1. (1-2) (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
2. (1-2) (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
3. (3-4) Kur’an’ı tilâvet edenler hakkı için. Şüphe yok ki, sizin ilahınız birdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
4. (3-4) Kur’an’ı tilâvet edenler hakkı için. Şüphe yok ki, sizin ilahınız birdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
5. (O) göklerin ve yerin, bunların arasındakilerin Rabbidir ve maşrıkların Rabbidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
6. (6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
7. (6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
8. Onlar en yüksek bir cemaati (sözlerine kulak vererek) dinleyemezler ve her taraftan kovulup atılırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
9. Bir uzaklaştırılma ile uzaklaştırılmış (olurlar) ve onlar için bir daimi azap da vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
10. Ancak bir çalıp çarpan müstesna. Ona da hemen bir parça ateş parçası ulaşıverir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
11. İmdi onlara soruver. Onlar mı yaradılışca daha kuvvetli, yoksa Bizim (sair) yaratmış olduklarımız mı? Şüphe yok ki, Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
12. (12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
13. (12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
14. (12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
15. (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
16. (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
17. (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
18. (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
19. (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
20. (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
21. (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
22. (22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah’ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
23. (22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah’ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
24. (22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah’ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
25. (Ve onlara denilecektir ki) «Sizin için ne oldu ki birbirinize yardım edemiyorsunuz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
26. (26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
27. (26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
28. (Tâbi olanlar) Derler ki: «Şüphe yok, siz bize sağdan gelir olmuştunuz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
29. Metbû bulunanlar da derler ki: «Hayır. Siz mü’min kimse olmuş değildiniz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
30. «Bizim için sizin üzerinizde bir saltanat bulunmuş değildik. Belki siz sapıtmışlar olan bir kavim olmuş idiniz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
31. «Artık hepimizin üzerine Rabbimizin sözü tahakkuk etti. Şüphe yok ki bizler, elbette (azabı) tadıcı kimseleriz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
32. «Evet. Biz sizi sapıttırdık, muhakkak ki, biz de sapıklığa düşmüş kimseler idik.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
33. Şüphesiz ki onlar o gün azapta ortak kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
34. (34-35) Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah’tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
35. (34-35) Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah’tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36. Ve derler ki: «Mecnun bir şair için kendi ilâhlarımızı biz mi terkedeceğiz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
37. Hayır. O hak ile geldi ve peygamberleri tasdik etti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
38. (38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
39. (38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
40. (40-42) Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
41. (40-42) Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
42. (40-42) Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
43. (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
44. (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
45. (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
46. (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
47. (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
48. (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
49. (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
50. (50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
51. (50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
52. Derdi ki: «Sen de hakikaten tasdik edenlerden misin?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
53. «Biz öldüğümüz ve biz toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi tekrar hayat bulup cezalandırılanlar (olacağız?)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
54. Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
55. Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
56. Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
57. «Ve eğer Rabbimin nîmeti olmasa idi, elbette ki, ben de (bu cehennemde) hazır bulundurulmuşlardan olacak idim.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
58. (O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
59. «İlk ölümümüz müstesna ve biz azap görücüler de olmayacağız değil mi?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
60. Şüphe yok ki, bu, elbette en büyük bir kurtuluştur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
61. İşte çalışanlar, bunun misli için çalışıversinler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
62. Nasıl, bu mu bir ziyafet taamı olarak hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
63. Şüphe yok ki, Biz onu (O ağacı) zalimler için bir mihnet kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
64. Muhakkak o bir ağaçtır ki, cehennemin çukurunda (meydana) çıkar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
65. Onun meyvesi sanki şeytanların başlarıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
66. Artık şüphe yok ki onlar, ondan elbette yiyicilerdir ve ondan karınlarını dolduruculardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
67. Sonra muhakkak ki, onlar için onun üzerine elbette pek kaynamış bir su da vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
68. Şüphe yok ki, nihâyet onların olup gidecekleri yer cehennemdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
69. (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
70. (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
71. (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
72. (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
73. (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
74. (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
75. Celâlim hakkı için Nûh Bize nidâ etmişti. Artık Biz ne güzel icabet edenler (olduk). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
76. Ve O’nu ve ehlini o pek büyük gamdan kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
77. Ve onun zürriyetini (evet onları) payidârlar kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
78. Ve onun üzerine sonra gelenler arasında (bir zikr-i cemîl) bıraktık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
79. (79-80) Selâm Nûh’a, bütün âlemler içinde. İşte şüphe yok, Biz muhsin olanları böylece mükâfaata nâil kılarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
80. (79-80) Selâm Nûh’a, bütün âlemler içinde. İşte şüphe yok, Biz muhsin olanları böylece mükâfaata nâil kılarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
81. (81-82) Muhakkak o, Bizim mü’min olan kullarımızdan idi. Sonra ötekilerini sulara gark ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
82. (81-82) Muhakkak o, Bizim mü’min olan kullarımızdan idi. Sonra ötekilerini sulara gark ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
83. Şüphe yok ki, İbrahim de O’nun izinden gidenlerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
84. (84-85) Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
85. (84-85) Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
86. «Bir iftira olarak mı Allah’tan başka ilâhlar diliyorsunuz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
87. «İmdi âlemlerin Rabbine âit zannınız neden ibarettir?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
88. (88-89) Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
89. (88-89) Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
90. Hemen ondan arkalarını çevirmişler olarak uzaklaştılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
91. Artık onların putlarına gitti de (istihzâ tarikiyle) dedi ki: «Yemek yemez misiniz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
92. «Size ne oluyor ki, konuşamıyorsunuz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
93. Ve onların üzerine gizlice vararak eliyle bir vuruş vuruverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
94. (94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
95. (94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
96. (94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
97. Dediler ki: «Bunun için bir bina yapınız da bunu bir ateş içinde bırakınız.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
98. Onun için böyle bir hile dilediler. Artık Biz de onları pek sefil kimseler kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
99. Ve dedi ki: «Şüphe yok ben Rabbime gidiciyim, elbette beni doğru yola iletir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
100. (100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
101. (100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
102. Vaktâ ki, onunla beraber yürümek çağına yetişti. Dedi: «Oğulcağızım! Ben, şüphe yok rüyâda görüyorum ki, muhakkak seni boğazlıyorum. Artık bak, sen ne görürsün.» Dedi: «Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
103. Vaktâ ki, ikisi de inkiyâd ettiler ve O’nu alnının bir yanı üzerine yatırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
104. Ve O’na: «Ya İbrahim!» diye nidâ ettik ki, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
105. «Sen muhakkak rüyâyı tasdik ettin. Biz böylece muhakkak muhsinleri mükâfaatlandırırız.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
106. Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir imtihandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
107. Ve O’na bir büyük kurbanlık bedel verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
108. (108-109) Ve sonrakilerin arasında O’na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
109. (108-109) Ve sonrakilerin arasında O’na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
110. İşte muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
111. Şüphe yok ki, o mü’min olan kullarımızdandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
112. Ve O’nu sâlihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile de müjdeledik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
113. Ve onun üzerine ve İshak üzerine bereketler verdik ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da vardır ve nefsine apaçık zulmeden de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
114. (114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
115. (114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
116. Ve onlara yardım ettik. Artık galip olanlar onlar oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
117. (117-118) Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
118. (117-118) Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
119. Ve sonrakiler arasında da onlar için güzel bir sena bıraktık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
120. Mûsa ve Harun üzerine (bizden) selâm olsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
121. Şüphe yok ki Biz, muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
122. Muhakkak ki, ikisi de Bizim mü’minler olan kullarımızdandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
123. Ve şüphe yok ki, İlyas da gönderilmiş (peygamber)lerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
124. O vakit, kavmine demişti ki: «Siz korkmaz mısınız?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
125. «Ba’l’e mi tapınırsınız? Ve Hâlikların en güzeline (ibadeti) terk mi edersiniz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
126. «Sizin de Rabbiniz ve evvelki atalarınızın da Rabbi olan Allah’a (ibadeti mi terkeylersiniz?)» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
127. O vakit O’nu tekzîp ettiler. Artık onlar da elbette, (azaba) ihzar edilmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
128. Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesna. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
129. Ve O’na sonrakiler arasında (bir zikr-i cemîl) terkettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
130. İlyas’ın üzerine selâm olsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
131. Muhakkak ki, Biz muhsin olanları mükâfaatlandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
132. Şüphe yok O, Bizim mü’minler olan kullarımızdandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
133. (133-134) Ve muhakkak, Lût da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. O vakit O’nu ve ehlini necâta erdirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
134. (133-134) Ve muhakkak, Lût da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. O vakit O’nu ve ehlini necâta erdirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
135. Azap içinde kalanlar arasındaki bir kocakarı müstesna. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
136. (136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
137. (136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
138. Ve geceleyin de. Siz âkilâne düşünmeyecek misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
139. (139-140) Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
140. (139-140) Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
141. Derken kur’a çekmiş de, mağlup olanlardan olmuştu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
142. Artık o melâmet eder (nefsini kınar) bir halde iken O’nu balık yutuverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
143. (143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
144. (143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
145. (145-146) Artık O’nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O’nun üzerine kabak nev’inden bir ağaç bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
146. (145-146) Artık O’nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O’nun üzerine kabak nev’inden bir ağaç bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
147. (147-148) Ve O’nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
148. (147-148) Ve O’nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
149. (149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
150. (149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
151. (151-152) Agâh ol, şüphe yok ki, onlar iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
152. (151-152) Agâh ol, şüphe yok ki, onlar iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
153. Kızları oğullar üzerine tercih mi etmiş? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
154. «Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
155. «Hiç düşünüvermez misiniz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
156. «Yoksa sizin için apaçık bir hüccet mi var?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
157. «Haydi, eğer siz sâdıklar iseniz kitabınızı getiriveriniz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
158. Ve bir de O’nunla cinler arasında bir neseb (iddiasında) bulundular. Andolsun ki, cinler bilmişlerdir ki, elbette onlar (cehenneme) ihzar edilmiş kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
159. Allah Teâlâ, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
160. Allah’ın ihlâsa nâil buyurmuş olduğu kulları müstesna. (onlar böyle bir tavsifte bulunmazlar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
161. (161-162) Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O’na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
162. (161-162) Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O’na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
163. Ancak (kendisini) cehenneme saldıran kimse müstesna. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
164. Ve bizden ise bir kimse yoktur ki, illâ onun için bir malum makam vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
165. (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
166. (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
167. (167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah’ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
168. (167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah’ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
169. (167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah’ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
170. (170-171) Fakat şimdi O’nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
171. (170-171) Fakat şimdi O’nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
172. (172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
173. (172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
174. (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
175. (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
176. (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
177. (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
178. (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
179. (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
180. (180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
181. (180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
182. (180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster