Mekke döneminde inmiştir. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır. “el-A’râf”, yüksek yerler, yüksek mevkiler demektir. Sûrede temel konu olarak, ilâhî vahyin doğruluğu ve vahye duyulan ihtiyaç işlenmektedir.
2.
Bu bir kitaptır ki, bununla korkutasın diye ve mü’minlere bir mev’ize olarak sana indirilmiştir.Bundan dolayı senin kalbinde sakın bir sıkıntı olmasın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Size Rabbinizden indirilmiş olana tâbi olunuz, ve O’nun gayrı dostlara tâbi olmayınız, siz pek az öğüt tutuyorsunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Bir nice ülkeyi helâk ettik ki, onlara azabımız gece yatarlarken veya gündüzün ortasında uyurlarken gelip çatmıştır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
Onlara azabımız geldiği zaman ise onların sözleri, «Biz hakikaten zalim kimseler olmuş idik» demekten başka olmamıştır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Sonra kendilerine peygamberler gönderilmiş olanlara mutlaka soracağız ve gönderilen peygamberlere de elbette soracağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Sonra da onlara (yapmış olduklarını) bir bilgi ile elbette anlatacağız ve Biz (onlardan) gaibler olmuş değil idik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
Vezin de o günde haktır. Artık her kimin terazileri ağır gelirse işte felâha erenler onlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Her kimin de terazileri hafif gelirse onlar da âyetlerimize zulüm etmiş olmaları sebebiyle nefislerini hüsrâna bırakmış kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Andolsun ki, sizi yerde yerleştirdik ve size orada birçok maişet vasıtaları vücuda getirdik, siz ise pek az şükredersiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Andolsun ki, sizi yarattık, sonra size suret verdik. Sonra da, «Âdem’e secde ediniz,» diye meleklere emrettik, derhal secde ettiler. Ancak iblis, o secde edenlerden olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Buyurdu ki: «Sana emrettiğim zaman seni secde etmekten ne men etti?» Dedi ki: «Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Buyurdu ki: «Artık oradan aşağı in, çünkü orada senin için böbürlenmek selâhiyyeti yoktur. Artık çık, şüphe yok ki, sen alçaklardansın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
Dedi ki: «Sen beni azgınlığa uğrattığından dolayı ben de yemin ederim ki elbette onlar için senin dosdoğru yolun üzerinde oturacağım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
«Sonra muhakkak ki, onların önlerinden, arkalarından, sağ taraflarından ve sol taraflarından geleceğim ve onların ekserisini şükrediciler bulmayacaksın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Buyurdu ki: «Haydi oradan hakir ve koğulmuş olarak çık. Andolsun ki onlardan her kim sana tâbi olursa, elbette cehennemi sizden, hepinizden dolduracağım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
«Ve ey Âdem! Sen ve eşin cennette ikamet ediniz, dilediğiniz yerden yiyiniz ve şu ağaca yaklaşmayınız, sonra ikiniz de zalimlerden olursunuz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Sonra şeytan, ikisine de onların kendilerinden örtülmüş olan çirkin yerlerini onlara açıvermesi için vesvese vermeğe başladı. Ve «Rabbiniz sizi bu ağaçtan nehyetmedi, ancak iki melek olacağınız veya ebedî kalacaklardan bulunacağınız için nehyetti,» dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Artık onları bâtıl sözle aldattı. Vaktâ ki, ağaçtan tadıverdiler. O kapalı avret yerleri kendilerine görünmeğe başladı. Onların üzerine cennetin yapraklarından kat kat örtüverdiler. Ve Rableri ise onlara nidâ etti ki: «Sizi bu ağaçtan nehyetmiş değil miydim ve size şüphe yok ki şeytan, size apaçık bir düşmandır dememiş mi idim?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Dediler ki: «Ey Rabbimiz! Biz kendi nefislerimize zulmettik, ve eğer bizi yarlığamaz isen ve merhamet buyurmaz isen elbette biz hüsrâna uğmışlardan oluruz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
Buyurdu ki: «Biriniz birinize düşman olarak (yeryüzüne) ininiz. Sizin için yerde bir zamana kadar bir ikametgâh, bir temettü vardır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Buyurdu ki: «Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan çıkarılacaksınızdır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir örtü ve bir de bir ziynet libası indirdik, takvâ libası ise o daha hayırlıdır. Bu, işte Allah Teâlâ’nın âyetlerindendir, umulur ki, bunu düşünürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Ey ademoğulları! Sizi de şeytan bir fitneye dişürmesin, nasıl ki ana ve babanızı, onların çirkin yerlerini göstermek için onların örtülerini çekip atarak kendilerini cennetten çıkardı. Şüphe yok ki, o şeytan ve onun gürûhu sizi, sizin onları göremeyeceğiniz bir taraftan görürler. Muhakkak ki Biz şeytanları, imân etmeyen kimseler için dostlar kılmıştık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Ve onlar bir yaramazlık yaptıkları zaman, «Biz babalarımızı da bunun üzerinde bulduk, ve Allah bununla bize emretmiştir,» derler. De ki: «Şüphe yok Allah Teâlâ fahiş şeyler ile emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah Teâlâ’ya karşı söyler misiniz?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
De ki: «Benim Rabbim adâletle emretmiştir. Ve her secde yerinde yüzlerinizi doğru tutunuz ve O’na dinde muhlis kimseler olarak ibadette bulununuz. Sizi iptidaen yarattığı gibi, yine O’na döneceksinizdir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Bir cemaate hidâyet etti, bir cemaatin üzerlerine de dalâlet hak oldu. Çünkü onlar Allah Teâlâ’yı (O’na ubûdiyeti) bırakıp şeytanları dostlar ittihaz ettiler. Ve zannederler ki, onlar hidâyete ermişlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Ey âdemoğulları! Her mescit yerinde ziynetinizi alıveriniz ve yiyiniz ve içiniz, israf da etmeyiniz. Şüphe yok ki O, israf edenleri sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
De ki: «Allah Teâlâ kulları için çıkarmış olduğu ziyneti ve rızıktan tîyb olanları kim haram kılmıştır?» De ki: «O, dünya hayatında imân edenler içindir, Kıyamet gününde ise yalnız onlara mahsustur.» İşte âyetleri, bilir kişiler olan bir kavim için böyle mufassalan beyan ederiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
De ki: «Rabbim ancak fahiş şeyleri, onlardan zahir olanı da, gizlice yapılanı da ve her türlü günahı ve haksız yere tecavüzü ve şerik koşmaya dair hiçbir bürhan indirmemiş iken Allah Teâlâ’ya şerik ittihaz etmeyi ve bilmediğiniz şeyleri Allah Teâlâ’ya karşı söylemenizi haram kılmıştır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Her ümmet için bir ecel vardır. Artık onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri bırakabilirler, ve ne de öne alabilirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Ey ademoğulları! Size içinizden peygamberler gelir de size karşı benim âyetlerimi beyan edecek olunca kim onlara muhalefetten sakınır ve ıslah-ı halde bulunursa artık onlar için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler ve onlardan kibirlendiler, işte onlar, ateşin sahipleridir. Onlar o ateşte ebedî olarak kalacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Artık daha zalim kimdir o kimseden ki, yalan yere Allah Teâlâ’ya iftirada bulunmuş veya O’nun âyetlerini tekzîp etmiş olur. Onlar yok mu, onlara kitaptan nâsipler erişecektir. Nihâyet onlara elçi meleklerimiz gelip onların canlarını alırlarken derler ki: «Allah’tan başka kendilerine tapındıklarınız nerede?» Onlar da diyeceklerdir ki: «Taptıklarımız bizi bırakıp kayboldular». Ve onlar kendi nefisleri aleyhine kendilerinin şüphesiz kâfirler bulunmuş olduklarını itiraf ve şehâdette bulunacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
Buyurur ki: «Siz de sizden evvel ins ve cinden gelip geçmiş olan ümmetlerin arasında cehenneme giriniz.» Her ne zaman bir ümmet girdikçe hemşiresine (kendi dindaşına) lânet eder. Nihâyet hepsi oraya girip biribirine iltihak edince sonrakileri öndekileri için diyecektir ki: «Ey Rabbimiz! onlar bizi sapıttılar, artık onlara ateşten iki kat azap ver.» (Cenâb-ı Hak da) Buyuracak ki: «Hepinize kat kat azap vardır. Lâkin siz bilmezsiniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Öndekiler de, sonrakilere diyeceklerdir ki: «Sizin için bizim üzerimize bir fazl (ve rüçhan) yoktur. Binaenaleyh (siz de) kazanır olduğunuz şey sebebiyle azabı tadınız.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Şüphe yok o kimseler ki, âyetlerimizi tekzîp ettiler ve onlara karşı tekebbürde bulundular. Onlar için gök kapıları açılmaz ve deve iğnenin deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir. Ve işte mücrimleri böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Onlar için cehennemden bir döşek ve üstlerinden sargılar vardır. Ve işte zalimleri böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
O kimseler ki imân ettiler ve iyi amellerde bulundular. Biz ise hiçbir nefsi, iktidarının fevkinde birşey ile mükellef kılmayız. İşte onlar cennet sahipleridir. Onlar orada ebedî kalıcılardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Ve Biz onların göğüslerinden kinden her ne var ise hepsini söküp atmışızdır. Onların altlarından ırmaklar akar ve derler ki: «O Allah Teâlâ’ya hamdolsun ki bizi hidâyetle buna kavuşturdu. Eğer Allah Teâlâ bize hidâyet etmeseydi biz kendi kendimize hidâyete eremezdik. Muhakkak ki, Rabbimizin peygamberleri hak ile geldiler.» Ve onlara, «İşte bu cennettir ki siz buna (sâlih) amelleriniz sebebiyle varis oldunuz,» diye nidâ olunacaktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Ve Cennet ashâbı, Cehennem ehline nidâ edip: «Rabbimizin bize vaad ettiğini biz şüphe yok ki hak bulduk, siz de Rabbinizin vaad ettiğini hak buldunuz mu?» diye soracaklar. Onlar da, «Evet» diyecekler. Derken aralarında bir münâdi: «Allah Teâlâ’nın lâneti zalimlerin üzerinedir» diye nidâ etmiş olacaktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
«Öyle zalimler ki, Allah’ın yolundan men ederlerdi. Ve o yolun eğri büğrü olmasını isterlerdi. Ve onlar ahireti münkir kimseler idi.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Ve onların arasında bir perde vardır. Ve A’râf üzerinde de birtakım rical vardır ki hepsini de alâmetleriyle tanır. Ashâb-ı cennete, «Selâmün Aleyküm» diye nidâ ederler. Ve bunlar ümitvar oldukları halde henüz cennete girmemiş bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Ve onların gözleri ateş ehli tarafına çevrildiği zaman da, «Rabbimiz! Bizi zalimler gürûhu ile beraber kılma!» derler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Ve ashâb-ı A’râf simalarıyla tanıdıkları birtakım kişilere de nidâ ederek derler ki: «Size ne cemiyetiniz ve ne de yaptığınız tekebbür bir faide vermiş olmadı.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
Ya o kimseler mi idi ki, «Allah onları rahmetine nâil etmez,» diye yemin ediyordunuz! Cennete giriniz, size ne bir korku vardır ve ne de siz mahzun olacaksınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Ve nâr ehli, ashâb-ı cennete nidâ ederek: «Suyunuzdan veya Allah’ın sizi merzûk ettiği şeylerden bizim üzerimize döküveriniz» diye yalvaracaklar. Onlar da: «Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bunları kâfirler üzerine haram kılmıştır,» diyecekler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
O kimseler ki, dinlerini bir eğlence ve bir oyun ittihaz ettiler ve onları dünya hayatı aldatmış oldu. Artık onlar bu günlere yetişeceklerini unuttukları gibi ve Bizim âyetlerimizi inkar eder oldukları gibi Biz de onları bugün unutacağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
Muhakkak onlara bir kitap getirdik. İşte onu imân edecek bir kavim için bir hüda ve rahmet olmak için tam bir ilim üzere mufassalan irad ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
Onlar onun akibetinden başkasını beklerler mi? Onun akibeti geldiği gün ise onu evvelce unutmuş olanlar diyecektir ki: «Muhakkak Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişlerdir. İmdi bizim için şefaatçilerden kimse var mıdır ki, bize şefaat ediversinler ve yahut geri döndürülür müyüz ki, yapar olduğumuz şeylerin başkasını yapıverelim.» Şüphe yok ki, onlar nefislerini ziyana uğratmışlardır. Ve o iftira eder oldukları şey de onlardan çıkıp gitmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Muhakkak Rabbiniz o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı gün içinde yarattı. Sonra Arş üzerine istiva buyurdu. Geceyi gündüze örtüverir, onu çabuk çabuk arar, takip eder, güneşi de, ayı da, yıldızları da emrine musahhar olarak yaratmıştır. İyi bilmelidir ki, yaratmak da, emir de ona mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ pek muazzemdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin. Şüphe yok ki, o haddi tecavüz edenleri sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Ve yeryüzünde ıslahından sonra ifsatta bulunmayın ve O’na korkarak ve umarak dua edin. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ’nın rahmeti iyilik edenlere pek yakındır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Ve O, bir Hâlık-i Zîşan’dır ki, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderir. Nihâyet rüzgârlar, ağır ağır bulutları yüklenince biz onu bir ölmüş ülkeye sevketmiş oluruz. Derken onunla su indirmiş, sonra da onunla her çeşit meyveleri meydana çıkarmış oluruz. İşte böylece ölüleri de çıkarırız. Gerektir ki, siz düşünüp ibret alasınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Ve temiz bir beldenin ekinleri Rabbinin izniyle çıkar (meydana gelir). Kötüsünün ise çıkmaz. Meğer ki külfetle, (meşakkatle) olsun. İşte Biz âyetleri şükreder bir kavim için böylece tekrar tekrar beyan ederiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Andolsun ki, Nûh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: «Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin için O’ndan başka bir ilâh yoktur. Muhakkak ki, ben sizin üzerinize büyük bir günün azabından korkuyorum.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Kavminden ileri gelen bir cemaat dedi ki: «Şüphe yok biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
Dedi ki: «Ey kavmim! Bende hiç bir sapıklık yoktur. Fakat ben âlemlerin Rabbi tarafından bir peygamberim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
«Size Rabbimin risâletlerini (dinine ait hükümleri) tebliğ ediyorum ve sizin için hayırhâh bulunuyorum ve ben Allah Teâlâ’dan sizin bilmediklerinizi biliyorum.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
«Yoksa size Rabbiniz tarafından sizden olan bir zât vasıtasiyle (sizi korkutmak için ve sizin de sakınmanız ve rahmete erebilmeniz için) bir mev’izenin gelmesine mi teaccüb ediverdiniz?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Bunun üzerine O’nu tekzîp ettiler. Biz de O’nu ve O’nunla beraber gemide olanları kurtardık. Âyetlerimizi tekzîp edenleri de garkettik. Çünkü onlar bir kör kavim olmuşlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u (peygamber gönderdik) Dedi ki: «Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin için O’ndan başka bir ilâh yoktur. Hâlâ sakınmayacak mısınız?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
O’nun kavminden kâfir olan bir cemaat dedi ki: «Muhakkak biz seni sefahat içinde görüyoruz. Ve biz seni herhalde yalancılardan sanıyoruz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
Dedi ki: «Ey kavmim! Bende hiçbir sefahat yoktur. Fakat ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
«Size Rabbimin risâletlerini tebliğ ediyorum ve ben sizin için bir emin öğüt vericiyim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
«Yoksa sizi korkutmak için size Rabbiniz tarafından bir mev’izenin sizden bir kişi vasıtasıyla gelmesinden teaccüp mü ettiniz? Hatırlayınız ki, sizi Nûh kavminden sonra halifeler kıldı ve sizi hilkatçe fazla bir kuvvete (vüs’ate) erdirdi. Artık Allah Teâlâ’nın nîmetlerini yâd ediniz ki, felâh bulabilesiniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Dediler ki: «Sen bize geldin mi ki, yalnız bir tanrıya tapalım ve babalarımızın tapar olduklarını terkeyleyelim! Haydi, eğer sen doğru sözlü kimselerden isen bizi korkutur olduğun şeyi bize getir bakalım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
Dedi ki: «Üzerinize, şüphe yok ki Rabbiniz tarafından bir ikap ve bir gazab tahakkuk etti. Kendinizin ve babalarınızın takmış olduklarınız birtakım adlar hakkında benimle mücadelede mi bulunuyorsunuz? Allah Teâlâ onlara dair hiçbir hüccet indirmiş değildir. Artık bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Bunun üzerine O’nu ve kendisiyle beraber olanları Bizden bir rahmet olarak halas ettik. Âyetlerimizi tekzîp edenlerin ve imân etmiş olmayanların ise kökünü kesiverdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Ve Semûd kavmine kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Dedi ki: «Ey kavmim Allah’a ibadet ediniz. Sizin için O’ndan başka bir ilâh yoktur. Sizlere muhakkak ki, Rabbiniz tarafından apaçık bir bürhan gelmiştir. İşte Allah’ın şu devesi sizin için bir âyetir. İmdi onu bırakınız, Allah’ın arzında otlasın ve ona bir kötülükle dokunmayınız. Sonra sizi çok şiddetli bir azap yakalar.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Ve o zamanı yâd ediniz ki, sizi Âd’den sonra halifeler kıldı ve sizi yerde yerleştirdi. O’nun ovalarından köşkler ediniyorsunuz ve dağları evler olarak oymakta bulunuyorsunuz. Artık Allah Teâlâ’nın nîmetlerini anın ve yerde müfsidler olarak taşkınlık yapmayın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Kavminden mütekebbir bulunan bir cemaat, onlardan hakîr görülenlere, onlardan imân edenlere dedi ki: «Siz, Sâlih’i hakikaten Rabbi tarafından gönderilmiş mi bilirsiniz?» Onlar da dediler ki: «Biz şüphe yok, O’nunla gönderilmiş olan şeye inanmışlarız».Mealleri KıyaslaSayfada Göster
76.
Kendilerini büyük görenler ise dedi ki: «Biz muhakkak sizin o imân ettiğiniz şeye kâfirleriz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Sonra o dişi deveyi boğazladılar, ve Rablerinin emrinden tekebbürde bulunup kaçındılar ve «Ey Sâlih! Eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi korkutur olduğun şeyi bize getir» dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsılma tutuverdi. Yurtlarında diz üstü çöküvermiş oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Artık onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: «Ey kavmim! Ben size Rabbimin risâletini muhakkak ki, tebliğ ettim ve sizin için öğüt verdim. Velâkin siz hayırhâh olanları sevmezsiniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Lût’u da (gönderdik) O vakit kavmine dedi ki: «Siz öyle bir hayasızlık mı yaparsınız ki, onu sizden evvel âlemlerden hiçbir şahıs yapmış değildir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
«Muhakkak ki, siz kadınlarınızı bırakıp şehvet ile erkeklere yanaşıyorsunuz. Belki siz haddi tecavüz eden bir kavimsinizdir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Ve kavminin cevabı, «Onları kasabanızdan çıkarınız, çünkü onlar fazla temizlikte bulunan insanlardır» demekten başka olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Artık Biz O’nu ve ehlini kurtardık, zevcesi müstesna, o geriye kalıp helâk olanlardan oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Ve onların üzerlerine bir (azap) yağmuru yağdırdık. Artık bak günahkârların akibeti nasıl oldu?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Ve Medyen’e de kardeşleri Şuayb’i (peygamber gönderdik). Dedi ki: «Ey kavmim! Allah Teâlâ’ya ibadette bulunun, sizin için O’ndan başka tanrı yoktur. Muhakkak ki, size Rabbinizden apaçık bir bürhan geldi. Artık ölçeği ve teraziyi tam tutun ve nâsa eşyalarını tenkis etmeyin, ve yeryüzünde ıslahından sonra fesad çıkarmayın, bu sizin için hayırlıdır, eğer siz inanır kimseler iseniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
Allah’a imân edenleri korkutarak ve Allah’ın yolundan alıkoyarak ve onun için eğriliği isteyerek her bir caddede oturmayınız. Ve hatırlayınız ki, siz pek az idiniz, sonra sizi çoğalttı ve bakınız ki, müfsidlerin sonu nasıl oldu?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
Ve eğer sizden bir tâife, kendisiyle göndermiş olduğum şeye inanmışlar ve bir tâife de inanmamışlar ise artık Allah Teâlâ aranızda hükmedinceye kadar siz sabrediniz. Ve o hakîmlerin en hayırlısıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Onun kavminden tekebbürde bulunmuş olan bir cemaat demişti ki: «Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber imân edenleri elbette yurdumuzdan çıkarırız veyahut kat’i sûrette bizim milletimize dönüverirsiniz.» O da demişti ki: «Ya biz onu kerih görenler olduğumuz halde de mi?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
Eğer Allah Teâlâ bizi ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek muhakkak Allah’a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Bizim için onda dönmek olamaz. Meğer ki, Rabbim olan Allah Teâlâ dileyecek olsun. Rabbimiz her şeyi ilmen muhîttir. Allah Teâlâa tevekkül etmişizdir. «Ey Rabbimiz! Bizim aramızla kavmimizin arasını hak ile feth et, ve Sen fatih olanların hayırlısısın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Ve onun kavminden kâfir olmuş olan ileri gelenleri demişti ki: «Eğer Şuayb’e tebâiyyet ederseniz, şüphesiz siz o zaman en büyük zarara düşmüşler olursunuz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Derken onları şiddetli bir zelzele yakaladı da yurtlarında diz üstü çöken kimseler oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Şuayb’ı tekzîp edenler, sanki orada hiç kalmamışlar gibi oldular. Şuayb’i yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
İmdi, onlardan döndü de dedi ki: «Ey kavmim! Ben Rabbimin risâletlerini muhakkak ki size ulaştırdım ve sizin için nasihatta bulundum. Artık kâfirler olan bir kavme karşı nasıl fazlaca mahzun olurum?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
Bir memlekete bir peygamber göndermedik ki, illâ onun ahalisini fakr ile ve hastalık ile yakaladık. Tâ ki yalvarıp yakarsınlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Sonra bu fenalık yerini güzelliğe tebdîl ettik. Tâ ki çoğaldılar ve dediler ki: «Muhakkak bizim babalarımıza da sıkıntılı haller, neşveli demler dokunmuştur.» Artık Biz de onları kendileri farkına varmadıkları halde ansızın tutup yakaladık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
Eğer o ülkelerin ahalisi imân etselerdi ve sakınmış olsalar idi, elbette onların üzerine gökten ve yerden bereketler açardık. Fakat tekzîp ettiler. Artık Biz de onları, kazanır oldukları şey sebebiyle tutup yakalayıverdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
Ya o beldeler ahalisi, geceleyin uyurlarken azabımın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Ya o beldeler ahalisi, Bizim azabımızın onlara gündüzün oynar dururlarken geleceğinden emin mi bulundular?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
Ya onlar Allah Teâlâ’nın mekrinden emin mi oldular? Fakat Allah Teâlâ’nın mekrinden hasirler olan bir kavimden başkası kendisini emin göremez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Yere kadim ahalisinden sonra varis olacaklar için tebeyyün etmedi mi ki, eğer Biz dilemiş olsak onları da günahları sebebiyle musibetlere uğratırdık ve kalblerini mühürlerdik de artık onlar işitemezlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
İşte o ülkeler, sana onların haberlerinden bazılarını hikaye ediyoruz. Muhakkak ki, onlara peygamberlerimiz beyyineler ile geldiler. Evvelce tekzîp etmiş oldukları şeylere yine imân eder olmadılar. İşte Allah Teâlâ kâfirlerin kalblerini böylece mühürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Ve Biz onların çokları için ahde vefa görmedik. Ve şüphesiz ki, Biz onların ekserisini fâsık kimseler bulduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
Sonra onları müteakip, Mûsa’yı âyetlerimizle Fir’avun’a ve onun kavminin büyüklerine peygamber gönderdik. O (âyetlere) zulmettiler. Artık bak ki, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Ve Mûsa dedi ki: «Ey Fir’avun! Şüphesiz ki ben Âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
«Ben Allah Teâlâ’ya karşı haktan başkasını söylememekte aleddevam sâbitim. Şüphesiz ki, ben size Rabbinizden bir mûcize ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Ve büyücüler Fir’avun’a geldiler. «Elbette bize bir mükâfaat olacaktır, eğer biz galipler olur isek (değil mi?)» dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
Dediler ki: «Ya Mûsa!Ya sen (âsânı) atıver, veya (ilk evvel) atıverenler bizler olalım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
Dedi ki: «Siz atıveriniz.» Vaktâ ki atıverdiler, nâsın gözlerini büyülediler, ve onları korkutmuş oldular ve büyük bir sihir (meydana) getirmiş oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
Ve Mûsa’ya vahyettik: «Âsânı atıver.» Hemen o (âsâ) da onların uydurmuş oldukları şeyleri yutuverdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
Fir’avun dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel O’na imân etmişsiniz. Şüphe yok bu bir hud’adır. Siz bu hud’ayı şehirde yaptınız ki, ahalisini ondan çıkarıveresiniz. Artık yakında bileceksiniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
«Elbette sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazvari keseceğim. Sonra da sizi elbette cümleten asacağım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
«Ve bizden intikam alman da başka değil, ancak bize Rabbimizin âyetleri geldiği zaman onlara imân ettiğimizden dolayı. Ey Rabbimiz! üzerimize sabır yağdır ve bizleri müslüman olarak öldür.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
Fir’avun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: «Mûsa’yı ve kavmini bırakır mısın ki, yerde fesatta bulunsunlar. Ve seni ve tanrılarını terkeylesinler.» O da dedi ki: «Elbette onların oğullarını öldüreceğiz ve kadınlarını diri bırakacağız ve şüphe yok ki, biz onların üstünde kâhir kimseleriz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
Mûsa kavmine dedi ki: «Allah Teâlâ’dan yardım isteyiniz ve sabrediniz. Şüphe yok ki, yer Allah Teâlâ’nındır. Ona kullarından dilediğini varis kılar. Akibet ise muttakîler içindir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
Dediler ki: «Biz senin bize gelmenden evvel de ve bize geldiğinden sonra da eza edildik». «Umulur ki,» Dedi, «Rabbiniz düşmanlarınızı helâk eder de sizi yerde onların halefi kılacak olur. Tâ ki nasıl amel edeceğinize nazar buyursun.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
Ve andolsun ki, Fir’avun’un kavmini senelerce kaht ve galaya ve meyvelerin eksikliğine giriftar ettik, düşünüp de mütenessih olsunlar diye.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
131.
Fakat onlara güzellik gelince, «Bu bizim hakkımızdır» dediler. Onlara bir kötülük isabet ederse Mûsa ile ve O’nunla beraber olanlar ile teşe’ümde bulunurlardı. Haberiniz olsun ki, onların şeameti ancak Allah tarafındandır. Fakat onların pek çokları bilmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
132.
Ve dediler ki: «Kendisiyle bize sihir etmek için bize her ne mûcize getirirsen getir, biz sana imân edecek değiliz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
133.
Artık biz onların üzerine ayrı ayrı harikalar olmak üzere tufanı, çekirgeleri, böcekleri, kurbağaları, kanı gönderdik. Yine böbürlendiler ve günahkârlar olan bir kavim oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
134.
Vaktâ ki onların üzerlerine azap çöktü. Dediler ki: «Ya Mûsa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden azabı açarsa, andolsun ki sana elbette imân ederiz ve elbette seninle beraber İsrailoğullarını göndeririz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
135.
Vaktâ ki onların erişecekleri bir müddete kadar kendilerinden azabı açıverdik. Onlar derhal yeminlerini bozar oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
Artık Biz de onlardan intikam aldık, onları derin denizde gark ettik, onlar âyetlerimizi tekzîp ettikleri ve onlardan gâfil bulundukları için.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
Ve zayıf, hakîr görülen o kavmini, kendisinde feyz ve bereket vücuda getirmiş olduğumuz yerin şark cihetlerine ve garp taraflarına varis kıldık. Ve Rabbinin güzel kelimesi İsrailoğulları üzerine sabreder oldukları sebebiyle tamam oldu. Ve Fir’avun ve kavminin yapmakta oldukları şeyleri ve yükseltmekte oldukları binaları tamamen helâk ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
138.
Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Kendilerine ait birtakım putlara ibadette bulunan bir kavme uğradılar. Dediler ki: «Ya Mûsa! Bize de put yap, nasıl ki onların putları vardır.» Dedi ki: «Muhakkak siz cahillik eder bir kavimsiniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
«Şüphe yok ki, bunların içinde bulundukları şey helâke maruzdur ve amel eder oldukları şey de bâtıldır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
140.
Dedi ki: «Sizin için Allah Teâlâ’dan başka bir mabut mu taleb ederim? Halbuki o sizi âlemlerin üzerine tafdil etmiştir.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
Ve (yâd ediniz ki) sizi Fir’avun’un âl’inden kurtarmıştık. Size azabın en şiddetlisini tattırıyorlardı. Oğullarınızı katlediyorlardı, kadınlarınızı da diri bırakıyorlardı. Ve bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan var idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Ve Mûsa ile otuz geceye vaadleştik ve onu bir on ile tamamladık, artık Rabbinin tayin ettiği vakit tam kırk gece oldu. Ve Mûsa kardeşi Harun’a dedi ki: «Sen kavmimin içinde benim halifem ol ve ıslaha çalış ve müfsidlerin yoluna tâbi olma.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
Vaktâ ki, Mûsa bizim tayin ettiğimiz vakte geldi ve O’na Rabbi tekellümde bulundu. Dedi ki: «Ya Rab! Bana zâtını göster, Sana bakayım. (Cenâb-ı Hak da) Buyurdu ki: «Sen Beni katiyyen göremezsin. Fakat dağa bir nazar et, eğer yerinde durabilirse sen de Beni görebilirsin.» Hemen Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Mûsa da baygın bir halde düşüp kaldı. Vaktâ ki ayıldı, dedi ki: «Seni tenzih ederim, Sana tövbe ettim ve ben imân edenlerin ilkiyim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
Buyurdu ki: «Ya Mûsa! Muhakkak Ben, seni risâletlerimle ve kelâmım ile nâs üzerine ihtiyar ettim. İmdi sana verdiğimi al ve şükredicilerden ol.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
Ve onun için levhâlârda her şeyden bir mev’iza yazdık ve her bir şeyi uzun uzadıya açıkladık. «Artık onu kuvvet ile tut ve kavmine emret, onu en güzeliyle tutsunlar. Elbette sizlere fâsıkların yurdunu göstereceğim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
«Yerde haksız yere tekebbür edenleri elbette âyetlerimden çevireceğim.» Ve her bir âyeti görecek olsalar ona imân etmezler. Ve eğer hidâyet yolunu görseler onu bir yol edinmezler ve eğer dalâlet yolunu görecek olsalar onu yol tutuverirler. Bu da onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gâfil bulunduklarından dolayıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
147.
Ve o kimseler ki, âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı tekzîp etmişlerdir. Onların amelleri bâtıl olmuştur. Başkasıyla değil, ancak kendi yaptıkları amelleriyle cezalandırılacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
Ve Mûsa’nın kavmi, O’ndan sonra ziynet takımlarından bir buzağı böğürmesi olan bir heykel edindiler. Onlar görmediler mi ki, o kendileriyle konuşamaz ve onlara bir yol gösteremezdi. Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oluverdiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
Vaktâ ki nedâmete düştüler ve kendilerinin hakikaten doğru yoldan çıkmış olduklarını gördüler. Dediler ki: «Eğer bize Rabbimiz merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa elbette büyük bir ziyana uğramışlardan olacağız.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
150.
Vaktâ ki, Mûsa kavmine gazaplı, pek kederli bir halde döndü, dedi ki: «Benden sonra bana ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrini acele mi ediverdiniz?» Ve levhaları bıraktı ve kardeşinin başından tutarak kendisine doğru çekiverdi. (Kardeşi de) Dedi ki: «Ey anamın oğlu! Bu kavim muhakkak ki beni zayıf saydılar ve az kaldı beni öldürüyorlardı. Artık benimle düşmanları sevindirme ve beni zalimler olan kavim ile beraber kılma.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
Dedi ki: «Yarabbi! Beni de kardeşimi de yarlığa ve bizi rahmetine idhal et. Ve sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
152.
Şüphe yok ki, o buzağıyı tanrı edinenlere elbette Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir zillet erişecektir. Ve işte müfterileri böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
153.
Ve o kimseler ki, kötülükleri işlemişler, sonra onun arkasından tövbekar olmuş ve imân etmişlerdir. Şüphe yok ki, ondan sonra Rabbin elbette (onları) yarlığayıcıdır, hakkıyla esirgeyicidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
Vaktâ ki, Mûsa’dan o öfke sükûnet buldu. Levhaları alıverdi ve onun nüshasında Rablerinden korkanlar için bir hidâyet ve bir rahmet olduğu yazılmış bulunuyordu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
Ve Mûsa, kavminden yetmiş erkeği tayin ettiğimiz vakit için seçmişti. Vaktâ ki, onları saika yakaladı, dedi ki: «Yarabbi! Eğer dilese idin onları ve beni daha evvel helâk ederdin. Bizden birtakım sefihlerin yaptıkları şey sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak Senin bir imtihanındır, bununla dilediğini saptırırsın ve Sen dilediğini hidâyete kavuşturursun. Sen bizim velîmizsin, artık bize mağfiret buyur ve bize rahmet et ve Sen mağfiret edenlerin en hayırlısısın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
«Ve bizim için bu dünyada da ve ahirette de bir iyilik yaz. Biz muhakkak ki Sana döndük.» Buyurdu ki: «Azabımdır. Bununla dilediğimi mus’ab ederim. Rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır. Onu ittikada bulunanlar ve zekâtlarını verenler ve Bizim âyetlerimize imân edenler için elbette yazacağım.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
157.
O kimseler ki, Resûle, Nebiyy-i Ümmî olana tâbi olurlar. O nebi ki, O’nu yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılmış bulurlar. Onlara mâruf ile emreder ve onları münkerden nehy eyler ve onlara temiz olan şeyleri helâl kılar, onların üzerine habis şeyleri de haram kılar. Ve onlardan ağır yüklerini ve üzerlerinde bulunan bağları kaldırır, artık o kimseler ki O’na imân ederler ve O’na tazîmde ve yardımda bulunurlar ve onunla beraber indirilmiş olan Nûr’a tâbi oluverirler, işte felâh bulanlar onlardan ibarettir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
De ki: «Ey nâs! Şüphe yok ki ben hepinize Allah Teâlâ’nın bir resûlüyüm. Öyle Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’na mahsustur. O’ndan başka ilâh yoktur. Hem diriltir ve hem öldürür. Artık Allah Teâlâ’ya ve bir Nebiyy-i Ümmî olup Allah’a ve O’nun kelimelerine inanan Resûlüne imân ediniz, ve O’na tâbi olunuz ki, hidâyete erişebilesiniz.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
159.
Ve Mûsa’nın kavminden bir cemaat de vardır ki, hak ile hidâyete erdirirler ve hak ile adâlette bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
Ve Biz onları oniki kadar kabilelere; ümmetlere ayırdık ve Mûsa’ya kavmi kendisinden su istedikleri vakit vahyettik ki, «Asan ile taşa vur.» Ondan oniki pınar kaynayıp akmaya başladı. Onlardan her kabile su içeceği yeri bildi. Ve onların üzerine bulutları gölgelik yaptık. Ve onların üzerine kudret helvası ile bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temizlerinden yeyiniz (dedik). Ve onlar Bize zulmetmediler velâkin kendi nefislerine zulmeder oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
Ve o vakti ki onlara denilmişti: «Şu beldede oturunuz. Ve ondan dilediğiniz yerde yeyiniz ve ’Hıtta’ deyiniz ve secde eder olduğunuz halde kapıya giriniz ki, size hatalarınızı bağışlayalım, muhsin olanlara (mükâfaatlarını) elbette arttıracağızdır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
162.
Fakat onlardan zulmedenler, kendilerine denilen sözü başka bir söze çevirdiler. Artık onların üzerlerine zulmeder oldukları şey sebebiyle gökten bir azap salıverdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
163.
Ve onlara denizin kenarında bulunan beldeden sual et. O zaman ki onlar cumartesi gününde haddi tecavüz eder olmuşlardı. O vakit onlara cumartesi günlerinde balıklar çokça zahir olarak gelirlerdi. Cumartesinin gayrı günlerinde ise gelmezlerdi. İşte onları yapar oldukları fıskları sebebiyle böylece imtihan ederiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
164.
Ve hani onlardan bir cemaat de dedi ki: «Allah Teâlâ’nın kendilerini helâk edeceği ve şiddetli bir azap ile muazzep kılacağı bir gürûha ne için nasihatta bulunuyorsunuz?» Dediler ki: «Rabbinize karşı itizarda bulunmak için.» Ve umulur ki, ittikada bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
Vaktâ ki onlar hatırlandırıldıklarını unuttular, kötülükten nehyedenleri necâta nâil ettik ve zulmedenleri de yapar oldukları fısklar sebebiyle şiddetli bir azap ile yakaladık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
Vaktâ ki, nehyolundukları şeylerden dolayı serkeşlikte bulundular, onlara, «Zelil maymunlar olunuz!» deyiverdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
Ve hatırlat onlara, o vakit Rabbin bildirmiş oldu ki, elbette Kıyamet gününe kadar onların üzerine onlara en kötü azap ile işkencede bulunacak kimseler gönderecek. Şüphe yok ki, Rabbin elbette Seriû’i-İkâb’tır ve şüphe yok ki, O elbette gafûrdur, rahîmdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
169.
Onlardan sonra birtakım kimseler halef oldu, kitaba varis oldular, bu den’î varlığın fani meta’ını alır dururlar ve derler ki: «Elbette biz ileride mağfiret olunacağız.» Ve onlara onun misli bir meta’ gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ’ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair o kitabın misakı (onun hükmü veçhile bir ahd) alınmamış mı idi? Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Ahiret evi ise muttakîler için hayırlıdır. Hâlâ (buna) akıl erdiremiyecek misiniz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Ve o kimseler ki kitaba sarılırlar ve namazı dosdoğru kılmış bulunurlar. Şüphe yok ki, Biz (öyle) muslih kimselerin mükâfaatını zâyi etmeyiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
Ve bir vakit, dağı sanki o bir gölgelik imiş gibi onların üstlerine koparıp kaldırmıştı. Ve sandılar ki, o hakikaten üstlerine düşecek. (Onlara dedik ki:) «Size verdiğimizi kuvvetle tutun, ve onda olanı zikrediniz, ihtimal ki, sakınırsınız.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
Ve o zaman ki, Rabbin ademoğullarından, onların sırtlarından zürriyetlerini aldı. Ve onları kendi nefisleri üzerine şahit tuttu. «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» dedi, (onlar da) «Evet. Şahidiz» dediler. (Bu da) Kıyamet günü, «Biz bundan muhakkak ki gâfiller idik,» demeyesiniz içindir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
Veya demeyesiniz ki, «Muhakkak babalarımız daha evvel şerik koşmuşlardı. Ve biz ise onlardan sonra bir zürriyet olduk. Bizi mubtıl olanların yaptıkları ile helâk mı edeceksin?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
174.
Ve Biz işte âyetleri böyle mufassalan beyan ederiz ve gerektir ki (küfürlerinden) dönüversinlerMealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
Onlara o kimsenin haberini de oku ki, o kimseye âyetlerimizi vermiştik, onlardan sıyrılıp ayrıldı. Şeytan da onu kendisine tâbi kıldı. Artık sapıklardan olmuş oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
Ve eğer Biz dileseydik onu o âyetler ile yükseltirdik. Fakat o dünyaya meyletti ve hevâsına tâbi oldu. Artık onun meseli, o köpeğin meseli gibidir ki, üstüne varırsan dilini çıkarır solur veya terketsen yine dilini uzatır solur. İşte bu, âyetlerimizi tekzîp eden kavmin meselidir. Artık sen kıssaları hikaye et, belki onlar düşünüverirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
177.
O kavmin meseli ne çirkindir ki, Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler ve kendi nefislerine de zulmeder oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
178.
Allah Teâlâ kime hidâyet ederse işte hidâyete eren odur. Kimleri de dalâlete düşürürse işte felakete uğrayanlar da onlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
179.
Andolsun ki, cinden ve insten çoklarını cehennem için yarattık, onların kalbleri vardır ki, onlar ile anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlar ile göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlar ile işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlar daha sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
En güzel isimler Allah Teâlâ’ya mahsustur. O’na o isimler ile duada bulunun ve O’nun isimlerinde haktan ayrılan kimseleri terkediniz. Onlar işler oldukları şeylere göre cezaya uğrayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
Ve yarattıklarımızdan bir ümmet de vardır ki, onlar hak ile rehberlik ederler ve hak ile adâlette bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler, işte onları bilmez oldukları cihetten yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
184.
Onlar düşünmediler mi ki, onların sahiplerinde bir cinnet eseri yoktur. O ancak âşikâr bir sûrette bir nezîrden başka değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
185.
Onlar göklerin ve yerin muazzam mülkiyetine ve Allah Teâlâ’nın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabildiğine bakmazlar mı? Artık bundan sonra hangi bir söze inanacaklardır?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
186.
Allah Teâlâ kimi dalâlete düşürürse artık ona hidâyet edecek bulunamaz ve onları kendi dalâletlerinde mütereddit bir halde bırakır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
187.
Senden Kıyametin ne zaman sübut bulacağını sual ederler. De ki: «Ona ait bilgi ancak Rabbimin indindedir. Onun vaktini ondan başkası açıklayamaz. (Bu) Göklerde ve yerde ağır, muazzam bir keyfiyettir. O sizlere ansızın geliverir.» Senden sorarlar, sanki sen ondan bihakkın haberdar imişsin gibi. De ki: «Ona ait bilgi ancak Allah Teâlâ’nın nezdindedir. Fakat insanların çoğu bilmezler.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
188.
De ki: «Allah Teâlâ’nın dilediğinden başka nefsim için ne bir faideye ve ne de bir zarara mâlik değilim. Ve eğer ben gaybı bilir olsa idim, elbette hayırdan daha çok şeyler yapardım, ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben imân eden bir kavim için korkutucu ve müjdeleyiciden başka değilim.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
189.
O, o (Zât-ı Ecell-i Âlâ)dır ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve eşini ondan yapmıştır ki onunla ünsiyette buluna. Vaktâ ki ona mukarenette bulundu, hafif bir yük yüklendi. Bir müddet bununla gidip geldi. O zaman ki, ağırlaştı. Allah Teâlâ’ya, Rablerine dua ettiler ki eğer bize bir sâlih çocuk verir isen andolsunki, biz elbette şakirlerden oluruz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
190.
Vaktâ ki onlara sâlih evlat verdi. Bunlar kendilerine verdiği şeyde O’na (O Hâlık-i Kerîm’e) şerikler koşmaya başladılar. Allah Teâlâ ise bunların şerik koştukları şeylerden müteâlidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
192.
Halbuki bunlar için yardımda bulunmaya muktedir olamazlar. Ve ne de kendi nefislerine yardım edebilirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
193.
Ve eğer onları doğru yola davet etseniz size tâbi olmazlar. Siz onları davet etseniz de veya sükut eder olsanız da, sizin üzerinize müsavîdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
194.
Allah Teâlâ’dan başka taptığınız şeylerde şüphe yok ki, sizler gibi kullardır. Haydi onları çağırınız da size icabet etsinler, eğer siz sâdık kimseler iseniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
195.
Onlar için kendileriyle yürüyecekleri ayakları mı, veya onlar için tutacakları elleri mi veya onlar için kendileriyle görecekleri gözleri mi veyahut onlar için kendisiyle işitecekleri kulakları mı var? De ki, haydi çağırınız şeriklerinizi, sonra bana yapacağınız hileyi yapınız, bana hiç mühlet vermeyiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
196.
Şüphe yok ki, benim velîm, o kitabı indirmiş olan Allah Teâlâ’dır ve O, bütün sâlihlere velîlik eder.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
197.
Ve O’ndan başka taptıklarınız, size yardım etmeye muktedir olamazlar ve ne de kendi nefislerine yardım edebilirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
198.
Ve onları doğru yolu göstermeğe çağıracak olsanız duymazlar. Ve onları sana bakar görürsün, halbuki onlar göremezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
200.
Ve eğer seni şeytan tarafından bir vesvese gıdıklayacak olursa hemen Allah Teâlâ’ya sığın. Şüphe yok ki, O (Allah) bihakkın işiticidir, tamamıyla bilicidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
201.
Muhakkak o kimseler ki, muttakî bulunmuşlardır. Onlar kendilerine şeytan tarafindan bir arıza iliştiği zaman güzelce düşünürler. Derhal görücü kimseler olurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
203.
Ve onlara bir âyet getirmediğin zaman, «Onu kendi tarafından uydurmalı değil miydin?» derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahy olunana tâbi olurum. Bu Rabbiniz tarafından basiretlerdir ve inanan bir kavim için hidâyettir ve rahmettir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
204.
Ve Kur’an okunduğu zaman O’nu hemen dinleyin ve sükut edin, tâ ki rahmete nâil olasınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
205.
Ve Rabbini içinden yalvararak ve korkarak ve cehren kıraatın dûnunda olarak sabahları ve akşamları zikret ve gâfillerden olma.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
206.
Şüphe yok ki, Rabbin indinde bulunanlar, O’nun ibadetinden tekebbürde bulunmazlar. Ve O’nu tesbih ederler ve ancak O’nun için secdeye kapanırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster