Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar demektir. Sûrede başlıca, meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret olaylarından söz edilmekte; Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût ve Yûnus peygamberin kıssalarına yer verilmektedir.
1.
(1-2) (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
2.
(1-2) (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
(6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
(6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
Onlar en yüksek bir cemaati (sözlerine kulak vererek) dinleyemezler ve her taraftan kovulup atılırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Bir uzaklaştırılma ile uzaklaştırılmış (olurlar) ve onlar için bir daimi azap da vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
İmdi onlara soruver. Onlar mı yaradılışca daha kuvvetli, yoksa Bizim (sair) yaratmış olduklarımız mı? Şüphe yok ki, Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
(12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
(12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
(12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
(15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
(15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
(15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
(18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
(18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
(18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
(18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
(22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah’ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
(22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah’ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
(22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah’ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
(26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
(26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
(34-35) Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah’tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
(34-35) Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah’tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
(38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
(38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
(40-42) Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
(40-42) Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
(40-42) Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
(43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
(43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
(43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
(43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
(47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
(47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
(47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
(50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
(50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
«Biz öldüğümüz ve biz toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi tekrar hayat bulup cezalandırılanlar (olacağız?)».Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
(69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
(69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
(69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
(72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
(72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
(72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah’ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
(84-85) Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
(84-85) Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
(100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
(100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Vaktâ ki, onunla beraber yürümek çağına yetişti. Dedi: «Oğulcağızım! Ben, şüphe yok rüyâda görüyorum ki, muhakkak seni boğazlıyorum. Artık bak, sen ne görürsün.» Dedi: «Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Ve onun üzerine ve İshak üzerine bereketler verdik ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da vardır ve nefsine apaçık zulmeden de.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
114.
(114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
(114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
(136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
(136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
(143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
(143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
(145-146) Artık O’nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O’nun üzerine kabak nev’inden bir ağaç bitirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
(145-146) Artık O’nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O’nun üzerine kabak nev’inden bir ağaç bitirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
147.
(147-148) Ve O’nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
(147-148) Ve O’nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
(149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
150.
(149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
(151-152) Agâh ol, şüphe yok ki, onlar iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
152.
(151-152) Agâh ol, şüphe yok ki, onlar iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
Ve bir de O’nunla cinler arasında bir neseb (iddiasında) bulundular. Andolsun ki, cinler bilmişlerdir ki, elbette onlar (cehenneme) ihzar edilmiş kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
Allah’ın ihlâsa nâil buyurmuş olduğu kulları müstesna. (onlar böyle bir tavsifte bulunmazlar).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
(161-162) Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O’na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
162.
(161-162) Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O’na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
(165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
(165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah’ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah’ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
169.
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah’ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
(170-171) Fakat şimdi O’nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
(170-171) Fakat şimdi O’nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
(172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
(172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
174.
(174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
(174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
(174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
177.
(177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
178.
(177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
179.
(177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
(180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
(180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
(180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster