur dağına gitmesinden sonra) ziynet eşyalarından, böğüren (ses çıkaran) bir buzağı heykeli (yapıp) onu (ilâh) edindiler. Onun, onlarla konuşmadığını ve onları yola hidayet etmediğini (hidayete erdirmediğini) görmüyorlar mı? Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
Ve ellerinin arasına düşürülünce (akılları başlarına gelince pişman oldular) dalâlete düşmüş olduklarını gördüler: "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi mağfiret etmezse, mutlaka biz hüsrana düşenlerden oluruz." dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
150.
Ve Musa (A.S), (Allahû Tealâ’nın huzurundan) üzüntülü ve öfkeli olarak döndüğü zaman (Allahû Tealâ, ona kavminin saptığını söylemişti: Taha-85). Onlara şöyle dedi: "Benden sonra (benim yokluğumda) bana ne kötü halef oldunuz. Rabbinizin emrine acele mi ettiniz (beklemediniz)?" Ve levhaları bıraktı. Kardeşinin başını tuttu. Onu kendine doğru çekiyor(ken), (Harun A.S) şöyle dedi: "Ey annem oğlu! Muhakkak ki; (bu) kavim, beni zayıf (güçsüz) buldu. Neredeyse beni öldürüyorlardı. Artık benimle (bana böyle yaparak), düşmanlarımın yüzlerini güldürme (sevindirme) ve beni, zalim kavim ile beraber kılma."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
(Musa A.S) şöyle dedi: "Rabbim, beni ve kardeşimi mağfiret et ve bizi rahmetinin içine al (dahil et).Ve Sen, rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
152.
Muhakkak ki; buzağıyı (ilâh) edinen kimseler, Rab’lerinden bir gazaba ve dünya hayatında bir zillete uğrayacaklar. Ve işte böyle, iftira edenleri cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
153.
Ve seyyiat (derecat kaybettiren ameller) işleyenler, sonra da ondan (o seyyiatten) sonra (mürşid önünde) tövbe ettiler ve âmenû oldular (ise) muhakkak ki; senin Rabbin, ondan (âmenû olduktan) sonra elbette Gafur (günahları sevaba çeviren)dur ve Rahîm (rahmet gönderen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
Ve Musa (A.S)’nın öfkesi yatışınca levhaları aldı. Onun (levhaların bir) nüshasında hidayet (Hakk’a hidayet, Allah’a ulaşma) vardır. Ve o, Rab’lerinden korkan kimseler için bir rahmettir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
Ve Musa (A.S), Bizim belirlediğimiz buluşma zamanımız için kavminden yetmiş adam seçti. Onları, şiddetli bir sarsıntı yakalayınca şöyle dedi: "Rabbim, şâyet dileseydin daha önce onları ve beni helâk ederdin. İçimizden sefihlerin yaptıklarından dolayı, bizi helâk mı edeceksin? O ancak Senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini dalâlette bırakırsın ve dilediğini hidayete erdirirsin. Sen, bizim dostumuzsun. Artık bizi mağfiret et ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
Bize bu dünyada ve ahirette (yevm’il âhirde, kıyâmet gününde, hayat gününde) haseneler (güzel ameller, derecat kazandıran ameller) yaz (pozitif derecelerimizi, negatif derecelerimizden daha çok kazandır). Gerçekten biz tövbe edip, Sana döndük. Allahû Tealâ, şöyle buyurdu: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm. Ve rahmetim herşeyi kuşattı. Böylece onu (haseneyi) takva sahiplerine ve zekâtı veren kimselere yazacağım. Ve onlar ki; onlar, âyetlerimize îmân ederler (mü’minlerdir)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
157.
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları ümmî, nebî, resûle tâbî olurlar. Onlara ma’ruf ile (irfanla) emreder, onları münkerden nehyeder ve onlara tayyib olanları (temiz ve güzel olan şeyleri), helâl kılar. Habis olanları (kötü ve pis şeyleri), onlara haram kılar. Ve onların, ağırlıklarını (günahlarını sevaba çevirip, günahlarının ağırlığını) kaldırır. Ve üzerlerindeki zincirleri, (ruhu vücuda bağlayan bağ ve fetih kapısının üzerindeki 7 baklalı altın zincir) kaldırır. Artık onlar, O’na îmân ettiler ve O’na saygı gösterdiler ve O’na yardım ettiler ve O’nunla beraber indirilen Nur’a (Kur’ân-ı Kerim’e) tâbî oldular. İşte onlar, onlar felâha (kurtuluşa, cennet mutluluğuna ve dünya mutluluğuna) erenlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
De ki: "Ey insanlar! Muhakkak ki; ben, sizin hepinize (gönderilen) Allah’ın resûlüyüm. O ki; semaların ve arzın mülkü, O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur. O, hayat verir (yaşatır) ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun ümmî, nebî, resûlüne îmân edin ki; O, Allah’a ve O’nun kelimelerine (sözlerine) inanır (îmân eder). Ve O’na tâbî olun ki; böylece siz, hidayete eresiniz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
159.
Ve Musa (A.S)’ın kavminden bir ümmet vardır. Hakk’a hidayet ederler (hidayete ulaştırırlar). Ve onunla (hak ile) adaletle hükmederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
Ve onları ümmet olarak on iki sıbt’a ayırdık. Kavmi ondan su istediği zaman, Musa (A.S)’a asasını taşa vurmasını vahyettik. Hemen ondan on iki pınar fışkırdı. Her grup insan, içeceği yeri bildi. Ve onların üzerini bulutla gölgeledik. Ve onlara, kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Sizi rızıklandırdığımız helâl şeylerden yeyin! Ve (onlar), bize zulmetmediler, fakat kendi nefslerine zulmettiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
Ve onlara: "Bu şehirde yerleşin ve ondan dilediğiniz yerden yeyin, af dilediğinizi söyleyin ve kapıdan secde ederek girin." denilmişti. "Sizin hatalarınızı mağfiret edelim ve muhsinlere daha da arttıralım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
162.
Böylece onlardan zulmedenler, sözü; onlara söylenenden başka bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine, yapmış oldukları zulümler sebebiyle, semadan onların üzerine bir azap gönderdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
163.
Ve onlara (bir zamanlar) deniz kenarında olan beldeden sor. Balıkları onlara yasak uygulama günlerinde (cumartesi günü) akın akın geldiği zaman, (o gün) cumartesi gününde haddi aşıyorlar (yasağı uygulamıyorlar). Ve yasak uygulamama günü onlara (balıklar) gelmiyorlar. İşte böyle, fıska düşmüş olduklarından dolayı onları imtihan ediyorduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
164.
Ve onlardan bir ümmet: "Allah’ın helâk edeceği (yok edeceği) veya şiddetli bir azapla azap edeceği bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?" dedikleri zaman şöyle dediler: "Rabbinize bir özür olsun ve böylece (bu öğütle) takva sahibi olurlar." diye.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
Artık onunla öğüt verildikleri şeyi unuttukları zaman, kötülükten men (nehy) edenleri kurtardık. Ve zulüm edenleri, fıska düşmüş olduklarından dolayı kötü bir azapla aldık (yakaladık).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
Böylece onlar, ondan nehyedildikleri şeyde haddi aşınca, onlara: "Aşağılık maymunlar olun!" dedik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
Ve senin Rabbin kıyâmet gününe kadar, onlara azabın en kötüsünü yapacak kişileri mutlaka göndereceğini bildirmişti. Muhakkak ki senin Rabbin ikabı (cezası) çabuk olandır. Ve gerçekten O, elbette Gafur ve Rahîm’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
Ve yeryüzünde onları ümmetlere (topluluklara) ayırdık. Onlardan bir kısmı salihler ve bir kısmı bunlardan başkaları (salih olmayanlar)dır. Ve onları, hasenat (pozitif derece kazandıran ameller) ve seyyiat (negatif derece kazandıran ameller) ile imtihan ettik ki; böylece dönsünler (Allah’a).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
169.
Artık onlardan sonra, sonraki nesil halef oldu (onların yerine geçti). Kitab’a varis oldular. Ve: "Yakında bize mağfiret edilecek (günahlarımız sevaba çevrilecek)." diyerek, bu değersiz dünya malını alırlar (aldılar). Ve onun gibi bir misli daha dünya malı onlara gelse, onu da alırlar. Allah’a karşı haktan başka bir şey söylememeleri için onlardan Kitab’ın misaki alınmadı mı? Ve O’nun içindekileri, onlar okudular (öğrendiler). Takva sahibi olanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmez misiniz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Onlar ki; Kitab’a sımsıkı sarılırlar ve namazı ikame ederler. Muhakkak ki Biz, salih olanların ecrini zayi etmeyiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
Ve dağı, bir gölge gibi onların üzerine çekip kaldırdığımız zaman onu, üzerlerine düşecek zannettiler. Size verdiğimiz şeyi, kuvvetle tutun ve onun içinde olanı (emir ve yasakları), hatırlayın (uygulayın). Böylece siz, takva sahibi olursunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): "Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" Dediler ki: "Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
Veya fakat daha önce babalarımız da şirk koştu ve biz onlardan sonraki nesiliz. Hal böyle iken bâtılla amel edenlerin yaptıklarından dolayı mı bizi helâk edeceksin?" dersiniz diye.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
174.
Ve işte böyle âyetlerimizi ayrı ayrı açıklıyoruz ki; böylece onlar, (Allah’a) dönsünler diye.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
Onlara, âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat). Sonra o, ondan (âyetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
Ve şâyet dileseydik onu, onunla (âyetlerimizle) elbette yükseltirdik. Ve fakat o dünyaya meyletti ve hevasına (nefsinin afetlerine) tâbî oldu. Artık onun hali, köpeğin hali gibidir ki; onunla ilgilensen de solur, onu terketsen de (kendi haline bıraksan da) solur. Âyetlerimizi yalanlayan kavmin hali işte böyledir. Artık bu kısası anlat, böylece onlar tefekkür ederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
177.
Âyetlerimizi yalanlayan kavmin hali ne kötü. Ve (onlar) nefslerine zulmetmiş oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
178.
Allah kimi hidayete erdirirse (kendisine ulaştırırsa), artık o hidayete ermiştir. Ve kim dalâlette bırakılırsa, işte onlar, onlar artık hüsrana uğrayanlardır (nefslerini hüsrana düşürenlerdir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
179.
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
En güzel isimler Allah’ındır, artık O’na onunla (esmaları ile) dua ediniz! Allah’ın isimlerini (mânâsını) saptıranları terket! Yapmış oldukları şeyden dolayı yakında cezalandırılacaklar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
Ve yarattıklarımızdan bir ümmet vardır ki, Hakk’a (Allah’a) ulaştırırlar ve onunla adaletle hükmederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
Âyetlerimizi yalanlayanları, onların derecelerini, bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş azaltacağız (böylece yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
183.
Ve onlara mühlet veririm, benim tuzağım (hilem) metindir (çetindir, katlanması zordur).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
184.
Ve onların sahibinde cinnetten (delilikten) yana bir şey olmadığını tefekkür etmezler mi? O ancak apaçık bir nezirdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
185.
Onlar yerlerin, göklerin hükümranlığına (sünnetullaha, idaresine) ve Allah’ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimaline bakmıyorlar mı? Ondan sonra artık hangi söze inanırlar (mü’min olurlar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
186.
Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
187.
Sana saati (kıyâmet) ne zaman olacağını (karar kılındığını) soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. Yerlere ve göklere ağır geldi, o size ansızın gelir (ansızın olmaktan başka bir şekilde gelmez). Sen sanki ondan haberdarmışsın gibi soruyorlar. "Onun ilmi yalnızca Allah’ın katındadır." de. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
188.
De ki: "Allah’ın dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce malik değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, hayrı mutlaka çoğaltırdım, bana bir kötülük dokunmazdı. Ben ancak mü’min olan kavim için bir nezir (uyaran) ve müjdeleyiciyim.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
189.
Sizi bir nefsten yaratan ve onunla sükûn bulmanız için, ondan onun eşini yaratan O’dur. Böylece, onu (sarılıp) örtünce, hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Artık onunla dolaştı. Ağırlaştığı zaman ikisinin Rabbi Allah’a (ikisi) dua ettiler: "Eğer bize bir salih (evlât) verirsen mutlaka şükredenlerden oluruz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
190.
O ikisine salih bir (evlât) verdiğimiz zaman o ikisine (insanlardan bir çifte) verdiği şeylerle (hakkında) ona ortaklar kıldılar. Oysa Allahû Tealâ onların şirk koştuklarından yücedir (Âlî’dir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
193.
Ve eğer onları hidayete (Allah’a ulaşmaya) çağırırsanız size tâbî olmazlar. Onları davet mi ettiniz yoksa siz sessiz mi kaldınız? Sizin için birdir (sizin durumunuz aynıdır, farketmez).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
194.
Muhakkak ki; Allah’tan başka dua ettikleriniz sizler gibi kullardır. Öyleyse onları çağırın. Eğer doğru sözlü iseniz böylece size (sizin duanıza) icabet etsinler (duanızı yerine getirsinler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
195.
Onların, onlarla yürüdükleri ayakları mı var? Veya onlarla tuttukları elleri mi var? Veya onlarla gördükleri gözleri mi var? Veya onlarla işittikleri kulakları mı var? Söyle (onlara) ortaklarını çağırsınlar, sonra bana tuzak kursunlar. Böylece göz açtırmayın (fırsat vermeyin).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
196.
Muhakkak ki; Kitab’ı (Kur’ân-ı Kerim’i) indiren Allah benim dostumdur. Ve O, salihlere velîlik yapar (dosttur).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
197.
O’ndan başka dua ettiğiniz şeyler (çağırdıklarınız) size yardım etmeye muktedir değillerdir (güç yettiremezler) ve kendilerine de yardım edemezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
198.
Ve onları eğer hidayete (Allah’a ulaşmaya) çağırırsanız işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün ve onlar görmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
200.
Ve fakat şeytandan sana bir dürtü gelirse, hemen Allah’a sığın. Muhakkak ki O; işitendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
201.
Muhakkak ki; takva sahibi kimseler şeytandan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduğu zaman (Allah’ı) tezekkür ederler (Allah’la tezekkür ederler). İşte o zaman onlar, basar edenlerdir (kalp gözlerinin basar hassası ile görürler: Casiye-23).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
202.
Ve onların (şeytanların) kardeşleri onları cehenneme sürüklerler. Sonra (bundan) vazgeçmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
203.
Ve onlara bir âyet getirmediğin zaman "Onu derleyip toplasaydın (bir âyet düzseydin) olmaz mıydı?" dediler. De ki: "Rabbimden bana ne vahyolunursa ben ancak ona tâbî olurum." Bu, Rabbinizden basiretler (kalp gözlerinizin görmesini sağlayacak olan yardımlar)dır. Ve hidayete erdiren (Allah’a ulaştıran)dır. Ve mü’min olan (kalbine îmân yazılan) bir kavim için rahmettir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
204.
Kur’ân okunduğu zaman artık onu dinleyin! Ve susun ki; böylece rahmete kavuşturulursunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
205.
Ve sabah ve akşam vakitlerinde Rabbini kendi kendine, korkarak ve yalvararak, sözün sesli olmayanı ile zikret. Ve gâfillerden olma.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
206.
Muhakkak ki Allah’ın katında olanlar (huzur namazı kılanlar), O’na ibadet etmekten kibirlenmezler. Ve O’nu tesbih ederler. Ve O’na secde ederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster