Mekke döneminde inmiştir. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır. “el-A’râf”, yüksek yerler, yüksek mevkiler demektir. Sûrede temel konu olarak, ilâhî vahyin doğruluğu ve vahye duyulan ihtiyaç işlenmektedir.
2.
(Bu) Bir kitaptır ki onunla uyarman için ve inançlılara bir öğüt olmak üzere sana indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
rabbinizden size indirilene uyun, O’ndan başka velilere uymayın. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Biz nice ülkeleri (veya toplulukları) yıkıma uğrattık. Gece uyurlarken ya da gündüz dinlenirlerken bizim zorlu azabımız onlara geliverdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
Zorlu azabımız onlara gelince yakarabildikleri: "Biz gerçekten zulme sapanlardandık" demelerinden başka olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Andolsun, kendilerine (elçi) gönderilenlere soracağız ve onlara görderilenlere de soracağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Andolsun (yapıp etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
O gün tartı haktır (dosdoğrudur). Kimin tartıları ağır basarsa, İşte kurtulanlar onlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefslerini hüsrana uğratanlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Andolsun, sizi yeryüzünde yerleşik kıldık ve orada size geçimlikler yarattık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret verdik, sonra meleklere: "Adem’e secde edin" dedik. Onlar da iblisin dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
(Tanrı) Dedi: "Sana buyurduğumda seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
(Tanrı:) "Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen küçük düşenlerdensin."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı, insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
"Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
(Tanrı ) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle (tümünüzle) dolduracağım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
"Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Şeytan, kendilerinden ’örtülüp gizlenen çirkin yerlerini’ açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan olmamanız içindir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefslerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
(Tanrı ) Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise size ’süs kazandıracak bir giyim’ indirdik. Takva ile kuşanıp donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Tanrı’nın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp düşünürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Ey Ademoğulları, şeytan anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, kendilerini göremeyeceğiniz yerden sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları inanmayacakların dostları kıldık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Onlar ’çirkin bir hayasızlık’ işlediklerinde: "Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Tanrı bunu bize böyle buyurdu / bunu bize Tanrı buyurdu" derler. De ki: "Kuşkusuz Tanrı ’çirkin hayasızlıkları’ buyurmaz. Tanrı’ya karşı bilmediğiniz birşeyi mi söylüyorsunuz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
De ki: "Rabbim adaletle davranmayı buyurdu. Her mescid yanında yüzlerinzi (O’na) doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O’na dua edin. ’Başlangıçta sizi yarattığı’ gibi döndürüleceksiniz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı haketti. Çünkü bunlar Tanrı’yı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O israf edenleri sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
De ki: "Tanrı’nın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızkları kim haram kılmıştır? De ki: "Bunlar, dünya hayatında inananlar içindir; kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
De ki: "Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını- günah işlemeyi, haklı nedeni olmayan ’isyan ve saldırıyı’, kendisi hakkında kanıtlayıcı bir delil indirmediği şeyi Tanrı’ya ortak koşmanızı ve Tanrı’ya karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler [tam zamanında çökerler].Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Ey adem oğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, İşte onlar ateşin arkadaşlarıdır; orada sonsuzca kalacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Öyleyse, Tanrı’ya karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Tanrı’dan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafir olduklarına kendi aleyhlerine tanıklık ettiler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
(Tanrı) Diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini [kendi benzerini] lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver" diyecekler. (Tanrı da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
(Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Kuşkusuz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları İşte böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
İnanıp salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabıdır. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Tanrı’ya hamd olsun. Eğer Tanrı bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecek: "Bize rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Tanrı’nın laneti zalimlerin üzerine olsun."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
"Onlar ki Tanrı’nın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahirete küfredenlerdir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
İki taraf arasında bir engel ve A’raf üzerinde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar henüz girmeyen fakat (girmeyi) ’şiddetle arzu edip umanlardır’.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Orta yerdeki (A’raf’daki) adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen bir takım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
"Kendilerine Tanrı’nın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Tanrı’nın size verdiği rızktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Tanrı bunları kafirlere haram kılmıştır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Onlar dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi ’yok sayarak tanımadıkları’ gibi, biz de bugün onları unutacağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
Andolsun, biz onlara bir kitap getirdik. İnanacak bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
Onlar onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar diyecekler ki: "Gerçekten rabbimizin elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki, onlar kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Gerçekten sizin rabbiniz, yeri ve gökleri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden Tanrı’dır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, buyruk da (yalnızca) O’nundur. Alemlerin rabbi olan Tanrı ne yücedir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Tanrı’nın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz ölüleri de böyle diriltip çıkarırız ki ibret alasınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Güzel şehrin bitkisi rabbinin izniyle çıkar; kötü olandan ise kavruktan başkası çıkmaz. İşte biz, şükreden bir topluluk için ayetleri böyle çeşitli biçimlerde açıklıyoruz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Andolsun biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim, Tanrı’ya kulluk edin, sizin ondan başka Tanrınız yoktur. Doğrusu ben sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Kavminin önde gelenleri: "Gerçekte biz seni açıkça bir ’şaşırmışlık ve sapmışlık’ içinde görüyoruz" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
O: "Ey kavmim, bende bir ’şaşırmışlık ve sapmışlık’ yoktur; ama ben alemlerin rabbinden bir elçiyim" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
"Size rabimin risaletini tebliğ ediyorum. (Ayrıca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Tanrı’dan biliyorum."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
63.
"Sakınıp rahmete kavuşmanız için içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığıyla bir zikir gelmesine mi şaştınız?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Ad (halkına da) kardeşleri Hud’u (gönderdik.) (Hud kavmine:) "Ey kavmim, Tanrı’ya kulluk edin. O’ndan başka bir Tanrınız yoktur. Hala korkup sakınmayacak mısınız?" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Kavminin önde gelenlerinden küfredenler dediler ki: "Gerçekte biz seni ’akli bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
(Hud:) "Ey kavmim" dedi "bende ’akıl yetersiziliği’ yoktur; ama ben gerçekten alemlerin rabbinden bir elçiyim."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
"Size rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir (emiyn) bir öğütçüyüm."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
"Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla rabbinizden size bir zikir gelmesine mi şaşırdınız? (Tanrı’nın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya: üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Tanrı’nın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluş bulasınız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Dediler ki: Sen bize yalnızca Tanrı’ya kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir bakalım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
"Andolsun" dedi. "Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Tanrı’nın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) bir takım isimler (düzme Tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun. Kuşkusuz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Böylece onu ve onunla birlikte olanları rahmetimiz ile kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayanların ve inançlı olmayanların kökünü kuruttuk / kestik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Semud (kavmine de) kardeşleri Salih’i (gönderdik. Salih:) "Ey kavmim, Tanrı’ya kulluk edin, sizin O’ndan başka Tanrınız yoktur. Size rabbinizden apaçık bir delil gelmiştir: Tanrı’nın bu dişi devesi size bir ayettir; onu salıverin de Tanrı’nın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
(Tanrı’nın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Tanrı’nın nimetlerini hatırlayın, yeyüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (büyüklenenler), içlerinden inanıp da onlarca zayıf bırakılanlar (müstazaflara) dediler ki: "Salih’in gerçekten rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inançlılarız / inançlı olanlarız" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve rablerinin buyruğuna karşı çıkıp (Salih’e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden isen, vaadettiğin şeyi getir bakalım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim, andolsun size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
"Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Kavminin cevabı: "Yurudunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış" demekten başka olmadı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ehlini (ailesini) kurtardık; o (karısı) ise [yok edilenler arasında] geride kalanlardandı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Medyen (kavmine de) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik. Şuayb onlara) dedi ki: "Ey kavmim, Tanrı’ya kulluk edin, sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Size rabbinizden apaçık bir belge gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (mallarını) eşyasını değerinden düşürüp eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inançlılarsanız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
"O’na inananları tehdit ederek, Tanrı’nın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
"İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Tanrı aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Kavminin önde gelenlerinden büyüklenenler dediler ki: "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte inananları ya ülkemizden sürüp çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz." (Şuayb) "Biz istemesek de mi?" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
"Tanrı bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Tanrı’ya karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. rabbimiz olan Tanrı’nın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Tanrı’ya tevekkül ettik. ’Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hüküm ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Kavminin önde gelenlerinden küfredenler dediler ki: "Andolsun, eğer Şuayb’a uyacak olursanız, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada hiç ’refah içinde yaşamamışlar’ gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular (büyük hüsrana uğradılar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim, andolsun size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Şimdi ben kafir bir kavme nasıl üzülebilirim?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun ehli (halkı) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar çoğaldılar ve: "Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen de) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
Eğer o ülkeler ehli inansaydı ve korkup sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
O ülkeler ehli, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Ya da o ülkeler ehli, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
(Veya) Onlar Tanrı’nın tuzağından güvencede miydiler (eminü)? Tanrı’nın bir tuzak kurmasından, hüsrana uğrayan bir topluluktan başkası güvende (ye’menu) olmaz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
(Bütün bunlar) Ehlinden sonra yeryüzünde mirasçı olanları doğruya erdirme(ye veya ortaya çıkarmaya yetmez) mi? Eğer biz dilemiş olsaydık onlara günahları nedeniyle bir musibet isabet ettirirdik ve kalplerine damgalar vururduk da onlar böylelikle işitmeyenler olurlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
İşte bu ülkeler, sana onların ’haberlerinden aktarmalar yapıyoruz’. Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle inanır olmadılar. İşte Tanrı kafirlerin kalplerini böyle mühürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Onların çoğunda ’verdikleri söze bağlılık’ görmedik, ama onların çoğunu fasık (olarak) gördük.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
Sonra bunların (elçilerin) ardından Musa’yı ayetlerimizle Firavun’a ve önde gelen çevresine gönderdik. Onlar ona (ayetlerimize) haksızlık ettiler. İşte bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
"Benim üzerimdeki yükümlülük, Tanrı’ya karşı ancak gerçeği söylemektir. Rabbinizden size apaçık bir belge ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle birlikte gönder."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
(Firavun) dedi ki: "Eğer gerçekten bir ayet getirmişsen ve doğru sözlülerden isen, bu durumda onu getir (bakalım)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
(Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
Biz de Musa’ya "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip toparlayıp yutuyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O’na inandınız, öyle mi? Mutlaka bu, ehli (halkı) buradan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde tasarladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşı ne yapacağımı) bileceksiniz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. "Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
Firavun kavminin önde gelenleri dediler ki: "Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır’da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve tanrılarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın? (Firavun) dedi ki: "Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Hiç kuşkusuz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
Musa kavmine: "Tanrı’dan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Tanrı’nındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyet edildik." (Musa da:) "Umulur ki rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
131.
Kendilerine bir iyilik geldiği zaman, "Bu bizim için (biz bunu hakettik)" dediler; onlara bir kötülük isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı. Haberiniz olsun, Tanrı katında asıl uğursuz (kötülük kaynağı) olanlar kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
132.
Onlar: "Bizi büyülemek için ne kadar ayet getirirsen getir, biz sana inançlı olacak değiliz" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
133.
Bunun üzerine, ayrı ayrı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat ettik. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
134.
Başlarına iğrenç bir azab çökünce dediler ki: "Ey Musa, rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip giderirsen andolsun sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
135.
Ne zaman ki onların erişebilecekleri bir ecele kadar o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
Biz de onlardan intikam aldık ve ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan habersizmiş (gibi) olmaları nedeniyle onları suda boğduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp zayıf bırakılanları mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrailoğulları’na olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini, saraylarını) da yerle bir ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
138.
İsrail oğullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar. Musa’ya dediler ki: "Ey Musa, onların tanrıları (var; onlarınki) gibi, sen de bize bir tanrı yap." O: "Siz geçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
"Onların içinde bulundukları şey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
"Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda rabbinizden sizin için büyük bir sınav vardı."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on (gece) daha ekledik. Böylece rabbinin belirlediği süre kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun’a, "Kavmimde benim yerime geç, islah et ve bozguncuların yoluna da uyma" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
Musa, belirlenen sürede gelince ve rabbi kendisiyle konuşunca: "Rabbim, bana göster, seni göreyim" dedi. (Tanrı:) "Beni asla göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin" dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen yücesin, sana tevbe ettim ve ben inançlıların ilkiyim" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
(Tanrı :) "Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
Biz ona Levhalar’da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de buyur ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden engelleyeceğim / çevireceğim. Onlar her türlü ayeti görseler bile inanmazlar. Dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler; azgınlık yolunu gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları nedeniyledir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
147.
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
(Tur’a gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapacak Tanrı) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (Tanrı) edindiler de zulmedenler oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp saptıklarını görünce: "Eğer rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
150.
Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan ne kötü temsil ettiniz. Rabbinizin buyruğunu çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekti (ki Harun ona:) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye kalkıştılar. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
(Musa) dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla. Bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
152.
Kuşkusuz, buzağıyı (Tanrı) edinenlere rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte biz ’yalan düzüp uyduranları’ böyle cezalandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
153.
Kötülük işleyip bunun ardından tevbe edenler ve inananlar; hiç kuşkusuz rabbin bunları (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
Musa kabaran öfkesi yatışınca Levhalar’ı aldı. (Onların bir) Nüshasında "Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır" (yazılıydı)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı. Bunları da ’dayanılmaz bir sarsıntı’ tutuverince, dedi ki: "rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge. Sen bağışlayanların en hayırlısısın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
"Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, kuşkusuz ki biz sana yöneldik." De ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu korkup sakınanlara, zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize inananlara yazacağım."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
157.
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi nebi olan elçiye uyarlar; o onlara marufu buyuruyor, münkeri yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
De ki: "Ey insanlar, ben Tanrı’nın sizin hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka Tanrı yoktur. O diriltir ve öldürür. Öyleyse Tanrı’ya ve ümmi nebi olan elçisine inanın. O da Tanrı’ya ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona uyun ki hidayete eresiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
Biz onları (İsrailoğullarını) on iki torun ümmete ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya: "Asanla taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp fışkırdı; böylece her bir insan topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefslerine zulmediyorlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
Onlara: "Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yiyin, ’dileğimiz bağışlanmadır’ deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız" denildiğinde,Mealleri KıyaslaSayfada Göster
162.
Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten ’iğrenç bir azab’ indirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
163.
Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) sınırı aşmışlardı. ’Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında’ balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, ’Cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında’ ise gelmiyorlardı. İşte biz, fasık olmaları dolayısıyla onları böyle sınıyorduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
164.
İçlerinden bir ümmet: "Tanrı’nın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için veya bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri fasık oldukları için pek zorlu bir azab ile yakaladık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
Onlar, kendisinden sakındırıldıkları şeyi ’yapmada israr edip başkaldırınca’ onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
İşte o zaman rabbin, onlara en kötü azabı yapacak kimse(leri) kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka göndereceğini bildirdi. Kuşkusuz rabbin sonuçlandırması pek çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayandır, esirgeyendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
Onları yeryüzünde ümmetlere ayırdık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık ki dönsünler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
169.
Onların ardından yerlerine (halife) kitaba mirasçı olan bir takım ’kötü kimseler’ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)nın geçici yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Tanrı’ya karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Tanrı’dan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akletmeyecek misiniz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar, kuşkusuz biz salih olanların ecrini kaybetmeyiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik/kaldırmıştık. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki:) "Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün ki sakınasınız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
Hani rabbin Adem ouğlarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefslerine karşı tanıklar kılmıştı / tanıklık ettirmişti: "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (rabbimizsin), tanıklık ettik" demişlerdi. (Bu) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
Ya da: "Bizden önce ancak atalarımız ortak koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dememeniz için.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat / aktar. O, bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
Eğer biz dileseydik, onu bununla (ayetlerimizle) yükseltirdik. Ama o yere meyletti (veya yere saplandı), hevasına uydu. Onun durumu, üstüne varsan dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bıraksan dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalanlayan topluluğun durumu böyledir. Artık gerçek haberi onlara aktar ki düşünsünler (yetefekkerun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
177.
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve yalnızca kendi nefslerine zulmedenlerin örneği / örnekliği ne kötüdür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
178.
Tanrı kime hidayet verirse o artık hidayeti bulmuştur; kimi şaşırtıp saptırırsa artık onlar da hüsrana uğrayanlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
179.
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır fakat bununla kavramazlar; gözleri vardır fakat bununla görmezler; kulakları vardır fakat bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
İsimlerin en güzeli Tanrı’nındır. Öyleyse O’na bunlarla dua edin. O’nun isimlerinde ’aykırılığı (ve inkara) sapanları’ bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
Yarattıklarımızdan hakka yöneltip ileten ve onunla adaleti (uygulayan) bir ümmet vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
Ayetlerimizi yalanlayanları ise onların bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
183.
Onlara (belli) bir süre tanıyorum. Hiç kuşkusuz benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
184.
Arkadaşlarında delilikten hiç bir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? (yetefekkeru) O, apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
185.
Onlar göklerin ve yerin melekutuna, Tanrı’nın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
186.
Tanrı’nın saptırdığı kimseye artık hidayet verecek yoktur. Ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakıverir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
187.
Sana o saatin (dünyanın sonunun) ne zaman geleceğini soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnızca rabbimin yanındadır / katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Tanrı’nın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmez."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
188.
De ki: "Tanrı’nın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjde vericiden başkası değilim."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
189.
O sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp bürüyünce, o bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi rableri olan Tanrı’ya dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
190.
Ama O, onlara salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O’na ortaklar koşmaya başladılar. Tanrı onların ortak koştuklarından yücedir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
192.
Oysa (ortak koştukları) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne de kendi nefslerine yardım etmeye.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
193.
Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da, suskun da dursanız size karşı (tutumları) birdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
194.
Tanrı’dan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır. Haydi onları çağırın da size cevap versinler, sözünüzde doğru iseniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
195.
Üzerlerinde yürüyecekleri ayakları mı var? Tutmaları için elleri mi var? Görmeleri için gözleri mi var? İşitmeleri için kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir tuzak kurun da bana göz açtırmayın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
196.
Hiç kuşkusuz, benim velim kitabı indiren Tanrı’dır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
198.
Eğer onları hidayete çağırsan işitmezler. Onların sana baktığını görürsün, oysa onlar görmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
199.
Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam’a) uygun olanı (örfü) buyur ve cahillerden yüz çevir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
200.
Eğer sana şeytandan bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse hemen Tanrı’ya sığın. Çünkü O işitendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
201.
Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Tanrı’yı zikrederler), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
203.
Kendilerine bir ayet getirmediğin zaman: "Sen onu (inmeyen ayeti) derleyip toplasana" derler. De ki: "Ben yalnızca bana rabbimden vahyolunana uyarım. Bu rabbinizden olan bir basiretlerdir; inanacak bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
205.
rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
206.
Kuşkusuz rabbinin katında olanlar, O’na ibadet etmekten büyüklenmezler. O’nu tesbih ederler ve yalnızca O’na secde ederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster